50 BİN KİŞİ TERÖRÜ LANETLEDİ!

KIZILAY MEYDANINDA 50 BİN KİŞİ İLE TERÖRÜ LANETLEDİK

Türkiye Kamu-Sen bugün Ankara Kızılay Meydanında terör saldırılarını protesto etmek amacıyla miting yaptı. Türkiye Kamu-Sen’in düzenlediği mitinge 50 bin kişi ellerinde Türk bayrakları ile katıldı.

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların genel merkez yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları, Türk Dayanışma Konseyi üyesi kuruluşlar ve şehit annelerinin hazır bulunduğu mitingde hain terör saldırıları protesto edildi. Mitinge yoldan geçen araçlar kornalarını çalarak destek verdi.

Mitingde şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu. Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal da şehitlerimiz için dua okudu. “Her şey vatan için”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Ne mutlu Türküm diyene”, “Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir” sloganlarının atıldığı mitingde dev bir Türk bayrağı da açıldı.

Mitingde bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk sözlerine, “Acımızı anlatmaya kelimeler yetmiyor. Öfkemiz çığ gibi. Ama devletimizin bekası, milletimizin birliği için gözyaşlarımızı içimize akıtıyor, acımızı içimize gömüyoruz. Dik duracağız. Birlik ve beraberliğimizi bozmayacağız, metanetimizi koruyacağız” diye başladı.

Terörü, teröristi, destekçilerini ve milletimizin yaşama hakkı gasp edilirken susanları nefretle lanetleyen Koncuk, şunları söyledi: “Terör örgütü ve onun gizli, açık, dolaylı destekçisi olan dış ve iç odaklar iyi bilmelidir ki, ülkemizi bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

 

Türk milleti artık sabrının sonuna gelmiştir ama büyüklüğün göstergesi de kimsenin dayanamadığı acılara dayanmak, kimsenin gösteremediği sabrı göstermektir.

 

Ancak, terör belasının bu boyutlara gelmesinde etkili olan olayları da görmezden gelemeyiz.

 

Yıllardır terörle mücadelede yanlış yol ve yöntem izlendiğini haykırdık.

 

Terör sorununun, Kürt sorunu olarak tanımlanmasıyla başlayan, açılım safsatasıyla devam eden süreçte, Türk Hukuk tarihine kara bir leke olarak geçen Habur Olayı, yapılan hataların üzerine adeta tüy dikti.

 

Yüreğimizi yakan son saldırıların tam da Habur faciasının ikinci yılına denk gelmesi manidar.

 

Habur’un mimarları acaba mesajı aldılar mı?

 

Devletin kurumları arasında çatışma yaratanlar, gelinen durumdan memnunlar mı?

 

Bu millet için yapılacak Anayasa değişikliğini dahi birilerine meydan okuma olarak gören kedini bilmezler, bu milletin içine nifak tohumu soktuklarını görmüyorlar mı?

 

Yetkililerin “terör hep vardı” diye kendilerini savunacaklarını çok iyi biliyoruz.

 

Milletimizin bir kısmının buna inanmasına da şaşırıyoruz.

 

Biz de “hayır; terör bitmek üzereydi. Asılsız demeçlerinizle, verdiğiniz tavizlerle, mücadeleden vazgeçip, müzakereye soyunarak teröriste cesaret verdiniz. Milleti teröriste karşı savunmasız bıraktınız ve terörü siz hortlattınız.” diyoruz.

 

“Terör vardı” diyenler: 2000’de 29, 2001’de 20, 2002’de 7 şehit verdik.

 

Ne zaman ki, teröre “Kürt sorunu” dendi ve teröristler siyasi alanda muhatap buldu, şehit sayısı 2003’te 31’e, 2004’te 75’e 2005’te 105’e çıktı. Bu süreçte şehit sayımız bini aştı. Görmüyor musunuz?

 

Ey bu ülkeyi yönetenler!

 

Yanlış yoldasınız.

 

Avrupa Birliği’ne taviz vermeyin, ABD’ye taviz vermeyin,

 

Büyük Ortadoğu Projesi’ne piyon olup, Füze kalkanı kurdurup, İsrail’e taviz vermeyin,

 

Suça taviz vermeyin, suçluya taviz vermeyin,

 

Destekçiye, yardakçıya, şakşakçıya taviz vermeyin!

