İşte Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)'in günlük yaşamda yaptığı işler ve davranışları...Yeni kıyafet giyeceği zaman, Cuma günü giyinirdi.
Su içerken önce sağındakine ikram ederdi.
Rahatsızlanınca kendine muavvizeteyni (Nas ve Felak) okur ve eliyle üzerini mesh ederdi.
Unutmasından korktuğu bir iş için küçük parmağına yahut yüzüğüne bir iplik bağlardı. (Not alırdı.)
Rahatsızlanınca bir avuç çörek otunu bal şerbeti ile birlikte içerdi.
Sarık giydiği zaman omzundan sarkıtırdı.
Ashabından bir tavsiye veya davet haberi gönderirken önce şöyle buyururdu: “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın güçleştirmeyin.”
Bir söz söylediğinde yavaş yavaş konuşurdu. 3ten fazla tekrarlamazdı.
Birisinden örnek verirken isim vermez, arkadan konuşmazdı. "İnsanlar neden böyle yapar derdi".
Abdest alırken yüzüğünü oynatırdı.
Yeni elbise giydiği zaman Rabbine Hamd ederdi.
Kahkaha ile gülmez, tebessüm ederdi.
Sevinçli bir işle karşılaştığı zaman şükür secdesi yapardı.
Bir yere oturup da oradan kalkacağı zaman en az 10 ile 15 defa istiğfar ederdi.
Kendisi bir şeye üzüldüğü zaman namaz kılar, ayakta ise oturur, oturuyorsa yatardı.
Tuvalete girerken yüzüğünü çıkarır, “Ya Zel Celal” derdi. Çoraplarını çıkarır, paçalarını yukarı doğru sıyırır, sol ayağıyla girer, sağ ayağı ile çıkardı. Yüzüğünü çıkartır. Başını örterek tuvalete girer, şerlilerin şerrinden Allaha sığınırdı.
Evine girerken, evden çıkarken, gece uyandığında ve her abdestten sonra misvak kullanarak diş temizliğine önem verirdi.
Birine dua edeceği zaman önce kendi nefsinin bağışlanmasını dileyerek başlardı. Duada bir şey isterken avuçlarının içini kendine doğru çevirir, bir şeyden sığındığı zaman da avuç içini dışarı doğru çevirirdi.
Rükûda sırtını dümdüz yapardı (erkekler için).
Kendisine yabancı heyetler geldiğinde en yeni ve temiz elbiselerini giyer ve sahabeye de bunu emrederdi.
Tekbir alırken parmaklarını tam açardı.
Herhangi bir kıyafet giyerken sağdan başlayarak giyerdi. Soldan çıkarırdı.
Tokalaşırken karşısındaki elini bırakmayınca oda bırakmazdı.
İnsanlarla karşılaşıp konuşurken karşısındaki ayrılmadıkça O ayrılmazdı.
Sahabelerle karşılaşınca önce selam verirdi.
Korku veren ayetle karşılaştığında Allaha sığınır, rahmet ayetiyle karşılaştığında Allahtan onu isterdi.
Biri hastalandığında ona Nas ve Felak surelerini okurdu.
Yürürken sağına soluna bakmadan sert adımlarla yürürdü.
Mescide veya eve girerken sağla girer ve genelde önce sağ uzuvlarını kullanırdı.
Arkasında bir mazereti olmadan yüz üstü yatanı uyarır ve şöyle derdi: “Allah’ın en öfkelendiği yatış şekli budur.”
Ayakkabılarını giyerken öncelikle içine bir şey düşme ihtimaline karşı ters çevirir; sonra sağdan giymeye başlardı, çıkarırken de solunu çıkarırdı.
Pazartesi, Perşembe oruç tutardı. Neden böyle yaptığı sorulduğunda: “Ameller he pazartesi ve Perşembe Allaha sunulur. Oruçluyken amelimin Allaha arz olunmasını severim” derdi.
Yemeğe oturmadan ellerini yıkayıp sağ ve sol elin başparmağıyla gözlerini mesh ederdi.
Yemeğe besmeleyle başlar sonunda şükrederdi. Yaslanarak yemek yemezdi.
Yüzüğü gümüş, taşı akikti. Yüzüğünü sağ eline takar ve abdest aldığında oynatırdı.
Genelde Cuma günü yıkanır ve boy abdesti alırdı.
Su içerken kıbleye doğru oturur, çeker 3 yudumda bir nefes alarak içerdi. İçtikten sonra Elhamdülillah derdi.
Banyodan çıkmadan önce de diz kapaklarından ayaklarına kadar bir tas soğuk su dökerdi.
Birisine bir şey vaat ettiği zaman yerine getirir, sözünden kesinlikle dönmezdi.
Hizmetçisinin halini, hatırını sorar ve bir ihtiyacın var mı? Derdi. Büyüklenmez idi.
Kendisine melekler geldiği ve Cebrail ile konuşması sebebiyle, sarımsak, soğan gibi şeyler yemezdi.
Tebessüm etmeden konuşmazdı.
Ramazan bayramında tatlı bir şey yiyerek camiye giderdi.
Kurban bayramında kurban kesilmeden bir şey yemezdi.
