Sayıştay: MEB teftiş sistemini bir türlü oturtamadı

Sayıştay: MEB teftiş sistemini bir türlü oturtamadı

Sayıştay, 2018 yılı denetimlerinde Milli Eğitim Bakanlığının teftiş sisteminin istikrarlı bir yapı ve işleyişe kavuşturulamadığını raporladı!

Sayıştay 2018 yılı denetimlerinde, Milli Eğitim Bakanlığının Teftiş Sisteminin İstikrarlı bir yapı ve işleyişe kavuşturulamadığı konusundaki tespiti bulgu olarak rapora geçti.

Söz konusu raporda, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yer alan teftiş mekanizmalarının yeniden yapılandırılması amacına yönelik çalışmalar sonucunda istikrarlı ve etkin bir teftiş sisteminin oluşturulamadığı, teftiş ve rehberlik hizmetlerindeki aksamaların eğitim ve öğretimde nitelik sorunlarına yol açtığı, şahsa bağlı kadro haline dönüştürülen illerdeki müfettiş kadrolarının dengeli dağılmadığı ve mevcut kadroların verimli değerlendirilemediği görüldüğü ifade edildi.

Ayrıca raporda; 2011 yılında yayımlanan 652 sayılı KHK ile eğitim denetiminin yerelleşmesi amaçlanırken, 2016 yılındaki değişim tümüyle merkezi bir yapının tesis edilmesi yönünde olduğu, üstelik merkezileşen yapıda Bakanlık Maarif Müfettişliği ve Yardımcılıkları için ihdas edilen kadro sayısının 750 olduğu, bu kadroların halen 498'inin dolu olduğu, illerde ise görev ve yetkileri büyük ölçüde azaltılan 1539 Maarif Müfettişinin görev yaptığı, bu şekilde bir taraftan illerdeki mevcut kapasite etkin kullanılamazken, diğer taraftan merkezde oldukça sınırlı bir kadro oluşturulduğu, bu kadronun göreve alınması ile ilgili süreç ve düzenlemeler aleyhine açılan çok sayıda dava ve aleyhte verilen yargı kararlarının da etkisiyle teftiş sisteminin etkili bir yapı ve işleyişe kavuşturulamadığı, Bakanlığın sadece kendi bünyesinde 60.000 civarında kurum ve 1 milyonu aşkın personelinin bulunduğu, ayrıca Bakanlık tarafından izlenen, koordine edilen diğer kurum ve kuruluşların da Teftiş Kurulunun görev alanında yer aldığı dikkate alındığında, 498 adet müfettiş ile yeterli düzeyde bir teftiş, soruşturma, rehberlik, analiz ve raporlama yapılması mümkün görünmediği belirtilmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı Sayıştay Başkanlığına vermiş olduğu cevapta özetle; "Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyonu Belgesindeki "Teftiş ve Kurumsal Rehberlik Hizmetleri" başlığı altında yer alan hedeflerden bağımsız olarak ele alınmasının sağlıklı bir yaklaşım olmayacağı, zira yapılan değişikliklerin zaman ve eylem boyutlarının getirdiği bir farklılaşma sürecinin bulunduğu ve bu süreçlerin devam ettiği, 2023 Eğitim Vizyonu Belgesinde denetim sistemine ilişkin olarak; kurumsal rehberlik ile inceleme, araştırma ve soruşturma bileşenlerinin ayrılacağı, denetim süreci ve müfettişlik rollerinin, öğretmen ve okulların ihtiyaç duyduğu rehberlik hizmetlerini sunmak üzere yeniden yapılandırılacağının vurgulandığı, kurumsal rehberlik ve denetim hizmetlerinin yeniden organize edilmesine dönük orta ölçekli pilotlama çalışmalarının 2019 yılında, ülke genelindeki uygulamanın ise 2020 yılında gerçekleştirilmesinin planlandığı, sonuç olarak; eğitim sisteminde yaşanan yenilik ve gelişmelere paralel olarak yeniden yapılandırma çalışmaları devam eden teftiş sistemindeki değişimin özünde, Bakanlık tarafından veya Bakanlığın denetiminde sunulan hizmetlerin kontrol ve denetiminin ağırlıklı olarak merkezden yerine getirilmesi, okul gelişimine yönelik rehberlik faaliyetlerinin ise yerel düzeyde yürütülmesinin yattığı, 2023 Eğitim Vizyonu çalışmaları kapsamında yapılması planlanan ve yukarıda açıklanan hususların kademeli olarak hayata geçirilmesiyle teftiş sisteminin kurumsal rehberlik ile inceleme, araştırma ve soruşturma bileşenlerinin ayrılması ve bu kapsamda okul gelişimine yönelik kurumsal rehberliğin özel bir uzmanlık alanı olarak yapılandırılmasının hedeflendiği, il ve ilçe düzeyinde yapılandırılacağı açıklanan bu yeni sistem içerisinde, halen illerde görevli maarif müfettişlerinin oluşturduğu kapasitenin de etkin şekilde kullanılması planlanmaktadır" ifadeleri yer almıştır.

