Öğretmene mobbing ile ilgili önemli Danıştay kararı!

Öğretmene mobbing ile ilgili önemli Danıştay kararı!

Bu yazımızda bir öğretmene yapılan mobbingi köşemize taşıyarak öğretmenler üzerinde başka mobbing uygulaması yapılıp yapılmadığı hususunda Millî Eğitim Bakanlığının gerekli araştırmaları yaparak bu konularda daha duyarlı olmasını ve gerekli tedbirleri...

Bu yazımızda bir öğretmene yapılan mobbingi köşemize taşıyarak öğretmenler üzerinde başka mobbing uygulaması yapılıp yapılmadığı hususunda Millî Eğitim Bakanlığının gerekli araştırmaları yaparak bu konularda daha duyarlı olmasını ve gerekli tedbirleri almasını isteyeceğiz. 

Kararda mobbing nasıl tanımlanmıştır?

Danıştay İkinci Dairesinin Esas No : 2015/6046 ve Karar No : 2017/6537 nolu kararında kamu kurumlarında yaşanan mobbingle ilgili önemli bir karar verilmiştir. Bu Karara göre; Ders programının haftanın geneline yayılarak zorlaştırılması ve aynı gün birkaç okula gidilecek şekilde program yapılması, birbirine uzak dört okulda birden görevlendirilmesi, davacıya birbiriyle çakışan görevler verilmesi hususlarının mobbingin (psikolojik tacizin) göstergesi olduğu ve bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Mobbing; işyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanmaktadır.

Mobbinge maruz kalan kişilerin, gördükleri zararın büyüklüğü ve etkisiyle işlerini yapamaz duruma gelmeleri söz konusudur. Psikolojik tacizin (mobbing) en bariz örneklerine ise; kendini göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, aşağılamak, sürekli eleştirmek, iş ortamında yokmuş gibi davranmak, iletişimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoş olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesi, ağır işler verilmesi ve her türlü kötü muamele, tehdit gibi durumlar gösterilmektedir.

Olayda ise, öğretmen olan davacının, ders programının haftanın geneline yayılarak zorlaştırıldığı ve aynı gün birkaç okula gidecek şekilde program yapıldığı, birbirine uzak dört okulda birden görevlendirildiği, davacıya birbiriyle çakışan görevler verildiği, idarece uygulanan mobbing neticesinde ruhsal ve psikolojik sağlığının bozulduğu, çalışma şevkinin kırılmak suretiyle manevi zarara uğratıldığı, tüm bunların neticesinde yaşadığı ağır manevi acı ve ıstırap nedeniyle davalı idareden maddi ve manevi tazminat isteminde bulunması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İddiaların fiziksel ve manevi etkileri, süresi ve yoğunluk derecesi önemli

Davacının iddialarının fiziksel ve manevi etkileri, süresi ve yoğunluk derecesi gibi unsurlar değerlendirildiğinde; ders programının haftanın geneline yayılarak zorlaştırılması ve aynı gün birkaç okula gidecek şekilde program yapılması, birbirine uzak dört okulda birden görevlendirilmesi, davacıya birbiriyle çakışan görevler verilmesi şeklindeki eylemlerin kişilik haklarını ihlal ederek, davacı üzerinde fiziki ve ruhsal etkilerinin olması mümkün olmaktadır.

Nitekim, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezince davacı hakkında düzenlenen ve dosya içerisinde yer alan 21/01/2014 günlü raporda, "davacının ilk defa 3 yıl önce yaşadığı ve devam eden çalışma hayatındaki sorunlar sonrası oluşan ruhsal belirtileriyle travma sonrası stres bozukluğu ön tanısıyla izlemi ve tedavisinin devam ettiği" hususlarına yer verildiği görülmüştür. Sonrasında da travma sonrası stres bozukluğu tanısıyla, davacıya çok sayıda istirahat raporu verildiği görülmüştür.

