Proje Okulları Yönetmeliği Yargıya Taşındı
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan, “Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği” 01.09.2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan, “Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği” 01.09.2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelikte; yurt içinde ve yurt dışında yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşmaları çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar ile belirli eğitim reformu ve programları uygulayan okulların proje okulu olarak belirlenmesi ve Bakan tarafından onaylanması, bu okul ve kurumlara yapılacak öğretmen atamaları, yönetici görevlendirmeleri ile bu kapsamda tanımlanan proje okullarının bünyesindeki ortaokullara öğrenci seçilmesine ilişkin usul ve esaslar yer almaktadır.
Yönetmelikte, proje okullarına yönetici görevlendirmesi ve öğretmen ataması yapılırken hiçbir somut kriter getirilmeksizin, sadece eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına atama ve görevlendirme yapılacağı, görev sürelerinin ilk atamadaki usulle dört yıl daha uzatılabileceği düzenlemesine yer verilerek, idareye son derece geniş, keyfi ve sınırsız bir takdir yetkisi verilmiştir. Söz konusu düzenleme kariyer ve liyakat ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Ayrıca, bu kurumlarda görevli öğretmen ve yöneticilerin görev süreleri dört ve sekiz yıllık sürelerle sınırlandırılmış, mevcut öğretmen ve yöneticilerin hakları ise korunmayarak bu kişilere de zorunlu yer değişikliği getirilmiştir.
Türk Eğitim-Sen olarak bahsi geçen yönetmelikte yer alan hukuka aykırı düzenlemelerin iptali talebiyle Danıştay nezdinde dava açmış bulunmaktayız.
DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA
“Yürütmeyi Durdurma Taleplidir”
“Anayasa’ya aykırılık iddiası içermektedir.”
DAVACI :Türk Eğitim-Sen
VEKİLİ :Av. Dilek ATAK
Talatpaşa Bulvarı No:160 Kat:6 Cebeci Çankaya/ANKARA
DAVALI :Milli Eğitim Bakanlığı/ANKARA
T.KONUSU : 01.09.2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin; “Öğretmen olarak atanacaklarda aranacak genel şartlar” başlıklı 8. Maddesinin (ç) bendinde yer alan; “..soruşturma sonucu görev yeri değiştirilmemiş olmak.” ibaresinin; “Yönetici olarak görevlendirileceklerde aranacak genel şartlar” başlıklı 9. Maddesinin b ve c bendinde yer alan; “b) Görevlendirileceği eğitim kurumunun türü itibarıyla öğretmen olarak atanabilecek nitelikte olmak ve görevlendirileceği eğitim kurumunda aylık karşılığı okutabileceği ders bulunmak. c) ..yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak.” ibarelerinin; “Yönetici ve öğretmenlerin görev süresi” başlıklı 11. Maddesinin “(1) Yöneticiler dört yıllığına görevlendirilir. (2) Öğretmenler dört yıllığına atanırlar. (3) Aynı unvanla aynı eğitim kurumunda sekiz yıldan fazla süreyle yönetici veya öğretmen olarak görev yapılamaz.” hükmünün; “Öğretmen atama” başlıklı 13. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “(1) Bu Yönetmelikte aranan şartları taşıyan öğretmenler arasından eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına atama yapılır. Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlükçe belirlenen kriterlere göre görevinde başarı gösteren öğretmenlerin görev süresi ilk atamadaki usulle dört yıl daha uzatılabilir.” Hükmünün; “Yöneticiliğe görevlendirme” başlıklı 14. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “(1) Bu Yönetmelikte aranan şartları taşıyan yöneticiler arasından eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına görevlendirme yapılır. Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlükçe belirlenen kriterlere göre görevinde başarı gösterenlerin görev süresi ilk görevlendirmedeki usulle dört yıl daha uzatılabilir.” Hükmünün; “Geçiş hükmü” başlıklı Geçici 1. Maddesinde yer alan; “(1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte valiliklerce ataması yapılmış olan öğretmenler ile görevlendirilmesi yapılmış yöneticilerden dört veya sekiz yıllık görev süresini tamamlayanların görevleri sona erer. Bunlardan sekiz yıldan az, dört yıldan fazla çalışanlar bu okullarda sekiz yıllık görev süresi tamamlamak üzere atanabilir/görevlendirilebilirler. Görev sürelerini dolduran yönetici ve öğretmenler istekleri de dikkate alınarak ilgili mevzuatı uyarınca durumlarına uygun okullara öğretmen olarak atanırlar. Bu öğretmenlerden herhangi bir okul/kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayanların veya tercihlerinden birine atanamayanların görev yerleri il içerisinde valiliklerce resen belirlenir.” hükmünün öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve devamında İPTALİ ile dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 13. ve 14. Maddelerinin yasal dayanağını teşkil eden 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37. Maddesinin 9. Fıkrasında yer alan “(9) Yurt içi veya yurt dışında, yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşması çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar, Bakan onayı ile proje okulu olarak seçilen ve belirli eğitim reformu ve programları uygulanan okul ve kurumlar ile Bakan onayıyla doğrudan Bakanlık merkez teşkilatına bağlanan kurumlara yapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmeleri Bakan tarafından yapılır.” hükmünün ANAYASAYA AYKIRI olması nedeniyle somut norm denetimi yapılmak üzere dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi talebinden ibarettir.
