Ramazan Çakırcı'dan Bakan Selçuk'a: Devlet Yalan Söylemez!
5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından, 20 günlük toplu sözleşme sürecinde yaşananlar hakkında iddialar ve açıklamalar ard arda gelmeye başladı.
5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından, 20 günlük toplu sözleşme sürecinde yaşananlar hakkında iddialar ve açıklamalar ard arda gelmeye başladı.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın tarafından yapılan açıklamalar ile olayın perde arkası gözler önüne serilirken, bir açıklama ve tepki de Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı'dan geldi. Çakırcı, Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezine ait web sitesinde yer alan yazısında Kamu İşveren Heyeti ve özellikle Kamu İşveren Heyeti Başkanına sert sözlerle yüklendi. İşte o açıklamalar:
Devlet yalan söylemez!
Devlet, tarihsel kökleri olan kabul edilmiş değerler etrafında güvendir, istikrardır, devamlılıktır. Devlet yönetiminde şeffaflık ve devamlılık esastır. Nizamın olmadığı, kişiye ve döneme göre kararların alındığı yerde, ideal devlet yönetiminden bahsetmek mümkün değildir. Bunları neden söylüyorum.
Sendikal hakların geliştirilmesine yönelik beklentiler içinde olduğumuz bir dönemde devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan bir toplu sözleşme deneyimiyle karşı karşıyayız.
5. Dönem toplu sözleşme bağıtlanmayınca süreç içinde uzlaşılan konular, yetkili sendika yöneticileri ve teknik heyetiyle beraber Kamu işveren Heyetinin ve ilgili bakanlık temsilcilerinin huzurunda cereyan eden ve üzerinde uzlaşılan müzakere konularının tümü inkâr edildi.
Şöyle ki; Konfederasyonumuz, 11 hizmet kolu ile kamu çalışanları adına kamu işveren heyetiyle 2020 ve 2021 yıllarını kapsayan mali sosyal haklar için 1-20 Ağustos tarihleri arasında toplu sözleşme masasında geceli gündüzlü müzakerelerde bulundu. Tekliflerimiz müzakere edilerek dört başlıkta tasnifi yapıldı:
- Önceki Toplu Sözleşmede bağıtlanan ve olduğu gibi kabul edilmesine karar verilen hususlar (A Grubu),
- Önceki Toplu Sözleşmede bağıtlanan bu dönem geliştirilmesi konusunda uzlaşılan hususlar (B Grubu),
- Yeni Toplu Sözleşme masasına taşınan ve üzerinde uzlaşmaya varılan hususlar (C Grubu),
- Yeni Toplu Sözleşme masasına taşınan, üzerinde uzlaşmaya varılamayan hususlar (D Grubu), şeklinde gruplandırılmıştı
Ancak, Kamu İşveren Heyeti ile Memur Sen arasında yüzdelik zam oranları üzerinde anlaşma sağlanamayarak toplu sözleşme bağıtlanamayınca, Kamu İşveren Heyeti Başkanı, B ve C grubunda uzlaşılan konuları yok sayarak skandal bir usulsüzlüğe ve garabete imza attı. Burada uzlaşmaya varılan ve her bir hizmet kolunda kangrene dönüşen bu sorunları, görüşülmemiş gibi davranmak yasaya ve teamüle uymadığı gibi Kamu İşveren Heyeti Başkanına ve devlet ciddiyetine yakışmamaktadır.
Oysa 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası “Uyuşmazlıkların Çözüm Usulleri” başlıklı 33. Maddesinde şöyle diyor: “Toplu sözleşme görüşme süreci sonunda toplu sözleşme imzalanamaması halinde, üzerinde uzlaşılan konular ve uzlaşılamayan konular içeren toplantı tutanağı tutanağın kamu görevlilerinin geneline yönelik bölümü kamu görevlileri sendikaları heyeti başkanı ve hizmet kollarına yönelik bölümleri ile ilgili sendika temsilcisi ile kamu işveren heyeti başkanı tarafından imzalanır.”Devamında ise “Toplu sözleşme görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanması ve toplantı tutanağı imzalanmaması halinde ilga edilen Devlet Personel Başkanlığı tarafından uzlaşmazlıkla sonuçlandığına dair tespit tutanağı tutulur” şeklinde ifade edilmektedir. Kamu İşveren heyeti, başta yetkili konfederasyon olmak üzere, her hizmet kolu ile masada ayrı ayrı uzlaşılan ve uzlaşılamayan teklifleri içeren toplantı tutanaklarını imzalaması gerekirken bu tutanakları imzadan imtina etmiştir.
21.05.2012 tarihinde 1. Dönem Toplu Sözleşmesi uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştı. Bu toplu sözleşmede; konfederasyonumuz Memur Sen ve yedi hizmet kolunda masada mücadele vermiştik. Bunun sonucunda yüzdelik zam oranları ve seyyanen zam tekliflerimizde uzlaşı sağlanmamıştı. Ancak yetkili olduğumuz yedi hizmet kolunun bazı tekliflerimizde uzlaşı sağlanmış ve bu durum madde madde tutanak altına alınarak Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna sunulmuştu.
Bugün yeniden söz konusu olan uzlaşmazlık sürecinde Kamu İşveren Heyeti, hem yıllarca verilen mücadele sonucu elde edilen kazanımları tartışmaya açarak, hem geçmiş toplu sözleşme teamüllerini görmezden gelerek, hem de yasanın açık hükümlerini ihlal ederek imza atmaktan imtina etmek suretiyle geçmişte zihnimizde hiç de iyi bir iz bırakmayan “dün dündür bugün bu gündür” anlayışını hatırlatmıştır. 5. Dönem Toplu Sözleşme'de Genel Başkanımızın ifadesiyle genel tekliflerimizin müzakeresi başta olmak üzere, hizmet kollarının teklifleri, süreç içinde iki heyetin günlerce durmaksızın, sabahlara kadar müzakere edilmiş, birçok konuda uzlaşı sağlanmıştır. Yüzdelik zamda uzlaşı sağlanamayınca, Kamu İşveren Heyeti, masada uzlaşılan konuları tutanak altına almaktan kaçarak, devletin evvela hak ve hukuka dayalı ciddiyetinden uzak tuhaf bir tutum içine girmiş, bu yaklaşımı ile malul olan zam teklifiyle birlikte masayı da malul hale getirme gayretine girmiştir.
İşin skandal tarafı, günlerce sabahlara kadar çalışan iki heyetin uzlaştığı onlarca konuda ‘uzlaşamadık’ denilerek, doğruluktan ve devlet ciddiyetinden uzak bir yaklaşım sergilenmesidir. Oysa bildiğimiz bir şey var ki; devlet yalan söylemez. Devlet adına söylenen söze her ne surette olursa olsun yalan karıştırılmamalıdır. Devlet her birimizin kişisel eğilimlerini aşan ve asla kaprislerle, komplekslerle ve şahsi hesaplarla daraltılmayacak geniş ve ciddi bir alandır. Bu alan hakka ve hukuka dayanarak yasal ve meşru değerini kazanır. Bu değere asla zarar verecek bir tutum içinde olmamak gerekir.
Ramazan Çakırcı
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.