Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, başkanlık sistemine ilişkin tartışmaları SABAH'a değerlendirdi. Soylu'nun başkanlık sistemi ve gündeme ilişkin açıklamalarından satırbaşları şöyle: 
 İLİŞKİLER SIKINTILI: Türkiye'nin yeni bir sisteme ihtiyacı var. Bugün milletin taleplerinin geriye itildiği, devletin öncelendiği bir sistem söz konusu. Güneydoğu'da yaşanan olayların, vatandaş-devlet arasındaki sürtüşmelerin kaynağı da bu. Temel dinamikleri, vatandaşı, değişimi, ihtiyaçları devlet statükosuna teslim etmiş bir sistemden söz ediyoruz. Bugün Cumhurbaşkanı- Başbakan ilişkileri de sistematik olarak sıkıntılı. İki türlü yöntem var. Ya cumhurbaşkanlığını Almanya'daki gibi pasif, başbakanlığı güçlendireceksin. Ya da başbakanlığı güçlendireceksin. Türkiye bunu tartışıyor. 
 REJİM DEĞİL SİSTEM TARTIŞMASI: Bugüne kadar rejim problemi tartışılıyordu bugün sistem tartışılıyor. Neden? Büyümek, daha iyi standartlara yükselmek için bu tartışmaları yapıyoruz. Belki muhalefet farklı anlıyor anlayabilir. Biz böyle anlıyoruz. Bizim başkanlık sistemindeki en önemli bakış açımız üniter yapı. Başkanlık sisteminin merkezine millet oturur. Darbelerle sistemin merkezine millet dışında tüm unsurlar oturmuş. Türkiye'de yaşanan kakafoninin temel nedeni budur. 
 GÜÇLER ARASI DENGE: Güçler ardasındaki dengenin oturduğu bir sistem ortaya konulduğunda Türkiye bu coğrafyada örnek olacak. Parlamenter sistem madem iyiydi darbeler, 28 Şubat niye oldu? 367'de niye tıkandık? Parlamenter sistem sorun üretiyor. Bu sistemde yüzde 75 oy alsanız da hareket alanınızı daraltan kısıtlar konulmuş. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan uzun süredir başkanlık diyor. Millet bunu istiyor. Eğer istemese yüzde 52 oy vermezdi. Yüzde 49.5 oy veriyor. Diyor ki "Ben senin önerilerine açığım." Seçim sonrası Güneydoğu'da yaşananlar tesadüfi değil. Türkiye'nin yeni sistem arayışından başarılı olmasından endişe ettikleri için hendekler kazılmış, bodrumlara girilmiş, karargâhlar kurulmuş. Hangi ülkede seçimlerde yüzde 49.5 aldıktan sonra bir bölgeyi istikrarsızlaştıracak eylemler yaşanıyor. 
 MİLLİ GELİR: Türkiye'ye en büyük haksızlık yapılıyor. Muhalefet partileri kendi alnına silah sıkıyor. Haksızlık yapılan demokrasidir, Türkiye'dir. Bu fırsatı boğmaya çalışıyorlar. Türkiye şu barajı aştığı andan itibaren kişi başı milli gelir 25 bin doları aşacaktır. Türkiye demokratik olarak çok güçlü. Bu kuvvetli bir karardır. Bugün bunu zayıflatmaya çalışan girişimler söz konusu. Biz Rusya, Ortadoğu ülkesi değiliz. Bedel ödeye ödeye demokrasimizi yükseltmeye, kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. Prangadan kurtulmak zorundayız. Vesayet, muhtıra ne derseniz deyin buralardan kurtulmak zorundayız. Türkiye örnek bir ülke. Bugün ülke içinden rahatsız edecek bir şeyler çıkaramıyorlar. En yüksek rahatsızlığı oluşturan nedenler etrafımızdaki coğrafyaların hayalinin mahsulü. 

Hazal ATEŞ - SABAH