Mustafa Kır: Çanakkale ruhunu kaybeden milletin sonu hezimettir!
MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR: ÇANAKKALE ZAFERİNİN 101.YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI YAZILI AÇIKLAMADA "UNUTMAYALIM;ÇANAKKALE RUHUNU KAYBEDEN MİLLETİN SONU HEZİMETTİR"DEDİ.
MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR: ÇANAKKALE ZAFERİNİN 101.YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI YAZILI AÇIKLAMADA "UNUTMAYALIM;ÇANAKKALE RUHUNU KAYBEDEN MİLLETİN SONU HEZİMETTİR"DEDİ.
Unutmayalım; Çanakkale ruhunu kaybeden milletin sonu hezimettir!
Milletimizin tarihinde altın harflerle yazılan pek çok zaferleri vardır. Ancak konumu, durumu, şartları ve sonucu itibariyle Çanakkale zaferinin yeri müstesnadır. Çünkü kazanılması imkan dahilinde görünmeyen bir savaşın zaferle neticelenmesi sebebiyle üzerinden tam 101 yıl geçmesine rağmen savaş sırasında meydana gelen olayların etkileyiciliği hala yerini korumaktadır.
Çünkü Çanakkale Savaşı; 1. Dünya savaşı içinde yer alan, 3 Kasım 1914 – 9 Ocak 1916 tarihleri arasında Çanakkale yarımadasında cereyan eden, yarım milyon insan kaybının verildiği 1.Balkan Harbinde ağır yenilgi almasından hemen sonra hasta adam olarak anılan Osmanlı İmparatorluğu ile en modern silahlara sahip, haçlı zihniyetini temsil eden İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz, hava ve kara muharebesidir.
Çanakkale ise; 3 kıta 7 denize hükmetmiş imparatorluk davasına son verdiğimiz devirde aziz vatanımızın bir sınır burcudur. Uğrunda 253 bin vatan evladını kurban verdiğimiz Çanakkale destanının kanla yazıldığı yerdir.İşgalci güçlerin tüm vahşetine rağmen ekmeğini düşmanıyla paylaşan, yaralı düşmanını omuzlayarak ölümden kurtaran, kan kin şiddet ve nefretin ortasında; savaşırken bile barışın kurallarını çiğnenmeyen, yaşamayı değil yaşatmayı arzu eden Mehmetçiğin bütün dünyaya medeniyet ve insanlık dersinin verildiği bir okuldur.
İnsanlık tarihi incelendiğinde; milletlerin dış güçlerin saldırılarından ziyade kendi içlerinde yaşadıkları iç çekişmelerin oluşturduğu kavga ve kaoslarla yıkıldıkları görülür. Ne hazindir ki son yıllarda millet olarak,düşmanlarımıza gösterdiğimiz hoşgörü yaklaşımını kendi kardeşlerimize gösteremediğimiz, kardeşlik yerine düşmanlığı,kaynaşma yerine kamplaşmayı, uzlaşma yerine kavgayı körüklediğimiz, birlik ve beraberlik içinde yaşama yerine kavga içinde yaşamayı tercih ettiğimiz ise acı bir gerçektir.
Yine tarih; birlik,beraberlik ve bütünlüğümüzü muhafaza etmeyi becerdiğimiz,imanımızı ve maneviyatımızı muhafaza ettiğimiz dönemlerde Bedir'de ve Çanakkale'de olduğu gibi kendimizden sayı ve silah bakımından kat be kat üstün orduları mağlup ettiğimize, inanç ve medeniyet değerlerimize sırt dönüp; nimet ve ganimet peşine düştüğümüz zamanlarda da kaybedenlerden olduğumuza şahittir.
Çanakkale'de Haçlıların rüyası kabusa dönmüştür.
Bilindiği üzere öteden beri haçlı zihniyeti İstanbul'u fethetme ve Anadolu'nun içlerine uzanma hayaliyle yaşamıştır. 8 Ekim 1912 - 30 Mayıs 1913 tarihleri arasında Bulgar,Sırp,Yunan ve Karadağ Krallıklarından oluşan Balkan Birlikleri ile Osmanlı İmparatorluğu arsında geçen ve Osmanlı imparatorluğunun Balkan topraklarının çoğunun, yüz binlerce askerinin ve yılların çabasıyla elde ettikleri top ve cephane stoklarının kaybıyla neticelenen 1. Balkan bozgununu bu hayallerini gerçekleştirmek için fırsat bilen Haçlı ordusu sırtlanlar gibi Osmanlı İmparatorluğunun üzerine çullanmışlardır.
İtilaf devletlerine karşı yaşamayı değil yaşatmayı tercih eden kınalı kuzular, ya Allah deyip kendisinden 3 kat ağır top mermisini sırtlayan seyit onbaşılar onların rüyalarını kâbusa çevirmiş, batının ve batılın çelik zırhlı duvarlarını, azgın teknolojisini başlarına geçirmiştir.
Çanakkale zaferi; iman gücünün maddi güce galibiyetinin eseridir.