T.TARİHİ :01.09.2016
AÇIKLAMALAR :
Davalı Bakanlık tarafından 01.09.2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde; yurt içinde ve yurt dışında yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşmaları çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar ile belirli eğitim reformu ve programları uygulayan okulların proje okulu olarak belirlenmesi ve Bakan tarafından onaylanması, bu okul ve kurumlara yapılacak öğretmen atamaları, yönetici görevlendirmeleri ile bu kapsamda tanımlanan proje okullarının bünyesindeki ortaokullara öğrenci seçilmesine ilişkin usul ve esaslar yer almaktadır. Yönetmelikte, Müsteşar ya da Müsteşarın uygun göreceği bir müsteşar yardımcısının başkanlığında, İnsan Kaynakları Genel Müdürü, okul/kurumun bağlı bulunduğu ilgili genel müdür, okul/kurumun bağlı bulunduğu ilin millî eğitim müdürü ve projenin niteliğine göre davet edilecek uzmandan oluşan bir “Proje okulu belirleme komisyonu” oluşturulacağı, yönetmelikte belirlenen şartları taşıyan ve proje okulu olmak üzere başvuruda bulunan okullar içerisinden, il millî eğitim müdürlüğü ve proje belirleme komisyonunca uygun bulunanların, okul/kurumun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün teklifi ve Bakanın onayı ile proje okulu olarak belirleneceği düzenlenmiştir. Ancak, ilgili yönetmeliğin proje okullarına öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmelerine ilişkin dava konusu hükümlerinde hukuka uyarlık bulunmadığından iptali hakkaniyet gereğidir. Şöyle ki;
1)- Dava konusu Yönetmeliğin 8. Maddesinin (ç) bendinde; “Başvurunun son günü itibarıyla, son dört yıl içinde adlî veya idarî soruşturma sonucu aylıktan kesme ya da daha üst ceza almamış olmak veya soruşturma sonucu görev yeri değiştirilmemiş olmak.” ve “Yönetici olarak görevlendirileceklerde aranacak genel şartlar” başlıklı 9. Maddesinin (c) bendinde; “Başvurunun son günü itibarıyla, son dört yıl içinde adlî veya idarî soruşturma sonucu aylıktan kesme ya da daha üst ceza almamış olmak veya yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak.” şartlarına yer verilmiştir.
Yönetmeliğin “Öğretmen olarak atanacaklarda aranacak genel şartlar” başlıklı 8. Maddesinin (ç) bendinde yer alan; “..soruşturma sonucu görev yeri değiştirilmemiş olmak.” ve “Yönetici olarak görevlendirileceklerde aranacak genel şartlar” başlıklı 9. Maddesinin c bendinde yer alan; “…yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak.” ibarelerinin iptali hakkaniyet gereğidir.
Bu düzenlemelere göre, son dört yıl içinde soruşturma nedeniyle görevden alınan yöneticilerin ve görev yeri değiştirilen öğretmenlerin proje okullarında yönetici ve öğretmen olarak görev yapmaları engellenmektedir. Ülkemizdeki uygulamalara bakıldığında, soruşturma geçiren memurların henüz ceza alıp almayacakları belli olmadan, salt soruşturma geçirmeleri sebebiyle dahi görev yerlerinin değiştirildiğine ya da yöneticilik görevinin üzerlerinden alındığına şahit olunmaktadır.
Ayrıca, idari bir tedbir niteliğinde görülen yöneticilik görevinin alınması ya da görev yerinin değiştirilmesi işleminde, kişinin soruşturma sonucunda alacağı cezanın ağırlığı da dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla geçirdiği soruşturma sonucunda en alt ceza olan uyarı cezası ile tecziye edilen bir yöneticinin dahi idarenin takdiriyle yöneticilik görevinden alınabilmesi mümkündür. Somut örnekler incelendiğinde, idareye tanınan bu yetkinin kimi zaman kötüye kullandığı ve kişilere aldıkları cezaların yanı sıra adeta ikinci bir ceza niteliğinde keyfi işlemlerin yapıldığı görülmektedir. Nitekim bu işlemlere karşı açılan davalarda verilen yargı kararlarında da, disiplin cezasının yanı sıra uygulanan görev yeri değişikliği ya da yöneticilik görevinden alınma işlemlerinin çoğu zaman ikinci bir ceza niteliğinde olduğuna ve her somut olayın özelliğine bakılarak karar verilmesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Bazen de idare tarafından kendisine yakın olmayan, idarenin hukuka aykırı uygulamalarına karşı çıkan ya da kişisel husumet duyulan yöneticileri görevlerinden uzaklaştırmak ve yerlerine kendilerine yakın kişileri getirmek amacıyla bu mekanizma işletilmektedir. Yöneticiler hakkında basit ve asılsız gerekçelerle soruşturma açıldığı ve idareye tanınan yetkinin kötüniyetli kullanıldığı görülmektedir.
Bu bağlamda, örneğin, idarenin basit sebeplerle açtığı bir soruşturma sonucunda, alacağı cezaya dahi bakılmaksızın görevinden alınabilen bir yöneticinin ya da görev yeri değiştirilen bir öğretmenin dört yıl boyunca proje okullarında görev yapmalarının engellenmesi bu kişiler açısından ağır bir yaptırımdır.
Bunun yerine, kişilerin geçirdiği soruşturma neticesinde aldıkları cezaların ağırlığına göre bir sınırlandırma getirilmesi hukuken yerinde olacaktır. Herhangi bir somut kriter gözetilmeksizin, soruşturma sonucu uyarı cezası alan bir kişi ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alan kişinin aynı uygulamaya tabi tutulması hakkaniyete uygun değildir.
2)-Dava konusu Yönetmeliğin “Yönetici olarak görevlendirileceklerde aranacak genel şartlar” başlıklı 9. Maddesinin b bendinde yer alan; “b) Görevlendirileceği eğitim kurumunun türü itibarıyla öğretmen olarak atanabilecek nitelikte olmak ve görevlendirileceği eğitim kurumunda aylık karşılığı okutabileceği ders bulunmak.” şartına yer verilmiştir.
Bu düzenlemede, yöneticilerin görevlendirileceği eğitim kurumunda aylık karşılığı okutabileceği ders bulunması yeterli görülmemekte, ayrıca atanmak istenilen eğitim kurumlarına Talim Terbiye Kurulu Kararlarına göre alanları itibari ile öğretmen olarak atanabilme koşulu aranmaktadır.
Buna göre örneğin, meslek dersi öğretmenlerinin müdür olarak atanabilecekleri Meslek Liselerine Matematik, Fizik, Tarih, Türk Dili Edebiyatı gibi alan öğretmenleri de atanabilecek iken, meslek dersi öğretmenleri alan itibari ile dersi bulunmadığı kurumlara atanamayacaklardır. Öğretmenlik Meslek Bilgisi Dersleri branş öğretmenleri iptali istenilen madde sebebiyle maaş karşılığı derslerinin bulunduğu eğitim kurumlarına yönetici olarak atanamayacaklardır. Yine örneğin; T.T.K. kararlarında atamaya esas alan olarak gösterilen Acil Sağlık Hizmetleri, Çevre Sağlığı, Radyoloji, Tıbbi Laboratuvar, Konaklama ve Seyahat Hizmetleri ve daha sayamadığımız birçok alan öğretmeni okullarda bu ad altında ders olmadığı için yönetici olamamaktadır. Bu kişiler atamaya esas alanları itibari ile aylık karşılığı okutacağı dersi olan kurumlara öğretmen olarak atanabilmektedir. Bu durumda bu kişilerin yönetici olma ihtimalleri bu düzenleme sebebi ile ortadan kaldırılmaktadır. Uygulamada yaşanabilecek bu ve buna benzer pek çok sıkıntı bulunmaktadır.
Yöneticiler maaş karşılığı sadece 6 saat derse girdikleri için, TTK kararlarına göre yöneticilerin aylık karşılığı girecekleri dersin olması yeterli olacaktır. Bu yöneticilerin girdikleri 6 saat ile öğretmen normu işgal etmeleri de söz konusu değildir.
Eşitlik ilkesine aykırı olan bu sınırlamanın kaldırılarak, aylık karşılığı okutabileceği dersinin bulunmasının yeterli görülmesi gerekmektedir.
