AHMET PALA: ONUN ARABASI VAR GÜZEL... AMA RUHU YOK!

TurkiyeEgitim.Com olarak, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Yönetici Atamadan Sorumlu Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Ahmet PALA ile çok özel bir röportaja imza attık.

2. BÖLÜM

Ankara’da sınava dayalı ve isteğe bağlı yer değişikliği ve atama işlemleri ne zaman yapılacak?

Sınava dayalı atama hazırlığımız yapılmıştı. Yönetmelikte belirtilen takvim gereği Mayıs-Haziran döneminde isteğe bağlı yer değişikliğinin yapılması gerekiyor. Ancak şu anda yeni yönetmelik hazırlıkları devam ediyor. Bu konuda bakanlığımızdan gelecek talimatlar çerçevesinde hareket edeceğiz.

Yeni Yönetici Atama Yönetmeliği ne durumda?

Bu konuda bilgim kamuoyuna yansıyan şekilde. Özellikle Ek-2 formda yapılması düşünülen düzenlemeler var. Tabii henüz kesinleşmiş bir durum yok. Benim tahminim yeni yönetmelik düzenlemelerinin kısa süre içerisinde çıkacağı yönünde.

Ankara’da zorunlu yer değiştirmelerde neler yaşandı?

Şunu ifade etmeliyim ki, Ankara’da zorunlu yer değişiklilikleri hakkaniyet çerçevesinde yapılmıştır. İlgi yönetmelik ve Bakanlığımızın direktifleri doğrultusunda. Kesinlikle tarafımızdan bir tarafgirlik yapılması söz konusu olmadı ve olamaz.

Bu konuda yanlış anlamalar olmuştur. Ancak işin böyle olmadığı, ilgili kişilerle yapmış olduğumuz görüşmelerle anlaşılmıştır. Önyargılardan uzak bir şekilde insanlar yaklaşım gösterirse gerçekler ortaya çıkacaktır.Tabii burada bazı yönetici arkadaşlarımız zorunlu yer değişikliğine bir tepki olarak bu davranışı sergileyebilmektedirler. Ancak ilk tepkiden sonra meselenin öyle olmadığı anlaşılıyor tabii.

İşlerimizi kanun, yönetmelik çerçevesinde yapıyoruz. İnsana insan olarak bakıyoruz ve değer veriyoruz. Böyle bakarsak her sorunun üstesinden geliriz.

 

Okul-Kurum ziyaretlerini yaptığınızı biliyoruz. Bu ziyaretlerdeki amacınız nedir? Nelerle karşılaşıyorsunuz?

Okullarımıza gidiyoruz. Okul yöneticilerimizi ve öğretmenlerimizi  tanıyalım, okullarımızın ihtiyaçlarını yerinde görelim düşüncesiyle hareket ediyoruz.  Ziyaret dönüşünde okullarımızdaki eksiklikleri, okullarımızın taleplerini ilgili kişilere aktarıyoruz ve çözüm bulmaya gayret ediyoruz.

Tanımaya çalışıyoruz birbirimizi. Bazı önyargılar olabiliyor. Bu ziyaretlerle önyargıları izale ediyoruz.

Sınav görevlerinde de aynı şeyi yapıyoruz. Benim için okullarımızdaki bu tür görevler, okul yöneticileriyle tanışmak, karşılıklı görüş alış-verişinde bulunmak için bir fırsat oluşturuyor.

Bu samimi görüşmelerle pek çok önyargı izale edilmiştir. Bunun pek çok örneğini yaşadım. Bazen olaylar kendi penceremizden farklı görülebiliyor. Ama insanlar konuştukça olaylar daha net ortaya çıkıyor.

 

Değerler Eğitimi neden bu kadar önemli?