 

Türkiye Cumhuriyeti ile ve Türk milleti ile hesabı olanlar dört bir koldan saldırıyor.

 

Bu devlet, bizim en değerli varlığımız. Sahip çıkın, başka Türkiye yok!

 

Görmüyor musunuz?

 

Biri İmralı’dan tehditler savuruyor, biri Kandil’de kanlı hesaplar yapıyor, biri dost görünüp arkamızdan vuruyor,

 

Görmüyor musunuz?

 

Ancak öfkemiz ve acımız gözlerimizi kör etmesin; bin yıllık kardeşliğimize gölge düşmesin.

 

İntikam duygusuyla hareket etmeyin.

 

Akıllı, planlı, soğukkanlı bir şekilde terörün ve destekçilerinin üstüne gidin.

 

Ustalık döneminiz gözlerinizi kör etmesin!

 

Kısa süreli harekâtlarla işi geçiştirip, “misliyle cevap verilecek” deyip, gündem değişince yeniden teröristle müzakereye oturmayın.

 

Bu büyük milleti, açılımlarda boğmayın!

 

Terörle mücadele, uzun soluklu, kararlı ve etkili olacak.

 

Suçlu cezasını çekecek, yaptığının karşılığını alacak, belasını bulacak!

 

Türkü ile Kürdü ile Lazı ile bu milletin birlik ve beraberlik içinde teröre karşı dimdik durduğunu, dost düşman herkes görecek!

 

Acımız büyük.

 

Gözyaşlarımız sel olmuş; ocaklara düşen ateş, yüreklerimizi dağlıyor.

 

Türkiye’nin her karış toprağı, analarla bir olmuş, ağlıyor.

 

Analarımız, şehitlerimizin anneleri!

 

Onlar, kendilerini görecek bir göz, çığlıklarını duyacak bir kulak, acılarını dindirecek bir teselli arıyorlar.

 

“Vurulan prangaları kırıp parçalayacak, hainlerin üzerine Türk’ün demir yumruğunu indirecek bir yiğit yok mu?

 

Nasıl oluyor da teröristler dağlarda, şehirlerde ellerini kollarını sallayarak çocuklarımızı katlediyor?

 

Hani çok güzel şeyler olacaktı?

 

Hani, yerdeki karıncayı dahi gören, casus uçaklarımız vardı bizim, onlar da mı göremedi yavrumu vuranları?

 

İstihbaratçılarımız müzakere masalarında sohbete daldılar da yüzlerce teröristin haberini alamadılar mı?

 

Nerede, insan hakları diye ayağa kalkanlar?

 

Analar ağlamasın diye dağlara canlı kalkan olmaya gidenler, nerde?

 

Bizim gözyaşlarımız mı değersiz olan; yoksa yavrumun canı mı?

 

Özgürlük savunucuları, benim yavrumun yaşama özgürlüğünü neden savunmuyor?

 

Yok mu irade gösterecek, terörün kökünü kazıyacak, yüreklerimizi ferahlatacak biri?”diye haykırıyorlar.

 

Ne deseler haklılar…

 

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş şehitlerin anneleri!

 

Acılarınızı dindiriniz, gözyaşlarınızı siliniz.

 

Çünkü bu vatanın her karışında, alınan her nefeste, sizin yetiştirdiğiniz evlatlarınızın hakkı vardır.

 

Göğsünüzü gere gere bu vatan bizim deyiniz.

 

Siz bu vatana bir evlat kurban ettiniz; şimdi kalbimizde en eşsiz yerlerdesiniz.

 

Şehitlerimizin anaları, annelerimiz!

 

Siz yavrularınızı 9 ay karnınızda, yıllarca sinenizde taşıdınız; bizler de onları bir ömür yüreklerimizde taşıyacağız.

 

Ey şehitler! Analarının sinesinden, vatanın bağrına yol alan kutlu yolcular!

 

Apaçık diri olan ama bizim göremediğimiz cennetin çocukları; sakın endişelenmeyiniz.

 

Emanetiniz emanetimiz; anneleriniz artık bizim annelerimizdir.

 

Gözünüz arkada kalmasın; ruhlarınız şad, mekânınız cennet olsun.”

 

 

VİDEO İÇİN TIKLAYINIZ...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri