Okul öncesi eğitime yapılan yatırım

Okul öncesi eğitime yapılan yatırım

Okul öncesi eğitime yapılan yatırım hem toplumun hem de bireyin geleceğine yapılıyor

60-72 ay yaş grubunun zorunlu eğitime alınması için yasal değişikler hazırlanırken ülkemizde okul öncesi eğitimde okullaşma hızla artıyor. Her ne kadar Türkiye 48-60 ve 36-42 ay yaş gruplarında okullaşma oranı konusunda uluslararası ortalamaların çok altında olsa da yine de bu alanda önemli adımlar atılıyor. Son yıllarda aile temelli eğitim, yaz okulları ve mobil anaokulları gibi yaklaşımlar erken çocukluk eğitimen yapılan en büyük yatırımlar oldu.  

 

Dünyada 36-72 ay yaş grubunda okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 41 civarında iken, az gelişmiş ülkelerde bu oran çok düşük, Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde ise 60-72 ay yaş grubunun tamamında okullaşma yaygınlaştı.

 

En iyi durum Karadeniz’de 

 

Ülkemizde de özellikle resmi ilköğretim kurumları bünyesinde açılan ana sınıfları okul öncesi eğitimde hızlı bir ivme kazandırdı. Okul öncesi eğitimin yaygınlaşması için çaba harcayan Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) in hazırladığı “Türkiye’de Erken Çocukluk Eğitimi: Erişim, Eşitlik ve Kalite” başlıklı raporuna göre Türkiye’de 60-72 ay yaş grubunda en yüksek okullaşma oranı yüzde 64 ile Karadeniz, en düşük okullaşma ise yüzde 41 ile Güney Doğu Anadolu’dadır. Marmara, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgeleri Türkiye ortalamasının altında yer alıyor.  

 

Anaokullarının ücretsiz olmaması ve velilerden kırtasiye ve diğer ihtiyaçlar için 50 TL’den başlayan ücretler istenmesi dar gelirli ailelerin okul öncesi kurumlara erişimi önünde önemli bir engel oluşturuyor. Okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması da tamamen ücretsiz olması ile mümkün. Bunun için de kamuya çok iş düşüyor. Öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı, ilköğretimin ilk iki yılını 0-8 yaş gurbu çocukları kapsayacak şekilde bütünleştirmeli. Maliye Bakanlığı okul öncesi eğitime özel olarak ihtiyaç duyulan öğretiim kadrosunu sağlamalı, Devlet Planlama Teşkilatı da yatırım programlarına okul öncesi alt yapı ihtiyaçlarını karşılamak üzere ödenek koymalı.

 

İkinci dili kavramanın en iyi zamanı okul öncesi dönem  

 

Dilbilim ve eğitim alanında yapılan bazı çalışmalar yabancı dillerin çocuklara mümkün olduğu kadar erken bir yaşta öğretilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Erken yaşta dil öğreniminin okul performansında genel bir artış ve üst düzey problem çözme becerileri geliştirme gibi faydaları olacağı belirtiliyor. Bu düşünceye göre ana dili dışında bir dili öğrenen çocukların iletişim kabiliyetleri gelişiyor, bilişsel gelişimleri ise daha iyi seyrediyor. Ayrıca ikinci dil bilenler zengin bir kültürel farkındalık kazanarak gelecekte daha iyi iş imkanlarına sahip oluyorlar. TED İstanbul Okulları yabancı dil öğretmenleri küçük bir çocuğa yeni diller öğretmek için en uygun zamanın okul öncesi olduğu düşüncesinde. Öğretmenler böylelikle çocuğun dili daha hızlı öğreneceğini, daha çok aklında tutacağını ve çoğunlukla da öğrendiği dili, o dili anadili olarak konuşanlarınkine yakın bir telaffuz kazandıracağını vurguluyor. İkinci dil eğitimi alan çocukların yaratıcılık ve karmaşık problemleri çözme konusunda daha başarılı oldukları iddia ediliyor.

