Atatürk 1930 yılında “Türkiye cumhuriyetini Kuran halklara Türk Milleti denir” diyerek “Millet” kavramının açıklamasını o günden yaptığı gibi o günlerden bu günü de görmüştür. Bu sözüyle Milletin bekasının huzur ve refahının ayrılıktan değil, birlik ve bütünlükten geçtiğini o günlerden tespit etmiştir. Hiç kuşkusuz Atatürk, Milli birlik ve beraberliği ve yurttaşlık bilincini oluşturmanın yolunun da vatandaşın eğitiminden geçtiğini bilmekteydi. Bunun için Atatürk, 19 Eylül 1932 de Milli Eğitim Bakanlığı Görevine Türk Tarih Kurumu kurucu Üyesi Dr. Reşit Galip’i getirmiştir.  Dr. Reşit GALİP öncelikle yaklaşık 70 yıl yediden yetmişe tüm Milletin dilinde ve beyninde yer edecek olan, eğitim sistemimizin şiarı mahiyetindeki “Öğrenci Andını” yazmış ve ilk kez 23 Nisan 1933 tarihinde Türk Çocuklarına armağan etmiştir.

 Dr Reşit Galip’in Bakanlığında, Talim Terbiye Kurulunun 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı kararı ile  “Öğrenci Andı” aşağıdaki şekliyle uygulamaya konmuştur.

“Türküm, doğruyum, çalışkanım; yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.”

Daha sonra 29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İlkokullar yönetmeliğinin 78. Maddesiyle “Öğrenci Andı”na aşağıdaki son bölüm eklenmiştir.

“Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene”

Öğrenci Andının her cümlesi Milli Eğitim sisteminin amaçlarını ortaya koymaktadır. Öğrenci Andı incelendiğinde, insani değerler bakımından “doğru insan olan, çalışkan olan, büyüklerine karşı saygılı, küçüklerini seven; toplumsal değerler bakımından ise “Vatanını, Milletini kendinden çok seven, vatanını yüceltmeyi ve ileriye götürmeyi ülkü olarak kabul eden bireyler yetiştirmeyi hedef edindiği görülmektedir. Ayrıca gençliğin Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün açmış olduğu yolda ve gösterdiği hedefe durmaksızın yürümeleri gerektiğini de işaret etmektedir.

İşgalden kurtulmuş ve yeniden inşa edilme aşamasında olan Türkiye Cumhuriyetinin, ancak Öğrenci Andında ifade edilen değerler ışığında yüceltilebileceği gerçeği görülmüş, bu çerçevede öğrencilerin dimağına bu ülkü yerleştirilmeye çalışılmıştır. Bu değerlerin ışığında milli birlik ve beraberlik sağlanabilecek, bu değerler çerçevesinde yurttaşlık bilinci oluşturulabilecek ve Vatanına Milletine bağlı çalışkan nesiller yetiştirilebilecektir. Nitekim bu bilinç ve anlayışla “Genç Cumhuriyet”, hızlı bir kalkınma sağlamış; ekonomide, sanayide, eğitimde, adalette ve günlük yaşamda büyük yenilikler ve ilerlemeler sağlamıştır.

Her gün birçok acıların yaşandığı ülkemizde ve içinde bulunduğumuz coğrafyada,  Devlet ve Millet olarak bütün ve güçlü bir şekilde kalabilmemizin yegâne şartı, birlik ve beraberliğimizi koruyabilmekten geçmektedir. Bu topraklarda farklı kültürlerin, kültürlerini özgürce yaşayabilmesi için birlik ve beraberlik içinde, vatandaşlık bilinciyle aynı ülkü etrafında toplanabilmeleri gerekmektedir.  Öğrenci Andında da belirtildiği gibi her birey yurttaşlık bilinciyle hareket ederek çalışkan olmalı, Atatürk’ün açtığı aydınlık yoldan ayrılmadan Vatanın yükselmesini ve ileri gitmesini ülkü edinmelidir. Yeri geldiğinde varlığını Vatan ve Milletine armağan edebilmelidir.

Birlik ve beraberliğin harçlarından en önemlisi ise eğitimdir. Vatan ve Millet sevgisi, insan sevgisi ve yurttaşlık bilinci de eğitimle kazandırılır. Yaklaşık 70 yıldır bu eğitimin en önemli parçalarından biri de Öğrenci Andı olmuştur. Bu gün Öğrenci Andına en çok ihtiyacımız olduğu dönemdeyiz. En az birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu kadar…

Hüseyin Kemal / www.turkiyeegitim.com