ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Çelik, her seçim bölgesinde seçime gireceklerini açıkladı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı devam ederken AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Çelik, "(Cumhur İttifakı) Yerel seçimlerde bu ittifakın somut bir mekanizmaya dönüşüp dönüşmeyeceğini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Şu anda bununla ilgili bir somut mekanizma, bir ittifak yapılacak ya da yapılmayacak şeklinde bir formül ortaya çıkmış değildir." dedi.
Ömer Çelik, "Her siyasi meselede Cumhur İttifakı'nın sorgulanması diye bir şey söz konusu olmaz. Çeşitli görüş ayrılıkları bunu savurmaz, sarsmaz." ifadelerini kullandı.
Dursun Çiçek'in açıklamalarını değerlendiren Çelik, "Hukuk dışı, siyaset dışı, ahlak dışı bir tutumdur. Bu zihniyete karşı uyanıklığımızı, bu zihniyetle mücadelemizi çok diri tutmalıyız. Şayet böyle başsavcılar varsa, yargı kurumlarının gerekli girişimleri yaparak hukuka bağlı olmayan, Anayasa'ya bağlı olmayan, kumpas zihniyetindeki bu başsavcıları ortaya çıkarması, görevidir." diye konuştu.
"AK Parti'nin seçime girmemesi gibi bir şey söz konusu olmaz"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yerel seçimlerde partisinin İstanbul'da aday göstermeyeceğine ilişkin açıklamasının hatırlatılması ve AK Parti'nin de böyle bir çalışması olup olmadığına yönelik bir soru üzerine Ömer Çelik, şöyle konuştu:
"Uzun zamandır Türkiye'nin iktidar partisiyiz. Çok büyük bir örgüte, iddiaya sahibiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte Türkiye'nin birinci partisiyiz. Dolayısıyla her seçim bölgesinde, her ilde, her ilçede aday çıkaracak şekilde Genel Merkezimiz çalışmalarını sürdürüyor. Biz Türkiye'nin her tarafında iddialı bir partiyiz. Genel Merkezde bütün birimlerimiz, her seçim bölgesinde seçime girecek, o seçimlerde en yüksek başarıyı sağlayacak şekilde çalışmaları yürütür. Nitekim Genel Başkanımız tarafından teşkilatlarımıza verilen talimat da bu şekildedir. AK Parti'nin herhangi bir yerde seçim çalışması yapmaması, seçime girmemesi gibi bir şey söz konusu olmaz."
"Cumhur İttifakı'na çok önem veriyoruz"
Cumhur İttifakı'nın önem verilen siyasal bir mutabakat olduğuna işaret eden Çelik, "Türkiye'de hain darbe girişiminden sonra ortaya çıkan tabloda ülkemizin bekası, milli güvenliğimizin sağlanması, toplumsal birliğimizin güçlenmesi için birtakım siyasal ilkelerle ortaya çıkmış bir mutabakat... Cumhur İttifakı'na çok önem veriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Vatandaştan gelen tepkilere bakıldığında Cumhur İttifakı'nın son derece olumlu karşılandığına dikkati çeken Ömer Çelik, buna yönelik toplumsal talebin devam ettiğini, dinamizminin arttığını söyledi.
"Çeşitli görüş ayrılıkları bunu savurmaz, sarsmaz"
Cumhur İttifakı'na dönük ilkelerinin, siyasal duruşun, mutabakatın korunması konusunda titiz bir şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Çelik, "Nihayetinde iki parti söz konusudur ve pek çok konuda da ayrı görüşleri olabilir. Belli konularda ayrı görüşlerimiz olabiliyor. Mesela af meselesinde olduğu gibi... Bu meseleleri, Cumhur İttifakı'nın ilkesel mutabakatıyla karşılaştırmamak gerekiyor. Her siyasi meselede Cumhur İttifakı'nın sorgulanması diye bir şey söz konusu olmaz. Herkes, bunun ne kadar kıymetli, değerli olduğunun altını çiziyor. Çeşitli görüş ayrılıkları bunu savurmaz, sarsmaz. Bu ittifak bu şekilde yoluna devam ediyor." dedi.
Yerel seçimlerde bu ittifakın somut bir mekanizmaya dönüşüp dönüşmeyeceğinin önümüzdeki dönemde görüleceğini belirten Ömer Çelik, şu anda bununla ilgili bir somut mekanizmanın ve formülün ortaya çıkmadığını dile getirdi.
Çelik, "Bu formülün ortaya çıkmaması, olması ya da olmaması Cumhur İttifakı'nın herhangi bir şekilde sarsılması anlamına gelmiyor." ifadesini kullandı.
Bahçeli'nin partisinden bir ismi görevlendirdiğine yönelik açıklamasını hatırlatan Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki'nin bu konuda görevlendirildiğini vurguladı.
Görüşmelerin yapılabileceğini dile getiren Çelik, "Süreç içerisinde göreceğiz, Cumhur İttifakı yerel seçimlere dönük olarak teknik bir mekanizma üretebiliyor mu üretemiyor mu? Nihai karar Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Bahçeli'nin bir araya gelmesiyle ortaya çıkacaktır." şeklinde konuştu.
AK Parti'nin seçim hazırlığını sürdürdüğünü belirten Ömer Çelik, Cumhur İttifakı'nın varlığıyla, yerel seçimlerde bunun nasıl bir mekanizmaya dönüşeceğinin ayrı konu olduğunu vurguladı.
Çelik, bunun görevlendirilen isimlerin görüşmeleri, müzakereler, nihai olarak Erdoğan ve Bahçeli'nin görüşmesi neticesinde görüleceğini aktardı.
"Bütün partiler hazırlıklarını sürdürüyor, olgunlaştırıyor"
MHP ile yapılacak görüşmeye ilişkin takvimin belli olup olmadığı, ilk yapılan değerlendirmelerde AK Parti'nin içerisindeki mekanizmaya ilişkin bir görüş belirtilip belirtilmediği sorusu üzerine Çelik, "Takvim her an olabilir. Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Bahçeli'nin programlarına uygun olarak bununla ilgili bir engel yok. Ama daha yerel seçimlere var, tartışmalar sürüyor, bütün partiler hazırlıklarını sürdürüyor, olgunlaştırıyor." ifadelerini kullandı.
Çelik, AK Parti olarak bu konuda herhangi bir şekilde "Şu öneriyi götürüyoruz, böyle bir mekanizmaya karar verdik" diye açıklayabilecekleri bir durumda bulunmadıklarını vurguladı. Bu görüşmeler neticesinde tabloya bakacaklarını belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Bu doğal olarak çok soruluyor, 'Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Bahçeli bir araya gelecekler mi, ne zaman gelecekler' diye. Herhangi bir şekilde mahsur yok, her an olabilir bu. Çeşitli vesilelerle zaten oluyor ama dediğimiz gibi önümüzde günler var, partiler kendi pozisyonlarını olgunlaştırıyor, kendi çalışmalarını yapıyor, biz de çalışmalarımızı yapıyoruz. Programlarının uygunluğuna göre bir araya gelmeleri her an mümkündür."
Çelik, heyetlerin öncesinde bir görüşme yapma ihtimaline yönelik soruya ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Heyetler görüşecek, heyetlerin görüşmesinde bir mahsur yok. Zaten heyetler kısa zamanda görüşürler. Sayın Bahçeli konuşmasında da 'bir arkadaşımız var, bu görüşmeyi yapabilir' dedi. Bizden de arkadaşlarımız var, onlar da bu görüşmeyi yapma konusunda yetkilidirler. Bu mümkün olur. O daha çok karşılıklı olarak birbirlerinin görüşlerini dinleme, değerlendirme, müzakere etme şeklinde olacaktır. Onlar olgunlaştıkça liderlerin bir araya gelmesi söz konusu olacaktır.
Bizim açımızdan bazen soruluyor, 'AK Parti istekli gözükmüyor ya da gözüküyor, birtakım çalışmalar yapılıyor ya da yapılmıyor' gibisinden. Herhangi bir şekilde böyle değerlendirilebilecek bir durumda değiliz. Bu konuyla ilgili gayet olağan bir süreç geçiriyoruz."
"Şayet böyle başsavcılar varsa..."
