Kamu görevlilerinin 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan önümüzdeki iki yıllık dönemde yararlanacağı mali, sosyal ve özlük hakları ile çalışma şartlarının, demokratik haklarının belirleneceği 4. Dönem Toplu Sözleşmelerine ilişkin görüşmeler 1 Ağustos Salı günü başlıyor.
Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nin Başkanlığı’nı en çok üyeye sahip Konfederasyon konumunda bulunan Memur-Sen’in Genel Başkanı Ali YALÇIN yürütecek.
Memur-Sen kamu görevlerinin geneline ilişkin toplu sözleşme görüşmelerine yetkili konfederasyon sıfatıyla katılırken, on bir hizmet kolunun tamamında da Memur-Sen’e bağlı sendikalar, yetkili sendika sıfatıyla masada olacak.
Memur-Sen Genel Başkanı ve Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı Ali Yalçın, 1 Ağustos’ta (yarın) başlayacak 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yalçın; “Toplu Sözleşme masasının ve toplu pazarlık görüşmelerinin asli öznesinin kamu görevlileri, gündeminin ise kamu görevlilerinin hakları olduğunun bilinciyle süreci yürütmenin ve sonucunda da kamu görevlilerinin haklarını, huzurunu, refahını artırmanın gayreti içerinde olacağız. Amacımız, kamu görevlilerinin haklarını korumak, artırmak ve milletimize hizmet eden kamu görevlilerini yeni haklarla tanıştırmak. Bu amacın gerçekleştirilmesine katkı sunulmasını ve bu doğrultudaki gayret ve çalışmalarımıza katılım sağlanmasını istiyor ve bekliyoruz” dedi.
Toplu Sözleşme masasında yapılacak pazarlığın, alınacak kararların, varılacak uzlaşmanın ya da uzlaşmazlık durumunun 5 Milyon’dan fazla insanı doğrudan 20 Milyon insanı ise dolaylı olarak olumlu/olumsuz etkileyeceğini ifade eden Yalçın, “Toplu pazarlık süreci, 7’den 77’e, erkekten, kadına, çocuktan, gence hemen her kesimi ilgilendiriyor. Gerek özne gerekse konu bakımından bu kadar kapsamlı bir süreçte, hem masada hem de sahada emek örgütlerinin ortak tavır içerisinde, Kamu İşvereni’ne karşı ortak akılla, ortak taleplerle, ortak hedeflerle hareket etmesi gerekiyor. Sendikal rekabetin, örgütlenmeye dair çekişmenin toplu pazarlık süresince kenarda tutulması, oyun dışı bırakılması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Toplu sözleşmede yetki Memur-Sen’e ve bağlı sendikalarına ait olmakla birlikte toplu pazarlık sürecinde kamu görevlilerinin beklentilerini, taleplerini kazanıma dönüşmesi doğrultusunda hareket etmenin bütün konfederasyon ve sendikalara ait bir sorumluluk olduğunu belirten Yalçın “Bu noktada, Kamu İşveren Heyeti ile eşit taraf statüsünde olan Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nde temsilcisi bulunan Kamu-Sen ve KESK başta olmak üzere bütün konfederasyon ve sendikalardan, toplu sözleşme süreci boyunca pazarlığın gündemindeki konular önceliğinde bir tutum sergilemesini bekliyoruz. Toplu sözleşme teklifleriyle, pazarlıkla ilgisi bulunmayan, emek örgütleri arasında çatışma ve çekişmeye oluşturma potansiyeli bulunan konuları gündeme getirmeme noktasında ortak bir tutum içerisinde olmalıyız. Kamu İşveren Heyeti’nin, toplu pazarlık sürecindeki birlikte hareket etme pozisyonu, masa boyutuyla Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nde saha boyutuyla bütün emek örgütlerinde de hakim olmalı. Her emek örgütünün kendi kurumsal kapasitesini oluşturan örgütlü güç, toplu pazarlık sürecinde emeğin, kamu görevlilerinin örgütlü gücünün bir bileşeni olarak hissedilmeli. Bunu gerçekleştirirsek; Kamu İşveren Heyeti’nin masada karşısında 20 milyon insandan oluşan bir kitlenin olduğunu kavrayarak hareket eder, pazarlık noktasında bu gerçeği içeren tekliflerle, cevaplarla masaya gelir. Aksi yöndeki tutumlar, emek örgütlerinin siyasi konjonktüre, ideolojik perspektife ilişkin görüş ve duruş ayrılıklarını öne çıkartan tavır ve beyanlar, kamu görevlilerine zarar verir. Emek örgütleri, bu süreçte yetkili konfederasyon ve sendikalara zarar vermenin değil kamu görevlilerine toplu sözleşmeyle daha fazla hak elde etmenin derdinde olmalılar. Memur-Sen’i nasıl hırpalarız sorusuna değil toplu pazarlıkta kamu görevlilerinin lehine nasıl katkı sağlarız sorusuna cevap aramalılar. Bu çerçevede, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı olarak bütün emek örgütlerine özelde Kamu-Sen ve KESK’e çağrım; toplu pazarlık masasında, toplu sözleşme sürecinde emek örgütleri olarak, kamu görevlilerinin haklarını koruma ve artırma sorumluluğunu üstlenen özneler olarak gerçekten toplu şekilde hareket edelim. Fikri ve fiili farklılıklarımızı masanın dışında bırakıp ortak tavırla, ortak kararla, ortak hedefle hareket edelim. Masada ve sahada göstereceğimiz ortak tavır, kamu görevlilerine sadece ve sadece kazandırır. İnsanca yaşamaya uygun maaş ve ücret için, insan onuruna uygun sosyal, demokratik haklar ve çalışma şartları için birlikte hareket edelim kamu görevlilerinin beklentilerini, taleplerini kazanıma dönüştürelim. Tıpkı köylerde köye su getirmek için yapılan imece yöntemini hayata geçirelim. Küslükleri, farklılıkları, bireysel hedefleri, kişisel bakışları, rekabeti bir kenara koyup köye su gelsin iradesiyle hareket eden Anadolunun fedakar köylülerinin imece tavrını toplu sözleşme sürecinde hakim kılalım. Kamu görevlileri sendikacılığı alanında faaliyet gösteren bütün emek örgütlerine çağrımız budur. Beklentimiz, kamu görevlilerinin alınterinin değerini artırma pazarlığında, emek örgütlerinin örgütsel rekabetin devre dışı bırakılması ve toplu pazarlık masasından daha fazla kazanımla kalkmayı hedefleyen emek tarafının temsilcilerinin duruşuna refakat edilerek güç katılmasıdır” ifadelerini kullandı.
Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı ve Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu perspektifle hareket edersek, kamu görevlilerinin merkez özne olduğu bilinciyle süreci yönetirsek ve sürecin bütün aşamalarında ve her anında kamu görevlilerinin 1 Ocak 2018’ten itibaren gelecek iki yılda emeklerinin karşılığı olarak ödenecek maaş ve ücretlerin belirleneceği gerçeğine uygun davranırsak 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin, kamu görevlileri için yeni ve kapsamlı kazanımlarla, sendikacılık, sendikalar ve sendikacılar içinse vicdanı açıdan rahat olmakla sonuçlanacağına inanıyorum. Bu inançla, derdi kamu görevlilerinin kazanması, adil paylaşımın hakim olması, emeğin hak ettiği değeri alması olan bütün emek örgütlerinin ve yöneticilerinin ve elbette örgütlü gücümüzün arkasındaki bütün kamu görevlilerinin çağrımıza olumlu cevap vereceğine yürekten inanıyorum. 4. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin başta kamu görevlilerimize olmak üzere bütün milletimize, ülkemize, sendikal kültüre, sendikacılık zeminine “emeğin hakkını aldığı, ekmeğin hakça paylaşıldığı, kamu görevlilerinin insan onuruna uygun çalışma şartlarına sahip olduğu bir Türkiye ” açısından milat oluşturacak sonuçlarla tamamlanmasını temenni ediyorum. Bu temennimizin gerçekleşmesi için gereken gayreti ve kararlılığı, daha önceki toplu pazarlık süreçlerinde olduğu gibi 4. Dönem Toplu Sözleşmede de göstereceğiz.”