Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, oransal zam konusunda Kamu İşveren Heyeti’nin verdiği zam oranını aynen onaylayan Hakem Kurulu’na tepki göstererek, “Hakem Kurulu’nun adının Kamu İşvereni Hakem Kurulu olarak değiştirilmesi gerekiyor” dedi.
Ağustos ayında başlayan 7. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde hizmet kollarına bağlı maddelerde uzlaşmaya varılırken, genele ilişkin teklifler ve oransal zam konusunda Memur-Sen ile Kamu İşveren Heyeti uzlaşamadı. Süreç gereği Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na taşınan oransal zam ve genele ilişkin maddeler hakkında yapılan toplantılar neticesinde Kamu İşveren Heyeti’nin teklif ettiği 2024 yılı için yüzde 15+10, 2025 yılı için yüzde 6+5 artış teklifi Hakem Kurulu tarafından değişikliğe gidilmeden aynen kabul edildi.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun verdiği kararı Bloomberg HT’de değerlendiren Ali Yalçın, “Toplu sözleşmede oransal zamda uzlaşamadığımız için Hakem Kurulu’na başvurmuştuk. Hakem Kurulu’nun Kamu İşveren Heyeti’nin rakamlarını onaylaması aslında Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun adının Kamu İşvereni Hakem Kurulu şeklinde olması gerektiğini teyit ediyor. Bizim toplu sözleşme sistemi içerisinde, Hakem Kurulu’nun demografisi farklı bir beklentiyi doğurmuyor. Genelde Hakem Kurulu’na kalan kararlarda, kurul, hakemlik yapmak yerine noterlik yapıyor. Biz zaten bu rakamlar geldiği için uzlaşamadık. Yüzde 15+10’luk bir rakam önümüze getirildi. Biz 2024 yılı içerisinde enflasyon beklentisinin yüzde 33 olduğu bir yerde bunun altındaki rakamların konuşulmasının doğru olmayacağını, bunun üzerindeki rakamları konuşmamız gerektiğini ve mutlaka refah payı içeren bir rakamla masadan kalkmak istediğimizi ifade etmiştik” şeklinde konuştu.
Enflasyon farkının müjde gibi ifade edilmesi sağlıklı değil
Masada oransal zam dışındaki konularda birçok başlığın konuşulup tartışıldığını ifade eden Yalçın, şunları söyledi: “Bunlara ilişkin uzlaşarak masadan kalkmıştık. Bunlar işin doğası gereği Hakem Kurulu’na gidiyor ancak ‘hakem’de bu konuda bir gerilemenin olmadığını görüyoruz. Bu açıdan bunu olumlu değerlendiriyoruz. Yani üzerinde uzlaştığımız maddeleri yeniden bir müzakere ve tartışma alanı oluşturulmadı. Bu işin geleneği açısından çok kıymetlidir. Bazı hususlarda rötuşlar yapılmış durumda. Biz en düşük devlet memuru maaşının düşük olduğunu, 20 bin 350’de kaldığını, bunun 1650 lira verilerek 22 bin bandına getirilmesi gerektiğini söylemiştik. Kira yardımından tutun da evlilik yardımına varana kadar sosyal taleplerimiz söz konusuydu. Refah payı talebimiz vardı. Bu konuda masada maddelerimiz vardı. Hakem Kurulu’na gittiğinde de bu konuların değişmediğini ve ‘hakem’in noterlik yaptığını görüyoruz. 2023 için gelecek enflasyon farkı bize zam olarak ifade edilmişti. Evet, doğrudur, enflasyon farkı toplu sözleşme kazanımıdır. Bunun bizim için hemen müjde gibi ifade edilmesi çok sağlıklı değil. Çünkü bu bizim almamız gerekeni 6 ay sonra elimize geçmesi anlamına geliyor. Enflasyon farkı, toplu sözleşme hukuku gereği kamu görevlilerinin alması gereken hakkıdır, bir zam değildir.”