İŞTE SAYIŞTAY RAPORU

BULGU 6: BAKANLIK TEFTİŞ SİSTEMİNİN İSTİKRARLI BİR YAPI VE İŞLEYİŞE KAVUŞTURULAMAMASI

Bakanlık bünyesinde yer alan teftiş mekanizmalarının yeniden yapılandırılması amacına yönelik çalışmalar sonucunda istikrarlı ve etkin bir teftiş sisteminin oluşturulamadığı, teftiş ve rehberlik hizmetlerindeki aksamaların eğitim ve öğretimde nitelik sorunlarına yol açtığı, şahsa bağlı kadro haline dönüştürülen illerdeki müfettiş kadrolarının dengeli dağılmadığı ve mevcut kadroların verimli değerlendirilemediği görülmüştür.

Eğitim ve yönetim anlayışında bilgi çağının gereği olarak yaşanan değişimler, bilgi toplumunun en önemli aktörlerinden olan eğitim kurumlarının değişen talep ve beklentiler doğrultusunda sürekli geliştirilmesini zorunlu kılmış, denetim ve rehberlik işlevini yürüten mekanizmaların da bu doğrultuda dönüştürülmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu amaçla Bakanlık bünyesindeki teftiş mekanizmaları da son yıllarda artan sıklıkta kapsamlı değişimlere uğramıştır.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Bakanlığın teftiş sistemi, merkezde bakanlık teftiş kurulu, taşrada ise il müdürlükleri bünyesinde yer alan ilköğretim müfettişleri başkanlıkları şeklinde ikili bir yapıdan oluşmuş ve bu yapı istikrarlı bir şekilde korunmuştur. Teftiş sisteminde ilk önemli değişiklik, 1997 yılında sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi ve ortaokulların da ilköğretim kademesine dahil edilmesiyle gerçekleşmiş; 1998 ve 1999 yıllarında ilgili Kanun ve Yönetmelikte yapılan değişiklikle illerde görev yapan ilköğretim müfettişlerinin görev alanı önemli ölçüde genişletilmiştir. 04.06.2010 tarihli ve 5984 sayılı Kanun ile görev alanları ilköğretim kurumlarının ötesine geçen ilköğretim müfettişlerinin unvanı da "eğitim müfettişi" olarak değiştirilmiştir.

 

 

14.09.2011 tarihli ve 652 Sayılı KHK ile Bakanlık merkez teşkilatındaki Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın adı "Rehberlik ve Denetim Başkanlığı", bakanlık müfettişlerinin unvanı da "milli eğitim denetçisi" olarak değiştirilmiş; bu değişiklikle birlikte geleneksel teftiş anlayışı yerine rehberlik işlevi ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. İllerdeki eğitim müfettişlerinin unvanı ise yeniden değiştirilerek "il eğitim denetmeni" yapılmış ve görev alanları il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

Teftiş sistemindeki en kapsamlı değişim, 01.03.2014 tarihli ve 6528 sayılı Kanun ile merkez ve taşrada görev yapan bakanlık müfettişleri ve il eğitim denetmenlerinin "maarif müfettişi" unvanı altında birleştirilerek, il müdürlükleri bünyesinde görevlendirilmesi şeklinde olmuştur. Bakanlığın Rehberlik ve Denetim Başkanlığına verilen görevler ise, il müdürlüklerine bağlı maarif müfettişlerinin geçici sürelerle Bakanlıkta görevlendirilmesi suretiyle yürütülmeye çalışılmıştır.

02.12.2016 tarih ve 6764 sayılı Kanun ile "Rehberlik ve Denetim Başkanlığı", 2011 öncesinde olduğu gibi yeniden "Teftiş Kurulu Başkanlığı"na dönüştürülmüştür. Teftiş Kurulunda görevlendirileceklerin unvanı Bakanlık Maarif Müfettişi şeklinde değiştirilerek, diğerlerinden farklılaştırılmıştır. Çıkarılan Yönetmelik çerçevesinde yapılan mülakat sınavı ile "bakanlık maarif müfettişi" alımı yapılmış, sınavı kazanmayanlar ise "maarif müfettişi" olarak il müdürlükleri bünyesinde görevlerini sürdürmüştür. Ancak il müdürlüklerinde görevli maarif müfettişlerinin denetim ve soruşturma yetkileri kaldırılarak görevleri inceleme, araştırma, rehberlik hizmetleri ve il milli eğitim müdürünün vereceği diğer görevler olarak belirlenmiş; kadroları da şahsa bağlı hale getirilerek, boşalacak kadroların hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmesi öngörülmüştür.

Son olarak 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 320 nci maddesinde Bakanlığın Teftiş Kurulu'nun görevleri, daha çok yol gösterme, eğitme ve rehberlik işlevleri ön plana çıkarılarak yeniden düzenlenmiştir.

Bakanlığın 23.10.2018'de ilan ettiği 2023 Eğitim Vizyonu belgesinde teftiş sisteminin yapısal ve işlevsel dönüşümüne ilişkin temel ilkeler belirlenmiştir. Buna göre teftiş sisteminde inceleme, araştırma ve soruşturma ile kurumsal rehberlik bileşenleri ayrılarak iki ayrı uzmanlık alanı oluşturulacak; Bakanlık müfettişlerine eğitim politika ve uygulamalarındaki uyumun sağlanması, izlenmesi ve raporlanmasına ilişkin yeni bir rol verilecek; teftiş sisteminde rehberlik işlevi okul gelişim modeline yönelik olarak yapılandırılacaktır.

 

 

Yapılan düzenlemeler, politika belgeleri ve fiili durum birlikte değerlendirildiğinde, teftiş sisteminin mevcut yapısı, işlevleri ve işleyişi ile hedeflenen sistem arasında önemli farklılıklar bulunduğu ve bu uyumsuzluğun giderek arttığı görülmektedir. Örneğin 2010 yılı ve sonrasındaki yeniden yapılanma çalışmalarına zemin teşkil eden, birbirine çok yakın tarihlerdeki düzenlemeler dahi önemli farklılıklar, hatta zıtlıklar gösterebilmektedir. 2010 yılından itibaren yasal düzenlemelerle yetkileri sürekli genişletilen il müdürlüklerindeki müfettişlerin, 2016 yılındaki 6764 sayılı Kanun ile teftiş ve soruşturma yetkileri alınmış, şahsa bağlı hale getirilen bu kadroların boşalması halinde iptal edilmesi öngörülmüştür.

