1 Muharrem Resmi Tatil Olsun

HİCRİ YILBAŞI RESMİ TTİL GÜNÜ OLARAK KABUL EDİLMELİDİR.

 

MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI VE EĞİTİM BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN ‘ MUHARREM AYININ 1. GÜNÜ HİCRİ YILBAŞI OLARAK TATİL OLARAK KABUL EDİLMELİDİR. KONULU YAZILI BASIN AÇIKLAMASIDIR.16.11.2012

 

                          HİCRİ YILBAŞI RESMİ TTİL GÜNÜ OLARAK KABUL EDİLMELİDİR.

            Peygamberimizin miladi 622’yılında Mekke’den Medine’ye hicreti İslam tarihinde yapılan zulüm ve işkence karşısında iman ve sabırdan öte gidemeyen 13 yıllık tevhit mücadelesinin ardından İslam ahkâmının inşa edilmesi için Mekke’den Medine’ye hicret edilmiştir. Mekke devletinin 13 yıllık zulüm ve işkencesi hicreti, Hicrette İslam devletini doğurmuştur. Medine’de kurulan İslam devleti ile Mekke fethedilmiş, müminlerin müşriklere karşı kesin zaferi ve hükümranlığı bu fetihle tescil edilmiştir.

 

            Bunun içindir ki hicret İslam tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve Hz Ömer’in hilafeti döneminde Peygamberimizin miladi 622’yılında Mekke’den Medine’ye hicreti başlangıç sayılan Muharrem ayının 1.günü hicri [kameri]  Müslümanların yılbaşı olarak kabul edilmiştir.     
       Bir buçuk milyarlık İslam dünyası olarak kendi hicri yılbaşımıza ilgisiz ve duyarsız kalmamız öte yandan miladi takvimin başlangıcı kabul edilen adına Noel günü denilen Yahudi ve Hıristiyan âleminin yortusu olarak kutlanan aklı ve sağlığı tehdit eden, içki tüketimini artıran, yeni yetişen nesli kumara ve şans oyunlarını özendiren, cinsel taşkınlıkları ve sapkınlıkları sergileyen, ahlaksızlığı normalleştiren,   israf ve savurganlıkları körükleyen bir güne yılbaşı kutlamaları adı altında iştirak etmek için günler öncesi hummalı hazırlıklar içine girmemiz kendi öz kültür köklerimizden, milli manevi ve ahlaki değerlerimizden uzaklaştığımızın tahrif olmuş bir  dinin  ve başka milletlerin kültürlerini örf ve adetlerini körü körüne taklit ettiğimizin açık göstergesidir. ,
  
           Görünüşe sirayet eden bu taklitçi davranışlar bir süre sonra kalbe nüfuz ederek, inanıldığı gibi yaşanmayınca yaşanıldığı gibi inanılarak ödenmektedir.. İşte Müslüman toplumların içinde bulunduğu sıkıntıların başlıca sebebi kendi güzelliklerini ve kendi dinlerinin emir ve yasaklarını terk edip  şirk ve küfür ehlinin adetlerini körü körüne taklit etmek suretiyle yaşam biçimine dönüştürmelerinden kaynaklanmaktadır. 

            Kötülüklerin ekildiği alanlarda güzelliklerin yeşermesini beklemek nafiledir. Çünkü atalarımızın ifadesiyle ‘rüzgâr eken fırtına biçer.’Kötülüklerin önlenmesi için sadece güzel şeyler yapmanız yeterli değildir. Kötülüklerin önlenmesi ancak güzel işlerin yapılmasına ilaveten kötülüğe giden ve kötülükleri teşvik eden yolların da tıkanmasıyla mümkündür.

 
            Bir Müslüman olarak aslımıza dönmemiz, kendi öz kültürümüzle yoğrulmamız, kendimizi,  aile fertlerimizi bu kötülüklerden korumamız gerekir. Bu konuda ‘Ey İman edenler kendinizi ve aile fertlerinizi yakacağı insanlarla taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz. Ayeti ve ‘Hepiniz çobansınız güttüğünüz sürüden mesulsünüz’,“ Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır” “ Bizden başkasının sünnetiyle amel eden bizden değildir” “Yahudilere ve Hıristiyanlara benzemeyin, Yahudilerin selamı parmaklarla, Hıristiyanların selamı avuç içiyledir. Kim Allah Resulünün sünnetini terk ederek ve bunu başka bir sünnet veya gelenekle değiştirirse İslam’a bağlı olduğunu söyleyip Müslümanların ismiyle anılsa bile O İslam üzere değildir.” Hadisi şerifleri hepimizi taklitçilikten kurtarıp yolumuzu aydınlatacak ışık mesabesindedir. Bu ışıkla bizi dünya ve ahrette ebedi saadete eriştirecek yolu seçmemiz gerekmektedir.

 

            Bu gün İslam ülkeleri olarak içinde bulunduğumuz hazin tablo yaşam biçimine dönüştürdüğümüz taklitçiliğin kötü mirasıdır. Birbirimize yabancılaşmanın, birbirimizle boğuşmanın, savaşmanın altında yatan asıl gerçek budur. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Mademki kötülükleri yaşam biçimine dönüştürmek suretiyle bu girdabın içine düştük taklitçiliği terk ederek aslımıza dönerek kurtuluş reçetemizi kendi ellerimizle yazabiliriz. 

 

            Bunun için İslam Ülkelerini idare eden devlet ve hükümet başkanlarının siyasi partilerin miladi yılbaşında yayınladıkları güzel dilek ve temenni mesajlarını Müslümanların hicri yılbaşı günü olan Muharrem ayının 1. Günü içinde yayınlayarak bu konuda halkın bilinçlenmesine ve kendi inanç ve kültü1. Günü de yayınlayarak Müslümanların özlerine dönmelerine vesile olunmalıdır.

             

            Uluslar arası protokol gereği miladi yılbaşında 1 günlük tatil yapıldığı gibi Müslümanların yılbaşı olan Muharrem ayının 1. Günü de değişik etkinliklerle kutlanması için 1 günlük tatil yapılmalıdır. İnanıyorum ki; kendi öz kültürümüze milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak suretiyle elde edeceğimiz manevi kazanımlar o gün çalışıp elde edeceğimiz maddi kazanımlardan daha değerli olacaktır.

 

            Bu konuda Diyanet İşleri Başkanımızı milletimizin aydınlatılmasında öncülük yapmaya Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetlerinin İslam Ülkelerinin Devlet ve Hükümetleri ile işbirliği yapmaya çağırıyorum. Tüm inananların 1434 cü hicri yılbaşını kutluyorum.

mustafa-kr19@hotmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri