Dışişleri Bakanlığı tarafından, "AB İstihbarat Merkezinin 15 Temmuz'un arkasında FETÖ'nün bulunmadığına dair rapor hazırladığı" yönündeki haberlere ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Dışişleri Bakanlığı tarafından, "AB İstihbarat Merkezinin 15 Temmuz'un arkasında FETÖ'nün bulunmadığına dair rapor hazırladığı" yönündeki haberlere ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, "AB üyesi ülkelerinin istihbaratçılarından oluşan bir merkezin kaleme aldığı bildirilen 24 Ağustos 2016 tarihli bir raporda, 15 Temmuz terörist darbe girişimine ilişkin olarak yanlış, temelsiz, yanlı ve cahilce iddialara yer verildiğine dair bazı basın haberleri hakkında Bakanlığımızca, AB yetkililerinden izahat talep edilmiştir. AB yetkililerinden raporun varlığına ve içeriğine ilişkin bir teyit alınmamıştır. Basında yer alan haberlerde söz konusu raporun "sızdırıldığı" iddia edilmektedir. 15 Temmuz terörist darbe girişiminin arkasında Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) olduğu hususu kanıtlarıyla ortaya çıkmıştır. Bu terör örgütünün ülkemizin ulusal güvenliğine, istikrarına, birliğine ve bütünlüğüne yönelik oluşturduğu tehdit hakkında AB ve AB ülkelerine her düzeyde bilgi verilmiştir. FETÖ'nün sadece Türkiye bakımından değil, faaliyet gösterdikleri diğer ülkeler açısından da güvenlik riski taşıyan karanlık bir küresel ağ olduğu hususunda da muhataplarımızı uyarmaktayız" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi: "AB istihbarat kurumlarının böyle bir rapor hazırladığı iddialarında doğruluk payı varsa, bu, AB'nin kötü niyetli davrandığının en açık göstergesi olacaktır. Diğer taraftan, söz konusu raporun, AB'yi ülkemiz aleyhine tavır almaya yönlendirecek bir algı operasyonunun ürünü olabileceği de akla gelmektedir. Türk halkının FETÖ'nün bu girişimi karşısında demokrasimizi korumak uğruna verdiği onurlu mücadeleye ve teröre kurban verdiğimiz şehitlerimize dahi saygı göstermekten uzak olan böyle bir yaklaşım ne kabul edilebilir, ne de vicdanlara sığar. Söz konusu raporun Türkiye-AB ilişkilerine pozitif bir gündem kazandırılmasına yönelik gayretlerin yoğunlaştığı bir dönemde gündeme gelmesi de ayrıca manidar görülmektedir."