Sanat; sıkıntı sürecinde olgunlaşan, emekle yoğrulan, alın teriyle sulanan, sabırla beslenen insanın en kıymetli çabasıdır. Bir eser vücuda getirmek her şeyden evvel ön tarafından yoğun bir gayreti gerektirir. Kendinden evvelkilerin ortaya koyduklarını özümsemeyi akabinde üzerinde yenilikler icra etmeyi gerekli kılar. Bir sanatçıdır tanımlamasına girebilmenin hakkı kolay değildir. Günümüz insanı için alabildiğine vasata indirgenmiş bir kavramdır “sanatçı”. Herkesin yapabileceği bir vasat sanat ambalajıyla süslü elbiselerin içinde topluma satılmaktadır. Vasata teşne insanlar için de kolay sunulan bu meta ucuzdur ve kolay alınıp tüketilebilir kıymettedir. Çünkü sanatı anlayabilmek de emektir. Vasatın harcı değildir. Gayret ister. Hal böyle iken vasat, harikulade diye lanse edilmektedir.
Henüz 16 yaşında bir çocuğun toplumun önüne sanatçı diye sunulması her şeyden evvel çocuk haklarına aykırıdır. Hele bu çocuk aşkları ve kadın bedeni ile gündem oluyorsa ancak bu fecaat ile tarif edilebilir. Gençler tarafından dinlenen bir müzikçi olması asla Aleyna TİLKİ’yi sanatçı sınıfına dâhil etmez. Kolay yoldan elde edilmiş ve en kısa zamanda unutulacak bir şöhretin gençlerin önüne rol model diye sunulması ne büyük bir hatadır. Sadece bedeni iyi beslemenin hazzına talip olanlar için bir örnek olabilir fakat bunun da geçiciliği meydandadır. Herkesin bu konuda ikiyüzlülüğü ortadadır. Bedeniyle gündem olan bir çocuğa kim neden sanatçı titresiyle unvan kullanır ki?
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi sanki bu yara toplumu en derinlerinden kanatmıyormuş gibi binlerce yıllık kadim tarihi olan devletimizin Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aleyna Tilki’ye “İlham Veren Gençler” ödülüne layık gördü. Bu kadar gencimiz laboratuvarlarda dirsek çürütürken, binlerce gencimiz müziğin tılsımında sanatı arama yolculuğunda günlerini harcarken, binlerce gencimiz sporda başarılı olmak için saatlerini harcarken, magazin basınının üfürmesiyle toplumda şişen bir balona ilham veren genç denilmesi ne büyük bir kusurdur. Hele bunun ciddiyet timsali, aklıselimin dili devletin dilinden tescilli olması kabul edilir bir durum değildir.
Ülkemizin en büyük örgütlü gücü MEMURSEN’in Genel Başkanı Sayın Ali YALÇIN, Bakanlığın “ilham veren gençler” kategorisine Aleyna Tilki’nin seçilmesine tweter üzerinden sert teki verdi. Ülkemizin milli ve manevi değerler üzerinde yükselmesini kendine şiar edinen MEMURSEN’in bu tepkiyi vermesi toplumun da beklentisiydi. Ülkemizin müreffeh yarınlara ulaşmasında insan kaynağımızın en iyi biçimde eğitilmesini önceleyen EĞİTİM BİR-SEN’in böylesi bir fecaata kulak tıkaması düşünülemezdi. Sayın Ali YALÇIN, "..önerenlerin bir arka planı mutlaka var” cümlesiyle bunun alelade bir hata olmadığını ve gençliğimiz bu şekilde oyalanmasını murat edip, bilimden ve gerçek sanattan uzak durmasını arzu eden ellere işaret etti. Komisyonda bulunanların koreografileri inceleyerek dahi bu hatayı fark etmeleri gerektiğini belirten Sayın Başkan, böyle bir hatayı fark edecek kimsenin olmayışına olan esefini dile getirdi.
Aleyna Tilki de bizim evladımız. Bütün itirazımız bir çocuğun bedeniyle gündem olması, daha sanatın girizgâhına bile ulaşmamışken bir balon gibi üflenmesi ve “sanatçı” ismini hak etmek için daha çok yolu olan çok özel bir durumu ortaya koymayan birinin olağanüstü diye lanse edilmesine.
Günümüzde o ağır unvanlar ne de çabuk elde edilir oldu. Her şey kolay elde ediliyor. Kolay tükeniyor. Kolay tüketiliyor. Bunun dayanağımız, mesnedimiz devletin eliyle yapılması daha da üzücü tabi. Kolay elde edilenden de çok kolay vaz geçiliyor.
Bütün renkler kirlendi birinciliği beyaza verdiler.( Özdemir Asaf)
İbrahim Hakkı Celis
memurpostasi.com