Ünal, AK Parti Seçim İşleri Başkanlığında düzenlenen toplantıya ilişkin, AK Parti Seçim İşleri Başkanı Ahmet Sorgun başkanlığında yürütülen çalışmaların uyum yasalarıyla ilgili olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"16 Nisan'da yaşanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişikliği bütün alanlarda belli uyum yasaları çıkarmayı da gerektiriyor. O yüzden seçime dair değişikliklere dönük neler yapılabilir, bunları konuşuyoruz. Hem de diğer uyum yasalarına ilişkin Adalet Bakanımızın, Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığının, Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ'ın katıldığı, Seçim İşleri Başkanı Ahmet Sorgun Bey'in başkanlığında yürüyen çalışmalar var. Bu çalışmalar henüz belli bir aşamaya gelmediği için bunları kamuoyuyla paylaşmıyoruz. Çünkü bunları kamuoyuyla paylaşmamız için belli kararların verilmesi gerekiyor."
Bu çalışmaların, yapıldıktan sonra Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan ve AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım'ın bulunduğu bir toplantıda nihai karara bağlanacağına değinen Ünal, sonrasında da bunların yasalaşma sürecini başlatacaklarını bildirdi.
Mümkün olan en kısa sürede, 2017 yılı içinde uyum yasalarının parti ve Meclis grubu nezdinde çalışmalarını büyük oranda tamamlayıp, diğer partilerle de konuyu istişare edeceklerini belirten Ünal, 2018 yılı içinde de bunların yasalaşacağını ifade etti.
- "18 yaşı bütün seçilme alanlarıyla uyumlu hale getireceğiz"
Ünal, 2012 yılında kamuoyuna üç seçenek sunduklarını, diğer siyasi partiler ile bu seçenekleri tartışmak istediklerini hatırlatarak, yeni seçim sisteminin tartışılması çağrısına muhalefetin o dönemde kulak vermediğini aktardı.
Bu yönde tekrar bir çalışma yapacaklarına işaret eden Ünal, "Çünkü uyum yasaları çerçevesinde bu konuyu da önümüze alıp oturacağız, konuşacağız, taraflarla konuşulacak. Ama daha henüz bu konu gündemimize gelmedi. Bu konu gündemimize geldiğinde sizleri bilgilendireceğiz." ifadesini kullandı.
Mahir Ünal, "Belediye başkanlığına 18 yaşında aday olunabilecek mi" sorusuna, şöyle yanıt verdi:
"Biz dedik ki 'Siz bir insana seçme hakkı verirseniz, seçilme hakkı da vermeniz gerekiyor.' Son Anayasa değişikliğiyle milletvekilliği seçme ve seçilme yaşını 18'e indirdik. Anayasada yapılan bu düzenleme çerçevesinde Mahalli İdareler Kanunu'na da bunu ekleyeceğiz. Yani sadece milletvekilliğiyle sınırlı tutmayıp, bunu bütün seçilme alanlarıyla uyumlu hale getireceğiz. O yüzden 18 yaşında belediye başkanı olabilir mi, iyi bir soru. 14 yaşında üniversiteyi bitiren insanlar var günümüzde. Dolayısıyla 18 yaşında belediye başkanlığı yapabilecek bir profil olur mu, olur. 21 yaşında İstanbul'u fetheden bir geleneğin içerisinden geliyoruz. 18 yaşında genç bir adam, bir şehri yönetmenin sorumluluğunu üstlenebilir mi? Üstlenemez demek, 18 yaşındaki bir adama aslında ön yargıyla yaklaşmak demektir. Ben yönetebilir diye düşünüyorum."
AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulunda 19 ve 20 yaşında üyelerin olduğuna işaret eden Ünal, bu isimlerin son derece başarılı olduklarını vurguladı.
- Cumhurbaşkanı, milletvekilleriyle gruplar halinde bir araya gelecek
AK Parti Sözcüsü Ünal, TBMM'deki Meclis Başkanlığı seçimlerine ilişkin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milletvekilleriyle AK Parti Genel Merkezi'nde gruplar halinde bir araya geleceğine dikkati çekti.
