Okumak isteyene eziyet çektirilir mi?

Okumak isteyene eziyet çektirilir mi?

Böyle bir soruya kim evet diyebilir ki! Kuran-ı Kerim “Oku” diye başlıyor. Peygamberler “Bir kelime öğretenin kulu, kölesi olurum“ diyor

Devlet adamları, düşünürler ve yasalar, yaşam hakkından sonra en temel hakkın, öğrenim hakkı olduğunu söylüyor. İşte böylesi bir ortamda, Milli Eğitim Bakanlığı yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenleri, aralıktaki mazeret tayini kapsamından çıkarttı. Bir anlamda öğrenim yaptıkları illere tayinlerini iyice zorlaştırdı. Gerekçeleri de çok komik!
Artık Türkiye’nin her yerinde üniversite var, bulundukları kentlerde mastır, doktora yapsınlar.
MEB galiba o üniversitelerden çoğunun gecekondu üniversite olduğunun, doktora programları açamadığının farkında değil!..
Bu kafa, yarın, lise mezunlarına da sadece kendi ilindeki üniversiteye gitsin derse ne olacak?
Hani o zaman nerede kaldı öğrenim özgürlüğü?..
MEB, mastır ve doktora yapan öğretmenleri engelleyeceğine, tam aksine desteklemelidir.
Keşke, on binlerce mastırlı, doktoralı öğretmenimiz olsa!
Kaldı ki bu öğretmenler, MEB’i bırakıp, üniversitelere gitse bile, ülkemiz için büyük bir kazançtır. Çünkü yeni açılan üniversitelerimizin en büyük eksiği, öğretim kadrosu? İçlerinde üç beş kişi istismar ediyor diye tümünü cezalandırmak, ancak bize özgü bir davranış.
Ve umarız bir an önce bu inattan vazgeçilir.
Bir akademisyen olarak Bakan Dinçer’in bu icraata, canı gönülden onay verdiğine kesinlikle inanmıyoruz. Ama gelinen nokta bu.
MEB, öylesine önemli reformlara soyundu ki, arada böyle aykırı kararlar gözden kaçarsa, hele hele FATİH projesi zaafa uğratılırsa, bunun hiçbir mazereti olamaz!..

Öğrenim özgürlüğü
Çok zor koşullarda akademik kariyer peşinde koşan öğretmenler, MEB’in bu kararına karşı “Neden istemediğimiz bir üniversitede yüksek lisans, doktora eğitimi alalım?” diye tepki gösteriyorlar. Haklılar. Hem de çok haklılar. İşte bu konuda onlardan gelen mesajlardan bazı satır başları:
“Yüksek lisans ve doktora yapan öğretmenler olarak, eylül ayından beri psikolojik olarak zor durumdayız. ALES ve KPDS’ye girdik yüksek puanlar aldık. Mülakatları geçtik binlerce kişi içerisinden seçilerek üniversitelerde yüksek lisans eğitimi almaya hak kazandık. Sonra bir sabah bir baktık ki özür grubu tayinler yılda bir kez yapılacak. Lakin biz bunu bilmeden zaten kayıtlarımızı yaptırmıştık. Ben her hafta 1300 km yolu, sırf üniversitede yüksek lisans dersime girebilmek için gidiyorum, sonra da hemen geri dönüyorum. Şimdi soruyorum: Bu durumdaki öğretmenden ne kadar verim beklenebilir? Yüksek lisans derslerimize mi çalışalım, yol yorgunluğumuzu mu giderelim yoksa öğrencilere ders mi anlatalım? Aralık ayında özür grubu tayini yapılacağı söylendi ama sadece bazı eş durumlarında tayinler yapıldı. Peki yönetmelik ne diyor: ‘Özür durumunda bağlı tayinler eş, öğrenim, sağlık ve olağanüstü halleri kapsar. Bunlar bir bütündür. Aynı anda yapılır.’ Bizlere burada da haksızlık yapıldı. Mağdur edildik. Güz döneminde çoğumuz bu yorgunluğa dayanamayarak yüksek lisans derslerinden devamsızlıktan kaldı. Şimdi bunun sorumlusu öğretmenler mi? Yoksa eğitim almamızı engelleyen MEB mi? Her ilde üniversite var doğru ama göstermelik. Tabela asmakla üniversite olunmuyor. Bizler neden istemediğimiz bir üniversitede yüksek lisans eğitimi alalım? Sayın bakanın kendisi istemediği üniversitede mi eğitim almış? “

Neden izin verildi?
“Sayın Bakan, cuma günü katıldığı bir televizyon programında tezsiz yüksek lisansı ahlak dışı bulduğunu söyledi. Tezsiz yüksek lisansa devam zorunluluğu var, 2. sınıfta tez yerine proje verilmektedir. Yabancı dilim ileri düzeyde olmadığı için başvurduğum bölümüm, kendi alanımdır. Eylülden beri yüksek lisansıma devam etmek için Konya-Çanakkale arası gittiğim mesafe ve yol masrafı, ekonomik olarak beni çok yordu. Bu yetmiyormuş gibi, tezsiz yüksek lisans yaptığım için ahlak dışı davranıyorum diye itham edilmek gerçekten üzücü. Tezsiz yüksek lisans programlarının açılmasına müsaade eden YÖK ve üniversiteler, devletten izin almadan mı bu bölümleri açtılar? Bizim suçumuz, kendi alanımızda Tezsiz Yüksek Lisans yapmak mıdır? Sayın Dinçer’in Doğu hizmetini tamamlayan öğretmenlerin, yüksek lisans tayinini hukuki düzenlemeye dahi gerek duymadan engelledim demesi ne kadar doğrudur?..”
Özetin özeti: Çözümsüzlük değil, çözüm esas alınmadığı sürece, bu tartışmalar daha çok su kaldırır...

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.