Eski CHP Milletvekili Dursun Çiçek'in bir TV programında "Bazı savcıların 'İktidarı indirin, biz yargılayalım" sözlerinin sorulması üzerine Çelik, "Bahsettiğiniz CHP milletvekilinin açıklaması son derece vahim bir açıklamadır. Türkiye'de vesayetin aslında zihinlerde nasıl dolaştığını, nasıl kurumsallaştığını gösteren bir açıklama." dedi.
Çelik, bununla ilgili olarak CHP'den bir yalanlama ve kınama gelmemesinin de CHP'de de dolaylı bir onaylamanın söz konusu olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Bunun CHP'de Yassıada ve vesayet zihniyetinin ne kadar güçlü ve diri olduğunu ortaya koyduğunu belirten Çelik, şunları söyledi:
"Milli iradeye karşı bu zihniyet bu kadar diridir. Buna karşı teyakkuz içerisinde olmak lazım. Biz, 'İktidardan indirin sonra biz gereğini yaparız' yaklaşımının, hukuki ve anayasal bir yaklaşım olmadığını çok net bir şekilde görüyoruz. Bunu yakın tarihimizde en acı bir şekilde Yassıada yargılamalarında gördük.
Milletin ve milli iradenin seçtiği başbakana, hükümete ve bakanlara karşı kumpas kurdular. O zihniyetler aslında utanmaları gerekirken ki yakın bir zamanda bu idamların yıl dönümüydü, bu acıyı yeniden hatırladık, şimdi benzer bir mantığı bu kadar fütursuzca ve rahat bir şekilde gündeme getirmeleri, üstelik de benzer kumpaslardan yakın dönemde acı çektiğini ya da zarar gördüğünü söyleyen birisinin bunu gündeme getirmesi son derece vahimdir."
Çelik, açıklamanın hukuk dışı, siyaset dışı ve ahlak dışı bir tutum olduğunu vurgulayarak, "Bizim açımızdan değerlendirilmesi gereken şey şu; bu zihniyete karşı uyanıklığımızı, bu zihniyetle mücadelemizi çok diri tutmalıyız. Bu, Meclisin içerisindeki bir kişi tarafından gündeme getiriliyor. Bunun ne hukukla ne ahlakla ne sivil siyasetle alakası var." diye konuştu.
Ömer Çelik, "Şayet böyle başsavcılar varsa, yargı kurumlarının gerekli girişimleri yaparak bu başsavcıları ortaya çıkarması, hukuka bağlı olmayan, Anayasa'ya bağlı olmayan, kumpas zihniyetindeki bu başsavcıları yargısal aktivizm içerisinde düşünen savcıları ortaya çıkarması, görevidir. Kuşkusuz bununla ilgili yargısal girişimler de yapılacaktır." dedi.
"Onun partisinden de hiçbir ses çıkmıyor"
15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin Türk yargısınca bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Çelik, ülkenin siyasi tarihinde ilk defa o gece yargının darbeye karşı direndiğini anlattı.
Çelik, "Bu gurur duyacağımız tabloyu ve mücadeleyi kirleten, bu şekilde savcı ya da hakim varsa, Yassıada zihniyetini bu kadar güçlü yaşatan, bu zihniyetin içinde boğulmuş, hukuktan nasibini almamış kimseler varsa kuşkusuz yargının gerekli mekanizmaları çalıştırarak bunları ortaya çıkarması bir vazifedir." değerlendirmesinde bulundu.
Bu açıklamanın yapılmasının millete, bütün partilerin siyasi tabanına, CHP'nin tabanını oluşturanlara karşı bir saygısızlık olduğunu vurgulayan Çelik, "Bu tip açıklamalar TBMM üyesi bir kişi tarafından dile getirilebiliyor, onun partisinden de hiçbir ses çıkmıyor. Dolayısıyla buna karşı gerekli siyasi tutumu almak, bunu eleştirmek, bunun aziz milletimizin vicdanında ve zihninde mahkum edecek şekilde bu görüşlerimizi anlatmak ve varsa böyle kişiler, bahsettiği şekilde Türk yargısı içerisinde, bunların ortaya çıkmasını sağlamak için gerekli yargısal girişimleri yapmak hepimizin boyunun borcudur." diye konuştu.
"FETÖ mensupları tarafından yapılmıştır"
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tahliyesine ilişkin ise Çelik, şunları kaydetti:
"Yargı kararını verdi ve suçlu buldu. Burada MİT tırları kumpası çok açık ve net bir şekilde Türkiye'nin o bölgedeki faaliyetlerini, komşu ülkedeki mazlumlara sahip çıkma faaliyetlerini bir yabancı devletin çıkarları adına engelleme girişimidir. Ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından yapılmıştır. Onların propagandasının yapıldığı çeşitli yayın organları ve faaliyetleri de olmuştur.
Dolayısıyla yargı kararı ortadadır, yargı hükmünü vermiştir ve suçlu bulmuştur. Tabloda ortaya çıkan durum budur. Uzun zamandır Türkiye'nin takip ettiği bir mesele, yargı hükmünü vermiştir. Bizim de bunun dışında söyleyeceğimiz bir şey yok. Daha sonra serbest bıraktılar, bundan sonrası da yine aynı hukuk kuralları içerisinde seyrine devam edecektir."
"Pazartesi günü görüp değerlendireceğiz"
MHP'nin 24 Eylül Pazartesi günü TBMM Başkanlığına sunulacak af teklifine ilişkin soru üzerine, teklifle ilgili tabii ki bir değerlendirmeleri olacağını ifade eden Çelik, "Ama bu şunu değiştirmiyor. Daha önceki pozisyonumuzu bu değerlendirmelere göre tashih ya da revize edeceğiz ya da değiştireceğiz gibi bir yaklaşımı içermiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığının bu konuda net konuştuğunu belirten Çelik, devlete ve kişilere karşı işlenen suçlar meselesinin ayrı olduğunun altını çizdi.
Bunları affetme konusunda bir yükümlülüklerinin bulunmadığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
"Nihayetinde biz şu kişiyi affedelim dediğimizde, o kişinin hukukunu çiğnediği diğer kişinin hukukuna karşı bir tecavüz durumuna düşeriz. Bizim buradaki ilkelerimizde bir değişiklik yok. Daha önce açıklanan ilkeleri herhangi bir şekilde revize etme, değiştirme gibi bir şeyimiz yok. O sebeple de hiçbir MYK'de, hiçbir MKYK'de bu konu görüşülmedi. Çünkü ilkeler açık, pozisyonumuz net, duruşumuz da bir değişiklik yok."
Çelik, teklif Meclise getirildikten sonra bu ilkelerle uygun olan, uygun olmayan tarafları değerlendireceklerini belirterek, "Şu ana kadar bu af kapsamının içerisine sokulmak istenen maddeler ve gündemler konusunda aynı düşünmediğimiz ortadadır. Bunu da açık bir şekilde ifade ettik. Ama pazartesi günü görüp değerlendireceğiz. Değerlendirmemiz kuşkusuz şimdiye kadar Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız tarafından açıklanan ilkeler çerçevesinde olacaktır. Ne kadarı bu ilkelere uyuyor, ne kadarı uymuyor AK Parti pozisyonunu ona göre ortaya koyacaktır." diye konuştu.
"Devletlerin birbirine karşı jestleri"
Katar Şeyhi'nin Türkiye'ye hediye ettiği uçakla ilgili CHP'nin açıklamaları ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Türkiye Cumhuriyeti hibe kabul etmez" sözlerine yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine Çelik, bu açıklamaya katılmadıklarını ve bunu, devletlerin birbirlerine karşı jestleri olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı da jest yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin de dünyanın çeşitli yerlerinde, çeşitli devletlere yaptığı jestler vardır. Bu şekilde değerlendirmek lazım." dedi.