 

  • Çocuğun gereksinimlerine ve bireysel farklılıklarına uygun olmalı. 
  • Çocuğun psikomotor, sosyalduygusal, dil ve bilişsel gelişimini desteklemeli, özbakım becerilerini kazandırmalı ve onu ilköğretime hazır duruma getirmeli. 
  • Eğitim kurumlarında çocukların gereksinimlerini karşılamak amacıyla demokratik eğitim anlayışına uygun eğitim ortamları hazırlanmalı. 
  • Etkinlikler düzenlenirken çocukların ilgi ve gereksinimlerinin yanı sıra çevrenin ve okulun olanakları da göz önünde bulundurulmalı. 
  • Eğitim sürecinde çocuğun bildiklerinden başlanmalı ve deneyerek öğrenmesine olanak tanınmalı. 
  • Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarına gereken önem verilmeli.  
  • Okul öncesi dönemde verilen eğitim ile çocukların sevgi, saygı, işbirliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma duygu ve davranışları geliştirilmeli.
  •  Eğitim, çocuğun kendine saygı ve güven duymasını sağlamalı, ona öz denetim kazandırmalı. 
  • Oyun bu yaş grubundaki çocuklar için en uygun öğrenme yöntemidir. Tüm etkinlikler oyun temelli düzenlenmeli. 
  • Çocuklarla iletişimde, onların kişiliğini zedeleyici şekilde davranmamalı, baskı ve kısıtlamalara yer verilmemeli.
  •  Çocukların bağımsız davranışlar geliştirmesi desteklenmeli, yardıma gereksinim duyduklarında yetişkin desteği, rehberliği ve güven verici yakınlığı sağlanmalı.


Okul öncesi eğitim nasıl olmalı?
 

  • Çocukların kendilerinin ve başkalarının duygularını fark etmesi desteklenmeli. 
  • Çocukların hayal güçleri, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerileri, iletişim kurma ve duygularını anlatabilme davranışları geliştirilmeli.
  •  Programlar hazırlanırken aile ve içinde bulunulan çevrenin özellikleri dikkate alınmalı.
  •  Eğitim sürecine çocuğun ve ailenin etkin katılımı sağlanmalı.
  • Okul öncesi eğitimde çocuğun gelişimi ve okul öncesi eğitim programı düzenli olarak değerlendirilmeli.
  • Okul öncesi eğitimde değerlendirme sonuçları çocukların, öğretmenin ve programın geliştirilmesi amacıyla etkin olarak kullanılmalı.

 

Erken çocuklukta yabancı dil eğitimi  

 

Bazı erken çocukluk dönemi eğitim programlarında yabancı dil, matematik veya okuma gibi alanlar ayrı bir ders olarak veriliyor. Bazı programlarda ise tüm veya bazı dersler öğrenilen yabancı dilde yapıyor. Uzmanlara göre küçük çocuklar için dil öğrenmek doğal bir süreç. Bazı eğitimcilerin karşı çıkmasına rağmen, bazıları da çocukların yabancı dille mümkün olduğu kadar erken bir yaşta tanıştırılması gerektiği düşüncesinde. Okul öncesinde yabancı dili destekleyen uzmanlara göre yuvada veya anaokulunda yabancı dil derslerine yer vermek çocukların tüm gelişim alanlarında potansiyellerini gerçekleştirmelerini desteklemeleri için mükemmel bir yol. Uzmanlara göre yabancı dilde öğretim programlarında çocuklar tam akıcılık kazanmaya çalışır. Öğrendikleri dilde düşünme ve hareket etme eğilimleri gelişir. Dilde yüksek seviyede bir genel yeterlik kazanabilirler. Çocuklar yabancı dilde eğitim programında öğrendikleri yabancı dili tüm duyularını uyaran, kapasitelerini zorlayıcı, samimi ve duygusal anlamda destekleyici bir ortamda proaktif bir biçimde kullanma ve tekrarlama fırsatına sahip olurlar.
 

 

Çocuk en iyi yaşıtlarıyla bir arada öğrenir

Çocuğun zihinsel,  sosyal, duygusal ve fiziksel açıdan en hızlı olduğu dönem erken çocukluk eğitimidir. Bu dönemde oluşturulacak temel, kişinin tüm hayatı boyunca etkili olacaktır. Bu nedenle erken yaşlarda çocuğun aldığı eğitim, ona sunulacak deneyim ve uyarıcılar  onun beyin gelişimine  büyük destek verir.

 

Çocuğun gelişimi çevre ile etkileşim sonucu olmakla birlikte, çevreden en fazla erken çocukluk döneminde etkilenir. Unutmamak gerekiyor ki, çevre sadece çocuğun içinde bulunudğu yakın aile ile sınırlı değil. Çocuğun dolaylı ya da doğrudan etkileşimde olduğu aile, akraba, okul öncesi eğitim kurumu, ailenin içinde bulunduğu topluluk, kurumsal topluluk, sosyo-politik çevre ve medya gibi değer çevreler de gözönünde bulundurulmalı. Bu nedenle sadece ailelerin değil, toplumun tüm kesimlerinin erken çocukluk eğitimine duyarlı olması gerekiyor.

