OKULLARA MESCİT AÇILABİLİR

OKULLARA MESCİT AÇILABİLİR

OKULLARA MESCİT AÇILABİLİR

 

Bilindiği üzere; dini inanışlara sahip olma, kişinin varlığına eklemlenmiş bulunan en temel haklar arasında yer almaktadır. Söz konusu hak, Türkiye Cumhuriyeti'nin de imzalamış olduğu 10Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 18'inci maddesinde de açıkça tanınmıştır.
 
Anılan madde uyarınca, “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır”. Bir dini inanışa sahip olma, beraberinde o inanç sisteminin gerektirdiği çeşitli yükümlülüklerin hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Buna paralel olarak, söz konusu Bildirge'nin mezkûr maddesinde, inanç özgürlüğünün, din veya inancını, tek başına veya topluca ve kamuya açık veya özel olarak öğretme, uygulama, ibadet ve uyma yoluyla açıklama serbestliğini de kapsadığı açıkça hüküm altına alınmıştır. Söz konusu hakkın, diğer kişilerin özgürlüklerine müdahil olmadığı takdirde geçerli olacağı tabiidir.
 
Uluslararası hukukta kabul edilmiş inanış ve ibadet özgürlüğü, 2709 Sayılı 1982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 24'üncü maddesinde kendisine yer bulmuştur. Anılan madde uyarınca,
“Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”. Söz konusu maddede, temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması kaydıyla; ibadet, dinî ayin ve törenlerin serbest olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır.
 
Konunun uygulanmasına ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Başkanlığı'nın 13.12.1977 Tarih ve 18079 (11926) Sayılı “İbadet Etmek İsteyen Öğrenciler” konulu, Valiliklere gönderilen ve halen yürürlükte olan Genelgesinde aynen aşağıdaki ifadeler yer almaktadır
 
(09.02.1978 tarihli Tebliğler Dergisi);
“Bazı öğrenci velileri, Bakanlığımıza zaman zaman yaptıkları müracaatlarında ibadet etmek isteyen çocukları için okul müdürlüklerince kolaylıkların gösterilmesini talep etmektedirler. Bilindiği gibi din ve vicdan hürriyeti Anayasamızın 19. Maddesi ile teminat altına alınmıştır.
 
Bu itibarla Bakanlığımıza bağlı okullarda, ders saatleri dışında ibadetini yerine getirmek isteyen öğrencilere okul idarelerince mümkün olan kolaylıkların gösterilmesi gerekmektedir.”
Aynı şekilde, 04.11.1985 tarih ve 2198 sayılı Tebliğler Dergisi'nde yer aldığı üzere, Ortaokul ve Liselerde, ibadetini yapmak isteyen öğrenciler için oda bulundurma zorunluluğu bulunmaktadır.
 
4+4+4 eğitim sistemi ile zorunlu eğitim oniki yıla çıkarılmıştır. Bundan dolayı öğrenciler dini açıdan mükellef oldukları halde okul hayatlarına devam etmek zorundadırlar. Sisteminin zorunlu olması nedeniyle öğrenci ve çalışanların taleplerine kulak tıkamanın izahı olamaz.
 
Haftalık ders saatlerinin artırılmış olması, öğrencilerin gün içinde okulda kalma süreleri de artırmıştır. Eğitim hayatının devamı olan üniversitelerin tamamında ya bir cami ya da mescit olduğu halde okullarda bu ihtiyacın görmezden gelinmesi anlaşılır bir durum değildir.
 
Tüm uluslararası ve ulusal düzenlemeler bu yönde olmakla birlikte, ne yazık ki gerçekte söz konusu kapsamda ibadetlerin yerine getirilmesine uygun alanların oluşturulmaması nedeniyle, çeşitli mağduriyetlerin yaşandığına sıklıkla şahit olunmaktadır. Bu anlamda, ihtiyaç sahipleri ibadetlerini yerine getirebilmek amacıyla, çok uygun olmayan alanları kullanmak zorunda kalmakta; bu durum ise hem ibadet edenler, hem de diğer kişiler nezdinde çeşitli rahatsızlıkların doğmasına neden olabilmektedir. Hatta uygun bir ibadet yeri bulamadıkları için dini vecibelerini yerine getiremeyen inanç sahipleri manevi huzursuzluk yaşamakta ve temel hak ve hürriyetlerinden yararlanamamanın hayal kırıklığını taşımaktadır.
Üyemiz olsun olmasın, eğitim çalışanları sendikamıza başvurarak, en doğal hakları olan inançları gereği ibadetlerini yerine getirebilme imkânlarının olmamasından ötürü serzenişte bulunmaya devam ediyorlar. binlerce insanın bu haykırışına seyirci kalmamız beklenemez.
 
Gerek Anayasal haklarımız, gerekse Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1977 tarihli 11926 Sayılı Genelgesi gereği, okul idarecilerinin ibadetlerini yapmak isteyenlere bir yer göstermesi gerekmektedir.
 
Bakanlığın soruna duyarsız kalmasını insan haklarının ihlali sayacağız.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde, okullarda ibadethanelerin açılmasının, hem bir ihtiyaç, hem de yasal bir zorunluluk olduğunu; aynı zamanda herhangi bir olumsuzluğu da beraberinde getirmeyeceğini mütalaa etmekteyiz. Bize göre; insana saygı, ancak insanı insan yapan bütün değerlere saygı gösterilmesi halinde hayata geçebilir. Bir kişinin iç dünyasının en önemli unsurlarından biri olan inanç dünyasına gösterilecek saygı ise, insana saygıya dayalı demokratik bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel niteliklerine uygun olacaktır. Bu anlamda, idarenizin her yönü ile makul olduğunu düşündüğümüz bu talebimizin dikkate alarak oluşan mağduriyetlerin giderilmesi hususunda gerekenlerin yapılmasını talep ediyoruz.
 
Konuyla ilgili Türkiye genelinde okul müdürlüklerine, ilçe milli eğitim müdürlüklerine ve il milli eğitim müdürlüğüne dilekçeler verilmesi için teşkilatımız öncülüğünde “ibadet yeri açma talepli” dilekçe kampanyası başlatmış bulunmaktayız. Dilekçe örnekleri şubemiz başta olmak üzere ilçe başkanlarımız ve okul temsilcilerimizden temin edilebilir.
 
Mehmet Emin Sofuoğlu
Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı
Memur-Sen İl Temsilcisi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.