Hani meşhur bir şarkı var: “Onun arabası var, güzel mi güzel; şöförü de var özel mi özel; bastı mı gaza gider mi gider; ama maalesef ruhu yok.” Aslında burada çok güzel anlatılmış. Her şey güzel olabilir, ama “ruhu” olmadıktan sonra bir şey ifade etmez, bir değer ifade etmez diye düşünüyorum. Tek başına bilgi yeterli değildir. İşte burada “Değerler Eğitimi” ortaya çıkıyor. Bu konuda Bakanlığımızın önemli çalışmaları var. Önümüzdeki dönemde gelişerek devam edecek. Bu konuda çeşitli seminerler verildi ve verilecek. Sadece akıl yetmiyor.” Değerler Eğitimi” dediğimiz konu çok önemli.

Eğitim Yöneticilerinin seçimi konusunda ne düşünüyorsunuz? Mevcut sistemi yeterli görüyor musunuz?

Sadece sınava dayalı yöneticilik olmaz. Sınav kriterlerden biri olmalı. Yöneticilik basit bir iş değil. Sorumluluğu oldukça yüksek. “Hızlı karar verme ve liderlik” gibi konular başta olmak üzere yöneticilerde bulunması gereken nitelikler var. Bunları nasıl ölçeceksiniz?

Bana kalsa yönetici adaylarını 3-4 ay kampa alırım. Bu tür özelliklerini ölçer, ona göre bir puanlama sistemi oluştururdum.  

Önce okul müdürü seçilmeli. Müdür çalıştığı kurumda kendi ekibini seçebilmelidir. Yani müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarını okul müdürleri belirlemelidir. Neden? Çünkü kurum bütünlüğü-uyumu çok önemlidir.

 

Son olarak hangi mesajı verirsiniz bize?

Bizim temel işimiz “insan yetiştirmek”. “Doğruya doğru, yanlışa yanlış” diyebilen insan tipi yetiştirmek en büyük gayemiz olmalı. Bu insan modelini yetiştirdiğimizde sorunlarımızı önemli ölçüde halletmiş oluruz.

 

1. BÖLÜM (03/05/2011 TARİHİNDE YAYINLANMIŞTIR)

Yaklaşık 2 yıldır bu görevi sürdüren Ahmet PALA, yaklaşık 1500 okulun / kurumun bulunduğu başkent Ankara’da, “Yönetici Atama” gibi çok önemli bir görevi, ilkeli ve dürüst bir duruş sergileyerek yerine getirirken dikkatleri üzerine çekiyor.

TurkiyeEgitim.Com,  yeni yönetici atama yönetmeliği hazırlıklarının devam ettiği bir süreçte ve  yaklaşan yönetici atama duyuruları öncesinde bu röportajı yaptı.

Sadece “Yönetici Atamaları” değil; hayata ve insana bakıştan,  insanın var oluş gerekçelerine; 12 Eylül Askeri Darbe döneminden,  yeni uygulamaya konulan “Değerler Eğitimi”ne kadar pek çok konuda karşılıklı fikir alış-verişinde bulunduk.

İki bölüm halinde yayınlayacağımız röportajımızın bu gün ilk bölümünü yayınlıyoruz.

 

Ahmet PALA kimdir?

1957 Kahramanmaraş doğumludur. 1981 yılında başladığı meslek hayatına,  12 Ocak 2009 tarihinde başladığı "Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Yönetici Atamadan Sorumlu Müdür Yardımcısı" olarak devam etmektedir.

Ahmet PALA, kendisini  esas olarak “Öğretmen” olarak tanımlıyor. “Ölünceye kadar da “Öğretmen” olarak kalacağım” diyor.

Eğitimde hayat felsefesini  “ Ölünceye kadar bildiklerimizi öğreteceğiz, bilmediklerimizi de öğrenmeye devam edeceğiz” şeklinde özetliyor.

Ankara’da Yönetici Atamadan Sorumlu olmanın ne gibi sıkıntıları var?

Yaklaşık 2 yıldır bu görevi sürdürmekteyim. Tabii ki önemli bir görev yaptığımızın bilincindeyim. Çalışma sistemi olarak; politik-ideolojik-siyasi kaygılar taşımadan görevimizi yapıyoruz. Bizim için insanın “iyi yönetici olması” yeterlidir.

