"Ölünceye kadar kiminle savaşacaksın"

"Ölünceye kadar kiminle savaşacaksın"

II. Afrika Kıtası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Zirvesi''nin açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, önemli mesajlar verdi

Diyanet İşleri Başkanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilen ''II. Afrika Kıtası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Zirvesi''nin açılışında konuşan Erdoğan, İslam dininin ve ortak medeniyetin temel kaynaklarının en başta Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Peygamber'in sünneti olduğunu belirtti.

Konuşmasında bazı ayet ve hadislere de atıfta bulunan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Burada, hepinizin bildiğine inandığım birkaç ayet ve hadisi tekraren hatırlatmakta fayda görüyorum. Ali İmran Suresi'nin 103. ayetinde Rabbımız mealen şöyle buyuruyor: 'Allah'ın ipine sımsıkı sarılın! Tefrikaya düşmeyin'. Hucurat Suresi'nin 10. ayetinde de Allah 'Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki, rahmete eresiniz' buyuruyor. Hazreti Peygamberin, birlik, dayanışma ve kardeşliğe ilişkin nice sözünün yanında, Veda Hutbesi'ndeki şu ifadelerini de burada özellikle bir kez daha hatırlatmak isterim. Veda Hutbesi'nde diyor ki Hazreti Peygamber, 'Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin... Rabbınız birdir, babanız birdir. Hepiniz Adem'densiniz, Adem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkası üzerinde soy, sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takva iledir. Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Böylece, bütün Müslümanlar kardeştir.' ''

İSLAM ÜLKELERİNİN DURUMU
Başbakan Erdoğan, eldeki bu çok önemli referanslara, kaynaklara ve tarihin kazandırdığı tecrübeye rağmen, İslam coğrafyasının ve dünyanın, bu emir ve tavsiyeleri sergileyen bir manzara arz etmediğinin herkesin malumu olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

''Bugün, Afrika ve Ortadoğu başta olmak üzere, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı coğrafya, ne acıdır ki, çatışmalarla, yoksullukla, sömürüyle, baskı, zulüm, kan, gözyaşı ve huzursuzlukla anılan bir coğrafyadır. Programın başında izledik ve Afrika'daki hali gördük. Ama bir tarafta da saltanatı gördük. Medeniyetler inşa eden bir coğrafya ama gel gör ki, insanı yücelten, hırsı, zulmü, baskıyı, öldürmeyi ve eziyeti men eden sistemler önümüzde duruyor. Bu coğrafyanın içinde her ikisini de görüyoruz ve acımasızca geliyor. Az önce değerli kardeşim Komorlar'ın eski cumhurbaşkanını dinledik ve üzerlerinde oynanan Fransa oyununu dinledik. Onların da verdiği mücadeleyi kendisinden dinledik. Binbir gece masallarının yaşandığı Bağdat, ilmin merkezi Buhara, erdemin merkezi Şam, hoşgörünün merkezi Kurtuba, medeniyet merkezi Kahire, yazının merkezi Timbuktu, her biri mimarinin, sanatın, hoşgörünün zemini Mogadişu, Tanca, Dar-es Selam, Hartum ve daha niceleri, bugün sadece hatıramızda ve hafızamızda kalmıştır.''

''ŞANLI, ZENGİN VE GÖRKEMLİ TARİH"
Başbakan Erdoğan, şanlı, zengin, kadim ve görkemli bir tarihe mensup olunduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

''Elbette, burada bulunan her bir kardeşimizle birlikte, bir sevgi medeniyetinin mensuplarıyız. Ancak, tarihimizdeki zenginliği, derinliği, gelecek tasavvurumuzu inşa etmek için kullanmadığımız sürece, geçmiş, bir nostaljinin ötesine geçmeyecektir. Diğer medeniyetler karşısında gerileyen, bizim kendi medeniyetimiz değil, medeniyetimizin mensuplarıdır. Bugün tüm dünyada ortaya çıkan, Müslümanlara yönelik olumsuz algı, altını çizerek ifade ediyorum, İslam'ın değil, İslam'ı yanlış yorumlayan ve yaşamayan kişilerin oluşturduğu bir algıdır. Batı'da, kimi art niyetli çevreler tarafından, Müslümanlara yönelik olarak bir karalama kampanyasının yürütüldüğünü hepimiz biliyoruz. Birileri, marjinal örneklerden çıkarak, terörle, çatışmayla, hoşgörüsüzlükle, yoksullukla İslam'ı ve Müslümanları eşdeğer göstermeye çalışıyor. Bir dinin, bir toplumun mensubunun yaptığı yanlış, asla ve asla tüm topluma ve o dine mal edilemez. Nasıl ki bir Yahudi'nin hatası, bir Hıristiyan'ın, Budist'in yanlışı, bu kişilerin ait olduğu dini gölgeleyemezse, bir Müslümanın hatasının faturası da bütün Müslümanlara, İslam'a kesilemez. Yani ırkçılık ve antisemitizm kadar İslamofobia da kınanması, lanetlenmesi gereken bir suçtur" dedi. 

KOnuşmasında Suriye'deki olaylarada değinen Başbakan Erdoğan, "Suriye'de, haklarını isteyen, daha insanca bir yaşam talep edenlere karşı, tankların, topların, silahların ateşlenmesini asla ve asla insani görmüyoruz. Aynı kıbleye dönen, Allah'a ve O'nun Peygamberi'ne inanan insanların, bu şekilde öldürülmesini kabul etmemiz mümkün değil. Eğer sen bir lider olarak kendine inanıyorsan, kendine güveniyorsan, sandıkları açarsın herkes sandıklara yürür. O sandıklar seni iktidara getiriyorsa iktidar olursun. Ondan sonra orada o ülkeyi yönetirsin. Ama tanklarla toplarla iktidar bir yere kadar. Gün gelecek sen de gideceksin. Çünkü o koltuklar baki değil. O koltuklar geçicidir. Biz bunu çok söyledik. Ve çok söylememize rağmen, hatta aile hukuku geliştirmemize rağmen, maalesef anlamadı. Suriye'nin başkanı Beşar. Ölene kadar kiminle savaşacaksın. Şu anda acımazsızca ülkesindeki bir tarafına alıyor hoca efendiyi, onunla poz veriyor. Kimi kandıracak, o ülkedeki saf Müslümanlar varsa onları kandıracak. Biz bu oyunlara gelecek miyiz? Bizde güzel bir söz var; 'Dervişlik olaydı tac ile hırka, biz dahi alırdık otuza kırka.'

Bizim dinimiz şekil dini değil onun için tacı ve hırkayı giymekle kimse işi bitirmiyor. Aslolan nedir. Aslolan imandır, bu inancımızı yaşamaktır. Kalkıp yanına o şekli koy ve tam bir barış dini olan İslam'ın men ettiği ne varsa onu yap. Ne ile tankla topla git Müslümanları öldür. Böyle bir şey yapamazsın. Buna hakkın yok. Ben, 'zulüm ile abad olunmaz' diyorum ve zulüm hiçbir zaman payidar olmayacaktır. Zalimler kazanmayacaktır. Er veya geç mazlumlar kazanacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü Allah, hakkın ve haklının yanındadır.''

Haber Türk

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.