Özellikle 2011 yılındaki 652 sayılı KHK ile eğitim denetiminin yerelleşmesi amaçlanırken, 2016 yılındaki değişim tümüyle merkezi bir yapının tesis edilmesi yönünde olmuştur. Üstelik merkezileşen yapıda Bakanlık Maarif Müfettişliği ve Yardımcılıkları için ihdas edilen kadro sayısı 750 olup, bu kadroların halen 498'i dolu bulunmaktadır. İllerde ise görev ve yetkileri büyük ölçüde azaltılmış 1539 Maarif Müfettişi görev yapmaktadır.

Bu şekilde bir taraftan illerdeki mevcut kapasite etkin kullanılamazken, diğer taraftan merkezde oldukça sınırlı bir kadro oluşturulmuş; bu kadronun göreve alınması ile ilgili süreç ve düzenlemeler aleyhine açılan çok sayıda dava ve aleyhte verilen yargı kararlarının da etkisiyle teftiş sistemi etkili bir yapı ve işleyişe kavuşturulamamıştır. Gelinen aşamada, Bakanlığın sadece kendi bünyesinde 60.000 civarında kurum ve 1 milyonu aşkın personelinin bulunduğu, ayrıca Bakanlık tarafından izlenen, koordine edilen diğer kurum ve kuruluşların da Teftiş Kurulunun görev alanında yer aldığı dikkate alındığında, 498 adet müfettiş ile yeterli düzeyde bir teftiş, soruşturma, rehberlik, analiz ve raporlama yapılması mümkün görünmemektedir.

Öte yandan il müdürlükleri bünyesinde görev yapan 1539 adet Maarif Müfettişinin illere dağılımında büyük dengesizlikler söz konusudur. 2018 yılı sonu itibariyle bu müfettişlerin illere göre dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

Tablodan da görüldüğü üzere 4 ilde (Tunceli, Şırnak, Hakkari ve Ardahan) hiç müfettiş bulunmamakta; aralarında Zonguldak gibi büyük illerin de yer aldığı 6 ilde mevcut müfettiş sayısının sadece 1 olduğu görülmektedir. 9 il için 2 olan müfettiş sayısı, 5 il için 3 olarak tabloda yer almaktadır. Buna göre söz konusu 24 ildeki toplam müfettiş sayısı 39 iken, sadece Bursa'da görevli müfettiş sayısı 61, Ankara'da görevli müfettiş sayısı ise 211'dir.

Büyükşehir statüsündeki iller kıyaslandığında Kayseri'de 50, Konya'da 48, Kahramanmaraş'ta 44 müfettiş görevli iken, öğrenci ve kurum sayısı açısından bu illerden çok daha yüksek kapasiteye sahip olan Hatay'da müfettiş sayısı 27, Kocaeli'de 24, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Van'da ise 11'dir. Diğer büyükşehirlerden Erzurum'da 6, Mardin'de ise sadece 3 müfettiş görev yapmaktadır.

 

 

İller arasındaki dengesizlik sadece sayısal farklılıkla sınırlı kalmamakta, iller arasında uygulama birliğinin kalmamış olması da sistemin işlevselliğini tartışılır kılmaktadır.

Yapısal görünümü ve işleyişi ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte eğitim denetimi, özellikle gelişmiş ülkelerde ve bilimsel yaklaşımlarda akademik başarı ve kalitenin temel etkenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Zira eğitim sisteminin başarısını artırmada uygulama sürecindeki gözlemler, kanıtlar ve uygulama sonuçlarına ilişkin veriler önem taşımakta, eğitim politikalarının geliştirilmesinde sahadaki uygulamalar hakkındaki geri bildirimler önemli bir girdi olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizde ise 2010 yılından itibaren sıklıkla yapılan kapsamlı değişikliklerle teftiş sisteminin nitelik ve etkililik sorunları çözüme kavuşturulamamış, sistemin eğitim ve öğretimin geliştirilmesine katkısı giderek zayıflamıştır. Zira sistemdeki değişiklikler daha çok yetki ve görev alanları ile statü ve unvanların farklılaştırılmasına odaklanmış, değişikliklerin amaç boyutu uygulamayı yönlendirmede büyük ölçüde etkisiz kalmıştır.

