Sendikacıdan Uhud Savaşlı benzetme

Sendikacıdan Uhud Savaşlı benzetme

Tepeyi Terk Etmeyenlere Selam Olsun

 

Maziyi atiye taşıma gayretinde olup geçmişle gelecek arasında köprü kurarak, medeniyet değerlerimizi ve toplumumuzun mozaik yapısını merkeze alarak; eğitim çalışanlarımızın, milletimizin ve camiamızın dertleriyle dertlenerek, güzel bir gelecek inşa etmek için var gücümüzle maraton koşusuna devam ediyoruz.

Eğitim-Bir-Sen, medeniyetimizin ortaya koyduğu tüm mirası sahiplenerek, bu coğrafyanın temel değerlerini göz önünde bulundurarak, yarınların tarihine olumlu ve erdemli bir miras bırakmaya; tarihe not düşerek ve insanlık tarihine katkıda bulunarak yoluna devam ediyor. Bu doğrultuda, Eğitim-bir-Sen, inancın, sağduyunun, toplumun ortak vicdanının sesi olma yolunda 1992’den beri sürdürdüğü sendikal mücadelesinde; istikametinden asla sapmadan, “her dem kendini yenileyerek”, gelişen koşullar ışığında bir vizyon ortaya koyarak, “kubbede hoş bir seda bırakarak” yeni ufuklara yelken açıyor.

Eğitim-Bir-Sen olarak bizler, dünümüzle, bugünümüzle ve tarihimizle en genel anlamda geçmişimizle bugündeyiz, buradayız ve yarınları da bir basamak olarak bugünü idrak edip erdemli ve haklı sendikal mücadelemizi sürdüreceğiz.

Medeniyet tarihimizin uzun serüvenini düşündüğümüzde, yaşadığımız dönem bir dönüm noktası niteliğindedir. Geçmişten günümüze yaşanan tecrübelerden sonra yeni bir eşikte durduğumuzun bilincindeyiz. ‘Biz’ olmaktan vazgeçip, ‘ben’ olmayı tercih edenler, mücadele sürecinde cepheye gelmezken, bugün kendilerini yeni cephe olarak gösterenler; sendikal mücadelede de ne refikimiz ne de rakibimizdir. Eğitim-Bir-Sen, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da bütün eğitim çalışanlarının yegâne adresi olmaya devam edecektir. Bu hususta medeniyet tarihimiz, bazı hadiseleri ve ibretlik misalleriyle muhatabını düşünmeye davet eder, sarsıcı sorularla agâh olmaya çağırarak, doğruya teşvik eder, yanlıştan sakındırır.

Bulunduğumuz yer; Hz Peygamberin Uhud Dağı eteklerinde, “Üzerimize leş kargalarının konup kalktığını görseniz bile terk etmeyeceksiniz” dediği ve okçulardan bir bölümünün ganimet hevesiyle terk ettiklerinde oluşan zaafın giderilebilmesi için 70 sahabenin şehit olmasına neden olan tepedir.

Yurdum insanı, dünya tarihinde sendikaların siyasal ve sosyal hareketlerde olumlu-olumsuz nasıl roller icra ettiklerini, “amele cemiyetlerinin II. Abdülhamid’in hallinde” nasıl olumsuz rol aldığını bilmeyebilir, ancak 28 Şubat sürecinin sözüm ona sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerinin nasıl olumsuz misyon yüklendiklerini; darbe planlarında ve sözde davalarda sivil toplum örgütlerinin nasıl birer psikolojik harp unsuru olarak kullanıldıklarını gördü.

Hala bu sahanın ihmal edilemeyecek Uhud’daki tepe olduğunu anlamamız için; daha ne kadar insanımızın ikna odalarına alınmasını, ne kadarının peruk ucubesinin altında ezilmesini, ne kadarının inanmadığı kılıklarla, sivil ve kamu alanlarında bulunmasını, ne kadarının çalışma hakkının elinden alınmasını ve ne kadarına daha vatan haini gözüyle bakılmasını görmemiz gerekiyor.

Biz, hakkında haram kılıcı açık bir emir olmayan, aklen ve örfen hiçbir sorun ihtiva etmeyen, “Gücünüzün yettiği şeyde/yettiği kadar insanlara yardım edin” hadis-i şerifine uygun olan bu alanı, sendikal zemini tahkim etmeye devam edeceğiz. Bizden bir daha 70 kişiyi kurban almalarına asla müsaade etmeyeceğiz. Ufukta pusuda bekleyen ve atlarını bu milletin ve değerlerinin üzerine sürmeyi görev bilenler, ne bizi ne de bizimle beraber olanları bir daha arkadan kuşatamayacak. Zaferi hızlandıracak ve kolay kılacak olan bu tepeyi yıkılmaz kale kılmaya ve bu kalenin mukimi olan bu topluluğu büyütmeye devam edeceğiz.

Yapamadıklarımızla bizi değerlendirenlerin neler yaptıklarına veya yapmadıklarına hem kurumsal hem de bireysel olarak millet şahittir. Kusursuzluk Allah’a aittir. Müşavereye açık olmak, “sözü dinleyip, en güzeline uymak” her zaman şiarımız olmuştur. Elbette hatalarımız vardır ve olacaktır. Biz sendika olarak, özlük temelinde hem özelde hem de genel zeminde kendini nasıl konumlandırması, sivil toplum örgütü olarak kendi kültürel, sosyal ve idari anlayışını nasıl inşa etmesi, kendi değerlerini siyasal sisteme nasıl bir tavır, eylem ve aygıtlarla katması gerektiği konularında bilgi, değer ve aksiyon üretiyoruz.

Her zaman daha öte bilgi, değer ve eylem fikirlerine açığız. Hak ararken, haksız duruma düşmeden mesafe alma gayretiyle çalışıyor, sendikal mücadelemizi sürdürüyoruz.

Bulunduğumuz bu tepe, milletin arkasını kollayan bir nöbet yeridir. Bu tepenin tahkimatına yardım etmeyenler, bu tepenin gözettiği zemini göremeyenler, hataları gidermek yerine derinleştirmek için çaba gösterenler, tepenin altına gecekondu yapmaya çalışıp okçuların zeminini kaydırmaya çalışanlar bunun vebalini ödeyemezler. Biz ne onları izana davet etmekten ne de izan davetine uymayanları bize imrendirecek kazanımlar üretmekten yorulmayız. Bildiğimizi onlara da hatırlatalım: Aynı ırmağın suyu aynı denize dökülür. Irmaktan kopan su tanecikleri ise en nihayetinde su döngüsü içinde ırmağa döner. 

Biz, gücümüz yettiğince değerler ekseninde mücadele ediyor, millet için nöbet tutuyor, bilgi ve eylem üretiyor; çalışanların sorunlarının çözümü için kapıları zorluyoruz.

Gerektiğinde her üyemizin, idari ve adli ceza almayı da göze alarak, hakkın hatırını yüceltmek için fedakârlığa hazır olduğunun bilinciyle özlük ve özgürlük mücadelemizi sürdürüyoruz.Sorunun parçası değil, çözümün adresi olanlara, direnenlere, direnci artıranlara, tepeyi terk etmemeyi en büyük ganimet bilenlere selam olsun.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum