Mustafa Kır: TV Yayınlarındaki Rezalet Aileleri Tehdit Ediyor
MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR: AİLE HAYATIMIZI KUŞATAN TV YAYINLARINA KARŞI AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI SN: SEMA RAMAZANOĞLUNU GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ.DEDİ
MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR: AİLE HAYATIMIZI KUŞATAN TV YAYINLARINA KARŞI AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI SN: SEMA RAMAZANOĞLUNU GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ.DEDİ
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANINA AÇIK MEKTUP
Sosyal yaşantımız dizilerden farksız hale gelmiştir.
Son yıllarda bazı ulusal TV kanallarında, bilgi, görgü, sağlık, trafik, kişisel bakım gibi halkımızın ihtiyacı olan beceri ve kültür artırıcı programlar yayınlandığı; buna mukabil yine bazı TV kanallarında yayımlanan birbirinin kopyası mahiyetinde; batı kaynaklı, aile bağlarını, arkadaşlık ilişkilerini koparan, toplumsal dayanışma ruhunu, sevgi, saygı, vefa, merhamet sadakat gibi güzel hasletleri yok eden hırs, öfke, kin, nefret, intikam ihanet, şiddet ve şehvet gibi süfli duyguları harekete geçiren, cinselliği öne çıkaran, çarpık ilişkileri makul gösteren diziler, magazin haberleri ve evlendirme programları ile toplum adeta değişim ve dönüşüm tehdidi altındadır.
Böylesine toplum yapımıza uygun olmayan programlarda etkin rol üstlenen karakterlere özenen gençlerimiz ve çocuklarımız kültür ve medeniyet değerlerimizden oldukça farklı bir yaşam tarzının içine itilmekte, bizi biz yapan kültürümüzün, milli, manevi ve ahlaki değerlerimizin temel koruyucusu ve taşıyıcısı olan kutsal aile yapımız giderek çözülmektedir.
Psikolog ve sosyologların feryatları dikkate alınmamaktadır.
Sağduyu sahibi bilim ve fikir adamlarının, yazarların, STK'ların, psikolog ve sosyologların filmlerde ve dizilerde yaşatılan karakterler, evlilik programlarında sergilenen çirkin görüntüler sebebiyle "evlilik kurumuna" karşı negatif bir bakış oluştuğu, mahremiyet olgusu yok edilerek, aile yapısı tahrip edildiği ve aile bireyleri arasında iletişim kopukluğuna sebebiyet verdiği konusundaki uyarıcı feryatları ne yazık ki yetkililer tarafından dikkate dahi alınmamaktadır.
Bu konuda yaptırılan anketlerde, cinselliği öne çıkaran, çarpık ilişkilerin işlendiği dizilerin aile ortamında ilgiyle takip edildiği, evlilik programları izlenme oranlarının yüksek olduğu ifade edilmekle birlikte bu programlara evlenmek amacıyla katılanların amaçlarının evlilik olmadığını düşünenlerin oranının yüzde 70,4'e çıktığı, amacın evlilik olduğunu düşünenlerin oranının sadece yüzde 6,8'lerde kaldığı vurgulanmaktadır. Durum böyle olunca evlilik programlarında açıklanan amacın dışında gizli amacın reytingleri artırmak ve bol para kazanmak olduğu, bunun için de seyircinin iştahını kabartacak yol ve yöntemlere başvurulduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Anne ve babaların sessiz kalmaları son derece düşündürücüdür
Kültür ve medeniyet değerlerimize uygun olmayan programlarda yaşananların toplum tarafından içselleştirilmesi sebebiyle giderek yok olan edep ve hayâ duygusu, çığ gibi artan boşanma olayları, şiddette ve kadına yönelik cinayet haberlerine her gün yenilerinin eklenmesi, parçalanmış ailelerden geri kalan çocukların oluşturduğu sorunlar yumağı ne yazık ki sosyal yaşantımızı dizilerde yaşananlardan farksız hale getirmektedir.
Her gün artarak devam eden, günlük hayatımızı ahtapot gibi kuşatan, bizi bizden çalan sorunların teşvikçisi mahiyetindeki dizi ve programların gece- gündüz şuursuz bir şekilde evlerimizde misafir edilmesi son derece düşündürücüdür.