Çanakkale savaşı var olma ile yok olma arasında verilen şanlı mücadelenin adıdır.Onun için İstiklal şairi Mehmet Akif: Çanakkale savaşını Bedir savaşına, Çanakkale kahramanlarını da Bedir aslanlarına benzetmiştir. Çünkü Bedirde Hz. Muhammed (SAV) ve O’nun ashabı çarpıştı. Çanakkale’de ise ismini ve imanını ondan alan Mehmetçik. Yine Bedirde düşmanın galibiyeti mukadder olsaydı, İslam’ın ocağı Medine düşecek, İslam daha doğmadan kaynağında boğulacaktı. Çanakkale’ye saldıran haçlı ordusu muvaffak olsaydı, İstanbul düşecek, hicazın yolu istilacılara açılacak, Anadolu’dan başlayan istila harekâtı bütün mukaddes toprakları kuşatacaktı. Bunun için Çanakkale Ordusunun önünde veliler bayrak tutmuştur. Peygamberde onlara aguşunu açmıştır.
İngiliz ordu kumandanı Orgeneral Hamilton: "Bizi Türklerin maddi gücü değil, manevi gücü mahvetmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz onlara gökten inerek yardım eden güçleri müşahede ettik!.." Ve İngiltere Başbakanı da, "Biz Çanakkale’de Türklerle savaşmadık, Tanrı ile savaştık!" Derken, bu gerçeği vurgulamışlardır.Allah'ın yardımı olmasaydı ve Peygamberimizin ruhaniyeti tecelli etmeseydi; Seyit Onbaşı’nın tek başına kaldırdığı 276 kiloluk top mermisini hangi insan gücüyle izah edebiliriz? Cevat Paşa’nın rüyasında gördüğü, Efendimizin işaretle koyduğu İngiliz zırhlı gemilerini batıran 26 mayını 18 Mart’ta dünyanın en büyük donanmasına karşı kazandığımız deniz zaferini hangi deniz gücümüzle kazandığımızı iddia edebiliriz.?
Çanakkale zaferi; yüreği yaralı anaların eli kınalı gelinlerin duasıdır.
Bir şeyin değeri ve ne kadar sevildiği, o şey için yapılabilen fedakârlık ve alınabilen risk ile ölçülür. Bilindiği gibi millet denilen varlıklar vatan adı verilen toprak parçası üzerinde yaşasalar da, her toprak parçası vatan değildir. Uğrunda can verilmeden vatan, vatan edinilmeden millet, millet olmadan devlet kurulamaz. Vatan bir milletin varlığı O milletin hür ve bağımsız oluşunun işaretidir. Din ırz, namus, şan, şeref, bayrak, hürriyet ve bağımsızlık gibi kavramlar ancak vatan sayesinde korunabilir. Onun için vatanı sevmek imandan sayılmıştır.Vatan için ölenler Kuranın ifadesiyle ölümsüzleşmiş ve Peygamberler mevkiine yükselmiştir.
Emperyalizmin kirli emellerine teslim olmama adına vatanı, milleti,dini ve hürriyeti için tek yürek oluşun adıdır Çanakkale. Yokluk, yoksulluk, açlık, sefalet içinde yaşayan bir milletin dünyanın en büyük donanmasına karşı kazanılan kahramanlık destanıdır Çanakkale. Osmanlı Devletinin batarken bile küllerinden yeniden dirilişinin öyküsüdür Çanakkale. Topla tankla tüfekle değil, kazmayla kürekle,bütünleşmiş yüreklerin,imanlı ruhların zaferidir Çanakkale.Kurtuluş savaşımızın zeminini hazırlayan bir önsözdür Çanakkale. Yüreği yaralı anaların eli kınalı gelinlerin duasıdır Çanakkale. Sayı ve silah bakımından Her türlü teknik donanıma sahip üç yüz bin kişilik düşman ordusunu, kendisinin çok daha zayıf olmasına rağmen iman kuvveti ve ümmet olma şuuru ile 18 Mart 1915 günü Mehmetçiğin kesin zaferinin tescillendiği yerdir Çanakkale. Onun için bugün işgal altında olan, yarın işgal edilmek için sırasını bekleyen milletlerin ve devletlerin alacağı pek çok ibretler vardır. Çanakkale'de.
Kurtuluşumuz Çanakkale ruhuna dönmemizle mümkündür.
Şunu iyi bilelim ki yiğit düştüğü yerden kalkar.Maddi ve manevi anlamda kurtuluşumuz Çanakkale ruhuna dönüşümüzle, yeniden ümmet olma bilincine ermemizle mümkündür. Çanakkale’yi topla, tüfekle, bedenleriyle geçemeyeceklerini anlayan emperyalist haçlı sürüleri emellerine; bizi kamplara bölerek, birbirimize düşürerek, Kürt -Türk,Alevi-Sünni ayırımı yaparak, kardeşi kardeşe kırdırarak, aile kalemizi tahrip edip kendi inanç ve ahlaki değerlerimizi yozlaştırarak, daha doğrusu onların bize yapmak istediklerinin daha fazlasını birbirimize yaptırarak gerçekleştirmektedirler.