3)-Dava konusu Yönetmeliğin “Yönetici ve öğretmenlerin görev süresi” başlıklı 11. Maddesinde; “(1) Yöneticiler dört yıllığına görevlendirilir. (2) Öğretmenler dört yıllığına atanırlar. (3) Aynı unvanla aynı eğitim kurumunda sekiz yıldan fazla süreyle yönetici veya öğretmen olarak görev yapılamaz…” hükmüne yer verilmiştir. Proje okullarında öğretmen ya da yönetici olarak görevlendirilenlerin görev süresi dört yıl ile sınırlandırılmış ve aynı unvanla aynı eğitim kurumunda sekiz yıldan fazla süreyle yönetici veya öğretmen olarak görev yapmak yasaklanmıştır.
Bahsi geçen düzenleme sebebiyle, proje okullarında görev yapmakta olan öğretmen ve yöneticiler, salt bulunduğu eğitim kurumunda 4 ve 8 yıllık süreleri doldurduğu için kendi isteği dışında yer değişikliğine zorlanarak mağduriyet yaşayacaktır. Proje okulunda görev yaptığı dönemde herhangi bir başarısızlığı olmadan, bu kurumdaki emek ve tecrübesi dikkate alınmadan, okulundan ve ders verdiği öğrencilerinden ayrılmak zorunda kalacak olan yönetici ve öğretmenlerimizin çalışma şevk ve huzuru bozulacağı için eğitim-öğretim hayatının sağlıklı işleyişi zarar görecektir.
Proje okullarında görevlendirilen yönetici ve öğretmenlerimiz ikametgah adreslerini ve çocuklarının okullarını kendi görev yapmakta oldukları okullara göre ayarlayacaklardır. Buna karşılık salt görev süresi dolduğu için yer değişikliğine zorlanmaları, aile birlik ve bütünlüğüne zarar verebilecek, telafisi imkansız zararlar hasıl olacaktır. İdare hukuku ilkelerine göre idarenin takdir yetkisi sınırsız olmayıp kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlıdır. Kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından değerlendirildiğinde de bu uygulamanın hiçbir haklı gerekçesi bulunmamaktadır. Tam aksine uygulamada karşılaşılacak zorluklar ve öğretmenlerimizin yaşayacakları mağduriyetler düşünüldüğünde kamu yararı ve hizmet gerekleri ile bağdaşmayan bir uygulama olduğu açıkça ortadadır.
18. Millî Eğitim Şûrası Kararlarının; “Eğitim Ortamları, Kurum Kültürü Ve Okul Liderliği” başlıklı bölümünün 26. Maddesinde; “Güçlü okul kültürlerinin oluşturulup sürdürülebilmesi için okullarda öğretmen ve yöneticilerin uzun süreli istihdamını sağlamaya dönük tedbirler alınmalıdır.” kararı alınmıştır. Buna karşılık görev süresi sınırlaması hem çelişkili bir durum oluşturmakta, hem de Şura kararlarına aykırılık teşkil edilmektedir. Ayrıca ülkemizde ve AB ülkelerinde aynı kurumda çalışma süresi oranları karşılaştırıldığında, AB ülkelerinde bu sürenin ülkemizdekinden çok daha fazla olduğu görülmektedir.
4)- Dava konusu Yönetmeliğin; “Öğretmen atama” başlıklı 13. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “(1) Bu Yönetmelikte aranan şartları taşıyan öğretmenler arasından eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına atama yapılır. Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlükçe belirlenen kriterlere göre görevinde başarı gösteren öğretmenlerin görev süresi ilk atamadaki usulle dört yıl daha uzatılabilir.” hükmü ile “Yöneticiliğe görevlendirme” başlıklı 14. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “(1) Bu Yönetmelikte aranan şartları taşıyan yöneticiler arasından eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına görevlendirme yapılır. Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlükçe belirlenen kriterlere göre görevinde başarı gösterenlerin görev süresi ilk görevlendirmedeki usulle dört yıl daha uzatılabilir.” hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığından iptali gerekmektedir.
Bahsi geçen düzenlemelerde, proje okullarında öğretmen ve yönetici görevlendirmesi yapılırken hiçbir somut ve objektif kritere yer verilmemiştir. Bu okullara görevlendirme yapılırken davalı idareye keyfi ve sınırsız bir takdir yetkisi bırakılmıştır. Diğer okullarda uygulanan öğretmen atama ve yönetici görevlendirme yönetmeliklerinde yer alan kurallardan farklı olarak tamamen idarenin mutlak takdir yetkisine göre görevlendirme yapılmasının yolu açılmıştır. Örneğin, dava konusu yönetmeliğin kapsamı dışındaki okullara yazılı sınav puanına göre müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı ataması yapılırken, proje okullarında doğrudan idarenin takdiriyle görevlendirme yapılması eşitlik ilkesine aykırıdır.
