Fetullahçı Terör Örgütü tarafından Türkiye'nin en önemli projesinin müteahhitlerine yönelik kurulan 25 Aralık kumpasını bozan savcı 9 yıl sonra ilk kez konuştu. Halen İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan deneyimli hukukçu İsmail Uçar, kumpasın bilinmeyenlerine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"TAM BİR KURALSIZLIK HAKİMDİ"
"Hukuk, bir ceza soruşturması yaparken kendi kuralları içinde hareket etmek zorundadır. Bu kurallar, Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir. Soruşturma yapılırken soruşturmanın taraflarından biri olan iddia makamı bu kurallarla bağlıdır. Şüpheli lehine ve aleyhine bütün delilleri toplamak zorundadır.
25 Aralık dosyasının en önemli delili, telefon dinlemeleri ve fiziki takiptir. Haberleşme hürriyetini kısıtlayan bu işlem çok sıkı kurallara bağlanmıştır. Aksi halde kural dışı yöntemlerle elde edilen deliller kesinlikle delil olarak kullanılamaz. Kaldı ki; ses kayıtları başka delillerle de desteklenmelidir. Soruşturma dosyasında tam bir kuralsızlık hakimdir. Soruşturmayı yapanların amacı etkin bir soruşturma yürüterek maddi hakikati ortaya çıkarmaktan çok akıllarını bir dolara kiraya verdikleri terör örgütünün algı çalışmalarına destek vermek amacı taşımaktadır.
"GÜLEN BİZZAT YÖNETTİ, TALİMATLARI O VERDİ"
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şubeden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Hamza Tosun'un darbe operasyonu saatinde Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Rumi Forum yöneticilerinden Sinan Dursun'la birkaç kez telefonla görüşüp talimat aldığı tespit edilmiştir. Soruşturmada sırf Başbakanın ve MİT Müsteşarının görüntülerini elde edebilmek için konuyla ilgisi olmayan Narkotik Şube görev almıştır.
"SORUŞTURMACILAR FETÖ'CÜYDÜ, ÖRGÜT TALİMATLARINI UYGULADILAR"
Dinleme kararları yasa ve yönetmeliğe aykırı şekilde alınmış ve uygulanmıştır. Soruşturmayı yapan emniyet mensuplarının, savcının, hakimlerin ve TİB görevlilerinin terör örgütü mensubu olduğu tespit edilmiştir. Terör örgütü mensuplarının hukuki zeminden yararlanarak tamamen örgüt kuralları ve hiyerarşisi içinde yürüttüğü soruşturmaya itibar edilmesi hukukun kabul edeceği bir durum değildir.
"NİHAİ HEDEFLERİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ YIKMAKTI"
Amaçlarının üzüm yemek olmadığı çok açıktır. Ses kayıtlarında suç teşkil etmeyen eylem ve sözlerden suç ihdas etmeye çalışmaları "bütün kabineyi toplayacağız" şeklinde kendi aralarında yazışma yapmaları amaçlarını ortaya koymaktadır. Kendilerinden o kadar emin davranmışlardır ki, 17 Aralık'ta yapılan soruşturma operasyonunun akabinde yapılacak 25 Aralık operasyonunda Başbakanın derdest edileceğini düşünerek "dönemin başbakanı" ibaresini kullanmışlardır.
Bu soruşturmanın amacı arkalarına aldıkları istihbari güçlerin emir ve talimatıyla yargı darbesi yapıp hükümeti ele geçirmek ve nihai hedef olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni ve sistemi yıkmaktır. İnsanları dini alanda irşad etmek için bir araya geldiği iddia olunan bir hareketin askeriyede, emniyette ve yargıda ne işi olabilir? 15 Temmuz darbe girişiminin de aynı örgüt tarafından planlanması 25 Aralık dosyasında yaptığımız tespitleri doğrulamaktadır.
"VATAN BORCUDUR"
Bu yapıdan kurtulmak bütün Türk milletinin ortak vazifesidir. Sadece adliyeler üzerinden verilecek bir mücadele akim kalmaya mahkumdur. Milli Eğitim Bakanlığının müfredat programlarında dini kullanarak devleti yıkmaya çalışan örgüt hakkında, öğrencileri bilinçlendirecek konular olmalı, Diyanet İşleri Başkanlığı, dinin temel ilkelerini bozmaya çalışan örgütün karanlık yüzünü hem yayınlarıyla, hem görevlileri vasıtasıyla halka anlatmalıdır.
Örgütle sosyolojik ve psikolojik alanda yapılacak çalışmalarla mücadele devam etmelidir. Yaklaşık 60 yıllık bir zaman diliminde devletin kılcallarına kadar sızmış bir yapıyla mücadelenin hemen bitmeyeceği muhakkaktır. Birçok badireler atlatmış, Çanakkale'de destanlar yazmış olan Türk milletinin aydınlık yarınlara kavuşması için Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinde belirttiği gibi " muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" vecizesinin gereğini yerine getirmeliyiz. Netice olarak bölgesinde sürekli olarak büyüyen Türkiye'nin önündeki ayak bağlarını kaldırmak hepimizin vatan borcudur.
Nazif KARAMAN - Sabah