Mustafa Kır: Haddi Aşan İsrail'e Haddi Bildirilmeli

Mustafa Kır: Haddi Aşan İsrail'e Haddi Bildirilmeli

Mustafa Kır: Haddi Aşan İsrail'e Haddi Bildirilmeli

GAZZE YARDIM  HEYETİNİN  TERÖRİST  İSRAİL  TARAFINDAN  DEPORT   EDİLMESİNE KARŞI   MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR'IN YAPTIĞI YAZILI BASIN AÇIKLAMASIDIR.

 

            HADDİ DEĞİL,  HADLERİ AŞAN İSRAİL'E HADDİ BİLDİRLMELİDİR

Geçen hafta içinde "Mazlumlar İçin İnfak Vakti” sloganıyla Sadakataşı Derneği’nce  organize edilen ve Memur-Sen Konfederasyonu tarafından  desteklenen  yardım kampanyası  kapsamında yıllardan beri Katil İsrail'in saldırılarına maruz kalan ve aynı zamanda uygulanan  ekonomik ambargonun cenderesi altında kıvranan ihtiyaç sahibi  1000 Filistinli ile iftar açmak,  1000 koli gıda, ve 100 Filistinli çocuğa bayramlık giyim yardımı yapmak   amacıyla  Kudüs'e gitmek için  Tel'ur Rabi (Tel Aviv) Ben Gurion Havalimanına inen   Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu, Star Gazetesi yazarı Halime Kökçe, Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni HASAN Öztürk, TRT Haber’den Özden Ayvaz ve Hüseyin Günay, Sadakataşı Derneği Gelen Başkanı Kemal Özdal ile aktivistler Dürdane Özdal, Fatih Bolcan ve Sümeyra Bolcan  dan oluşan  heyet  terör devleti İsrail yöneticileri tarafından   hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmış  8 saat gözaltında tutulduktan sonra sınır dışı edilerek geri  Türkiye'ye gönderilmişlerdir. Bu durum İsrail'in şirretliğinin ve insanlık dışı davranışının açık bir göstergesidir.

            Başta Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Levent Uslu olmak üzere  "Mazlumlar için infak vakti" heyetine olayın başından sonuna kadar sergiledikleri onurlu duruşlarından dolayı Ankara Memur-Sen olarak tebriklerimi iletiyorum.  Hep  mazlumların yanlarında olmayı, yaralarını sarmayı kendisine şiar edinen Memur-Sen camiasına ve yardım kuruluşlarımıza da şükranlarımı sunuyorum.

            HANİ  İSRAİL TÜRKİYE'DEN ÖZÜR DİLEMİŞTİ?

            Hatırlayalım, Gazze'ye yönelik İsrail ablukasını yarıp, Filistinlilere insani yardım götürmeyi amaçlayan 32 ayrı ülkeden 600 den fazla gönüllü yardımseverin bulunduğu  Türk Bandıralı,Türk Bayraklı Mavi Marmara Gemisine uluslar arası açık sularda İsrail  deniz Kuvvetleri komandoları tarafından  31 Mayıs 2010  günü yapılan saldırıda 10 Türk'ün  hayatını kaybetmesi ve  çok sayıda aktivistte  yaralanmıştı. Bunun üzerine  Türkiye-İsrail arasında büyük  gerginlik oluşmuş, gerilen ilişkileri yeniden  canlandırma şartı olarak İsrail'in Türkiye'den   özür dilemesi, ölü ve yaralılar için  tazminat ödemesi ve Gazze'ye yönelik ablukayı kaldırması şartı koşulmuştu.

            22 Mart 2013 ABD Başkanı Obama'nın İsrail'i ziyareti sonrasında Mavi Marmara olayı nedeniyle 3 yıl sonra İsrail Başbakanı  Netanyahu tarafından  Başbakan Tayyip Erdoğan'a iletilen özür' mesajında:"Mavi Marmara olayında bir dizi operasyonel hatanın yapıldığı, can kaybına veya yaralanmaya yol açan her türlü hatadan dolayı İsrail adına Türk halkından özür dilendiği, şehit edilen ve yaralananlar için İsrail  tarafından tazminat ödeneceği,Gazze dahil olmak üzere, Filistin topraklarında sivillerin ve malların dolaşımına yönelik kısıtlamaların kaldırılacağı,Filistin topraklarında insani durumun iyileştirileceği yönünde bir dizi vaatlerde bulunulmuştu.