Dünyadaki iyi uygulama örneklerine bakıldığında daha çok yerel düzeyde etkin bir yapılanmanın ya da merkezi bir otoritenin koordinasyonunda daha esnek bir yapılanmanın tercih edildiği görülmektedir. Ülkemizde de 2011 yılında benimsenen bu yaklaşımın hayata geçirilmesi mümkün olamamış, 2016 yılında tercihin merkezi sistemden yana yapılması ile taşradaki kapasite büyük ölçüde etkisiz kılındığı gibi, merkezde de yeterli bir kapasite oluşturulamamıştır. Bu nedenledir ki gerek Bakanlık birimlerince, gerekse mesleki ve akademik kuruluşlarca öğretmenlerle yapılan anketlerde ve diğer saha çalışmalarında teftiş ve rehberlik eksikliği, eğitim sistemindeki temel sorunlar sıralamasında ilk sıralara yerleşmektedir.

Eğitimde kalite ve standardizasyonun sağlanması, akademik başarıyı etkileyen unsurların ve politikaların uygulama sonuçlarının sahada tespit edilmesi; yapılacak geri bildirimlerle eğitim politika ve stratejilerinin geliştirilmesi; ülkemizin ulusal ve uluslararası değerlendirme sistemleriyle ölçümlenen başarı düzeyinin yükseltilmesi için ihtiyaç duyulan denetim, değerlendirme, rehberlik, raporlama ve benzeri alanlardaki kapasite sorununun aşılması amacıyla teftiş sisteminin istikrarlı bir yapıya ve yeterli kapasiteye kavuşturulması gerektiği değerlendirilmektedir.

KAMU İDARESİ CEVABINDA; "Değişim ve dönüşüm; sürekli gelişen ve değişen bugünün Dünyasında sadece eğitim kurumları için değil, bütün organizasyonların varlıklarını sürdürebilmek için yapmaları gereken zorunlu eylemlerdendir. Eğitim kurumu özelinde bakılacak olursa, toplumsal hayattaki ve eğitimin insan hayatındaki etkisindeki değişimler ile işgücü alanlarının eğitim kurumundan beklentilerinin farklılaşması eğitim kurumlarını yeni arayışlara itmektedir. Eğitim kurumunun yenileşmeye dönük ihtiyaçları bağlamında yapılan değişiklikler de denetim sistemini etkilediği için, denetim sistemleri kendini yenilemek ve güncellemek ihtiyacı duymaktadır.

Eğitimde denetimin nasıl olması gerektiğine ilişkin literatürde farklı yaklaşımlar ve ülkeler bazında farklı uygulamalar mevcuttur. Denetim yapılarının örgütlenmesi bakımından örneğin A.B.D. ve Almanya'da tekli; Rusya'da ikili; İngiltere, Fransa ve Japonya gibi ülkelerde ise üçlü bir yapı bulunmaktadır. Bu ülkelerde eğitim sistemlerinin değerlendirilmesi ve denetlenmesi işi genellikle ulusal, yerel ve kurum düzeylerinden birinde görev yapan denetim kurulları tarafından yürütülmektedir.

