Akşam ve Güneş Gazetesi'nin sorularını cevaplandıran Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Terörle mücadelede başarılı olunması halinde terörle mücadeleye harcanan kaynaklar yatırıma yönlendirilecektir. Bugüne kadar terörle mücadeleye 500 milyar TL harcandığı ifade ediliyor. Bu kaynaklar yatırıma harcanmış olsaydı bölgedeki insanların refahı mevcut durumdan çok daha iyi olacaktı. Teröre öldürücü darbe vurulduktan hemen sonra kaynaklar bölgeye yönlendirilmeli, bölge şantiyeye dönmelidir. Böylelikle işsizlik sorunu büyük ölçüde çözülecektir" dedi.
İşte O Söyleşi:
HALKIN ÖNCELİĞİ OLAN TERÖR, HÜKÜMETİNİN DE ÖNCELİĞİ OLMALIDIR
-65. Hükümet kuruldu. Yeni hükümetin önceliği ne olmalı?
Muhtelif araştırma şirketlerinin yaptığı araştırmalarda “Türkiye’nin en öncelikli sorunu nedir?” sorusuna vatandaşların ekseriyetle verdiği cevap: Terör ve işsizlik olmuştur. 30 yıldır Türkiye’nin gelişmesinin önünü tıkayan, vatandaşların canını yakmaya devam eden terör örgütlerine ve teröre artık son bitirici darbe vurulmalıdır. Bedeli ne olursa olsun terör Türkiye’nin ve milletimizin gündeminden çıkarılmalıdır. Bu noktada, terör örgütleri şiddet ve silahı tamamen bırakıncaya kadar mücadele kesintisiz ve kararlılıkla sürdürülmelidir. Terörün iç ve dış bağlantıları tasfiye edilmelidir.
EKONOMİK REFORMLARA VE İŞSİZLİĞE ODAKLANMALIYIZ
-Peki vatandaşların en çok şikayet ettiği işsizlik sorunu ne olacak?
Terörle mücadelede başarılı olunması halinde terörle mücadeleye harcanan kaynaklar yatırıma yönlendirilecektir. Bugüne kadar terörle mücadeleye 500 milyar TL harcandığı ifade ediliyor. Bu kaynaklar yatırıma harcanmış olsaydı bölgedeki insanların refahı mevcut durumdan çok daha iyi olacaktı. Teröre öldürücü darbe vurulduktan hemen sonra kaynaklar bölgeye yönlendirilmeli, bölge şantiyeye dönmelidir. Böylelikle işsizlik sorunu büyük ölçüde çözülecektir. Ayrıca Türkiye orta teknolojiden kurtulmalı, yüksek ve ileri teknolojiye geçmelidir. Yüksek ve ileri teknolojiyle üretilecek katma değeri yüksek ürünler uluslararası piyasalarda yerini kuşkusuz alacaktır. Bu da ihracat gelirlerinin artması, yani üretimin artması demektir. Bu da istihdam demektir, işsizliğin azalması demektir. Vatandaşlarımız yüksek gelir gurubuna yükselmesi demektir. Memur-Sen olarak, özel sektörün istihdam kapasitesini artırmasının yanında kamunun da istihdamda önceliğinin devam etmesi gerektiğini sürekli gündeme taşıdık. Kamu, 2016 yılında da bu öncülüğünü sürdürmeli, başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamuya yeni personel alımı sağlanmalıdır.
KAMUDA TEK İSTİHDAM TÜRÜ GÜVENCELİ İSTİHDAM OLMALIDIR
-Kamuya istihdam alımı hangi statüde olmalıdır? Taşeron işçilik konusunda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin en büyük konfederasyonu olarak, güvenceli istihdamın garantörüyüz. 4/B, 4/C, memur işi yapan üniversiteli işçiler başta olmak üzere tüm sözleşmelilerin kadroya geçişini temin edecek, güvencesiz istihdama son verecek, kırmızı çizgimiz olan iş güvencesini herkes için hayata geçirecek “kadrolu istihdam” duruşumuzdan geri adım atmadık, atmayacağız. Memur-Sen olarak, emek sömürüsüne sıfır tolerans dedik, kararlılıkla bu anlayışımızı sürdüreceğiz. Bu kapsamda, modern kölelik taşeron işçi uygulamasına tamamen son verilmesini, özel statülü sözleşmeli personel düzenlemesinden vazgeçilmesini, kurum ayırımı yapılmaksızın bütün taşeron işçilerin 4/A kadrosuna ya da 4/D statüsüne geçirilmesini sağlayacak yasal düzenlemede ısrarcı olacağız. 64. Hükümet bu noktada çalışma başlatmıştı, 65. Hükümetin de bu çalışmaları sosyal taraflarla birlikte devam ettirerek hayata geçirmesini bekliyoruz.