           MÜTEKABİLİYET ESASINA GÖRE KARŞILIKSIZ BIRAKILAMAZ

            Özürden sonra vaatler,yerine getirildi mi? Filistinli sivillerin ve ihtiyaç duyulan malların dolaşımına  izin verildi mi? İstenilen şey İsrail Hükümetinin göstermelik özür dilemesi miydi? Yoksa verdiği sözlere sadık kalması mıydı? Söz konusu İsrail olunca anlamakta zorlanıyoruz.

            Şimdi soruyorum haklarında ülke dışına çıkma yasağı bulunmayan vatandaşlarımızın sırf yardım amacıyla yasal yollarla gittikleri Kudüs'te İsrail polis ve istihbaratçıları tarafından  hukuksuz bir şekilde tutuklanmalarını ve sorguya çekilmelerini münferit bir olay olarak  değerlendirmek mümkün değildir. Devletler arası münasebette dikkat edilen mütekabiliyet esasına göre de bu durumun karşılıksız bırakılması asla düşünülmemelidir.

          MÜSLÜMAN KIYAMA DURMADAN İSRAİL DİZ ÇÖKMEZ

            Hukuksuz olarak kurulduğu günden beri işgal ettiği topraklar üzerinde sayısız insan hakkı ihlalleri ile sadece Ortadoğu için değil insanlık alemi içinde yüz karası ve baş belası olmuştur. Sicili bozuk ve sabıkası kabarıktır. BM'ler nezdinde ABD ve emperyalist güçler tarafından koruma altına alınması sebebiyle de adeta dokunulmazlık zırhına bürünmüştür. Özellikle Ortadoğu'da  ve İslam coğrafyasında cereyan eden İşgal,iş savaş,iç çatışma,açlık yokluk ve sefalet gibi bunalımların  sürmesi İsrail'i adeta dokunulamaz güç yetirilemez derebeyi konumuna getirmiştir.

            Aslında suç İsrail de midir? Yoksa İsrail ve Emperyalist güçlerin İslam coğrafyası ve İslam ülkeleri üzerinde  menfur emeller besledikleri  açıkça bilindiği halde, kendi aralarında birleriyle çarpışarak,  güçlerini zaafa uğratarak İsrail'in gücüne güç katan, ekmeğine yağ süren,İsrail yanlısı politikalar izleyen İslam ülkelerinin başındaki işbirlikçi hükümetlerde ve  onları destekleyen halklarda mıdır? Bunun cevabı herkes tarafından bilinir. Ama bilmek sorunu çözmüyor. ? Şunu iyi bilelim ki Müslümanlar kıyama durmadan Zulüm bitmez, İsrail asla diz çökmez.Siyonistlerin ve emperyalist güçlerin  oyununu bozmanın tek yolu Müslümanların birliği ve İslam Kardeşliğidir. Bu iki formülden uzaklaştığımız sürece ecnebilere yem olmaktan asla kurtulamayız.

          HADLERİ AŞAN İSRAİL'LE HADDİ BİLDİRLMELİDİR.

            İsrail Haddi değil hadleri aşmıştır. Bu olay Memur-Sen'i, Sadakataşı Derneği’ni veya bazı basın mensuplarını ilgilendiren basit bir olay olmayıp, Ülkemizin onur ve gururunu ilgilendiren derin bir olaydır. Eğer Mavi Marmara ile ilgili şart koşulan özür dileme işlemi  gerçekleşmiş  ise bu eylem İsrail-Türkiye ilişkisinin sürekli tutulacağı niyetiyle yapılmış olması kabul edilebilir. Yoksa Mavi Marmara olayı ile sınırlı kalması ve tutulması düşünülemez. İsrail tarafından dilenen özrün okunması: "Ben Mavi Marmara için bir olayı geçiştirme adına özür diledim.Bu özür dileme başka şirretlikleri yapmam anlamı taşımaz."Bu olayı;  Mavi Marmara ile ilgili dilenen özrün ihlalinden başka bir şey değildir.

            Türkiye, Mütekabiliyet esasına göre İsrail’den gelmiş olan ve gelecek olan STK temsilcilerini, gazetecileri, işadamlarını ve diplomatlarını,spor ve siyaset adamlarını aynı muameleye tabi tutmalı ve buradan deport ederek derhal göndermelidir.

[email protected]

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.