Rapor tartışması 4+4+4'ün avantajlarını gölgeliyor, insiyatif veliye bırakılmalı

Rapor tartışması 4+4+4'ün avantajlarını gölgeliyor, insiyatif veliye bırakılmalı

Rapor tartışması 4+4+4'ün avantajlarını gölgeliyor, insiyatif veliye bırakılmalı

 

Çocukların zorla okula davet edilmesi ile ilgili tartışmalar hem 4+4+4'ün avantajlı yönlerini gölgelemekte hem de başta eğitim camiası ve veliler olmak üzere büyük bir kitlenin hükümetle arasının açılmasına neden olmaktadır.

TAHA F. ÜNAL

Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen yasayla 8 yıllık kesintisiz eğitim kaldırıldı. Yerine getirilen sistem 12 yıllık kesintili ve zorunlu bir eğitim anlayışını barındırıyor. Yeni sistemin avantajlarının dezavantajlarından, 28 Şubat sürecinde eğitim pedagojisinin değil; politik ideolojinin kıstaslarına göre getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitime göre, daha fazla olduğu göze çarpıyordu. Örneğin bu sistem; katsayı farklılığını ortadan kaldırıp eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması, kesintisiz eğitimin en mahzurlu yönlerinden birisi olan, 6 yaşındaki bir çocukla, 14 yaşındaki bir gence aynı ortamda eğitim verilmesi neticesinde çocukların psiko-sosyal açıdan deformasyonuna sebep olan anlayışın yerine; pedagojik açıdan çok daha uygun olan, 6-10 yaş grubunun bir kurumda, 11-14 yaş grubunun başka kurumlarda eğitim almasının tercih edilmesi, alan belirleme açısından çok geç kalınmayıp çocukların kabiliyetleri erken yaşlarda keşfedilip, başarılı oldukları alanlara daha erken yaşta yönlendirme imkânı sağlaması yönleriyle kesintisiz 8 yıllık eğitime nazaran avantajlı görünüyordu.

SİSTEMİN TEMEL EKSİĞİ

Sistemin en büyük eksikliğinin ise, okul öncesi eğitime yönelik olduğu göze çarpıyordu. Nitekim bunu, henüz kanun onaylanmadan önceki süreçte, yine bu sayfada yayımlanan bir yazımda ifade etmiştim.

4+4+4, 5 yaşını dolduran çocukların, ilköğretime başlamasını öngörüyordu. 6 yaş grubu bir çocuğun, bilişsel ve zihinsel açıdan ilköğretime ne kadar hazır olduğunun tartışılması ve sınıf öğretmenlerinin henüz oyun çağındaki bu yaş grubuna, okuma-yazma ve bazı aritmetik becerileri nasıl öğreteceklerinin meçhul olması nedeniyle, kanunun bu konuyla ilgili maddesindeki boşluğun farklı sıkıntılara yol açacağı belliydi. Çünkü 4+4+4 sisteminde, çocukların ilgi, ihtiyaç ve gelişimlerini dikkate alarak onların yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunan temel eğitimin bütünlüğü içinde yer alması gereken bir eğitim olan anaokulu eğitimi yer almıyordu. Hâlbuki gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede, bu eğitime duyulan ihtiyaç, çağın getirdiği gelişme ve değişmelerin doğal bir neticesi olarak görülüyor, farklı ekonomik ve kültürel çevrelerden gelen çocuklar arasındaki eğitim farklılıklarını asgari seviyeye indirmek, onları ilkokula hazırlamak ve özellikle çalışan annelerin çocuklarının bakımlarını ve eğitimlerini sağlamak amacıyla okulöncesi eğitimini geliştirip sistemleştirme yoluna gidiliyordu.

Belki de hükümet, yeterli öğretmen sayısı bulunmadığı ve eğitimin altyapısı müsait olmadığı için sisteme zorunlu anaokulu eğitimi koy(a)mamıştı. Mevcut anaokullarında da, neslimize, insanı maddi-manevi bir bütün olarak ele alma yönüyle, geleceğe hazırlama adına ne oranda bir eğitim verilebildiği tartışmalı olduğu için bu durum anlaşılabilirdi. Ancak hükümetin bu eksikliği, 5,5 yaşındaki bir çocuğu 7 yaşındaki bir çocukla kalabalık bir sınıfa alarak, eğitmek için de sınıf öğretmenlerini görevlendirerek gidermeğe çalışması, bu yaş gurubu velilerinde endişelere neden oldu. Şimdi birçok veli çocuklarını, 66 aylık olsa bile, okula göndermek istemiyor. 1. Sınıf fıtratı itibariyle zaten hassas bir dönem. Bir de bu hassasiyete, kalabalık sınıfları, farklı yaş gruplarının aynı ortamda eğitim almasının mahzurlarını ve anasınıfı pedagojisine sahip olmayan öğretmenlerin karşılaşacağı muhtemel ancak malum zorlukları eklediğimizde, veliler ister istemez endişeleniyor.

İNİSİYATİF VELİYE BIRAKILMALI

Bir çocuğun, eğer bilinen ve görünen bir özür söz konusu değilse, okula başlayıp başlayamayacağı az çok bellidir. Fiziksel ve zihinsel açıdan gelişimi normal olmayan çocuklar, 66 aya ulaşmadan önce belirlenip, eğitimine başlanmalı. Zaten Sağlık bakanlığı da yeni doğan çocukları, sağlık ocakları vasıtasıyla daha yakından takip etmekte.

İkinci olarak bir doktor, evet, çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimi hakkında bir şeyler söyleyebilir. Ancak, çocuğun okula başlayıp başlayamama konusunda söz söylemesi gereken doktorlar değil; çocuk gelişimi konusunda daha liyakatli olan pedagoglardır. Nitekim bu uygulamadan, direkt kendi ilgi alanlarına girmediği gerekçesiyle, birçok doktor rahatsız görünüyor. Bu nedenlerle, rapor konusu, yaklaşımları en pedagojik olması gereken MEB'in, tatbiki en zor görünen uygulamalarından biri olarak görünüyor.

Bundan olsa gerek, bu mesele, vatandaşla doktorları, halkla devleti, gereksiz yere karşı karşıya getirmekte. Bu, baskıcı dönemleri çağrıştıran, uygulanması zor istek, hem 4+4+4'ün avantajlı yönlerini gölgelemekte hem de başta eğitim camiası ve veliler olmak üzere büyük bir kitlenin hükümetle arasının açılmasına neden olmakta. MEB, bu konuda daha fazla ısrar etmeyerek, anaokulu çağındaki çocuklarını okula gönderip göndermeme konusundaki inisiyatifi, onları en iyi tanıyan ebeveynlerine, bırakmalıdır.

* Din Sosyologu-Eğitimci ([email protected])

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.