Türkiye ve Fransa gibi merkeziyetçi yapıya sahip ülkelerde yönetim ve denetim yetkilerinin ulusal düzeyde toplandığı ve bu yetkilerin merkezden veya merkezin yerel birimleri eliyle kullanıldığı; Almanya gibi yerel yönetimlerin etkin olduğu ülkelerde ise yerel yönetimlerin yetkilerinin daha geniş ve denetim örgütlenmelerinde yerel eğitim kuruluşlarının yetki ve sorumluluklarının daha fazla olduğu görülmektedir. Avrupa Birliği ülkelerindeki denetim yaklaşımında ister merkezi olsun ister yerel yapılanma göstersin, tüm denetimin genelde merkezi otorite olarak eğitimden sorumlu bakanlığa hesap verme durumunda olduğu ve bu ülkelerin çoğunda okulların denetlenme ve değerlendirilmesinden sorumlu olan denetim organları merkeze ya da üst eğitim otoritelerine bağlıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan hizmetlerin etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamada Teftiş Kurulu Başkanlığı önemli bir yere sahiptir. 181 yıllık köklü bir geçmişe ve geleneğe sahip olan Teftiş Kurulu, geçmişten günümüze kurumsal hizmetlerin kalitesinin artırılmasına yönelik sürekli bir gelişim ve dönüşüm içinde olmuştur. Bu çerçevede, Bakanlığın denetim yapısının iyileştirilmesi amacıyla zaman içerisinde denetim sisteminde yasal bir takım düzenlemeler yapılagelmiştir. Anayasa'nın 7 nci maddesinde yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu, 123 üncü maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği kural olarak belirlenmiştir. Bir kamu kurumunun görmesi gereken kamu hizmetinin niteliğinin hangi kamu görevlilerince yerine getirileceğine karar verme yetkisi yasama organına aittir. Bakanlık denetim sisteminde yapılan tüm değişim ve dönüşüm çalışmaları, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarılan yasal düzenlemeler neticesinde hayata geçirilmiştir. Dolayısıyla, denetim bulgusunda eleştiriye konu husus idari işleyişe ilişkin olmayıp, Türk Milleti adına yüce Meclisin iradesi ile ortaya koyduğu yasal düzenlemelere ilişkindir. Yüce Meclis tarafından yapılan yasal düzenlemeler çerçevesinde Bakanlık idari yapısı en iyi şekilde kurgulanmaya ve işletilmeye çalışılmaktadır. İdarenin bunun aksi bir düzenleme ve işlem yapması düşünülemez.

Mevcut durumda, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin; "Maarif Müfettişleri illerde il müdürüne bağlı olarak inceleme, araştırma ve rehberlik hizmetleri ile il müdürünün vereceği diğer görevleri yapar. Maarif müfettişlerinin çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir." hükmünü içeren düzenlemesinde, bu kadrodaki kişilerin unvanları her ne kadar müfettiş olarak korundu ise görev tanımları müfettişlerle birebir örtüşmemektedir. Bu sebeple bunların denetim biriminin bir parçası olarak değerlendirilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Mevcut yasal düzenleme yapılırken komisyonlarda olayın bütün tarafları dinlenmiş, görüşü olduğunu beyan eden bütün sivil toplum örgütlerinin kendilerini anlatmalarına izin verilmiş olup en son düzenleme iktidar ve muhalefetin ortak görüşleri doğrultusunda yasalaşmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyon Belgesi çerçevesinde; teftiş sistemimizin kurumsal rehberlik ile inceleme, araştırma ve soruşturma bileşenleri ayrılarak okul gelişimine yönelik kurumsal rehberliğin özel bir uzmanlık alanı olarak yapılandırılması planlanmaktadır. Bu kapsamda, teftiş hizmetlerinin okul geliştirme amaçlı rehberlik boyutu öne çıkarılacaktır. Öğretimin iyileştirilmesi amacına yönelik denetim süreçleri, öğretmen ve okul temelli rehberlik hizmetleri şeklinde yapılandırılacaktır.