Dış mihrakların, içimizdeki iş birlikçi hainlerin; kurdukları terör tuzakları, başta Suriye olmak üzere İslam coğrafyasında devam eden iş savaşlar,parçalanmalar, bölünmeler, kardeş kavgaları, saçılan kin nefret tohumları hep bu oyunun parçalarıdır. Bizi bölme parçalama ve sonrada yutma oyunlarına daha ne kadar sessiz kalabiliriz? "Ey millet-i merhume, sabah oldu uyan ! Sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu çan? Diyen Akif'in ifadesiyle ezan sesi yerine çanın ötmesini mi bekliyoruz.Millet olarak bu oyunlara gelememe, birbirimize kenetlenme gibi sorumluluğumuz yok mudur?.Her olayı dış güçlerin oyununa bağlamak bizi sorumluluktan kurtarır mı?
Tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi Silkinip kendimize gelmemiz, eğitimden sosyal hayatımıza, insanlık ve kardeşlik ilişkilerimizden yardımlaşma ve dayanışma duygumuza kadar Çanakkale destanını yazan fabrika ayarlarına dönmemiz ve Çanakkale ruhunu yeniden yakalamamız gerekir.
Sizinde Çanakkale'niz var ya!
Şu anekdot hepimiz için bir ibret vesikasıdır. Yıllar önce ülkemize gelen bir Japon heyeti ile üst düzey milli eğitim bürokratları arasında şu konuşma geçer: Bizim bürokratlar Japonlara sorarlar:"Ülkeniz ikinci dünya savaşında ağır yenilgi almasına rağmen bu kadar gelişmeyi nasıl başarabildiniz?"
Cevap şöyledir:"Biz öğrencilerimizi henüz anaokulunda iken geliştirdiğimiz son model araçlarla başlarını döndürecek kadar gezdirir ve sonra atom bombasının atıldığı ve halen bombanın kalıntılarının muhafaza edildiği Hiroşima’ya götürürüz ve deriz ki; "Bakın çalışmazsanız böyle olursunuz".Sonra Tokyo’ya götürürüz ve deriz ki; "Bakın çalışırsanız da böyle gelişirsiniz."Bizimkiler de derler ki;"İyi ama bizim Hiroşima'mız yok ki?!"
Cevap ilginçtir; "SİZİN DE ÇANAKKALENİZ VAR YA!" Sizin çocuklarınızın motivasyonu için Çanakkale’niz, yeterlidir!..
Çanakkale ruhunu kaybettik her şeyimizi kaybetmeye başladık!
Çanakkale nedir? Çanakkale'de destan yazan ruh nasıl bir ruhtur? Çanakkale zaferi Hangi şartlarda ve hangi ruhla kazanılmıştır?Balkan harbini kaybeden Osmanlı daha zayıf olduğu halde Çanakkale'de kükremiş sel gibi bendini nasıl yıkmıştır? Bir ibret levhası ve onur vesikası olarak çocuklarımıza anlatamadık. işte Japonya Hiroşima ve Nagazaki ruhu ile yenilgisini kazanca dönüştürerek dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer aldı. Biz ise Çanakkale'de en zayıf anımızda yazdığımız destanları çocuklarımıza okutamadık.Netice de Çanakkale ruhunu kaybedince için her şeyimizi kaybetmeye başladık!
Daha fazla kaybetmemek için terk ettiğimiz Çanakkale ruhuna yeninden sarılmanın zamanı geldi ve geçmektedir. Çanakkale'de sen ben o yoktu, biz duygusu vardı. Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Abaza, Alevi, Sünni ayırımı; şu partili, bu partili, şu cemaat bu cemaat yoktu bir ümmet bilinci vardı.
Çanakkale zaferinin 101. yılını anarken;TV ekranlarını ,gazete sayfalarını bölmenin bölünmenin,parçalamanın parçalanmanın aracı olarak kullanan sözde bilim,siyaset adamlarını bilerek veya bilmeyerek teröre moral destek verenleri,lojistik destek sağlayanları, devletin maaşını alıp millete ihanet edenleri Çanakkale zaferinin hangi ruhla kazanıldığını hatırlamalarını ve anlamalarını istiyorum.
Çanakkale destanını yazan komutanlarından erine kadar şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad mekânları cennet olsun diyorum. Ne mutlu Çanakkale’de şehit düşenlere! Gazi olanlara! Ne mutlu vatanını, milletini karşılıksız sevenlere! Ne mutlu kaosa, nifaka ve ayrılığa karşı duranlara! Terör karşısında inadına kardeşlik diyenlere! Ne mutlu birlik beraberlik içerisinde yaşayanlara! dünyaya aldanmayıp imanının peşinden gidenlere! Ne mutlu Çanakkale ruhunu hissedenlere ve Çanakkale ruhuyla yaşayanlara!
Mustafa Kır
Memur-sen Ankara İl Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.