Proje okulları, yurt içinde ve yurt dışında yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşmaları çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar ile belirli eğitim reformu ve programları uygulayan okullar olarak tasarlanmıştır. Ayrıca yönetmeliğin 7. Maddesinde, gerekli görülmesi hâlinde bünyesinde ortaokul bulunan proje okullarına öğrenci alımının, okul yönetimince yapılacak yazılı veya yazılı ve sözlü sınav sonucuna göre belirlenebileceği, proje okullarında sınıf mevcutlarının en fazla otuz kişi olacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla proje okullarının, belirli hedeflere yönelik olarak eğitim öğretim veren, özel nitelikli eğitim kurumları olması amaçlanmıştır.
Hal böyle iken, özel nitelikli birer eğitim kurumu olarak diğer eğitim kurumlarından ayrılan proje okullarında öğretmen ve yönetici seçiminde kariyer ve liyakat ilkeleri doğrultusunda somut ve objektif kriterlere yer verilerek bir seçim yapılması gerekmekte iken, bu okullara öğretmen ve yönetici görevlendirmesinin tamamen idarenin keyfi inisiyatifine bırakılması kamu yararı ve hizmet gerekleri ile bağdaşmamaktadır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2014/1151 Y.D. İtiraz nolu ve 18.02.2014 tarihli kararı ile Danıştay 2. Dairesinin 2016/287 E. sayılı ve 22.03.2016 tarihli kararı davamız açısından emsal teşkil etmekte olup ekte sunulmuştur.
Müvekkil Sendika tarafından açılan davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2014/1151 Y.D. İtiraz nolu ve 18.02.2014 tarihli kararı ile; 10.06.2014 tarih ve 29026 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin “Yönetici görevlendirmede esas alınacak hususlar” başlıklı 10. Maddesinin 9. Fıkrasında yer alan “Müdür görevlendirmesi yapılan eğitim kurumlarına müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlendirmeleri yeni görevlendirilen müdürün inhası, il milli eğitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile yapılır.” hükmünün, “Müdür başyardımcılığı ve müdür yardımcılığına görevlendirme” başlıklı 23. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “Müdür başyardımcısı ve/veya müdür yardımcısı norm kadrosu boş bulunan eğitim kurumlarına, görevlendirilecekleri tarih itibarıyla 5 ve 7 nci maddelerde belirtilen şartları taşıyor olmaları kaydıyla, görevlendirme yapılacak eğitim kurumunda veya eğitim kurumunun bulunduğu ilçe ve ildeki eğitim kurumlarında halen yönetici veya öğretmen olarak görev yapanlar arasından, eğitim kurumu müdürünün inhası ve il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine valinin onayı ile müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlendirilir.” hükmünde hiçbir ölçüt ve duyuruya yer verilmemesine ilişkin eksik düzenlemenin yürütmesi durdurulmuştur.
Kararın gerekçesinde ise; bu düzenlemelerin, müdür başyardımcılığına ve müdür yardımcılığı görevlendirmelerinde hiçbir objektif kıstas öngörülmemesi, takdir yetkisine mutlak ölçüde bir etki kazandırması, hiçbir değerlendirme kriterine yer vermeyerek hukuka uygunluk denetiminin etkinliğini daraltması, kariyer ve liyakat ilkelerini gözetmeyerek kamu personeli açısından güvencesiz bir ortam yaratması, görevin gerektirdiği niteliklere sahip en uygun personelin seçimini ve dolayısıyla kamu hizmetinin iyi işlemesini zorlaştırıcı bir etki yaratması, ayrıca adayların görevlendirmelerden haberdar olmasını sağlayacak duyuruya yer vermeyerek geniş katılımı ve fırsat eşitliğini ortadan kaldırması nedeniyle hukuka uygun bulunmadığı belirtilmiştir.