Ünal, şu ifadelere yer verdi:
"Yarın Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız, Genel Başkan sıfatıyla milletvekillerimizle genel merkezde toplantı yapacak, bu bizim daha önce de yaptığımız, Genel Başkanımızın Cumhurbaşkanlığından önceki dönemde milletvekilleriyle grup grup toplanır ve milletvekillerinin illerinin sorunlarını dinler, onlarla konuşurdu. Şimdi bunları tekrar başlatıyoruz. Şimdi milletvekilleriyle meclis grubumuzun koordinasyonunda, meclis grubumuz ve genel sekreterliğin koordinasyonunda toplantılara başlıyoruz. Bu toplantılar çok önemli, çünkü milletvekilleri Genel Başkan ile bir araya gelmek ve birinci ağızdan Genel Başkana kendi illeriyle ilgili sorunlarını ya da siyasetle ilgili ya da TBMM'nin işleyişiyle ilgili önerilerini, sorunlarını iletiyorlar, o yüzden bu kıymetli."
TBMM'de sadece başkanlık seçimi değil, grup başkanvekillikleri, komisyonlar, divana dair de seçimlerin yapılacağına işaret eden Ünal, AK Parti'nin işlerini istişareyle gören bir parti olduğunu vurguladı.
Ünal, 12 Kasım'dan önce hem parti bünyesinde hem de Meclis grubuyla istişareler gerçekleştirileceklerini belirterek, "Bu çerçevede karar verilecek ama bu konuda henüz bir karar verilmiş değil, bu konuda Sayın Genel Başkanımızın talimatıyla Meclis grup başkanvekilleri bir çalışma yaptılar. Bu çalışma Sayın Genel Başkana sunulduktan sonra istişareler neticesinde AK Parti hem diğerleriyle ilgili yani grup başkanvekillikleri, komisyonlar ve divan, bunlarla ilgili kararını verecek." dedi.
- Ahmet Edip Uğur'un istifa açıklamasındaki iddiaları
"Eski Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'un istifa ederken ailesine tehditlerde bulunulduğu iddiasına yönelik kendisiyle görüşme yapıldı mı" sorusunu Ünal şöyle yanıtladı:
"Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız kendisiyle görüştü ve biz de Cumhurbaşkanımız yani Genel Başkanımız, o dönemde açık ve net olarak şunu söyledi, 'Burası bir hukuk devleti, hiçbir şekilde bir kişinin tehdit edilmesi ya da ailesine dönük şantaja maruz kalmasına müsaade edilmez.' Hele hele bizim partimizde milletvekilliği yapmış, Genel Başkan Yardımcılığı yapmış, Belediye Başkanlığı yapmış ve bizim yol arkadaşı olarak gördüğümüz bir insana dönük böyle bir şeye izin verilmez. AK Parti eğer böyle bir parti olsaydı, 15 yıldan beri kendi iç disiplinini, kendi iç ortak kardeşliğini, algısını, anlayışını muhafaza edemezdi zaten."
Söz konusu süreci Yerel Yönetimler Başkanı ile bizzat Genel Başkanın beraber yürüttüğünü aktaran Ünal, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Herhangi bir bırakın öyle bir şeyi, konuşmalarda bir nezaketsizlik bile söz konusu olmadı. Ama il ölçeğinde eğer Sayın Belediye Başkanının ifade ettiği gibi bir tehdit, şantaj gibi bir durum söz konusu olmuşsa biz o an dedik ki 'Sen bu konuda yani hukuki haklarını kullan yargıya git. Bu konuda biz sana destek olalım'. Çünkü dediğim gibi biz asla böyle bir şeye, her kim için olursa olsun müsaade etmeyiz. Zaten iktidar partisi olarak biz bunun güvencesini veriyoruz, teminatını veriyoruz. Diyoruz ki her kim haksızlığa uğrar, her kim bir hukuksuzluğa maruz kalırsa bizim siyasetimizin asıl gayesi o haksızlığı ve hukuksuzluğu ortadan kaldırmaktır. O yüzden bizden yana böyle bir durum asla söz konusu olamaz."
- "Belediyelerdeki çalışma süreci şimdilik tamamlandı"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ünal, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bazı belediyelerde yaşanan değişim süreci hatırlatılarak, "Bu süreç tamamlandı mı, yeni istifalar gelir mi?" sorusu üzerine, AK Parti'nin üç süreci birlikte yürüttüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın tekrar genel başkan olmasıyla hükümete, teşkilata ve belediyelere dönük "elden geçirme, yenilenme ve değişim" süreci başlatıldığını belirten Ünal, "Bunların üçü beraber yürütülüyor ama bu süreçte belediyeler biraz daha öne çıktı. Şu an itibarıyla belediyelerdeki çalışma süreci şimdilik tamamlandı ve kongrelere odaklandık." diye konuştu.
Belediye başkanlarının istifasının demokratik olup olmadığına değinen Ünal, AK Parti'nin, 15 yıldır devlet aklını demokratikleştirmek, demokrasiyi, hakları, özgürlükleri genişletmek için mücadele verdiğini bildirdi.
- "Baskı söz konusu değil"
AK Parti'nin, "siyasete ve milletin tercihine yaslanarak, kendini ayakta tutan bir siyasi hareket" olduğunu vurgulayan Ünal, şu görüşlere yer verdi:
"Burada 'Bu uygulama demokratik meşruiyet açısından nasıl izah edilmelidir?' sorusunun cevabı önemli. Belediye başkanlığı için dört denetim mekanizması var; bir belediye başkanını idari ve hukuki açıdan İçişleri Bakanlığı, mali açıdan Sayıştay denetler. Aynı şekilde ilgili belediyenin meclisi denetler ve bir de onu aday gösteren kendi partisi denetler. Kendi partisinin denetimi de siyasi ve sosyolojik bir denetimdir. Dolayısıyla onu aday gösteren genel başkan istifa çağrısında bulunabilir. Bu, siyasi ve sosyolojik olarak genel başkanın hakkıdır. Bu çerçevede genel başkan istifaya çağırma hakkını kullanmıştır. Bu arkadaşlarımız da bu istifa çağrısına riayet etmişlerdir. Dolayısıyla burada herhangi bir şekilde baskı söz konusu değil."
Belediyelerde yaşanan değişim sürecini anlamak için AK Parti'nin siyaset yapma biçimini anlamak gerektiğine dikkati çeken Ünal, "Biz kendimizi makam ve statü üzerinden tanımlamayız, görev ve sorumluluklarımız üzerinden tanımlarız. Bu şu demek yani bizim için bakan da milletvekili de belediye başkanı da MKYK üyesi de il, ilçe başkanı da bir saatin dişlileri gibidir. Ortak çalışırlar. Bunların birbirlerinden aşağıda olduklarını söyleyemeyiz. Sadece görev ve sorumlulukları farklıdır." ifadesini kullandı.
- "Antidemokratik diyemezsiniz"
AK Parti'de siyaset yapanların kendilerini "nefer" olarak tanımladığını, işlerini de istişare ile gördüklerini belirten Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendisini 'dava adamı', 'nefer' olarak tanımlayan ve üstün ya da aşağı görmeyen, sorumluluklarıyla ve görevleriyle kendisini tanımlayan bir yapının içinde eğer davanın, siyasi hareketin lideri istifa çağrısı yaptığında 'Hayır, ben yerimde kalacağım.' demez. Bu, AK Parti siyasetine uygun değildir. Bunu CHP'nin anlamasını da beklemeyiz. Çünkü CHP'nin kendi içine baktığınızda, CHP'nin kendi içinde zaten beş ayrı kanat, beş ayrı siyasi parti var. O yüzden demokrasiyi konuşurken aslında şunu da konuşmamız gerekiyor; toplumsal bir talebin yerine getirilmesidir asıl olan. Toplumsal bir talebin yerine getirilmesi için gerekli demokratik mekanizma yoksa bu antidemokratik demek değildir."
Ünal, toplumun, 16 Nisan halk oylaması öncesinde AK Parti'den teşkilata ve belediyelere dönük değişim ve yenilik talebi olduğunu hatırlattı. Ünal, "Bu çok açık bir talepti. Biz bu talebi yerine getirdik fakat şunu diyebilirsiniz, buna antidemokratik diyemezsiniz ama bu taleplerin karşılanması için bundan sonra demokratik mekanizmalar ihdas edilecek mi? Zaten demokrasi biraz da toplumsal öğrenmedir. Biz bu deneyimle birlikte bundan sonra toplumsal talepleri karşılamak için bu süreçte yeni demokratik mekanizmalar inşa etmemiz gerektiğini de görmüş olduk." diye konuştu.