İnsanın bizatihi kendisi mukaddestir ve her türlü iyi muameleye layıktır. Biz işimizle ilgili bir iş yaparken, bir şey söylerken kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyarız. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir işi başkasına yapmayız.

Böyle hareket ettiğimizden işlerimizin sıkıntıları azalıyor.

İnsanlarla konuşarak her türlü sorunun aşılacağını düşünmekteyiz. Temel sorunlar iletişimle çözülür.

Çalışmalarınızda bir yerlerden “Baskı” görüyor musunuz?

Baskı ile kimse bir iş yaptıramaz. Başımızda  “Adam gibi Adam var” (Sayın Kamil AYDOĞAN’ı işaret ediyor) zaten. Biz iyi bir ekip olarak çalışıyoruz.

Ben dünyanın en özgür insanıyım. Niçin böyle söylüyorum? Çünkü kafamın arkasında bir şey taşımıyorum. Bir tarafgirlik yok. Ondan dolayı çok rahatım. Yaptığım işleri hakkaniyet çerçevesinde yapmaya gayret ediyorum. Size de özgürlüğü tavsiye ediyorum.

Hayatınızda “Dönüm Noktası” olarak gördüğünüz bir olay var mı?

12 Eylül Askeri Darbesi benim için bir dönüm noktası olmuştur

Biz 12 Eylül 1980’leri birebir yaşadık. İhtilal sonrası ilk beyan daha dün gibi aklımda: “Parlamento fesh edilmiştir. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur!”

Bunları duyunca elimi açtım “Allah’ım insanlara akıl izan ver” dedim.

Tabii o dönemlerde biz de çeşitli talebe dernekleri ve cemiyetlerinde yer alıyorduk.

Darbe sonrası kendime şu soruyu sordum: “Senin yerin neresi?”

“Adalet, hak, hukuk ve güzelliğin olduğu yer” diye cevap verdim. 

O gün-bugündür insanlara sadece insan oldukları için değer verdim. Politik-ideolojik-siyasi kaygılar taşımadan görev yapmaya gayret ettim.

Hizmet anlayışınızı kısaca özetler misiniz?

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” prensibine bağlıyım.

 Toplumun efendisi, topluma hizmet edendir. Ben milletin hizmetindeyim.

Her ferdin bu ülkeye bir vefa borcunun olduğunu düşünüyorum. Millet iyinin en iyisine layıktır.

İnsanlarla konuşularak her şey çözüleceği inancındayım. Ön yargılarımızı bir kenara bırakarak, konuşarak birbirimizi anlayabiliriz.

Ülkemiz “ideolojik kamplaşmalardan” çok çekti. İdeolojik savaşı bitirmek lazım. İnsana değer vermek lazım. Düşmanlığın, kinin, öfkenin, kıskançlığın hiçbir anlamı yok. Neyi paylaşamıyoruz?

Bir de bu torpil, hatır-gönül işlerini bitirmemiz lazım. Toplum olarak amamen bitti diyemesek de bu konuda önemli bir mesafe kat ettik diye düşünüyorum.

Bizim Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak İç huzurumuz var.

İş yoğunluğu önemli değil. Verimlilik istiyoruz. Esas olan verimliktir. Bizler bu iç huzuru ve verimliği bütün kurumlarımızda istiyoruz.

TurkiyeEgitim.Com / Özel Haber

 

YARIN  :

Ankara’da sınava dayalı ve isteğe bağlı yer değişikliği ve atama işlemleri ne zaman yapılacak?

Yeni Yönetici Atama Yönetmeliği ne durumda?

Ankara’da zorunlu yer değiştirmelerde neler yaşandı?

Okul-Kurum ziyaretlerinde nelerle karşılaşıyor?

Değerler Eğitimi neden bu kadar önemli?

Eğitim Yöneticilerinin seçimi nasıl olmalı?

TurkiyeEgitim.Com / Özel Haber

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

KAMU PERSONELİ Haberleri