Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kamuda yapılanmaya ve performans sistemine değinerek, “İstişaresiz, ortak akıldan yoksun bazı tasarımlar kamuoyuna yansıyor. İstişareye dayanmayan, ortak akıldan geçirilmeyen, paydaşların görüş ve önerileri dikkate alınmadan yapılan çalışmalar, hayata geçirilen uygulamalar kalıcı olmaz, sorunların çözümüne katkıda bulunmaz. Sendika olarak, bu tür çalışmaların sosyal maliyeti olabileceğine dikkat çekiyoruz” dedi.
Memur-Sen Antalya Temsilciliği’nin Kepez Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde düzenlediği programda konuşan Ali Yalçın, önce Suriye’nin, ardından da Türkiye’nin parçalanmak istendiğini söyledi.
Türkiye, siyonist planın şah damarını kesiyor
Yaşananların 100 yıllık bir plan olduğunu, bölgede yaşananların bazıları tarafından etkin farklılık ve heyecanlardan kaynaklandığını düşünebileceğini vurgulayan Yalçın, “Böyle düşünenler akıl tutulması içindedir” ifadesini kullandı.
Helikopterlerden PKK’ya atılan silahların, PYD/YPG’ye gönderilen 3 bin TIR silahın ve terör örgütü DEAŞ’ın kurgulanıp sahaya sürülmesinin bölgeyi yeniden dizayn etme amacı taşıdığını belirten Yalçın, “Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtı ile siyonist planın şah damarını kesti. Zeytin Dalı Harekâtı ile de ‘Bölgede bunu başaramayacaksınız’ diyerek meydan okuyor” şeklinde konuştu.
Demokrasinin sigortası sivil toplumdur
28 Şubat sürecine değinen Yalçın, darbelerin panzehrinin sivil toplum ve örgütlü yapılar olduğunu kaydetti. Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülke olarak NATO’ya dâhil olduğumuz günden bu yana 10 yılda bir demokratik zemine müdahaleler yapıldı. NATO’ya dâhil olduktan sonra darbelerle demokratik gelişimin önünün kesilmesi tesadüf değildir. Menderes’in asılmasından 28 Şubat’a hepsinin altyapısında emperyal güçler vardır. Memurun maaşını ödeyemeyecek hâle getirmişlerdir bu ülkeyi.”
Sivil toplumun geçmişte millet iradesine karşı saf tuttuğunu dile getiren Yalçın “Millet olarak bunun üstesinden nasıl gelebiliriz? Bunun yolu örgütlü güçten geçiyor. Demokrasinin sigortası sivil toplumdur. Ama üzülerek ifade etmeliyim ki, bu ülkede sivil toplum da darbenin yandaşı, oyun kurucusu olarak kullanıldı. 28 Şubat’ta beş büyük kuruluş sokağa talimat veriyordu. Bu ülkede adı sivil kendisi lejyoner pek çok yapı demokrasinin sekteye uğramasına sebep oldu. Sivil toplum darbe süreçlerinde yanlış saf tuttu ve bu ülke kaybetti” ifadelerini kullandı.
Sivil toplumun darbecilere karşı bir güç olduğunu vurgulayan Yalçın, “Zamanın sivil toplum kuruluşları düzgün dursalardı, talimat aldıklarında uygulamasalardı darbeler başarısız olacaktı. Onun için biz diyoruz ki, bu ülkede sivil toplum ‘binyıl sürecek’ diyerek kibirli bir tavırla millete tehdit savuranlar bin pişman olmadan, darbe yapma hevesi olanlar milleti karşılarında görmekten korkmadan bu sistem çözülmez. Bunun yolu sivil toplumdan geçiyor. Bunun yolu örgütlü, organize yapılardan geçiyor” diye konuştu.
Ali Yalçın, şunları söyledi: “Sivil toplumun, medyanın, ekonominin ve sermayenin aklını başına alması için, o süreçlerde milleti manipüle edenlerin, kaynakları iç edenlerin de asker kanadının yanında yargılanması ve hepsinin payını alması lazım ki bu ülkede bir daha hiç kimse dengesizlik yapmaya yeltenmesin.”
Kamuda yapılanma sürecinde oluşacak sosyal maliyet hesaba katılmalı
Kamuda yapılanma süreci ve performans sistemi ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Yalçın, sürecin paydaşlarla görüşülerek ilerlemesi gerektiğini ifade etti.
“Türkiye bir değişim ve dönüşüm sürecine girdi. Bu anlamda sistemsel olarak Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin oluşturduğu bir zemine giriyoruz” diyen Yalçın, “Yeni zemine girerken kamunun yeniden yapılandırılması söz konusu. Bu süreç çalışılırken istişaresiz, ortak akıldan yoksun bazı tasarımlar kamuoyuna yansıyor. Biz bu süreçte istişare edilmeyen, ortak akıldan geçmeyen, rafine edilmeyen, topluma sunulmayan her şeyin sosyal maliyeti olabileceğine dikkat çekiyoruz” şeklinde konuştu.
Öğretmenin itibarına halel getirecek her şeyin karşısında olacağız
Yalçın, gündeme gelen performans sistemine ilişkin olarak ise şunları kaydetti: “Performans sistemi diyerek, öğretmenin itibarını artıracağı yerde itibarını zedeleyen, öğrencinin öğretmene parmak sallamasına sebebiyet veren, velinin öğretmene yumruk salladığı bir zeminde şimdi de yeni bir sistem konuşuluyor. Bu konuda duruşumuz nettir. Sendika olarak, tartışılmayan, konuşulmayan ve mesleğin itibarına gölge düşüren/düşürecek her şeyin karşısında olacağız. Öğretmenlik mesleğini hak ettiği yere getirmek istiyor musunuz? 2006’dan beri beklediğimiz kariyer sistemini devreye sokun. Başarıyı teşvik edin. Öğretmeni örseleyecek, toplum nazarında değersizleştirecek işler yapmayın. Çünkü o zemin kaydığında bu toplumun geleceği kaybolur.”
Çoban: Çalışmalarımızı medeniyet değerlerimizi baz alarak yapıyoruz
Memur-Sen Antalya İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Mustafa Çoban ise, hak arayanların güvenli limanı olduklarını belirterek, “Attığımız her adımda temel kalkış noktamız ve ayağımızı bastığımız zemin medeniyet perspektifidir. Adil paylaşımın olmadığı yerde hak ve özgürlük mücadelesi veren sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşmektedir. Biz bu bilinçle çalışmalar yapıyoruz” dedi.