- "Samimi bir teklif değil"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "istifa eden belediyeler için seçim yapılması" çağrısına yanıt veren Ünal, "Bu, samimi bir teklif değil. Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaset yaptığına inanmıyorum çünkü siyaset böyle bir şey değildir. Siyaset, millet için yapılır." dedi.
Siyasetin, toplumsal talep ve ihtiyaçları siyasi akla dönüştürme işi olduğunu vurgulayan Ünal, şu görüşlere yer verdi:
"Daha birçok tanım yapabilir ama sadece iki kriter üzerinden bakalım; buna göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun millet için siyaset yaptığını söyleyemeyiz. Ben bunu yüzlerce örnekle somutlaştırarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun millet için siyaset yapmadığını sizlere gösterebilirim. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu bugüne kadar milletin çıkarlarının, hassasiyetlerinin, değerlerinin yanında milletin seçtiklerine karşı saygılı bir tutum ve tavır içinde hiçbir zaman olmadı. Toplumsal talepleri ve ihtiyaçları siyasi akla dönüştürmek gibi bir gayret içinde Kemal Kılıçdaroğlu'nu görmedim. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidar olma gibi bir iddiası yok. Kemal Kılıçdaroğlu bir kaset operasyonuyla genel başkan olduktan sonraki süreçte yalnızca kendisine biçilen rolü, yeri ve zamanı geldiğinde çok güzel şekilde oynuyor."
Ünal, sözde adalet yürüyüşü ve sözde adalet kurultayı ile FETÖ davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) götürüldüğünde bu davaların bozulması, yeniden yargılanma ve tazminat yolunun açılması için altlık oluşturduklarını, AİHM'in, sözde adalet kurultayının sonuç bildirgesini alıp gerekçe olarak kararının altına koymasının yeterli olacağını bildirdi.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile görüşmesinden yola çıkarak Büyükada davasındaki tahliyeleri arabuluculuğa bağladığını aktaran Ünal, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna dikkati çekti.
- "Ne demek güvence aldık?"
FETÖ'nün hain 15 Temmuz darbesini, işgal girişimini savuşturduklarını ancak girişimin etkilerinin devam ettiğine işaret eden Ünal, şu değerlendirmelerde bulundu:
"(Kontrollü darbe, tiyatro, öngörülmüş, önlenmemiş darbe) gibi birçok kavramsallaştırmalar üzerinden 15 Temmuz'u itibarsızlaştırdılar. Son yargı süreçleri üzerinden 'Türkiye'de adalet yok, mahkeme yok, hakimler, savcılar iktidardan talimat alıyor.' diyorlar. Bunları sistematik olarak yaydılar. Şimdi son bir aydan beri bir şey yapıyorlar. 'Arabuluculuk sonucunda şunlar serbest bırakıldı.' diyorlar. Bu ne demek? 'Türk yargısı iktidardan talimat alıyor'u doğrulamak için kullanılan bir argüman. ABD Büyükelçiliği açıklama yaptı 'güvence aldık' dedi. Ne demek güvence aldık? Dışişleri Bakanlığı bağımsız ve tarafsız olan Türk yargısının kararlarıyla ilgili bir başka ülkeye güvence vermez. Burada amaç yargı hükümetten talimat alıyor algısı oluşturmak. Öyle bir şey yok zaten ama algıya bakar mısınız?"
Ünal, bilerek ya da bilmeyerek geçilen yanlış bir haberi on binlerce yerin alıp kullandığını, sonrasında bu haberin düzeltilemediğini, düzeltilinceye kadar da yanlış algının oluşturulduğunu aktardı.
- "Son derece acı ve üzüntü verici"
Alman Dışişleri Bakanının açıklamasının ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da aynı açıklamayı yaptığını belirten Ünal, şunları kaydetti:
"Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı düşünün ki kendi ülkesinin yanında, milletinin seçtiği meşru hükümetin yanında durmuyor, kendi milleti için siyaset yapmıyor ve Türkiye'ye operasyon yapan dış güçlerin içerideki aparatı gibi davranıyor. Şimdi buna siyaset yapıyor diyebilir misiniz? Üzgünüm ama diyemezsiniz. Benim söylediğim sadece iki örnek. Bununla ilgili yüzlere örnek üzerinde konuşulabilir. Maalesef bu son derece acı ve üzüntü verici bir durum."
Aynur Ekiz