CHP'nin, "Hibe edildi, onun karşılığında bir taviz alındı" şeklinde bir tartışma yürütmeye çalıştığını, bunun ciddiye alınacak bir tartışma olmadığını vurgulan Çelik, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın liderliği tek cümleyle değerlendirilecekse milli meseleler, Türkiye'nin milli çıkarları konusunda kararlılık ve tavizsizlik olarak formüle edilebilir. Bunu söyleyecekleri en son lider, zaten Türkiye Cumhuriyeti devletine, hükümetine bu söylenemez, Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Cumhurbaşkanımızın liderliğinin milli meselelerde, Türkiye'nin milli çıkarları, onuru, gururu söz konusu olduğunda yüksek bir kararlılık ve kesin bir tavizsizlik olduğu açık bir formüldür. Bu meseleyi biz devletlerin birbirine karşı jestleri temelinde değerlendiriyoruz. Herhangi bir yanlış görmüyoruz."
Bunun şahıs envanterine değil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin envanterine girdiğinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin malı olduğunun altını çizen Çelik, Türkiye Cumhuriyeti'nin de dünyanın pek çok yerinde pek çok devlete çeşitli konularda çeşitli mekanizmalarla jestlerde bulunduğuna işaret etti.
Bunun "hibe" ve "taviz" meselesi gibi değil, devletlerin birbirine karşı olağan jestleri olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, Katar'ın dost ve kardeş bir ülke olduğunu söyledi.
"Atatürk'ün mirası bütün milletimizindir"
CHP'nin İş Bankası hisselerinin Hazineye devrine ilişkin bir soru üzerine de Çelik, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün milletin ortak değeri, Cumhuriyet'in kurucusu ve ulusal lider olduğuna dikkati çekerek, "Dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün her türlü mirası Türk milletinin ortak malıdır. Herhangi bir şekilde bir partinin, bir grubun, bir zümrenin değildir." diye konuştu.
Atatürk'ün mirasını, Atatürk'ün söyledikleri konusunda doğru anlamak gerektiğini belirten Çelik, şu değerlendirmede bulundu:
"CHP'de şöyle bir şey oluyor, onun doğal mirasçısı olarak görüyorlar kendilerini. Halbuki o zaman tek parti vardı, başka bir parti yok. Ama Atatürk'ün bu parti meselesi üzerinden bunu konumlandırması Türkiye'nin, Türkiye'deki siyasi partiler sisteminin, Türkiye'nin siyasi partilerle yönetilmesi ilkesine yaptığı bir vurgu olarak değerlendirilmelidir. Eğer biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasını herhangi bir partinin uhdesinde görürsek, o zaman bu Atatürk'e karşı ulusal bir lider, Cumhuriyet'in kurucusu gibi ilkelerle yaklaşma yerine çok daha indirgemeci bir yaklaşım ortaya koyma şeklinde olur."
Atatürk'ün mirasının tüm milletin olduğunu, her türlü mirasının Türk milleti adına devlette temsil edilmesi gerektiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Herhangi bir partide temsil edilmesi kesinlikle doğru değildir. Bu Atatürk'ün mirasına karşı yapılmış bir haksızlıktır, bunu net bir şekilde görmek lazım. Herhangi bir partinin 'Atatürk'ün şu ya da bu yerdeki mirasının temsilcisiyim' diye bir bankada temsil edilmesiyse fevkalade yanlış bir meseledir. Bir partinin niye bir bankanın yönetiminde koltuğu olur? Bu da yanlış bir görüntüdür. Esasında Atatürk'e saygı gereği de CHP'nin bu pozisyondan vazgeçmesi gerekir. Bu pozisyonu Türk milleti adına Türkiye Cumhuriyeti devletinin pozisyonu olarak konumlandırmak, bir özen ve dikkat göstermesi gerekir. Fakat maalesef bunu parti meselesi haline getiriyorlar ki Atatürk'e karşı yapılmış en büyük saygısızlıktır.
Bizce doğru tutum şudur, CHP'nin Atatürk'ün mirasına saygı gösterip, Türk milleti adına bunun Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından temsil edilmesi şeklinde bir düzenlemeyi uygun bulması ve bu şekilde temsil edilmesi konusunda hassasiyet göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde bu mirasa karşı yapılmış bir saygısızlık olarak değerlendiriyoruz."
"Son derece üzücü ve vahimdir"
Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle Suriye politikasında her türlü devletin ve grubun beyanını dikkate aldığını, bir tek Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Cumhurbaşkanı'nın beyanlarını dikkate almadığını belirten Çelik, "Sorduğu bütün sorulara bakın ya Esad adına sorulmuş sorulardır ya da yabancı bir devletin pozisyonu adına sorulmuş sorulardır. Siyasette en vahim durumlardan bir tanesi, siyasi haymatlos (vatansız) olmaktır. Bu şekilde haymatlos olmak durumu doğru bir durum değildir, biraz da trajik durumdur." diye konuştu.
CHP'nin aslında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Cumhurbaşkanı'nın beyanlarını esas alması gerektiğini ifade eden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bize karşı şimdiye kadar burada terör gruplarını destekliyor diyenler kimlerdi? Türkiye'nin düşmanlarıydı. Herkes bir vekalet savaşı yürütürken Türkiye, orada Suriye halkından yana tavır koyarken Esad adına ya da şu ve bu çıkar grubu veya güç odağı adına Türkiye Cumhuriyeti'ni terör gruplarıyla ilişkilendirmeye çalışanlar kimlerdi? Yine bu yabancı gruplardı ama bunun Türkiye'nin içindeki bir siyasi parti tarafından tercüme edilmesi ve dillendirilmesi ve bunun bu kadar sistematik olarak yapılması doğrusu son derece üzücü ve vahimdir."
İdlib mutabakatı
Çelik, Türkiye ve Rusya'nın İdlib konusundaki mutabakatını anımsatarak, meşru olmayan terör gruplarının bu bölgenin dışına çıkartılacağını söyledi.
Mutabakatın sahada yansımalarını görmek istediklerini ifade eden Çelik, Suriye konusunda Türkiye'yi suçlayan CHP'yi anlamanın mümkün olmadığını belirtti.
Türkiye ile Rusya arasında İdlib konusunda varılan mutabakatın sağlıklı işlemesi halinde 3 milyon sivilin hayatının kurtarılacağını anlatan Çelik, "Bunu başardığımızda bu noktaya gelmemiz bile büyük bir başarıdır, Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük bir gururudur. Türk milletinin mazlumlara dönük sevgisinin, hassasiyetinin bir neticesidir. Bunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan parti tarafından bu kadar sistematik bir şekilde ve bu kadar yalan yanlış haberle lekelenmeye çalışılmasını, milletimizin takdirine bırakıyoruz ve tabii ki kınıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Böyle bir üslubu doğru bulmuyoruz"
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşme yapıp yapmayacağına ilişkin soru üzerine Çelik, şunları kaydetti:
"Bu tartışma şuradan çıkıyor. ABD'nin BM'deki temsilcisi ya da başka sözcüleri şöyle cümle kullanıyor: 'Eğer Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da Türkiye tarafı, Başkan Trump'tan bir randevu talep ederse biz bunu değerlendirebiliriz.' diyorlar. Bu şekilde bir beyanda bulundukları için böyle bir üslubu doğru bulmuyoruz. Böyle bir yaklaşıma herhangi bir şekilde olumlu bakmamız mümkün değil. Benim söyleyeceğim şudur, herhangi bir randevu talebinde bulunulmamıştır ama şunu söyleyebilirim, eğer Amerikan tarafı, Başkan Trump, Cumhurbaşkanımızla görüşmek isterse, Amerikan tarafından böyle bir talep gelirse bu talebi görelim, o talebe nasıl bir karşılık vereceğimiz konusunda bir değerlendirme yaparız.
Dolayısıyla bizim tarafımızdan bir talep gitmemiştir, onlar tarafından bir talep gelirse bunu değerlendiririz."
Çelik, muharrem ayı dolayısıyla Hazreti Hüseyin'i ve onun yolundan giden şehitleri rahmetle andığını belirterek, "Onun karşısında mücadele eden Yezidlerin dünyanın her tarafında olduğunu görüyoruz. Kerbela geçmişte kalmış bir mesele değil, bugün de yaşanan bir hadisedir. Bugünün mazlumları için dünya Kerbela. Bugünün zalimlerinin bu mazlumlara karşı Yezidler gibi davrandıklarını görüyoruz." diye konuştu.
Muhabir: Aynur Ekiz,Esin Işık