İkram edilen kokuyu asla geri çevirmezdi. Kendilerinden bir şey istendiğinde verir, verecek bir şeyi yoksa susardı.
Biat esnasında bile kadınların elini tutmazdı.
Yanında tarak, sürme ve misvak bulundururdu.
Karanlık evde oturmaz, bir şekilde aydınlatırdı.
Bir yerden kalkarken “Sübhaneke Allahümme ve bihamdike eşhedü en lailahe illa ente estağfiruke ve etubu ileyke” der şöyle buyururdu: “Yerinden kalkarken kim bunu söylerse mutlaka günahları bağışlanır.” Anlamı: "Allah'ım! Seni her türlü noksanlıklardan tenzih eder, hamdımı sana takdim ederim. Senden başka hiçbir ilah bulunmadığına şehadet ederim. Senden mağfiret diliyor ve sana tövbe ediyorum."
Hiçbir şeye hayır demezdi hep evet derdi. Yapamayacak olursa sükût ederdi.
Abdest alırken kimseden yardım almazdı.
Dişlerini temizlemeden uyumazdı.
Sadakayı bizzat kendi eliyle verir ve bunu tavsiye ederdi.
Çok nazik ve güzel bir gülüşü var idi. Ve bunu tavsiye ederdi.
Yemeğe ve suya üfürmezdi.
Genelde buğday ekmeğiyle hurma yerdi. Üzüm yerken de ağzına tek tek koyardı
Sadakayı asla yemezdi.
Öğle vaktinde 1 saat uyurdu.
Sağ elinin üç parmağıyla yemek yerdi. Yemeden önce de iyice elini yıkardı. Dördüncü parmağını yardımcı olarak kullanırdı.
Günümüz saati ile gece 12.00 ile 02.00 arasını dinlenerek geçirir en verimsiz zaman olduğunu söylerdi.
Abdest aldıktan sonra Kâbe’ye yönelerek 3 yudum su içerdi.
İnsanların birbirini sevmeleri ve yakınlaşmaları için hediyeleşmelerini isterdi.
Güneş tutulmasında kılınan küsuf namazında köle azat edilmesini isterdi.
Nazardan rahatsız olduğunda Kalem suresi 51 – 52. ayetlerin okunmasını isterdi.
Sofrada otururken sağ dizini karnına doğru çekerek otururdu.
Yemeklerden kabağı severdi. Aç iken soğan yemeyi yasaklardı.
Misvakı dişlerine sürerken sağdan sola doğru sürerdi. Bıyıklarını da düzgün görünmesi için kırpardı.
Tabaklanmış koyun postunda namaz kılmaktan hoşlanırdı.
Aksırırken elini veya elbisesini ağzına kapardı. Sessiz hapşırmaya çalışırdı.
Aksıranın “Elhamdülillah” demesini tavsiye eder ve ona “yerhamükallah” derdi.
Yeşilliğe ve akan suya bakmaktan hoşlanırdı.
Cuma namazına gitmeden evvel bıyıklarını kırparak düzeltir, tırnaklarını keserdi.
Namazda esnemekten hoşlanmazdı.
Sıcak yemekte bereket olmadığını, soğuk yemek yenilmesini söylerdi. Kendisi de soğuk yerdi.
Nübüvvet mührünün görülmesinden hoşlanmazdı.
Yemeğin ortasından yenilmesinden hoşlanmazdı.
Yemeğin buharı gitmeden yenilmesinden hoşlanmazdı.
Ümmetine az uyumayı, az yemeyi, tembellikten ve iman zayıflığından uzak durmayı çok tavsiye ederdi.
“Ey insanlar selamlaşın, yemek verin, insanlar uyurken namaz kılın selametle cennete gidersiniz” buyururdu.
Yumurtayı kırmadan önce yıkardı.
Üzerinde düğme, yırtık vb. şeyleri dikmeyi yasaklar ve bunun fakirliğe yol açtığını söylerdi.
Herhangi (az da olsa) kirli bir kabı yıkamadan kullanmazdı.
Ayakta bevl etmez (küçük abdest) ve bevl edilen yerde abdest alınmamasını söylerdi.
Evde örümcek barındırmanın fakirliğe yol açtığını ve doğru olmadığını söylerdi.
El ve yüzün yıkanmasından sonra üste silinmemesini söylerdi.
Anne ve babaya ismiyle hitap etmeyi ve beddua etmeyi yasaklardı.
Diş diplerini süpürge çöpü, odun parçası vb. şeylerle karıştırmaya çok kızardı.
Artık suyun üzerine su doldurmayı uygun görmezdi.
Saçını tarardı, aynaya bakardı, kaşlarını düzeltirdi.
Yatınca sağ elini başının altına koyar. Kâbe’ye yönelir, dizlerini karnına kadar çeker öyle uyurdu.
- Oturarak giyinirdi ve böyle giyilmesini isterdi.
Soğan, sarımsak kabuklarını yakmazdı, yakılmamasını isterdi.
Ekmek ufaklarını ezmemeyi emrederdi.
Uyumadan önce 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahu Ekber tespihlerini çeker, Nas ve Felak surelerini okur ve avucuna üfürüp tüm bedenini mesh ederdi.