Öğrencilerin öğrenmesinde sınıfın iyi yönetilmesi büyük rol oynuyor. İyi yönetilmeyen sınıfta başarının düşmesinin yanı sıra çocuklarda olumsuz kalıcı davranışlar da oluşuyor. Geçtiğimiz hafta Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV) Okulları'nda 135 öğretmene 'Doğru Sınıf Yönetimi'nin nasıl olması gerektiğini anlatan Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Ziya Selçuk, sınıf yönetiminin kalitesinin öğrenmenin kalitesini etkilediğini söylüyor. Selçuk, "Sınıf yönetimi genellikle problem olarak algılanıyor. Sınıfta sadece kurallara uyulmuş olması sınıfın iyi yönetildiği anlamını taşımıyor. Eğer sınıf iyi yönetilemezse çocuklar iyi öğrenemez. Öğretmenin iletişim becerisi zayıfsa bilgisinin yüksek olmasının bir önemi yok. Her çocuk ayrı ayrı ele alınmalı. Aksi taktirde zekalarındaki yaratıcılık körelir" diyor. Teknolojiden çok öğretmene yatırım yapılması gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Selçuk, öğrenme şekillerinin değiştiğini ve öğretmenin de dilini buna göre ayarlamasının şart olduğunu söylüyor.
* Sınıf yönetiminde yapılan hatalar neler?
Sınıf yönetimi, öğretmenin öğrenme sürecini arttırması ve öğrenmeyi gerçekleştirdiği ortama sahip olabilmesi için gereken bir önkoşuldur. Böyle baktığımızda eğer sınıf yönetiminde sorunlar varsa, öğretme ve öğrenme süreciyle ilgili de sorunlar vardır. Bu sebeple öğretmenin sınıf yönetimi becerilerini geliştirmesi gerekiyor. Öğretmen yetiştiren fakültelerin bu konuyu iyi şekilde ele alması gerekiyor. Sınıf yönetimi genellikle problem olarak algılanıyor. Halbuki sınıf yönetimi disiplinden çok farklı bir kavram. Sınıfta sadece kurallara uyulmuş olması sınıfın yönetildiği anlamını taşımıyor.
* İyi yönetilmeyen sınıfta başarı dışında çocukta neler değişir?
İyi yönetilmeyen bir sınıfta çocuklar, olumsuz kalıcı davranışlar kazanabiliyor. Eğer bir sınıfta 3 ile 6 ay arasında sistematik olarak sürdürülen bir olumsuz davranış varsa, bunun kalıcı davranışa dönüşmesi yüksek ihtmal. Böyle durumlarda çocuklar hayat boyu öğretmeninin üzerinde yaratacağı baskı ya da korkudan etkilenmiş olarak yaşayabilirler. Eğer sınıf iyi yönetilemezse çocuklar iyi öğrenemezler ve öğrenemediklerinde bu onların zekasıyla ilgili olarak görülebilir. Öğretmen, çocuğa uygun metaryeli uygun zamanda vermeli. Çocuk da verilen ödevi yapamazsa sorunun kendinde olduğunu düşünebilir. Bütün bunlar bize sınıf yönetiminin aslında öğretmenlerin yaptıkları işin omurgasını oluşturduğunu gösteriyor. Bu omurga sağlam olursa bilginin yeterli olmaması ikinci planda kalıyor. Zaten bilgi sürekli değişen, yenilenen birşey. Bu sebeple öğretmenin iletişim becerisi zayıfsa alan bilgisinin yüksek olmasının öğrenme değeri bakımından fazla önemi yok. Sınıf yönetiminin kalitesi öğrenmenin kalitesini etkiliyor.
* Size göre başarılı öğretmen nasıl tanımlanır?
Okulda paylaşılan her şey çocuklar gerçek hayatta başarılı ve mutlu olsun diye yapılıyor. Eğer bir sınıf çok başarılı ama mutlu değilse benim için iyi bir sınıf değildir. Ya da bir sınıf çok mutluysa ama başarılı bir sınıf değilse o da iyi bir sınıf olarak tanımlanmamalı. Böyle baktığımızda öğretmenin konu odaklı yaklaşması dışarıdan başarılı gibi gözükebilir. Öğretmen mutlaka bazı konuların çok önemli olmadığını vurgulayarak çocuğa anlatmalı. Onun her türlü gelişimine katkı sağlayacak bir etkileşim ortamı yaratmalı. Çocukların öğrendikleri şeyin bir amaç değil, bir araç olduğunu fark etmesi lazım. Ama sınav sisteminin bu kadar baskın olduğu bir ülkede ne yazık ki bu yapılamıyor.
Her çocuk tek başına değerlendirilmeli
* Öğrenci ile öğretmen arasında yaşanan en büyük sorun ne?
Bu sorunlar öğretmenden öğretmene, çocuktan çocuğa değişir. Burada aslolan şey öğrencinin nesneleştirilmemesi. Çocuk, sınıftaki kalabalığın bir parçası olarak görülmemeli. Her biri tek başına bir değerlendirilmeli. Eğer paketleyip hepsine öğrenci dersek çocuklara uzun vadede zarar vermiş oluruz. Çocuklar tek tipleşir. Zekalarındaki yaratıcılık yıllar geçtikçe körelir. Öğretmen çocuğun doğasını bozmamalı.
* Çocuklarda gördüğünüz hatalar neler?
