1 Kasım sonuçları sürpriz miydi? 1 Kasım sonrasında neler yaşanacak? Ahmet Özer, 1 Kasım seçimlerine ilişkin önemli bir yazı kaleme aldı. Özer yazısında; 1 Kasım sonuçlarının sürpriz olmadığını, 1 Kasım sonrasında atılacak adımların daha önemli olduğunu vurguladı.
İşte Ahmet Özer'in o yazısı...
1 Kasım seçimleri ile ilgili çok şey söylendi söylenmeye de devam ediyor. Başlangıçta, kaybedenlerden çok kazananlar için ‘’ nasıl olurda kazanır’’ türünden değerlendirmelere şahit olduk. Zira böyle bir sonuç, seçim öncesi muhalefet cephesindeki beklentilere ters düşüyordu. İlk şok atlatıldı ve sıra anketçilere geldi. Nasıl olurda anketçiler bu sonucu bilemezdi? Anketçiler de eleştirilerden nasiplerini aldılar.
Hala kaybeden siyasilere, içerdeki ve dışarıdaki medyaya, terör örgütlerine, içeride ve dışarıda çalışan ajanlara gelemiyorlardı. Oysa 7 Haziran seçimlerinde nasıl da umutlanmışlardı. 13 yıllık tek başına iktidarı devirmişlerdi…
Günler geçti, şok atlatıldı ve öz eleştiriler nihayet başladı. Yetersizlikler, başarısızlıklar, tembellikler, halka güven verememek, terörden beslenmek, kaos senaryoları üretmek iç savaş çığırtkanlığı yapmak vs. çoğu da doğru tespitlerdi. En son nokta kondu:’’Siz kiminle âşık atıyorsunuz farkında bile değilsiniz. Sizin karşınızda dahi bir adam var.’’Millete hakaret edenler, beyinsiz diyenler, bunların beyninin içine gireceğim diyenler, medyanın içerdeki ve dışarıdaki baronları ve onların köşe başı tetikçileri, PKK teröründen medet umanlar, uluslararası istihbarat örgütleri kaybettiler. Milli irade karşısında boyun eğdiler…
Bize göre ise; aradan geçen 5 aylık süre, herkeste yeni bir muhasebenin yapılmasına imkân verdi. Seçmen Ülkenin 5 ayda neleri kazandığını neleri kaybettiğini, böyle giderse daha neleri kaybedeceğini çok net bir biçimde gördü. Çünkü seçmen 3 Kasım 2002 öncesini ve geçen on üç yıllık sürede nelerin değiştiğini, nelerin kazanıldığını unutmadı. Seçmen 7 Haziranda, iktidarın bazı yanlışlarına bir uyarı vermişti. Uyarılanlar bunu dikkate aldığını söyleyip 1 Kasımda tekrar halkın huzuruna çıktı. 1 Kasım akşamına gelindiğinde ise millet, tüm senaryolara karşı bir kere daha ‘’söz de karar da benim’’ diyerek iradesini ortaya koydu.
O irade, dünya mazlumlarına umut ışığı oldu.
O irade, ümmet coğrafyasında bayram havası estirdi.
O irade, Türkiye’deki mağdur ve mahzunların sevinci oldu.
O irade, Yeniden Büyük Türkiye hayalinin ön adımı oldu.
O irade, özgürlüklerin, demokrasinin, inanmışlığın zaferi oldu.
Evet… Asıl iş şimdi başlıyor. İlk olarak kısa vadede, milli iradenin tecellisini doğru yönetecek kadroların yeniden güncellenmesi gerekir. Kendi rahatını milletin rahatına, huzur ve mutluluğuna tercih edecek, milletin kültürel değerlerini benimsemiş, yaptıklarının hesabını vereceğine inanan, kötü alışkanlıkları bulunmayan, getirileceği işin ehli olan, çalışanlarını, ülkesini ve milletini seven kimselerden yöneticilerin seçilmesi gerekir. Ardından Milli İradenin gerçekleşmesine engel olan bürokrasideki vesayet atıkları temizlenmelidir.
Tüm ülkede güvenlik sağlanmalıdır. Memleketimizin her köşesinde kimse endişe duymadan sokağa çıkabilmeli, seyahat edebilmelidir. Ülke terör örgütlerinden, mafyadan, çetelerden temizlenmelidir.
Ekonomik vaatler zaman kaybetmeden yerine getirilmeli, halkın rahatlatılması için gerekli adımlar atılmalıdır. Ekonomide yapılacak yeni iyileştirmelerle refahın tabana yayılması sağlanmalıdır. Memur ve işçilerin toplu sözleşme ile elde edilen kazanımları aksatılmadan hayata geçirilmelidir. Sosyal Güvenlik tabana yayılmalı, sosyal güvencesiz vatandaş bırakılmamalıdır.
Bugün dünyada toplumları çürüten ve kemiren en büyük tehlike ahlaksızlıktır. Ahlak temelli bir eğitim politikasına geçiş için adımlar atılmalıdır. Öğretmen yetiştirme yeniden ele alınmalıdır. Öğretmenlik kariyer meslek haline getirilmeli, başarılı öğrencilerin öğretmenliği tercih etmeleri sağlanmalıdır. Üniversiteler yeniden yapılandırılmalı, üniversitelerdeki antidemokratik uygulamalara son verilmelidir.
Dış politikada düşmanlığı aleni olan dost(!)lar ile ilişkiler yeniden ele alınmalı, Türkiye’ye umut bağlayan ümmet coğrafyasıyla bağlar daha da güçlendirilmelidir.
Cumhuriyetin 100. Yılı olan 2023’te Dünyanın en güçlü ve saygın ülkeleri arasına girebilmek için çok çalışmamız gerektiği unutulmamalıdır.
Tüm vatandaşların ihtiyaçlarına cevap verecek yeni sivil bir anayasa için acilen kollar sıvanmalıdır. Yasaklardan ziyade hakların öne çıktığı bir anayasa milletin önüne getirilmelidir. Yeni anayasa; hukukun üstünlüğünü temel alan ilkeler doğrultusunda olmalı, toplumun her kesimi ‘evet ben de burada yer alıyorum’ diyebilmelidir.
Haydi, rastgele ‘’Tek Başına İş Başına’’…