ÜLKEMİZİN DOSTLARININ ARTMASINA KATKI YAPIYORUZ
-Başbakan Sayın Binali Yıldırım 65. Hükümetin dış politika vizyonunu “Dostlarımızın sayısını arttıracağız, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız” cümlesiyle özetledi. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Bu vizyon doğru bir tercih. Bir ülkenin dostu ne kadar çok, düşmanı ne kadar azsa terörle mücadelede o kadar etkin olur, ihracatı dostlarının sayısıyla doğru orantılı olarak artar, doğrudan yabancı sermaye yatırımı hızlanır, turizm patlama yaşar. Memur-Sen olarak, bu stratejiyi doğru bulunuyoruz. Biz de ülkemizin en büyük sivil toplum örgütü ve yumuşak gücü olarak Türkiye’nin dostlarının artması, düşmanlarının azalması noktasında önemli girişimlerde buluyoruz. Son iki ayda 30’a yakın ülkenin sivil toplum kuruluşları ve sendikalarıyla ortak etkinlikler düzenledik, bir araya geldik. İkili anlaşmalar imzaladık. 28-29-30 Mayıs tarihlerinde Eğitim-Bir-Sen Başkanlar Kurulu’nu Ürdün’de yaptık. Ürdün’den Kudüs’e geçtik. Yurt dışı sendikal faaliyetlerimizin merkezinde medeniyet dünyamızın ülkeleri ağırlıklı olmakla birlikte Çin’den Polanya’ya kadar geniş bir yelpazedeki ülkelerle yoğun temaslarımız var ve olmaya devam edecek.
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE SON SÖZÜ MİLLET SÖYLEYECEK
-Yeni Anayasa yapım, yazım süreciyle ilgili ne düşünüyorsunuz, bununla ilgili bir çalışmanız var mı?
Yeni Anayasa konusunda çok şey söyledik, çok faaliyet yaptık. Bir noktada sözün bittiği yerdeyiz. Artık iktidar partisi ve muhalefet partileri yeni anayasa taslaklarını milletin önüne koymalıdır. 34 yıldır Türkiye’nin önünü tıkayan darbe anayasası tarihin tozlu sayfalarına gönderilmelidir. Yapım, yazım süreçlerinde milletin özne olduğu, demokratik, sivil ve özgürlükçü Yeni Anayasa Meclis’e en kısa sürede getirilmeli, yasalaştırılmalıdır. Sözün bittiği yerdeyiz dedim. Yeni Anayasa Meclis’ten geçtikten sonra bir kez daha milletin önüne konmalı, son sözü millet söylemelidir. Yeni Anayasa’yla birlikte Büyük Türkiye hedefine yüzde yüz kilitlenilmeli, ileri demokrasi noktasında hızla yol alınmalıdır.
1 MİLYON ÜYE, KAZANIM MİLLET VE İNSAN ODAKLI SENDİKACILIĞIN ONAYIDIR
-Mayıs sendikalarının üye sayılarının gayri resmi de olsa ortaya çıktığı, tespit edildiği ay. Mayıs ayı tutanaklarına göre, durum nedir?
Mayıs ayı, tutanaklarının büyük bir bölümü geldi. Resmi olmayan verilere göre, Memur-Sen 1 milyon üye sayısını yakaladı. Bu, Memur-Sen’in, toplu sözleşmelerdeki başarısının, zaferinin karşılığıdır. Bu, millet iradesine sahip çıkmanın, milletin hukukunu korumanın sonucudur. Bu, mazlumların dertleriyle dertlenmenin, onların elinden tutmanın meyvesidir. Bu, “erdemli yolculuğunuza devam edin” onayıdır. Bu küresel adaleti inşa etme sorumluluğunu yüklemek, yüklenmektir. Bu insan odaklı ve insanlık eksenli sendikacılığın tercih edilmesidir. Biz de bu yolda enerjimizi gece gündüz harcamaya devam edeceğiz.