Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, dünyanın en örgütlü yapılarının sendikalar olduğunu belirterek, “Dünyada adalet tesis edilecekse bu mutlaka ama mutlaka bizim gayretlerimizle, harekete geçmemizle olacaktır. Gelirin adil dağıtılması için uluslararası emek örgütleri olarak, daha çok bir araya gelmeli, tecrübe paylaşımında bulunmalı, güçlerimizi birleştirip adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasına çalışmalıyız. Amacımız, gayretimiz, çalışmamız, insanca bir hayatın yaşanması içindir” dedi.
Eğitim-Bir-Sen ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) tarafından düzenlenen ve 14 ülkeden 15 sendika temsilcisinin katıldığı ikinci “Uluslararası Eğitim Sendikacılığı Sertifika Programı”, katılımcılara sertifikalarının verilmesiyle sona erdi.
Üç hafta süren programın sonunda yapılan sertifika töreninde konuşan Ali Yalçın, emek örgütleri olarak ortak bir mücadele verdiklerini ifade ederek, “Mücadelemiz evrenseldir, alın teri mücadelesidir. Alın teri de dünyanın her yerinde aynıdır” şeklinde konuştu.
Talep etmezsek, kimse bize hakkımızı vermez
Aynı zamanda bir adalet arayıcıları olduklarının altını çizen Yalçın, “Bunun içindir ki, yaptığımız iş yeryüzünde adaleti sağlama gayretidir. Dünyada sekiz kişinin elinde bulundurduğu servet dünya nüfusunun yüzde 50’sinin payına düşenden fazladır. Dolayısıyla ciddi bir adaletsizlik var. Bu, kaynakların yetersizliğinden değil, adil dağılmayışından, dolayısıyla insanların payını hakkıyla alamayışından kaynaklıdır. Malcolm X, ‘Kimse size hakkınızı vermez, adamsanız kendiniz alırsınız’ diyor. Aliya ise şiddetin dua edilerek durdurulamayacağını, eyleme geçmek gerektiğini söylüyor. Bizler emek örgütleriyiz, dünyanın en örgütlü yapılarıyız. Yeryüzünde adalet tesis edilecekse bu mutlaka ama mutlaka bizim gayretlerimizle olacak, kendiliğinden asla olmayacaktır. Bu nedenle, bütün emek örgütleri olarak, amacımız, gayretimiz, çalışmamız, gelirin adil dağıtılmasına yönelik olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Herkes mütevazı bir şeyler yaptığında dünya değişecektir
“Dünyada savaşlar, kargaşalar ve kavgalar rutin hâle geldi. Küresel emperyalizm bir yeri karıştırmak istiyorsa mutlaka orada bir savaş veya kargaşa çıkarıyor ve bu savaşta olanlar çocuklara, kadınlara, yaşlılara oluyor” diyen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaş, ölüm, yokluk, yoksulluk, acı getiriyor beraberinde. İnsanlar ölüyor, çocukları yetim kalıyor. Şu anda dünyada 400 milyon yetim var. Sendika olarak, emperyalistlerin bölgemizi kan gölüne çevirmesine, ülkelerin sınırlarını değiştirme çabalarına karşıyız. Çocukların yetim bırakılmasını kabul edemeyiz. Eğitim-Bir-Sen olarak, yetimlere kol kanat germek, onları himaye etmek amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İHH ile birlikte ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var’ projesini yürütüyoruz. Bu, 25 bin yetimi himaye eden bir projedir. Burada bir iyilik hareketi var. Sendikamızın yöneticileri, üyeleri bunu okullarda yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bu çalışma dünyanın her yerinde yaygınlaştırılmalıdır. 400 milyon yetimin olduğu yerde 25 bin yetim sayısı çok azdır ama himaye etme adına önemli bir gayrettir. Nerede bir mazlum ve mağdur varsa, hiçbir ayrım yapmaksızın, gücümüz yettiğince onlara destek olmaya çalışıyoruz. Sendikalar genelde eleştirmeyi seçer ama mütevazı da olsa bu konularda adım atmayı seçmez. Eleştirmek kolaydır; doğru olan, bir şeyler yapabilmektir. Herkes mütevazı bir şeyler yaptığında dünya değişecektir.”
Yeni bir iklimin oluşması için gayret gösteriyoruz
Eğitim programlarının, tecrübelerin paylaşılması açısından önemli olduğunu kaydeden Yalçın, “Uluslararası sendikaların iletişim içinde olması ve sahici projeler içinde bulunması dünyada yeni bir iklim oluşturabilir. Biz bu iklimin oluşması için gayret gösteriyoruz” diye konuştu.
Aslan: Bu proje geleceği inşa projesidir
TODAİE Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Ender Aslan ise, programın uluslararası mahiyette bir kardeşlik, dostluk, birlik ve beraberlik projesi olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Bunun Eğitim-Bir-Sen gibi, Türkiye’nin en organize, en etkili sendikası ve TODAİE iş birliğiyle yerine getirilmesi önemlidir. Dünyada mağrurlar geleceği göremiyor, mağdurların geleceği doğuyor, o da buradan doğuyor. Bu proje aynı zamanda bunun projesidir. Gelecek bu masanın etrafındaki insanların ülkelerinde olacaktır. Mağdurların ve mazlumların geleceği yükseliyor. Bu proje, geleceği inşa projesidir.”
Konuşmaların ardından, katılımcılara sertifikaları verildi.