Ayrıca; davacının, iddialarından birine (farklı okullarda görevlendirilmesi) ilişkin olarak, ilçe milli eğitim müdürü hakkında şikayetçi olduğu ve neticesinde, Ilgaz Sulh Ceza Mahkemesi'nin 28/05/2014 günlü ve E:2014/20, K:2014/52 sayılı kararıyla, ilçe milli eğitim müdürünün, davacıya karşı tehdit eylemi nedeniyle adli para cezası ile cezalandırılmasına, kararın devamında ise sanık hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildiği ve yapılan itiraz reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, öğretmen olan davacının, ders programının haftanın geneline yayılarak zorlaştırıldığı ve aynı gün birkaç okula gidecek şekilde program yapıldığı, birbirine uzak dört okulda birden görevlendirildiği, davacıya birbiriyle çakışan görevler verildiği, kendisine uygulanan mobbing neticesinde ruhsal ve psikolojik sağlığının bozulduğu dikkate alındığında, olayda, manevi tazminata ilişkin koşulların oluştuğu sonucuna varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının duyduğu elem ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, Mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın, manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak miktarda, fakat aynı zamanda duyulan elem ve ızdırabı giderecek oranda saptanarak davalı idare tarafından davacıya ödenmesine hükmedilmesi gerekmektedir. 

Mobbing yaşanırken Bakanlık olaydan haberdar oldu mu?

Bizim bu kararda merak ettiğimiz husus ise bir öğretmene bu tür muameleler yapılırken MEB İl Müdürünün, Valinin ve Bakanlığın bu konudan haberinin olup olmadığıdır. Ayrıca, bu işlemi yapan İlçe Müdürü hakkında disiplin işlemi yapılıp yapılmadığıdır. Şayet bu ilçe müdürü hakkında hiçbir disiplin işlemi yapılamamışsa vay bizim halimize. 

Eğer bir öğretmenin disipline aykırı davranışı varsa gereği yapılmalıdır. Ama bir amirin kişisel kaprisleriyle hiçbir suçu olmadığı halde bir öğretmen köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyorsa ve bu öğretmen de sahipsiz bırakılıyorsa bunun vebalinden kimse kurtulamaz. Herkesin birbirini sevmek gibi bir zorunluluğu yoktur, ama saygı duymak zorunda olunduğu unutulmamalıdır. Kamu gücü, kamu personelinin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallansın diye değil, sadece ve sadece kamu yararı ve etkin kamu hizmeti için kullanılabilir. Eğer öğretmenlerimiz bu kadar yalnız bırakılırsa inanın bu işin faturası çocuklarımıza çıkar. 

Disiplin soruşturmasında nasıl bir yol izlenmelidir?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun Esas No : 2015/2318 ve Karar No : 2017/1524 nolu kararında disiplin soruşturmalarında birden fazla soruşturmacı görevlendirilip görevlendirilemeyeceği ile soruşturmacılarda aranan şartların neler olması gerektiği karara bağlanmıştır.

Bu Kararda; 1- Disiplin soruşturmalarında birden fazla soruşturmacı görevlendirilmesine hukuken bir engel bulunmamakla birlikte, soruşturmacıda aranan koşulların, görevlendirilen tüm soruşturmacılar yönünden sağlanması gerekmektedir.

2- Birden fazla soruşturması tayin edilen durumlarda sadece biri yönünden koşulların varlığının yeterli olduğunun kabulünün, soruşturma yapma yetkisini haiz olmayan, kamu görevlisinin astı konumundaki soruşturmacının katılımıyla ortaya çıkacak soruşturma raporuna dayalı disiplin cezası verilmesi sonucunu doğurması nedeniyle, disiplin soruşturmalarının tarafsız ve objektif olarak gerçekleştirilmesi amacı ile bağdaşmamaktadır.

3- Bu durumda, davacı hakkında iddia edilen fiillerin sübuta erip ermediğinin, kadro ve unvan bakımından davacıdan daha üst ya da en azından aynı statüde bulunan soruşturmacılar tarafından usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma sonucu ortaya konulması ve buna göre işlem tesis edilmesi gerekirken, görevlendirilen soruşturmacılardan birinin davacının astı konumunda olması karşısında onun da katılımıyla düzenlenen soruşturma raporuna dayanılarak verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

YeniŞafak - Ahmet Ünlü

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.