Yine müvekkil Sendika tarafından açılan dava neticesinde, Danıştay 2. Dairesinin 2016/287 E. sayılı ve 22.03.2016 tarihli kararıyla; 27.01.2016 tarih ve 29606 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin; 2. maddesi ile; 06.10.2015 tarih ve 29494 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin 24. maddesine eklenen; “(5) Dört yıllık görev süresini dolduran müdür başyardımcıları ve müdür yardımcılarının görev süreleri, eğitim kurumu müdürünün inhası, il millî eğitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile dört yıl süreyle uzatılabilir.” hükmünün; 3. Maddesi ile; 06.10.2015 tarih ve 29494 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin 26. maddesinin değiştirilen 3. Fıkrasında yer alan “(3)Kurucu müdür olarak görev yapmakta oldukları eğitim kurumuna, bu kuruma müdür normunun verildiği ilk dönemde müdür olarak görevlendirilme isteğinde bulunanlar ile müdürlükte dört yıllık görev süresini tamamlayanlardan hâlen müdür olarak görev yaptıkları eğitim kurumuna yeniden müdür olarak görevlendirilme isteğinde bulunanlara, söz konusu eğitim kurumları ile sınırlı olmak üzere, bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenen puanlara sekiz puan daha ilave edilir.” hükmünün yürütmesi durdurulmuştur.
Kararın gerekçesinde, müdür yardımcılığı ve müdür başyardımcılığı görevlerine yapılacak olan görevlendirmelerde öğretmenler ile yöneticiler arasında farklı usullerin belirlenmesine olanak tanıyan herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığından, “müdür yardımcıları ve müdür başyardımcılarının yazılı sınav sonucuna göre belirlenmesi” yönündeki kurala istisna getiren yönetmelik hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir.
Bu bağlamda, yönetmeliğin 13 ve 14. Maddelerinde yer alan düzenlemelerde, özel nitelikli birer eğitim kurumu olarak eğitim vermesi amaçlanan proje okullarına öğretmen ve yönetici seçiminde hiçbir objektif kıstas öngörülmemesi, idareye mutlak takdir yetkisi tanınması, hiçbir değerlendirme kriterine yer verilmeyerek hukuka uygunluk denetiminin etkinliğini daraltılması, kariyer ve liyakat ilkeleri gözetilmeyerek kamu personeli açısından güvencesiz bir ortamın yaratılması, görevin gerektirdiği niteliklere sahip en uygun personelin seçimi ve dolayısıyla kamu hizmetinin iyi işlemesini zorlaştırıcı bir etki yaratılması, ayrıca adayların görevlendirmelerden haberdar olmasını sağlayacak duyuruya yer verilmeyerek geniş katılımı ve fırsat eşitliğini ortadan kaldırması nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı açıktır.
Bahsi geçen düzenlemelerin dayanağını teşkil eden 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37. Maddesinin 9. Fıkrasında yer alan “(9) Yurt içi veya yurt dışında, yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşması çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar, Bakan onayı ile proje okulu olarak seçilen ve belirli eğitim reformu ve programları uygulanan okul ve kurumlar ile Bakan onayıyla doğrudan Bakanlık merkez teşkilatına bağlanan kurumlara yapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmeleri Bakan tarafından yapılır.” Hükmü, Anayasa’nın 10. Maddesinde düzenlenen EŞİTLİK İLKESİNE açıkça aykırı olduğundan, somut norm denetimi yapılmak üzere dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesini talep etmekteyiz.
5)-Dava konusu Yönetmeliğin “Geçiş hükmü” başlıklı Geçici 1. Maddesinde yer alan; “(1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte valiliklerce ataması yapılmış olan öğretmenler ile görevlendirilmesi yapılmış yöneticilerden dört veya sekiz yıllık görev süresini tamamlayanların görevleri sona erer. Bunlardan sekiz yıldan az, dört yıldan fazla çalışanlar bu okullarda sekiz yıllık görev süresi tamamlamak üzere atanabilir/görevlendirilebilirler. Görev sürelerini dolduran yönetici ve öğretmenler istekleri de dikkate alınarak ilgili mevzuatı uyarınca durumlarına uygun okullara öğretmen olarak atanırlar. Bu öğretmenlerden herhangi bir okul/kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayanların veya tercihlerinden birine atanamayanların görev yerleri il içerisinde valiliklerce resen belirlenir.” Hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığından iptali hakkaniyet gereğidir.
Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte, proje okulu olarak belirlenen eğitim kurumlarında görev yapmakta olan yönetici ve öğretmenler, bu kadrolara atamalarının yapıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri uyarınca aranan şartları taşımalarından dolayı atama işlemleri gerçekleşmiştir. Ancak tamamen idarenin tek yanlı tasarrufu ile kazanılmış olan hakları ellerinden alınmaktadır. Bu kişiler, idareye güven duygusu ile hareket etmiş ve bu güven çerçevesinde hayatlarına yön vermiştir.
Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk kurallarında sık sık değişiklikler yapılarak hukuki istikrarı ve belirliliği yok eden kurallar ihdas edilmemesi, geriye yürüyen kuralların kazanılmış haklara dokunmadan bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alınmasını ifade eder. Söz konusu yönetmelik hükmü açıkça hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmektedir.
