ÖĞRETMENDEN YÖNETİCİ OLUR MU?

ÖĞRETMENDEN YÖNETİCİ OLUR MU?

ÖĞRETMENDEN YÖNETİCİ OLUR MU?

Vaktiyle bir başka büyüğümüz de Bakan olur olmaz Okullardaki müdür yardımcısı sayısına takmıştı. Konuşmasında okullardaki müdür yardımcısı sayısının çok fazla olduğundan bahisle; “okul başına ortalama 5 müdür yardımcısı düştüğünü” ve bunları öğretmenliğe kazandıracaklarını söylemişlerdi. Ben bu haberi okuduğum gazetenin Ankara bürosuna bir faks geçerek uyarıda bulundum. Hiçbir okulda hiçbir şekilde müdür yardımcısı sayısının 5’i geçemeyeceği, birçok okulda müdür yardımcısının bulunmadığını v.s. anlatarak okul başına ortalama 5 müdür yardımcısı düşmesinin mümkün olmadığını Sayın Bakan’a uygun bir şekilde iletilmesini istedim. Sayın Bakan daha sonra kendisi müdür yardımcısı sayısını arttırarak Norm Kadro yönetmeliğindeki hiçbir okulda hiçbir şekilde müdür yardımcısı sayısının “5’i geçemeyeceğini”, “7’yi geçemez” şeklinde değiştirdiler.

Yanlış yapmak beşeriyettendir. Yanlışı düzeltmek ise erdemliliktir.

 

Milli Eğitim Camiası Bir Bütündür

İnsan bedeninde nasıl ki çeşitli organlar var. Bu organların her biri kendine has hayati görevler yapıyor. Hepsi de birbirinden bağımsız iş yapıyor gibi görünse de aslında hepsi bir bütün olarak vücudun bekası için çalışıyor. İşte bende Milli Eğitim Camiasını bir beden olarak, çalıştığımız birimleri de bu bedenin birer organı olarak düşünüyorum. Öncelikle çalıştığım organdaki işlerin sağlıklı yürümesinden sorumlu olduğum gibi diğer organların sağlıklı çalışmasını da düşünmek zorundayım. Bu düşünce insana ayrıca bir sinerji yüklemektedir. Hiç kimse kendi işimi yaparım gerisi beni ilgilendirmez diyemiyor.

               

Bir öğretmendim, idareci olmak istemedim fakat oldum

Benim parayla pulla işim olmadı, olmaz da. Sadece ve sadece hayatın bizlere yüklediği yaratılışımızdan kaynaklanan misyonumuzu sürdürebilmek için gerekli ihtiyaçlarımızı karşılamak yeterlidir. İşte bu anlayışla öğretmenliği tercih ettim. Bu tercihimden bazen pişmanlık duysam da genelde memnunum.

Bizim öğretmenlik yaptığımız zamanlar sınavla falan idarecilik yoktu. İdareciye ihtiyaç olduğunda okuldaki öğretmenler arasından bir arkadaşı uygun görürdük ve onu desteklerdik. Ben hiçbir zaman idareci olmak için arkadaşlarımla mücadeleye girişmedim. Bu yüzden hiç biriyle bu bağlamda bir kırgınlık yaşamadım. Hepsiyle iyi ilişkiler kurmaya çalıştım. Çünkü ekip ruhu için bu gerekliydi.

 

Peki, neden idareci oldum

Arkadaşlarımız bizimde idareci olmamızı istiyorlardı. Hatta idareci olmak istemediğim için bana kızanlar vardı. “Beş para etmez insanlar başımıza adam oluyorlar da siz neden idareci olmuyorsunuz” türünden yakınmalar yerini suçlamalara terk etmeye başladı. Ezilen insanları gördükçe ben de kendimi suçlu hissetmeye başladığım bir zamanda ve yine dostlarımın ısrarıyla sınava girdim. Ondan sonra kendimi idareci olarak buldum.

 

İlçe milli eğitim müdürlüğü yaptım

İki şube müdürü olarak çalıştığımız bir ilçede benim müdür vekili olmam istendi. Ben de diğer arkadaş olsun bende onu desteklerim, böylece uyum içinde bir ekip oluştururuz dedim. Fakat önerim kabul edilmeyince kendimi ilçe milli eğitim müdür vekili olarak buldum.Bu süre içinde; Türkiye Coğrafyası, Kartografya, Klimatoloji, Şehirler Coğrafyası, Bölge Planlamasının Coğrafi Esasları, Bitki Coğrafyası, Toprak Coğrafyası, Ziraat Coğrafyası, Nüfus Coğrafyası, Yerleşme Coğrafyası, Jeoloji, Jeomorfoloji, Ekonomik Coğrafya, Ulaşım Coğrafyası derslerini okumamın faydalarını çok gördüm. Tapu kadastroda, milli emlakta, belediyede, meteorolojide hiçbir sıkıntı çekmedim.

 

Kim daha iyi idareci

Konusunda kim ileriyi görüp tedbir alabiliyorsa idareci odur. Kim ileriyi görüp zamanı iyi değerlendirmesini biliyorsa idareci odur. Bu konuda başımdan geçen olaylardan sadece birini anlatacağım;

2002-2003 Eğitim Öğretim yılında kış şiddetli geçiyordu. Kar, köy yollarını kapattığında taşımalı eğitim ve köyden gelen öğrencileri okullarına getirecek araçlar çalışamıyordu.  Bir coğrafyacı olarak meteoroloji müdürüyle iş birliği yaparak 3 kez yollar kapanmadan kar tatili verilmesi için Kaymakam beyi ikna ettik. Öğrencilerin hiç biri yolda kalmadı. Hepsi evlerine gittikten sonra yollar kapandı. Biz bunu Emirdağ ilçesinde yaptık.

 

İstanbul perişan oldu

Bizler Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde meteorolojinin kendisine giderek bilgi aldık ve belki de muhtemel birçok mal ve can kayıplarını önledik. O yıl İstanbul gibi en büyük ilimizi yöneten en seçkin yöneticiler bütün meteorolojik uyarılara rağmen önceden tedbir almadıkları için aciz ve çaresizlik içinde kaldılar. Çevre faciaları yaşandı. Fakat hiçbir makam sahibi büyüğümüz onları zan altında bırakacak tek bir açıklama dahi yapmadı. İstanbul ancak ertesi yıl meteorolojik uyarılara dikkat etmeye başladı. Yani bizi bir yıl geriden takip ettiler. Bu, bir yılda ise İstanbul’da can ve milyonlarca liralık mal kaybı meydana geldi. Oysa iyi idareci ileriyi gören ve zarar ortaya çıkmadan gereğini zamanında yapan idarecidir. Şimdi diyebilir miyiz ki; öğretmenden idareci olmaz!?

Ha! Birileri ağzıyla kuş tutsa marifetten sayılmaz ya… Hesap o hesapsa söyleyecek bir sözümüz yoktur.

 

            Ali COŞKUNER

             Eğitim Yöneticisi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.