Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, “Mehmet Akif inan, düş ve düşüncenin peşinde bir mütefekkir, öğrenme ve öğretmek sevdasında öğretmen, giyimi ve kuşamıyla bir çelebi, hak ve adaletin arandığı her yerde bir örgütçü. Bu boyutuyla baktığımızda Akif İnan’ın çığır açan yönünü görüyoruz” dedi.
“Doğumunun 75. Vefatının 15. Yılında Mehmet Akif İnan Sempozyumu”nun açılışında konuşan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Akif İnan’ın medeniyet davasının öncüsü, önderi, geleceği geleneğe bağlayan bir şair olduğunu söyledi. Akif İnan’ın sendikayı kurarken sancısının çok fazla olduğunu vurgulayan Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sendikayı kurdu, bir telefon rehberi bıraktı, sendikayı kurarken bir de çam fidanı dikti. Çam fidanı uzun süre toprağın yüzeyinde bekler, hemen büyümez ama yerin altına kök salar. Bu çığır açma özelliği ile bir bakış açısını da yıkmak istiyordu. Erbakan Hocamız partiyi yeni kurduğunda bu camianın sorduğu ‘İslam’da parti var mı’ sorusuydu. Biz de sendikayı kurduğumuzda ilahiyatçı arkadaşlarımız dâhil, sorulan sorulardan biri ‘İslam’da sendika var mı’ sorusuydu. Bu, muhafazakâr camianın yanlışlığının yansımasıydı. Akif Ağabey, ‘devrimcilik somut olarak her şeyi yıkmayı hedef alınca, muhafazakârlık da eskiye ait her şeyi sahiplenmeyi görev saymaya başlıyor’ diyor. Muhafazakârlığın bu açmazına işaret ediyor.”
“YAŞAMA VE YAŞATMA ANCAK ÖRGÜTLENME İLE MÜMKÜNDÜR”
Tek parti diktatörlüğü ile millet iradesinin devre dışı bırakıldığını belirten Gündoğdu, “1960 darbesi ve 61 Anayasası’yla kurumsallaşan darbe ürünü kurumlardan, inanç özgürlüğü önündeki tuzaklardan nasıl kurtuluruz; laikin dindarı dövmesi uygulamasını nasıl ve ne zaman sonlandırabiliriz, ırkta kalite arayarak Kürt sorununu körükleyen ve terör sorununa dönen kardeşliğin önündeki bu en büyük engelden nasıl kurtulabiliriz, Batı’nın insana bakışındaki çifte standardı terk etmesi için ne yapabiliriz, İslam ülkelerinin dağınıklığını nasıl toplar ve ittihad-ı İslam için neler yapabiliriz soruları esasen Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in kuruluş amacını net bir şekilde ortaya koyuyor. Eğitim-Bir-Sen’i ve Memur-Sen’i kurarak sadece yakınan ve yazan bir camiadan, yaşayan, taraf olan, yaşatan, yayan bir camiaya geçmenin örgütlenme ile mümkün olacağına inanıyordu” şeklinde konuştu.
“TÜRKÜMÜZ, DÜNYAYI KARDEŞ BİLENDİR…”
Milli Eğitim Şûralarını Eğitim-Bir-Sen’in taraf olduğu, karşı koyduğu, yasaklardan kurtarma, gelecek inşası açısından öneri sunduğu bir platform olarak gördüklerini ifade eden Gündoğdu, şunları söyledi: “Şûralardan önce şûralar yaparak hazırlandığımız eğitim platformları, katsayı engelinin kaldırılması, din eğitimine ilk kez geçilmiş olması, başörtüsü serbestliğine geçilmiş olması, ki yüzde yüz Memur-Sen ailesinin gayretleriyle 12 milyon 300 bin imza ve sivil itaatsizliğiyle gerçekleştirilen bu öncülük, inanç özgürlüğündeki engelleri -eğitim, çalışma ve siyaset boyutuyla- kaldırmada Mehmet Akif İnan misyonu ve hatırasını yaşatma anlayışıdır. Çözüm süreci, eşit yurttaşlık hakkı, Kürt sorunu ya da terör belasından kurtulma anlayışı yahut aynı gemide beraber yaşama bilinci. İnancı ne olursa olsun teröre, şiddete bulaşmamış herkesin demokratikleşme adına hukuk eşitliği gibi yaklaşımlar çözüm sürecindeki Eğitim-Bir-Sen’in nasıl paydaş olduğunun bir göstergesi. Türkler, Kürtler, Araplar birbirimizle kavga ettiğimiz sürece Batı uygarlığı öldürmeye ve mazlum halklara zülüm etmeye devam edecek ve bunun sorumlusu da bir şekilde biz olacağız. İşte bu noktada Akif Ağabeyin ‘Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/gökleri insanın ortak tarlası’ derken kast ettiği kardeşlik de bu anlayışın bir yansımasıdır.”
“AKİF İNAN’IN ÇAĞRISININ GEREĞİNİ YAPTIK”
Akif İnan’ın Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olarak eğitim ve öğretimi gördüğünü dile getiren Ahmet Gündoğdu, “Akif İnan, gençliğe vurgu yapıyor ve gençlik meselesini öne çıkarıyor. Bizim son iki ay içerisindeki faaliyetlerimizden biri ‘Eğitim ve Ahlak Şûrası’dır. Şûrada alınan en önemli kararlar; ahlaklı olmayı kariyer yapmanın önüne geçirmek, değer olarak daha çok test çözenin değil, daha ahlaklı olanın değerli olduğu bir gençliğin eğitim politikaları eliyle yetiştirilmesini sağlamak. Akif Ağabey 1978 yılında bu sancıyla gençliğe bir konferans veriyor. Bu konferansta gençliğe ‘Bu millet uzun zamandır sahipsizdir, ona sahip çıkacak yönetici ve liderlere ihtiyaç vardır. Ey gençler, sizler bu milletin önüne geçip yön vereceksiniz, liderleri olacaksınız, müesses nizamın bu milleti göbeğini kaşıyan adamlar ilan ederek onlara salatalık, domates, inek, dana yetiştirme ve asla yönetime gelmeme olarak biçtiği rolü, elbiseyi yırtıp atacaksınız ve ayağınızın çarığıyla gelip bu millete hizmet edeceksiniz’ çağrısıydı. Bu çağrıyı, Genç Memur-Sen’i kurarak hayata geçirdik. Bugün dünyanın neresinde bir mazlum varsa, ağabeylerinden, ablalarından daha önce Genç Memur-Sen’i Türkiye’nin her yerinde sahada görüyorsak bu ‘Asım’ın Nesli’ni, gelecek inşasını ve derdi olan gençliği yetiştirme sevdamız Akif Ağabey’i ve bu camianın ortak sevdasının bir ürünüdür” ifadelerini kullandı.
Sendika olarak Türkiye’nin en büyük sivil toplu kuruluşu olduklarını kaydeden Gündoğdu, “Bu sayıyı ekmek, özgürlük, insan hakları ve küresel sorunlara karşı, küresel çözümün paydaşı olan örgütlü bir güç olarak kabul ettiğimiz ve yaşattığımız için Allah’a hamd ediyoruz. Gazze’ye Mehmet Akif İnan Okulu, akabinde bir de hastane yapacağız” dedi.
“YETİMLERE SAHİP ÇIKALIM"
Gündoğdu, Eğitim Bir-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İHH’ın birlikte yürüttüğü ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var’ projesine ayda 90 TL vererek bir yetime sahip çıkılması çağrısında bulundu.
Bugünlerde İslamafobi ve Paris saldırısının gündemde olduğuna değinen Gündoğdu, “Bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş, bizim kurtuluşumuz değildir diyen bir dinin mensuplarıyız. Masum bir insanın ölümünü kâinatın ölümü olarak gören bir din asla şiddetle anılamaz. İslam dinini şiddetle anmak için Müslümanların basiretsizliğinden daha ziyade Batının projesini görmemiz gerekmez mi? Şimdi Paris’te bir saldırı olayı yaşandı. Ben bu saldırının; çözüm sürecinin 6-8 Ekim olaylarından sonra yeniden rayına girmesi ve bunun akabinde İstanbul’daki saldırıyı ve Fransa Cumhurbaşkanı’nın ‘Suriye diktatörünün diktatörlüğüne geçmişte göz yumduk, yanlış yaptık. Türkiye doğru yolda’ diye öz eleştiri yapmasının akabinde, onu pişman etmek için bir üst akıl tarafından kurgulandığına inanıyorum. Bunu iyi değerlendirmek lazım. Dün, Haçlı zihniyeti, Haçlı seferleriyle üzerimize geliyordu; bugün çok daha çirkefleştiler. Bu tür senaryolarla katliamlar yapmaya devam ediyorlar. Batı’nın bir şeye karar vermesi lazım. Halklar bazında çok sorunun olmadığını görüyoruz. Batı, ya geçmişte kendi tekelindeymiş gibi gösterdiği insan hakları evrensel değerler, inanç hürriyeti, ifade hürriyeti, yaşama hürriyeti gibi konularda keser demokrasisini, kendinden olmayanı görmeme, kendinden olanı ajite etme çirkefliğini terk edecek, kim olursa olsun hangi dinden olursa insan haklarını savunacak ya da Siyonizm’in emrinde olarak çökmeye, yok olmaya devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.
“BU İKLİMİ SOLUYAN HERKES AKİF İNAN’A MİNNET BORÇLUDUR”
Akif İnan’ın "Hepimiz Üstat Necip Fazıl’a borçluyuz. Üstadın getirmiş olduğu iklimde soluyan, açtığı fikir ortamında yaşayan herkes borçludur" sözlerine atıfta bulunan Gündoğdu, şunları kaydetti: “Ben de diyorum ki, bugün Yeni Türkiye iklimini soluyan herkes, siyasetçiler başta olmak üzere, Mehmet Akif İnan’a borçludur. Menderes bu millet adına mücadele ediyorken yanında sahici sivil toplum örgütleri yoktu. Onun için yalnızdı. Özal, Türk’ün, Kürt’ün kardeşliğinin mücadelesini veriyorken yanında Memur-Sen yoktu. Erbakan İslam birliğini, ümmetin kardeşliğini, maddi manevi kalkınmayı, ahlak hamlesini başlatırken yanında güçlü Memur-Sen yoktu. Bugün Memur-Sen gibi HAK-İş gibi sahici STK’lar varsa, bunun temelini Mehmet Akif İnan attığı için, bu iklimi soluyan herkes Akif İnan’a minnet borçludur.”
ERDEM: ADAM ADAMIN GÖLGESİNDE YAŞAR
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Mehmet Akif İnan dendiğinde aklına Mehmet Akif Ersoy’un geldiğini, her ikisinin de güzel, dertli ve dönemlerinde çok zorluklar yaşamış insanlar olduğunu ifade ederek, “Adam adamın gölgesinde yaşar, Mehmet Akif Ersoy’un gölgesinde Mehmet Akif İnan var. Mehmet Akif İnan’ın gölgesinde de işte bugün Memur-Sen’in, Eğitim-Bir-Sen’in bugün birçok adamı, o gölgede yetişerek adam gibi duruyorlar ve o duruşla onun da erdemliler hareketi yer buluyor, başörtüsü zulmü son buluyor. Osmanlıcadan bahsediyoruz ve geçmişi yok saymadan geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Vefanın önemini de onun kurduğu bu sendika çok güzel gösteriyor” dedi.
ETYEMEZ: İNAN GÜNÜMÜZDE ÖRNEĞİNE AZ RASTLANAN BİR KİŞİLİK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yardımcısı Halil Etyemez, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in fikir babası, kurucusu ve manevi lideri Akif İnan’ın yazarlığı, şairliği, sendikacı kimliği, hocalığı, fikirleriyle gönüllere, kalplere hitap eden ender bir kişilik olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Şair ruhu, mücadeleci hayatı, sendikal hayatındaki sağlam duruşu, edebiyatçı kişiliği, maarif davasında idealist bir muallim, kimi zaman keskin, kimi zaman nahif, kimi zaman merhamet dolu biri olarak Kudüs şairi unvanını alan, İslam âleminin derdini kendine dert edinen, günümüzde örneğine az rastlanan bir kişiliktir. O eşsiz bir dava insanı olduğu gibi dava insanı yetiştirmek için çaba sarf eder, onlara sorumluluk yüklerdi. Mehmet Akif İnan bu yönleriyle tam bir ağabeydi. Haksızlıklara karşı çok taraflı bir mücadele vermişti.”
KAÇAR: MAARİF TARİHİ ONSUZ DÜŞÜNÜLEMEZ
Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar, İnan’ın hayatı boyunca medeniyetin yeniden inşasına, mücadele vermenin önemine dikkat çektiğini vurgulayarak, “Emek ve hak bilincine, sendikacılığın esaslarına, maarif davasına, adalet ve özgürlük mücadelesine yaptığı katkılarından ötürü Türkiye’nin sendikal ve maarif tarihi onsuz düşünülemeyeceği gibi onsuz da yazılamaz” ifadelerini kullandı.
Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan ve Memur-Sen eski Genel Başkanı Fatih Uğurlu da birer selam konuşması yaptılar.