İdarelerin genel düzenleyici işlemlerde değişiklik yapmak konusunda takdir yetkisinin bulunduğu muhakkaktır. Ancak değişiklik yapma sınırının "hukuki güvenlik ilkesi" ile de sınırlandırıldığı açıktır. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 28.04.2011 tarih ve 2009/39E, 2011/68K sayılı kararın da aynen “(…)Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini gerçekleştiren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ve temel hak güvencelerinde korunan ortak değerdir.(…)” gerekçesine yer verilmiştir.
Hukuk devleti en kısa tanımıyla, “Vatandaşlarının hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi anlatır.” Hukuki güvenlik ilkesi ise, bir toplumda bireylerin bağlı oldukları hukuk kurallarını önceden bilmeleri, davranış ve tutumlarını bu kurallara göre güvenle düzene sokabilmeleri, başka bir ifadeyle ilgililerin hukuki durumun süreceğine olan inancı dolayısıyla hayal kırıklığına uğratılmaması anlamına gelir. Dolayısıyla hukuki güvenlik ilkesi, hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur. Hukuk normunun kazanılmış hak ve/veya tamamlanmış işlemlere geriye dönük olarak uygulanması, bireylerin hukuki güvenliklerini hiçe sayacağından, bazı istisnai durumlar dışında hukuka aykırı olacaktır. Zira hukuki güvenliğin amacı ve hedefi, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasıdır.
Anayasa'nın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin nitelikleri arasında "Hukuk devleti" ilkesine de yer vermiştir. “Hukuk devletinin en önemli niteliğinden biri de "güvenilir" olmasıdır.” Hukuk devleti, Devletin bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir. Bu tür Devlette de "Hukuk güvenliği"ni sağlayan bir düzenin kurulması asıldır. Devlet, görevlerini yerine getirirken, "Hukuk devleti" niteliğini yitirmemeli, hukukun uygar ülkelerinde kabul edilen temel ilkelerini sürekli göz önünde tutmalıdır. Böyle bir düzende, "Devlete güven" ilkesi vazgeçilmez temel öğelerdendir. Devlete güven, hukuk devletinin sağlamak istediği huzurlu ve istikrarlı bir ortamın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
İnsan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan, adalete ve eşitliğe dayanan bir hukuk düzeni kurarak bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan, tüm çalışmalarında hukuk kurallarına ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olup toplum yaşamında, bireylerin haksızlığa uğratılmamasını ve mutluluğunu amaç edinen bir devleti biçimleyen hukuk devleti tanımını da devlete güven ilkesini de doğal olarak içerir. Devletin, yaptığı düzenlemelerle haksız bir edinim sağlaması ve kişilerin haksızlığa uğratılması kabul edilemez.
Anlaşılacağı üzere idareler tesis ettikleri işlemlerde istikrarlı, kazanılmış haklara saygılı, hukuki güvenlik ilkesine de uygun hareket etmek zorundadır. Bu şekilde kişilerin gelecekle ilgili plan, düşünce ve kararlarında mevcut hukuk kurallarına güvenerek hareket etmelerinin sağlanması gerekmektedir. İdarelerin, çalışanlarının mevcut hukuki düzenlemelere olan güvenini sarsacak işlemlerden sakınması gerekmektedir.
Buna karşılık “geçiş hükmü” ile proje okullarında görevli yönetici ve öğretmenlerin görevlerine son verilmesi maddi ve manevi anlamda mağduriyetlerine sebep olacaktır.
Diğer yandan, aynı madde hükmünde, görev sürelerini dolduran yönetici ve öğretmenlerin istekleri de dikkate alınarak ilgili mevzuatı uyarınca durumlarına uygun okullara öğretmen olarak atanacakları, bu öğretmenlerden herhangi bir okul/kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayanların veya tercihlerinden birine atanamayanların görev yerlerinin il içerisinde valiliklerce resen belirleneceği düzenlenerek yine idareye keyfi takdir yetkisi verilmiştir. Bu durumda olan öğretmenlerden herhangi bir okul/kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayanların veya tercihlerinden birine atanamayanların yer değişikliğinde il sınırları esas alınacağı için bu öğretmenlerimizin valilikler tarafından re’sen çok uzak ilçelere hatta köylere atanması ihtimal dahilindedir.
2577 sayılı Yasanın 27. maddesinin 2 numaralı bendi gereğince “İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.” denilmektedir. Dava konusu yönetmelik hükümleri yönünden şartlar oluştuğu için öncelikle dava konusu hükümlerin yürütmesinin durdurulması gerekmektedir.
Yukarıda izah edilen sebeplerle, işbu davanın açılması zarureti hasıl olmuştur. Bu hususta nihai takdir hakkı Sayın Mahkemeniz’e aittir.
HUKUKİ SEBEPLER : T.C. Anayasası vs ilgili mevzuat
HUKUKİ DELİLLER : 01.09.2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2014/1151 Y.D. İtiraz nolu ve 18.02.2014 tarihli kararı, Danıştay 2. Dairesinin 2016/287 E. sayılı ve 22.03.2016 tarihli kararı vs her türlü yasal delil
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda arz ile izahına çalıştığımız ve mahkemenin re’sen gözeteceği sair hususlar nedeni ile,
1) 01.09.2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin; “Öğretmen olarak atanacaklarda aranacak genel şartlar” başlıklı 8. Maddesinin (ç) bendinde yer alan; “…soruşturma sonucu görev yeri değiştirilmemiş olmak.” ibaresinin; “Yönetici olarak görevlendirileceklerde aranacak genel şartlar” başlıklı 9. Maddesinin b ve c bendinde yer alan; “b) Görevlendirileceği eğitim kurumunun türü itibarıyla öğretmen olarak atanabilecek nitelikte olmak ve görevlendirileceği eğitim kurumunda aylık karşılığı okutabileceği ders bulunmak. c) …yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak.” ibarelerinin; “Yönetici ve öğretmenlerin görev süresi” başlıklı 11. Maddesinin “(1) Yöneticiler dört yıllığına görevlendirilir. (2) Öğretmenler dört yıllığına atanırlar. (3) Aynı unvanla aynı eğitim kurumunda sekiz yıldan fazla süreyle yönetici veya öğretmen olarak görev yapılamaz.” hükmünün; “Öğretmen atama” başlıklı 13. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “(1) Bu Yönetmelikte aranan şartları taşıyan öğretmenler arasından eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına atama yapılır. Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlükçe belirlenen kriterlere göre görevinde başarı gösteren öğretmenlerin görev süresi ilk atamadaki usulle dört yıl daha uzatılabilir.” Hükmünün; “Yöneticiliğe görevlendirme” başlıklı 14. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “(1) Bu Yönetmelikte aranan şartları taşıyan yöneticiler arasından eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlüğün inhası, İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile dört yıllığına görevlendirme yapılır. Eğitim kurumunun bağlı bulunduğu genel müdürlükçe belirlenen kriterlere göre görevinde başarı gösterenlerin görev süresi ilk görevlendirmedeki usulle dört yıl daha uzatılabilir.” Hükmünün; “Geçiş hükmü” başlıklı Geçici 1. Maddesinde yer alan; “(1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte valiliklerce ataması yapılmış olan öğretmenler ile görevlendirilmesi yapılmış yöneticilerden dört veya sekiz yıllık görev süresini tamamlayanların görevleri sona erer. Bunlardan sekiz yıldan az, dört yıldan fazla çalışanlar bu okullarda sekiz yıllık görev süresi tamamlamak üzere atanabilir/görevlendirilebilirler. Görev sürelerini dolduran yönetici ve öğretmenler istekleri de dikkate alınarak ilgili mevzuatı uyarınca durumlarına uygun okullara öğretmen olarak atanırlar. Bu öğretmenlerden herhangi bir okul/kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayanların veya tercihlerinden birine atanamayanların görev yerleri il içerisinde valiliklerce resen belirlenir.” Hükmünün öncelikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve devamında İPTALİ ile dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 13. ve 14. Maddelerinin yasal dayanağını teşkil eden 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37. Maddesinin 9. Fıkrasında yer alan “(9) Yurt içi veya yurt dışında, yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla veya başka ülkelerle işbirliği anlaşması çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası proje yürüten okul ve kurumlar, Bakan onayı ile proje okulu olarak seçilen ve belirli eğitim reformu ve programları uygulanan okul ve kurumlar ile Bakan onayıyla doğrudan Bakanlık merkez teşkilatına bağlanan kurumlara yapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmeleri Bakan tarafından yapılır.” hükmünün ANAYASAYA AYKIRI olması nedeniyle somut norm denetimi yapılmak üzere dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine;
2)Tüm yargılama harç, masraf ve ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi hususunda gereğini bilvekale arz ile talep ederim.
DAVACI (TÜRK EĞİTİM SEN)
VEKİLİ
AV. DİLEK ATAK
EKLER:
1-Onanmış vekaletname örneği
2-Hukuki deliller bölümünde sayılanlar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.