Müfredatların amacı bireylerden toplumu meydana getirmek

Müfredatların amacı bireylerden toplumu meydana getirmek

Müfredatların amacı bireylerden toplumu meydana getirmek

Türk Dil Kurumu sözlüğünde Birey ve Yurttaş şu şekillerde tanımlanmaktadır:

          

            Birey; “kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert”. “Doğa bilgisinde, türü oluşturan tek varlıklardan her biri”.  “Mantık,  Bir türün kapsamı içine giren somut varlık”. “Psikoloji,  İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert”. “Sosyoloji,  toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert”.

           

           Yurttaş, “yurtları veya yurt duyguları bir olanlardan her biri, vatandaş”.    

 

Birey ve yurttaş kavramlarının çok farklı anlamlar ifade ettiği açıktır. Ancak farklı anlamlar taşımasına rağmen, tanımı yapılan varlığın aynı varlık olduğu unutulmamalıdır. Birey ve yurttaş, bu varlığın farklı yönlerini karşılamaktadır. Bu iki kavram irdelenmeye değer, çünkü eğitim sistemi başta olmak üzere, sosyal bilimlerin çoğu bu varlığın farklı yönleri ile ilgilenmekte, onu anlamaya ve yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Ancak şu bir gerçek ki birey ve yurttaşı birbirinden ayırmak olanaklı değildir. Zaten çoğu sosyal bilimci birey ve yurttaşı birbirinden ayırmaktan ziyade, onları birbiriyle tanıştırmak, mümkünse kaynaştırmaya çalışmaktadırlar.

 

Birey ve yurttaşı birbirinden farklı kılan da, onları buluşturmaya çalışan da eğitim sistemleridir. Bu noktada esas belirleyici olan, eğitim sisteminin neyi hedeflediği ve bu hedefi gerçekleştirmedeki isabetidir. Eğitim sisteminin hedefi birey mi, yurttaş mı olacaktır. Ya da birey ile yurttaşı buluşturmak mı olacaktır. İyi bir eğitim sisteminin, amaçlarının çok net ve hedeflerinin açık olması gerekir. Ağırlığını birey mi yoksa yurttaş lehine mi vereceğini belirlemiş olması gerekir. Şüphesiz ki ilk bakışta iki kavramın buluşması zihnimize ve beynimize hitap edebilir. Her iki kavramın yoğrulması,  iç içe geçmiş bir yapıya büründürülmesi gerektiği dillendirilebilir. Ancak bu o kadar kolay değildir. Zaman zaman bu kavramlardan birinin tercihte ağır bastığı, hatta birbirine kurban edildiği de görülmüştür.

 

Eğitim sistemleri, öncelikle bireyin potansiyelini hedefler, bireyin sahip olduğu gizil güçleri açığa çıkarmaya çalışırlar. Eğitim sistemlerinin en önemli hedeflerinden biri de, bireysel potansiyelin, evrensel değerleri algılayacak bir dönüşümü sağlamasına yardımcı olmaktır. Peki, bu dönüşümü ve algı yeteneğini sağlayacak olan eğitim programları nasıl olmalıdır?  Burada küreselleşmiş dünya ve onun getirdiği değerler bütününe bakmak gerekir. Küreselleşme, yerelleşme hareketinin karşıtıdır; yerel değerlerin yerini küresel değerlerin almasıdır. Küreselleşme, bünyesinde farklı boyutlarda birçok konuyu barındıran karışık bir sosyal, ekonomik ve politik içeriğe sahiptir (Bozkurt, Globalleşme ve Türkiye Akt. Çalışkan). Küreselleşmenin beraberinde getirdiği tehditlerden, iyi bireyler mi, yoksa yurttaşlar mı yetiştirerek korunabiliriz.

 

Yurttaş statükoyu temsil ve tercih edecek şekilde yetiştirilirken, birey statükoyu zorlayan, onu kırarak ilerlemenin önünü açma gayreti içerisinde olmaktadır. Birey özünde, atılım, üretim, ilerleme gibi kavramlarla iç içe ve onları doğuracak bir izlenim taşırken, yurttaş daha çok bağlılığı, bağımlılığı ve hazır olan şeyleri paylaşma gibi statükocu görünmektedir. Küresel düşünebilen, dünyayı yorumlayarak algılayan bireyler ancak “yurttaş topluluğu”nu koruyacak, diğer topluluklarla rekabet edebilir duruma getirebilecektir.

 

 Bireyin iyi bir yurttaş olmasının ön koşulu onun iyi bir Dünya vatandaşı olmasından geçecektir. Dünyayı algılamayan, anlayamayan, sorgulamayan, bireyin iyi bir yurttaş olması beklenemez. Ancak “kaba” bir milliyetçi anlayışla yurttaş olabilir. Bireysel yeteneklerini fark edemeyen, kullanamayan, yurt bağlılığını, ona iyi şeyler katarak sağlayamayan, toplumsal kalkınmada öncü rol olamayan “kaba milliyetçi yurttaş”, sonuçta başka ulusların bireylerinin sağladığı bilimsel teknolojinin peşinden sürüklenecektir. Unutulmamalıdır ki bilim ve sanatta çığır açan dahiler, toplumlara öncülük eden liderler, evrensel kültüre sahip iyi vatandaşlardır. O halde Oluşturacağımız/uygulayacağımız eğitim programlarının bir yüzü ulusal renklerimizle, öteki yüzü ise evrensel değerlerle süslenmelidir. 

 

Bilgi, kullanım yerine göre, iyi bir güç veya ıstırap kaynağı olabilir. Bilimin ışığında ilerlemek isteyen ve irade gösteren bir toplum için bilim en büyük güçtür. Bilgiye sahip insanların, onları yöneten algısız yöneticiler tarafından, dışlaması, fırsat ve imkân verilmemesi, onları yurtlarından uzaklaştırması, çok karşılaşılan durumlardandır. İşte o zaman bilgi ıstırap olur. Bireysel yeteneklerinden ziyade, tabi insan seven ve yetiştiren oluşumların, kaba bir yurt-topluluk sevgisi/bağlılığı ile toplumu ileri taşımayacağı ve tehlikelere sürükleyeceği unutulmamalıdır. Bireysel yönü işlenmemiş her birey, toplum için tehlike arz etmektedir.

 

Yurt ve Yurttaşlık kavramı bir mensubiyeti/aidiyeti ifade etmektedir. Aidiyet duygusu bir ihtiyaç olarak değerlendirilebilir. Ancak bu tür bağlılığın sağlıklı işlemesi için öncelikle yurdun, siyasal, sosyal, ekonomik kalkınmışlık, imkân ve fırsat eşitliği, girişimcilik gibi alanlarla ilgili olarak sevilir, yaşanabilir, yaşamaya değer hale getirilmesi gerekecektir. Aksi takdirde başka uluslara ait bilim ve teknolojiye bağımlılık, daha ileri aşamada özendirici ve çekici olacak, beyin göçü vs. nedenlerle bireylerimizi oralara gönderecek, yurttaşlarımızla baş başa kalacağız.

 

Yurdu yaşanabilir hale getirecek olan yine bireydir. Yaşamaya değer olarak örülen bir yurdun bütün bireyleri zaten o ülkeye yurttaş olacaklardır. Bu amaçlar doğrultusunda uygulamaya konulan yeni müfredat programlarının da özeti “bireylerden oluşan bir toplum yaratmak” tır.

 

 

                                                                                                                         Mesnet ARAS

                                                                                      Milli Eğitim Şube Müdürü

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.