Çocuklar anlamsız derslerle, anlamsız içeriklerle, motivasyonu düşük stratejilerle okulda mecburi olarak bulunuyor. Böylece öğretimsel faaliyetlerden hoşlanmıyorlar. Okulların en güzel yanı arkadaşlıklar olarak kalıyor. Eğer okul öğrenmekten zevk alınan bir yer değilse çocuklar, haz almadıkları için problem çıkartıyor. Ödev yapmıyorlar, dersi bölüyorlar, çalışmıyorlar, dalga geçiyorlar. Bu çocukların zevk alabilecekleri atmosferler oluşturulursa aksine okula gelmeyi çok istediklerini görüyoruz. Bazı okullarda hasta olup da okula gelerek isteyen çok çocuk var. Demek ki bu çocuklar öğrenmekten zevk alıyor. Bu durum lise sona kadar devam ederse çocuklar için okulda bulunmak entelektüel bir zevk olarak kalıyor.
Sınıf yönetiminin kalitesi öğrenmenin başarısını etkiliyor
* Geçmişteki öğretme şekliyle şimdi ki öğretme şekli nasıl? Öğrenme şekilleri değişiyor mu?
Öğrenme şekilleri değişiyor. Öğretmen de dilini buna göre ayarlamalı. Öğrenmenin yapısal nitelikleri, uyaranların yapısı, çocukları motive etme biçimi değişiyor. Çocuklar kendi ilgi alanlarına giren ipuçlarıdan yola çıkılarak bir şey öğrenmeyi seviyor. Bugün dünyanın ilk 100 üniversitesi arasında gösterilen üniversitelerin Facebook'ta kendi öğrencileri ile ödev, proje yaptıklarını görüyoruz. Çünkü üniversite öğrencileri facebookta ise biz de oraya gideriz diyorlar. Ama eski düzen devam edecek derseniz, onlar sizin dünyanıza dahil olmuyorlar.
* Teknoloji ilerliyor. Akıllı tahtalar geldi, tablet bilgisayarlar kullanılıyor. Bunlar, çocuklar için yararlı mı? Öğretmenlerin değeri azalıyor mu?
Teknolojik olmayan sorunlarımızı teknoloji ile halledemeyiz. Türk eğitim sisteminin sorunu teknoloji değil. Bizim teknolojiden önce öğretmene yatırım yapmamız lazım. Öğretmene ne kadar çok yatırım yaparsak, sıfır teknoloji bile olsa öğretmen kendi yaratıcılığı ile o teknolojiyi üretir. Portekiz, Şili gibi birçok ülke akıllı tahtalı ve benzeri çalışmaları deneyimledi. Ancak öğretmenlerin buna yeterice hazır olmaması ve isteksiz olmasından kaynaklanan sorunlar oluştu. İngiltere’de öğrenciler öğretmenlerden akıllı tahtayı kullanmayı daha iyi biliyor. Öğretmenle de bu nedenle yeniliklere sıcak bakmıyor. Teknoloji sınıf yönetimine girdiğinde, bunu nasıl kullanacağınız önemli. Akıllı tahtadan ziyade akıllı öğretmen öne çıkmalı.
* Rehberlik çalışmaları Türkiye'de çocuklar için yeterli düzeyde yapılıyor mu? Bu çalışmalar çocukları nasıl etkiliyor?
Bu çalışmalar ülkemizde sorunları halletmeye yönelik yapılıyor. Sorunları önceden tespit edip çıkmaması üzerinde uğraşılmıyor. Önlem alan bir sistemimiz yok. Zaten yeterince rehber öğretmenimiz de yok. Rehberlik meselesi sadece rehber öğretmenlere havale edilmemeli. Her öğretmene nasıl rehber olacağı öğretilmeli.
* Ölçme ve değerlendirmelerde ne gibi hatalar yapıyoruz?
Ölçemediğiniz bir şeyi değerlendiremezsiniz. Hiç sınav yapmadan da ölçme yapılabilir. Hiç not vermeden de ölçme yapabilirsiniz. Çocuğa hatasını gösterme odaklı bir sistemimiz var. Bunun işlemeyeceğini garanti ederim. Bu yönelim beyni kilitliyor. İnsanlar hatalı oldukları yerlerle ilgili değil, başarılı oldukları yerlerde çalışma yaptıklarında gelişiyor. Kuramsal çerçevemizi değiştirmeli. Stratejilerimizi buna göre ayarlamalı ve geliştirmeliyiz.
Konferanstan notlar
* Eskiden okulda öğrenilenlerin yüzde 75'i kullanılırken, şimdi yüzde 2'si kullanılıyor.
* Çocuklar sevdiği öğretmenin dersine daha çok önem veriyor.
* Okullar öğretmenlerin kariyer gelişimini desteklemeli.
* Dersin kalıcı öğrenilmesi için çocuğun 16 kere tekrar yapması gerekiyor.
* Sınıfta iyi iletişimle çocuklar kurallara uyma konusunda daha istekli oluyor.
* Öğretmenler sınıfta kendi koyduğu kuralı çiğnememeli.
* Öğrencilerin dersi iyi anlaması için konular küçük parçalar halinde anlatılmalı.
* Öğretmen iyiyse okul da iyidir.
* İyi öğretmen velinin beklemediği şeyleri yaparsa öne çıkar.