Milli Gazete’nin haberine göre, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde okutulan “Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi” adlı kitap skandallarla dolu yanlışlarla, maksatlı ve art niyetli değerlendirmelerle adeta 54. Erbakan Hükümeti’ne kin kustuğu iddia ediliyor.
Kitapta açıkça Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan hedef alınırken, Eşref Bitlis suikastı Refah-Yol koalisyonunun üstüne yıkılıyor. Refah-Yol milletvekilleri marjinallikle, tahrik edici beyanda bulunmakla itham edilirken, 28 Şubat 1997’de gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu’nda Refah Partisi’ne irticai faaliyetleri ikrar ve itiraf ettiği yalanı isnad ediliyor.
Eşref Bitlis Suikastı Refah-Yol’a Yıkılmak İsteniyor
Kitabın 196. sayfasında yer alan, “Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in kuşkulu ölümü, Susurluk Olayı, Mercümek Dosyası, Erbakan’ın olaylı Libya ziyareti ve tarikat şeyhlerinin Başbakanlık konutunda ağırlanması koalisyona yönelik tepkileri arttırdı” cümlesi dikkat çekerken, Org. Eşref Bitlis’in 17 Şubat 1993 tarihinde katledildiği ve Refah-Yol koalisyonunun 28 Haziran 1996’da kurulduğu akıllar geliyor.
“İkrar Ve İtiraf Ettirilmiş”Miş
Kitabın 196. sayfasında yer alan paragrafta 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlardan bahsediliyor. Paragrafın devamında, “Bu kararlarla, kendisi örtülü olarak irticayı teşvik eden kişi olarak görülen RP’ye irticai faaliyetler ikrar ve itiraf ettirilmiş, Başbakan Erbakan, kararları kabul ve imzaya mecbur olmuştu” cümlesi yer alıyor. Alenen iftira olan bu satırların yazarı anlaşılan o ki kitap da okumuyor. Avukatlığa soyunan bu kişiye sormak lazım, neye ve kime dayanarak bu satırları yazdınız? Ortada bir suç ya da yanlış yok ki ikrar ve itiraf ettirilmiş olsun. İtiraf sözcüğünü kullanmanızın sebebi hikmeti ne?
İHL Açma Furyası Rejimi Tehdit Edecek Boyutlara Ulaştı
KİTAPTA İmam-Hatipliler de unutulmamış. “Gerçekten de Demirel’in ilk başbakanlığı döneminden başlayarak gittikçe yükselen İmam Hatip okulu açma furyası rejimi tehdit edecek boyutlara ulaşmıştı. 28 Şubat süreci ve Mesut Yılmaz Hükümeti’nin güven oyu alarak göreve başlaması, İslami kimliği öne çıkaran akımı sekteye uğrattı…” ifadeleri şaşkınlığın diğer adı oluyor. Açılan İmam Hatiplerin rejimi tehdit edecek duruma geldiğine inanan yazar, bu inancını öğrencilere nesnel bir gerçekmiş gibi sunuyor.
Katillerin Oyu İle Güven Oyu Alınmış(!)
Kitap 2013 yılında basılmış olmasına rağmen anlaşılan müellifler Refah-Yol koalisyonunun güven oyu almasına oldukça üzülmüşler ve kendilerince ince bir hatırlatma ihtiyacı hissederek şu satırları yazmışlar: “Refah-Yol Hükümeti ANAP’ın desteği ile Meclis’e gelen ve Çiller’in ‘katiller’ diye suçladığı Büyün Birlik Partisi (BBP)’nin verdiği oylarla güven oyu aldı.”
Açıköğretim Anadolu Üniversitesi’nde okutulan “Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi” adlı kitap skandallarla dolu yanlışlarla, maksatlı ve art niyetli değerlendirmelerle adeta 54. Refah-Yol Hükümetine kin kusuyor. 28 Şubat’ın seneyi devriyesinde milyonlarca öğrenciye okutulan Açıköğretim kitabında post-modern darbe açıkça aklanıyor. Bu yetmezmiş gibi bir de Refah-Yol koalisyonu cinayetlerle ve darbeye zemin hazırlamakla suçlanıyor. Her fırsatta 28 Şubat’la hesaplaştığını iddia eden ve bu iddia üzerinden propaganda yapan zihniyetin onayı ile hazırlanan kitapta yazılanlar, insanın kanını donduruyor. Kitapta açıkça Refahyol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan hedef alınırken, akıllara zarar bir şekilde Eşref Bitlis suikastı Refah-Yol koalisyonun üstüne yıkılıyor. Refah-Yol milletvekilleri marjinallikle, tahrik edici beyanda bulunmakla itham edilirken, 28 Şubat 1997’de gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu’nda Refah Partisi’ne irticai faaliyetleri ikrar ve itiraf ettiği yalanı isnad ediliyor.
Akıl Ve İzan Dışı İftiralar
Kitabın 195. sayfasında yer alan paragrafta 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlardan bahsediliyor “Refah-Yol Koalisyonu yaklaşık bir yıl sürdü. RP’li bazı marjinal milletvekillerinin tahrik edici beyanları, koalisyonu daha ilk günlerden tehdit etmeye başladı. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in kuşkulu ölümü, Susurluk Olayı, Mercümek Dosyası, Erbakan’ın olaylı Libya ziyareti ve tarikat şeyhlerinin Başbakanlık konutunda ağırlanması koalisyona yönelik tepkileri arttırdı. Yakın dönem tarihimizde 28 Şubat denilen bir süreç yaşandı.” ifadeleri yer alıyor. Kitapta geçen “marjinal” ve “tahrik edici beyanlar” değerlendirmesi tamamen kişisel bir değerlendirme. Objektif değil. Org. Eşref Bitlis ise 17 Şubat 1993’te katledildi. Refah-Yol koalisyonu ise 28 Haziran 1996’da kuruldu. Koalisyondan kurulmadan üç sene önce meydana gelen suikast neden üç sene sonra kurulan Refah-Yol koalisyon döneminde yaşanmış gibi gösterilmesi ise tam anlamıyla bir facia.
Yalandan Kim Ölmüş (!)
Paragrafın devamında yazılan satırlar ise daha da vahim. “Daha sonra “post-modern darbe” adı verilen bu girişimle 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu’nda bir karar alındı. Bu karar “rejim aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler” başlığını taşıyordu. Bu kararlarla, kendisi örtülü olarak irticayı teşvik eden kişi olarak görülen RP’ye irticai faaliyetler ikrar ve itiraf ettirilmiş, Başbakan Erbakan, kararları kabul ve imzaya mecbur olmuştu. Bu sürecin sonunda, Cumhuriyet tarihinde bir ilk gerçekleşti: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı21 Mayıs 1997’de iktidarda bulunan RP hakkında kapatma istemiyle dava açtı.” deniliyor. Alenen iftira olan bu satırların yazarı anlaşılan o ki akademisyen titrine rağmen kitapta okumuyor. Avukatlığa soyunan bu akademisyene sormak lazım, neye ve kime dayanarak bu satırları yazdınız. Ortada bir suç ya da yanlış yok ki ikrar ve itiraf ettirilmiş olsun. İtiraf sözcüğüne kullanmanızın sebebi hikmeti ne?
Demirel Darbeyi Önlemiş(Miş)
Refah-Yol’a atılan iftiraların ardından sıra Demirel’i aklamaya geliyor. Kitabın 196.sayfasında “Erbakan’ın istifası sonrasında iktidarı karşı cepheye kaptırmak istemeyen RP-DYP-BBP- ise ittifakın bozulmadığını bir bildiri ile açıkladılar. İttifak parlamento çoğunluğunu elde tuttukları gerekçesiyle hükümeti kurma görevini istedi. Cumhurbaşkanı Demirel ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a hükümeti kurma görevini vererek ordunun istemediği seçeneği devre dışı bıraktı…Bu hükümete ANAP dışında DSP ve DTP katıldı. CHP ise dışarıdan destek verdi. Hükümetin güvenoyu alması ile askeri darbenin önü kesilmiş oldu.” denilerek Demirel’in cuntaya verdiği destek “darbeyi önledi” tespitiyle perdeleniyor.
Haber10