Aile yapısını korumakla mükellef Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı duyarsız kalmaktadır.
Asıl düşündürücü olan şey ise bütün bu olup bitenler karşısında görevi sosyal ve kültürel dokudaki aşınmalara karşı aile yapısını ve değerlerini korumak, sağlıklı nesiller yetiştirmek için çocukların ve gençlerin her türlü ihmal ve istismarını önlemek olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bol para kazanma ve reyting amaçlı yasak aşkı, nikâhsız birliktelikleri, tecavüzleri, tacizleri, boşanıp ayrılmaları, aile içi çatışmaları, şiddeti, şehveti, intikamı, ihaneti, cinayeti, babasız çocuk edinmeyi konu edinen TV dizilerine, yarışma ve evlendirme programlarına karşı ilgisiz,sorumsuz ve sorumsuz davranmasıdır.
Diğer taraftan gençlerin, çocukların ve halkın eğitimini, kültürünü ruhsal yapısını olumsuz etkileyen, evlenmek için eş adaylarıyla ev, araba, maaş pazarlığı yaparak evlilik müessesini toplum nazarında basitleştiren, ahlak dışı konuşmaları, argo ifadeleri, ekran gerisinde yaşanan rezaletleri ortaya döken programlar hakkında cezai işlemler uygulamak veya tamamen yayından kaldırmak yoluyla istikbalimizin güvencesi olan gençlerimizi ve çocuklarımızı bu tür yayınların tasallutundan kurtarmak olan RTÜK'ün ne iş yaptığı konusunda ciddi ve haklı endişelerimiz giderek artmaktadır.
RTÜK'ün görevi yayınların izlenme oranlarını belirlemek midir?
RTÜK'ün bu tür programlarla ilgili izlenme oranları konusunda anketler yaptırdığı halde, ne hikmetse bu programların zararı ve yararı konusunda hiç bir inceleme ve araştırma yaptırmaması ise merak konusudur. RTÜK'ün görevi yayınların izlenme oranlarını belirlemek midir? Yoksa zararlı yayınlardan halkımızı ve çocuklarımızı korumak mıdır? Sorularına cevap aranmaktadır.
Diğer taraftan bir programın izlenme oranının yüksekliği, o programın faydalı olduğunun işareti sayılabilir mi? Dizi, film veya sosyal içerikli eğlence, evlendirme ve yarışma gibi gayri ahlaki programların yayımına izin verilmeden önce bilimsel bir kurul tarafından incelenmesi, zararlı bölümlerinin kaldırılması yönünde uyarı yapılması gerekmez mi? TV şirketlerinin ve program yapımcılarının, sunucularının çok para kazanması ve reyting yapması milletimizi ayakta tutan aile yapımızdan ve istikbalimizin güvencesi çocuklarımızdan ve gençlerimizden daha mı önemlidir?
Çocuklarımız TV şirketlerinin reyting yapma amacına kurban edilmemelidir.
Televizyonlarda halkımızın ve çocuklarımızın bilgi,beceri ve kültürünü artırıcı dizilere yer verilmesi programlar yapılması, çeşitli yarışmaların tertiplenmesi günümüzde en çok ihtiyaç duyulan konuların başında gelmesi gerekirken kutsal evlilik müessesini küçük düşüren, örf, adet, gelenek görenek, ahlaki ve manevi değerlerimizin bazı TV şirketlerinin bol para kazanma ve reyting yapma amacına kurban edilmesi de ne yazık ki acı bir gerçektir.
Sonuç olarak zararlı Televizyon dizilerinin , şehveti, şiddeti öne çıkaran cinselliği istismar eden milli, manevi ve ahlaki değerlerimizi erozyona uğratan dizi, film, yarışma ve evlilik programlarının yayınlanmasının engellenmesi konusunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ve hatta Milli Eğitim Bakanlığının doğrudan müdahil olmalarını, programların yayımdan önce mutlaka bilimsel bir kurulun denetimine tabi tutulmasını, zararlı yayınların ise RTÜK tarafından engellenmesini sivil toplum kuruluşları olarak ivedilikle arz ve talep ederiz.
MUSTAFA KIR
MEMUR-SEN ANKARA İL VE ANKARA SİVİL TOPLUM PLATFORMU BAŞKANI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.