Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, rektörlerin çok aşırı yetkileri olan bir konumdan çıkarılması gerektiğini ifade ederek, "Rektör seçiminde bir yıl önce başlayan ve akademik üretimi sekteye uğratan seçim kampanyası üniversiteleri germekten başka bir işe yaramıyor. Seçime iki yıl kala mevcut rektörün alacağı oy sayısını artırmak için yığınak yapması gibi yanlış konum alışlara devam ediliyor. Bu durumu bitirecek olan şey, üniversite yönetim kurulunu ve senatoyu öne çıkarmaktır" dedi.
Şanlıurfa 2 No’lu Şube’nin Harran Üniversitesi Konferans Salonu’nda düzenlediği “Üniversiteler ve Sendikal Örgütlenme” konulu konferansta konuşan Ali Yalçın, YÖK’ün, 82 model darbe anayasası ürünü yapısıyla her zaman tartışmaların odağında yer aldığı belirterek, şöyle devam etti:
“YÖK’ün meşruiyeti konusunda kurulan cümleler her zaman yeni bir tartışmayı beraberinde getirmiştir. YÖK kurulmadan önce 19 olan üniversite sayısı bugün 193’e ulaşmıştır. Ama YÖK konusundaki tartışmalar da artarak devam ediyor. Eğitim-Bir-Sen olarak, biz tenkit kadar teklifi de önemseyen bir sendikayız. 2547 sayılı Kanun’a ilişkin, YÖK ve üniversitelerin tasarımına ilişkin tekliflerimizi kamuoyu ile paylaştık. Üniversitelerin koordinasyonu için YÖK ve ÜAK birleştirilsin ve sınırları çizilerek Yükseköğretim Koordinasyon Kurulu (YKK) oluşturulsun ve aşırı merkeziyetçi yapısı törpülensin istiyoruz. Üniversitelerdeki kırılmaların, çalışma başarısını etkileyen tasarrufların çıkış noktası olan üniversiteyi kendi içerisinde kamplaştıran ve geren rektörlük seçimleri konusunda ise rektör icra makamı olacak şekilde yerel bir kurgu öneriyoruz. Senato ve Yönetim Kurulu şeklinde bir akademik özerklik, diğeri ise idari tasarruflarda yetki paylaşımını öngören iki ayrı mekanizmanın içeriği tasarımı ve yetkileri boyutuyla yerli bir öneri geliştirdik. Üniversitelerdeki demokratik katılım Senato ve Yönetim Kurulu mekanizmasının oluşumunda kendini göstermelidir. Rektör, çok aşırı yetkileri olan bir konumdan arındırılmalıdır. Rektör seçiminde bir yıl önce başlayan ve akademik üretimi sekteye uğratan seçim kampanyası üniversiteleri germekten başka bir işe yaramıyor. Seçime iki yıl kala mevcut rektörün alacağı oy sayısını artırmak için yığınak yapması gibi yanlış konum alışlara devam ediliyor. Bu durumu bitirecek olan şey, üniversite yönetim kurulunu ve senatoyu öne çıkarmaktır. Rektörün yetkileri sınırlandırılıp YÖK devre dışı bırakıldıktan, katılımcılık Senato ve Yönetim Kurulu’nda sağlandıktan sonra kimin rektör olduğu çok sorun olmaz diye düşünüyoruz.”
YÖK de, 82 model darbe anayasası da tarih olmalı
Türkiye’nin geldiği nokta itibarıyla YÖK kanununun yeniden ele alınmasının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Yalçın, “Tıpkı 82 anayasasının değiştirilmesinin kaçınılmaz olduğu gibi. Dün tartıştığımız birçok konuyu bugün tartışmıyoruz. 8 yıllık kesintisiz eğitim, üniversite önlerindeki turnikeler, katsayı uygulaması, Milli Güvenlik Dersi, Kur’an kurslarında yaş sınırı, kamusal alan gibi konular tarih oldu. Bunda en büyük pay Eğitim-Bir-Sen’indir. YÖK de, 82 model darbe anayasası da tarih olmalı, hükûmet modelleri tartışılmalı ve ülkemizin önü açılmalıdır. Memur-Sen olarak, bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Üniversitelerde örgütlenmeyi önemsiyoruz
İlme, irfana ve medeniyet değerlerine önem veren bir sendika olarak üniversitelerde örgütlenmeyi önemsediklerini vurgulayan Ali Yalçın, şunları söyledi: “Başta özlük hakları olmak üzere, ilim ve bilim ahlakının gerektirdiği temel kriterlerin hayata geçirilmesini sağlama noktasında duyarlıyız, kararlıyız. Birlikte daha verimli, daha güçlü oluruz, olacağız. Özlük ve özgürlüğe ilişkin mesaj ve taleplerimizi daha etkin, daha güçlü ifade etmek, sorunları çözmek, kazanım elde etmek için üniversitelerdeki örgütlenme oranının daha da artması gerekmektedir.”
Büyümemiz devam edecek
2016 Mayıs mutabakatlarının imzalanmaya başladığını dile getiren Yalçın, “1 milyon yolculuğumuzda Eğitim-Bir-Sen olarak, 400 binin ne kadar üzerinde olduğumuzu tespit etmeye çalışıyoruz. Emeği geçen tüm arkadaşlarımıza, üyelerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Zirveden yeni ufuklara yolculuğumuz da, büyümemiz de devam edecek” ifadelerini kullandı.
Çetin: Kısa mesafelerin değil, uzun yolculukların sendikasıyız
Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa 2 No’lu Şube Başkanı Mustafa Sami Çetin ise, demokratik üniversiteyi hayata geçirebilmenin şartlarından birinin keyfi idareye açık kapı bırakılmaması, mevzuatta yanlış anlamalara, farklı uygulamalara neden olabilecek hükümlere yer verilmemesi olduğunu belirterek, “Birçok hukukî normda olduğu gibi maalesef 2547 sayılı Kanun’da da bu gibi yanlış uygulamalara müsait maddeler bulunmaktadır. Kısaca tüm üniversite camiasının ‘13/b-4’ diye bildiği maddede ifade edilen ve verilen yetkinin ne kadar sınırsız ve bir o kadar da mantık ve hukuk dışı olduğunu görmek, bilmek ve anlamak için okuryazar olmak yeter de artar bile” dedi.
Kısa mesafelerin değil, uzun yolculukların sendikası olduklarının kaydeden Çetin, geldikleri noktayla yetinmeyeceklerini, bayrağı daha ileriye taşımanın gayretinde olacaklarını sözlerine ekledi.