 

AÇEV’e göre erken yaşlarda çocuklar riske karşı zayıftırlar. Gelişim yönü erken müdahale programları ile değiştirilebilir. Bu nedenle okul öncesi dönemde hem çocuk, hem de ailesi okula hazır olursa bu çocuğun okula devamını, başarısını, ilerlemesini sağlar ve kendine güveni arttırır.  

 

Çocukların daha sonraki yaşamlarında çok önemli bir yeri olan 0-6 yaş arasında bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal, zihinsel ve dil gelişimleri ilköğretim öncesinde tamamlanır. “Erken Çocukluk Çağı” diye de adlandırılan bu süreçte başlangıçta çocuğun gelişiminde aile ve çevresi birinci derecede etkili olur. Ancak, daha sonraki yıllarda bu çevre çocuğun tüm gelişim ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalabilir. O zaman da devreye, çocukların yaşıtlarıyla kendi çevrelerini oluşturup gelişimlerini en sağlıklı, en doğal biçimde yaşayabilecekleri bir ortam sağlayan okul öncesi eğitim kurumları girer. Bu kurumlarda uygulanan programlar, çocuğa sunulan ortam planlı, sistemli, çocukların yaş ve gelişim özelliklerini destekleyici nitelikte olduğu için gelişimde büyük önem taşır.

 

Okul öncesinde kendini tanıyor 

 

Okul öncesi eğitim çocuğun, kendi bedensel yapısını tanıması, özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve vücudunu etkin bir biçimde kullanabilmesine yardımcı olur. Çocuk buralarda grup içine katılmayı, sağlıklı ilişkiler kurmayı, günlük yaşamda gerekli kuralları öğrenerek temel alışkanlıklar kazanmayı, kendine ve başkalarına olumlu tavır geliştirmeyi öğrenir. Ayrıca, paylaşma, yardımlaşma, dayanışma gibi sosyal becerileri de bu kurumlarda kazanır.

 

Okul öncesi eğitim; çocuğun cinsel kimliğini kazanarak, benlik kavramını geliştirmesini ve kendini ifade etmesine fırsat verecek ortamlar hazırlayarak özdenetimini geliştirmesini ve kendine güvenli bağımsız bir kişilik kazanmasını destekler. Bunun dışında çocuğun akıl yürütme yeteneğini, yaratıcılığını ve hayal gücünün gelişimini sağlamada okul öncesi eğitim etkilidir.

 

Tuta Özgen (TED İstanbul Koleji Özel Eğitim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı)

Öğrenme süreci eğlenceli hale geldi 

Araştırmalar küçük bir çocuğa yeni diller öğretmek için en uygun dönemin doğumdan 10 yaşına kadarki dönem olduğunu ileri sürmektedir. Bu dönemde çocuklar dili daha hızlı öğreniyor, öğrendiği dili, anadili olarak konuşanlara yakın bir yetkinlikle kullanabiliyor. TED İstanbul Koleji Okul Öncesi Programı 2011-2012 eğitim-öğretim yılı için yeniden yapılandırılmıştır. Dünyadaki başarılı örnekler incelenmiş, bilimsel araştırmalar ve literatür taraması yapılmıştır. Bire bir hiç bir programın kopyası olmayan bu müfredat, özgün bir çalışmadır. Yeniden yapılandırma sürecinde ulusal kimliğimiz ve anadilimizin önemi öncelikli kriterimiz olmuş ancak çok erken yaşta ikinci dilde anadil yetkinliğinin kazandırılması için müfredat ve müfredat uygulamaları geliştirilmiştir. Yeni programımız disiplinler arası bir yaklaşıma sahiptir. Örneğin, yiyecekler ile ilgili bir tema işlenirken Türk ve Yabancı Öğretmenler, Resim, Beden Eğitimi, Müzik gibi branş öğretmenleri Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Programında belirtilen alan, amaç ve kazanımlar doğrultusunda sarmallık ilkesi ile aynı tema ile ilintili bir şekilde dersleri sürdürürler. Kazanımlar her disiplin ile ilişkilendirilmiştir. Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler vb. tüm alanlarla çok yumuşak geçişlerle bağlantı kurulmaktadır. Programın en güçlü yanı öğretmeye dayalı olmamasıdır. Soru ve hipotezlerle başlayan keşif ve öğrenme süreci, öğretmenlerin doğru soruları sormaları ve merak uyandırmaları ile öğrencileri bilgiye ulaştırmayı ve bilgiyi kendilerinin yapılandırmasını hedeflemektedir. Öğrenme süreci, oyun, şarkı, deney gibi sayısız etkinlikle eğlenceli hale getirilmiştir. Yabancı dil bir ders değildir, bilgiyi yapılandırma sürecinde araç olarak kullanılmaktadır. Öğrencilerimiz anadili ingilizce olan yaşıtları ile aynı hikâyeleri dinler, şarkıları öğrenir, oyunları oynarlar.

 

◊  Eğitimde fırsat  eşitliği sağlar.
◊  Öğrenme yaşamında daha  fazla uyum ve başarı yaratır.
◊  Daha uzun süreli öğrenimi ve eğitimde cinsiyet eşitliğini destekler.
◊  Bu eğitimi alan çocuklar yaşıtlarıyla aile içinde ve tüm çevrelerinde daha iyi iletişim kurarlar.
◊  Okullaşma oranını yükseltir,  bu sayede toplumun eğitim düzeyi gelişir, bu da istihdamı, geliri ve refahı arttırır.
◊  Ailenin bilgilendirilmesi  ile gerekli beslenme ve sağlık hizmetleri sağlanır ve  bunun sonucunda sağlıklı kuşaklar yetişir.
◊  Zaman içinde sosyal yatırım maliyetleri düşer ve uzun vadede yoksulluk döngüsü sonlanır.
◊  Erken yaşta eğitim alan çocuklar, mesleki statüsü daha yüksek işlerde çalışır ve daha iyi gelir elde eder.
◊  Bu eğitimi alanlar daha fazla gelir vergisi öder, çoğu bilgisayar kullanır ve kredi kartı  sahibi olur.
◊  Erken çocukluk eğitimine yapılan  1 liralık yatırım  7 lira olarak  geri döner.

 

Erken eğitim alanla almayan arasında iki yıl fark var 

 

Yaşamın temeli aslında 0-6 yaşta atılıyor. Öğrenme hızının en fazla olduğu, beyin gelişiminin  büyük bölümünün bu dönemde tamamlandığı düşünülürse okul öncesinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. O nedenle bu dönemde verilen eğitim çok önemli hale geliyor. İşte bu nedenle  3 gün boyunca okul öncesi eğitimin önemini ve yararlarını anlatmaya çalışacağız.

 

Çocukların yaşadıkları deneyimler, yeterli beslenmeleri, etkilişimde bulunmaları gelişimleri için okul öncesi eğitim başlangıç noktası. Çocuğun gereksinimine ve bireysel farklılıklarına uygun eğitim alması onun ilerde iyi bir yetişkin olmasına yardımcı oluyor. Ülkemizde daha çok çocuğun kaliteli erken çocukluk eğitiminden yararlanabilmesi için yatırım şart.

 

Okul öncesi eğitimin önemini kavramak için öncelikle çocuk üzerindeki geliştirici etkilerine bakmak gerekiyor. Uzmanlara göre özellikle zihinsel gelişimin yüzde 70’i, 0-6 yaş döneminde tamamlanıyor.

 

Bir insanın hayatında bu kadar önemli olan dönem, çocuğun ilerde kişilik yapısının, davranış şekillerinin, değer yargılarının, kısaca geleceğinin şekillenmesinde çok etkili.  

 

Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitimi son birkaç yıldır yaygınlaştırmaya hatta zorunlu hale getirmeye çalışıyor. Şu anda 57 ilde zorunlu okul öncesi eğitim uygulanıyor. Ülkemizde bu dönemde okullaşma oranı yüzde 39. Bu rakamın sadece 5 yaş grubunda yüzde 65 olduğu belirtiliyor. 4-5 yaş grubunda okul öncesi çağ nüfusunda 2 milyon 400 bin çocuk bulunuyor. Bu yaş grubunda okullaşma oranında yüzde 45 hedefleniyor. Bununla yetinilmedi, 32 ilde okullaşma oranı yüzde 93.1’lere yükseldi. Ancak, yine de bütün bunlar yetersiz. Çünkü, Avrupa ülkelerinde okullaşma oranı yüzde 80’lerde. 

 

Zorunlu hale geliyor 

 

2012-2013’te 5 yaş grubu zorunlu eğitime geçmesi planlanıyor. Bunun için anaokulu sayısı hızla artıyor. Geçtiğimiz yıla göre bu sayı 300 artarak 1426’ya ulaştı. Bu yılın sonunda hedeflenen rakam 1500.  

 

Nüfusun yarıdan fazlası 25 yaşın altında olan ve yılda 1.4 milyon bebeğin doğuduğu ülkemizde 0-6 yaş grubunda yaklaşık 10 milyon çocuk bulunuyor. Ancak, çoğunlukla bu çocukların 5-6 yaş grubundakiler okul öncesi eğitimden yararlanabiliyor.  

 

3-5 yaş grubunda ülkemizde 3 milyon 738 bin 135, 4-5 yaş grubunda 2.464.298, 6-13 yaş grubunda 10.207.658 çocuk bulunuyor.  

 

Dünyada ve özellikle Avrupa ülkelerinde okul öncesi eğitime yatırım dikkate alındığında ülkemiz bu konuda zayıf kalıyor. Ancak, son yıllarda bu alana yapılan yatırım sevindirici.

 

Başarı erken çocukluk eğitimine bağlı

 

Araştırmalar erken çocukluk eğitimi alan çocukların almayanlara oranla daha yüksek zihinsel beceriler ve eğitime yatkınlık sergilediklerini ortaya koyuyor. Bu gelişim, kaynaklara ulaşma şansı kısıtlı çocuklarda yani risk altındaki çocuklarda daha belirgin hale geliyor.

 

Erken çocukluk eğitiminin okulda başarıyla ilişkisini inceleyen araştırmalar, ilk ve ortaöğrenimdeki başarının erken çocukluk eğitimine bağlı olduğunu gösteriyor. Kaliteli erken çocukluk eğitimi programlarına katılan çocuklar okula daha iyi hazırlanıyor, okulda daha başarılı oluyor, sınıfta kalmaları veya okulu terk etmeleri daha düşük olasılık haline geliyor. OECD tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2003 sonuçlarına göre Türkiye’de erken çocukluk eğitimi alan ve almayan öğrenciler arasında yaklaşık 2 okul yılına denk başarı farkı var.  

 

Kariyeri de belirliyor 

 

Erken çocukluk eğitimiyle kazanılan donanım, dil yeteneği, çalışan nüfusa katılım yaşı, mesleki statü ve hatta bilgisayar kullanmına yatkınlık gibi modern hayatın sağlamaya yönelik sayısız alanda büyük etki var. Eğitim alanlar potansiyelini en üst düzeyde kullanmayı öğreniyor, fiziksel ve zihinsel yeteneklerini geliştiriyor, çevresiyle rahat iletişim kuruyor, kendine daha fazla güveniyor. Bu eğitim sadece çocuğun sağlıklı ve başarılı bir yetişkin olmasına katkıda bulunmuyor, orta ve uzun vadede tüm toplumu etkileyen sosyal ve ekonomik sonuçlar da getiriyor. Ancak, Türkiye’de erken çocukluk eğitimine çok sınırlı sayıda çocuk erişebiliyor. Genellikle yoksullar bu hizmetten yararlanmıyor. Türkiye, birçok alanda daha güçlü olduğu Gürcistan, Ürdün, Fas, Bulgaristan gibi ülkelerin bile bu alanda çok gerisinde kalıyor. Okulöncesi eğitimin amacı çocukların bedensel, zihinsel, duygusal gelişimini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını onların ilköğretime hazırlanmasını, koşulları elverişsiz çevrelerden gelen çocuklar için ortak bir yetiştirme ortamı yaratılmasını, Türkçe’nin doğru ve güzel konuşulmasını sağlamaktır.

 

Okul öncesi eğitim neden gerekli?

 

  • Çocukta zeka gelişiminin  yüzde 70’lik kısmı 7 yaşına  kadar tamamlanır.

 

  • Çocuğun grup içine katılması,  sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olgular  bu yaşta gelişir.

 

  • Bu dönemdeki sapma ve olumsuzluklar çocuğun bütün yaşamını olumsuz yönde etkiler.

 

  • Farklı kültür ortamlarından  ve ailelerden gelen çocuklar  ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk kendine güven duygusunu bu kurumlarda kazanmaya başlar.

 

  • Dilini doğru, yanlışsız ve güzel konuşmayı bu yaşta öğrenir. Toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar.

 

  • Nesneleri, eşya ve varlıkları, temel bir takım becerileri, davranışları, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenmeye başlama yaşı 4-6 yaşları arasındadır.

 

  • Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitim zorunlu ve gereklidir.

http://www.hurriyetegitim.com/haberler/30.05.2011/erken-egitim-alanla-almayan-arasinda-iki-yil-fark-v.aspx

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.