Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Bir ülkenin eğitim programları ya da müfredatı, o ülkenin sadece eğitime bakışını değil, aynı zamanda zihniyetini, nasıl bir birey ve toplum istediğinin yol haritasını da ortaya koyar. Onun için değerlerimizle çatışmayan bir müfredata ihtiyaç vardır” dedi.
Genel Başkan Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Afyonkarahisar 1 No’lu Şube’nin düzenlediği ‘Birlik, Beraberlik ve Kardeşlik’ toplantısına katılarak üyelerle bir araya geldi. Burada Yoğun katılımla gerçekleşen toplantıda konuşan Ali Yalçın, şunları söyledi:
“Eğitim programları, birey ve toplum için öncelikler ve değerler sistemi teklif eder, bu teklifin hayat bulması için en etkili araçları ve yöntemleri belirler; gelecekte ülkenin yönetiminin devredileceği yeni nesillerin, okul ortamında ve öğretmen rehberliğinde sağlam, özgün kimlik ve kişilik inşa etmeleri için en uygun iklimin oluşumunu da içerir. Sonuçta varılacak yer, bireyin kendini gerçekleştirdiği, toplumun refah, huzur ve mutluluk içinde hayatını sürdürebildiği bir refah toplumunun oluşturulmasıdır.”
Toplum mühendisliği müfredat ve ders kitaplarıyla yapılmaktadır
Türkiye’nin eğitim ve müfredat tarihinin, toplumun temel değerlerine tezat teşkil eden uygulamalarla dolu olduğunu vurgulayan Yalçın, “Toplumun kültürüne ve taleplerine rağmen, demokratik olmayan yollarla eğitim sistemine içeriden ya da dışarıdan demokratik ve pedagojik olmayan müdahaleler yapılmış, vesayetçi anlayışın doğmasına ve varlığını sürdürmesine neden olmuştur. Bu yüzdendir ki, Türkiye’de değişimler ilk önce siyasetten, sonra eğitimden başlar. Siyaset ve eğitim her zaman iç içe olmuştur. Çünkü bu iki tercih, ideolojik devlete ve topluma ulaşmada hem kalıcı hem de en kestirme araçlar olarak görülmüştür. Biz buna toplum mühendisliği diyoruz. Günümüz Türkiyesi’ndeki eğitim sistemi ve politikasına baktığımızda, toplum mühendisliğinin etkilerinin halen devam ettiğini görüyoruz. Toplum mühendisliği, özellikle müfredat ve ders kitaplarıyla yapılmaktadır. Son on yılda eğitimde önemli reformlar olsa da, halen değiştirilemeyen ve yılların birikmiş sorunlarını taşıyan unsurların ve yapıların olduğunu görmekteyiz. Birçok değişikliğe imza atılsa da, temel sıkıntılarımız devam etmektedir. En önemlisi, Milli Eğitim müfredatında ve ders kitaplarında demokratik olmayan, totaliter dönemleri çağrıştıran, öğrencileri dünyaya ve dünyadaki değişimlere değil, ideolojiye göre yetiştiren yönlendirmelerin olmasıdır. Eğitim sistemimizin bunlardan kurtarılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Kılık ve kıyafet yönetmeliği bir an evvel değiştirilmelidir
Ali Yalçın, darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği değiştirilinceye kadar sivil itaatsizlik eylemine devam edeceklerini belirterek, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’in 5. maddesinde hâlâ hükmünü sürdüren kravat zorunluluğu, saç ve favori uzunluğu, sakal bırakma yasağı, bıyık şekli gibi sınırlama ve yasaklara son verilmesi yönünde düzenleme yapılıncaya kadar, başlatmış olduğumuz sivil itaatsizlik eylemine devam edeceğiz. Birçok ilde sorun teşkil eden ve ölümle sonuçlanan acı olaylara neden olan bu yönetmelik bir an evvel değiştirilmeleridir” ifadelerini kullandı.
Milletin ve milli iradenin yanında olmayı önemsiyoruz
“Özlük ve özgürlük mücadelemizde demokrasinin kurumsallaşması açısından milletin ve milli iradenin yanında olmayı önemsiyoruz” diyen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onun için bu ülkede darbecilerin oyundaşı, yandaşı ve ırgatı olmuyoruz. Toplum mühendisliğinin parçası olanları ise deşifre ediyor ve kral çıplak diyoruz. Ülkemiz 28 Şubat’tan bugüne 17 yılda 6 darbe girişimine maruz kalmıştır. Hepsi de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bir konfederasyonun ev sahipliğinde 41 çakma sivil toplum kuruluşuyla 28 Şubat’ın ‘Sivil 5’li Çete’sine özenen Ulusal Birlikçiler, demokrasiyi karartma ve milli iradeye kapatma girişimi, e-muhtıra, 7 Şubat Hakan Fidan olayı, KESK ve DİSK’in başını çektiği faiz lobisi sponsorluğunda gerçekleşen Gezi hadisesi ve son olarak da 17-25 Aralık küresel operasyonu, amaç itibarıyla birer darbe girişimidir. Ayışığı, Eldiven, Sarıkız, Kafes, Balyoz gibi deşifre olan darbe planları ‘alışmış kudurmuştan beterdir’ sözünü doğrulayan girişimlerdir. 17-25 Aralık operasyonu da siyasi bir projedir.”
Mağdur ve mazlumların umuduyuz
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in bütün mağdur ve mazlumların umudunu süslediğini dile getiren Yalçın, “Gözyaşı ve alın terinin renginin aynı olduğu gerçeğinden hareketle Filistin’e gösterdiği hassasiyeti Filipinler’e de gösteren, ‘Mağdurun, mazlumun ve masumun dinini sormayı’ iman ettiği disiplinlere aykırı bulan bir kitleyiz. Türkiye’den beklenen dirilişin itici ve öncü gücü biziz. Bu ülkenin entelektüel birikimine sahip ve peygamberlik mesleğini yerine getiren kitlenin, eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunun genel yetkili sendikası ve ülkemizin en büyük örgütlü gücüyüz. Bu açıdan Eğitim-Bir-Sen, büyük önem taşımaktadır. Ücret sendikacılığını da içine alan hizmet sendikacılığı yaklaşımıyla ‘sendikacılığı kavga zemininde rekabetten, rekabet zemininde hizmete’ çekmeye çalışan güçlü bir teşkilatız. ‘Yeniden Büyük Türkiye’nin inşasına öncülük etme, kadim medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluğu bir kez daha idrak etme, umudu olduğumuz mazlum ve mağdurların sesi, soluğu olma misyonumuzun gereğini bihakkın yerine getiriyoruz. Hak-İş, İHH ve Türk Kızılayı ile birlikte başlattığımız ‘Merhamet TIR’ları Yola Çıkacak, Hendekleri Aşacak, Bayırbucak’a Ulaşacak’ yardım kampanyasına teşkilatımızın hemen tepki vermesi, mazlumun ve mağdurun umudu olduğumuzun bir göstergesidir” diye konuştu.
Eğitim-Bir-Sen Afyonkarahisar 1 No’lu Şube Başkanı Abdullah Çelik, açılışta yaptığı konuşmada, ilde yaptıkları faaliyetler hakkında bilgi verdi.
Toplantıda, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, AK Parti Afyonkarahisar milletvekilleri Ali Özkaya ve Hatice Dudu Özkal da birer konuşma yaptılar.