Bu itibarla; Bulgu-10'da yer verilen tespit ve değerlendirmelerin, Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Eğitim Vizyonu Belgesindeki "Teftiş ve Kurumsal Rehberlik Hizmetleri" başlığı altında yer alan hedeflerden bağımsız olarak ele alınmasının sağlıklı bir yaklaşım olmayacağı açıktır, zira yukarıda açıklandığı üzere yapılan değişikliklerin zaman ve eylem boyutlarının getirdiği bir farklılaşma sürecinin bulunduğu ve bu süreçlerin devam ettiği ortadadır. 2023 Eğitim Vizyonu Belgesinde denetim sistemine ilişkin olarak; kurumsal rehberlik ile inceleme, araştırma ve soruşturma bileşenlerinin ayrılacağı, denetim süreci ve müfettişlik rollerinin, öğretmen ve okulların ihtiyaç duyduğu rehberlik hizmetlerini sunmak üzere yeniden yapılandırılacağı vurgulanmaktadır. Bu kapsamdaki kurumsal rehberlik ve denetim hizmetlerinin yeniden organize edilmesine dönük orta ölçekli pilotlama çalışmalarının 2019 yılında, ülke genelindeki uygulamanın ise 2020 yılında gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

Sonuç olarak; eğitim sisteminde yaşanan yenilik ve gelişmelere paralel olarak yeniden yapılandırma çalışmaları devam eden teftiş sistemindeki değişimin özünde, Bakanlık tarafından veya Bakanlığın denetiminde sunulan hizmetlerin kontrol ve denetiminin ağırlıklı olarak merkezden yerine getirilmesi, okul gelişimine yönelik rehberlik faaliyetlerinin ise yerel düzeyde yürütülmesi yatmaktadır. 2023 Eğitim Vizyonu çalışmaları kapsamında yapılması planlanan ve yukarıda açıklanan hususların kademeli olarak hayata geçirilmesiyle teftiş sisteminin kurumsal rehberlik ile inceleme, araştırma ve soruşturma bileşenlerinin ayrılması ve bu kapsamda okul gelişimine yönelik kurumsal rehberliğin özel bir uzmanlık alanı olarak yapılandırılması hedeflenmektedir. İl ve ilçe düzeyinde yapılandırılacağı açıklanan bu yeni sistem içerisinde, halen illerde görevli maarif müfettişlerinin oluşturduğu kapasitenin de etkin şekilde kullanılması planlanmaktadır." denilmektedir.

SONUÇ OLARAK KAMU İDARESİ CEVABINDA öncelikle eğitim sisteminin denetimine ilişkin farklı ülke uygulamalarına ilişkin değerlendirmelere yer verildikten sonra 2023 Eğitim Vizyonu çalışmaları kapsamında eğitim sisteminde yaşanan yenilik ve gelişmelere paralel olarak denetim sisteminin yeniden yapılandırılacağı, Bakanlık tarafından veya Bakanlığın denetiminde sunulan hizmetlerin kontrol ve denetiminin ağırlıklı olarak merkezden yerine getirileceği, okul gelişimine yönelik rehberlik faaliyetlerinin ise yerel düzeyde yürütüleceği ve il ve ilçe düzeyinde yapılandırılacağı, yeni sistem içerisinde halen illerde görevli maarif müfettişlerinin oluşturduğu kapasitenin de etkin şekilde kullanılmasının planladığı ifade edilmiştir. Ayrıca teftiş sisteminin kurumsal rehberlik ile inceleme, araştırma ve soruşturma bileşenlerinin ayrılacağı; bilgi temelli ve insan kaynaklarını geliştirilmeyi amaçlayan, öğrenme öğretme sürecini geliştiren, eğitim sisteminin nitelikli ürünler vermesini sağlayan bir rehberlik sisteminin oluşturulması yönelik kurumsal vizyonun uygulamaya geçirileceği vurgulanmıştır.

Eğitim politikası, strateji ve uygulamalarının geliştirilmesine yönelik olarak denetim, değerlendirme, rehberlik, raporlama vb. hususlarda kapasite ve etkinlik sorunlarını çözüme kavuşturacak nitelikte istikrarlı bir teftiş sisteminin oluşturulmasının eğitimde belirlenen hedeflere ulaşmada önemli katkılar sağlayacağı değerlendirilmektedir.

kaynak: memurlar.net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.