Merkez Bankası 24 Aralık’ta faizi ne kadar artırır?
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın dün açıkladığı 2021 yılı para ve kur politikasında çok temel olarak hangi görüşlere mi yer verildi:
✔ 2021'de ters dolarizasyon bekleniyor. Bu TL'yi cazip kılmakla mümkün. TL'yi cazip kılmak da faiz artırmakla.
✔ Dolayısıyla tüm gözler 24 Aralık'taki PPK toplantısına çevrilmiş durumda. Faiz 2.5 ya da 3 puan artırılabilir. Piyasa bu toplantıya yeni yönetimin test edileceği bir toplantı gözüyle de bakıyor.
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın dün açıkladığı 2021 yılı para ve kur politikasında çok temel olarak hangi görüşlere mi yer verildi:
- Enflasyona ilişkin yukarı yönlü riskler 2021 yılında para politikasının sıkı ve kararlı bir duruş sergilemesini zorunlu kılmaktadır. (Cümleyi Merkez Bankası’ndan aynen aldık. Sıkı ve kararlı duruşu para politikası sergilemez, para politikasında sıkı ve kararlı duruşu Merkez Bankası sergiler.)
- Merkez Bankası’nın temel politika aracı bir hafta vadeli repo ihale faiz oranıdır.
- Gecelik faizlerde gün içi oynaklıkların sınırlanması amacıyla kullanılan faiz koridoru ile Merkez Bankası’nın nihai kredi mercii işlevini gören geç likidite penceresi, söz konusu fonksiyonları dışında para politikası aracı olarak kullanılmayacaktır.
- Merkez Bankası, kurların düzeyini ya da yönünü belirleme amaçlı döviz alım ya da satım işlemi yapmayacaktır.
TERS DOLARİZASYON YAŞANABİLİR Mİ?
Başkan Ağbal’ın dünkü sunumunda ve sonrasındaki soru cevap bölümünde sık sık ters dolarizasyon kavramını duyduk. Yani vatandaş artık birikimini döviz cinsinden tutmaktan vazgeçecek, hatta bunun ötesine geçip elindeki dövizini satarak TL’ye geçecek; daha çok da yurtdışından döviz girişi olacak ve böylece döviz bollaşacak. Bu durum karşısında Merkez Bankası döviz alarak rezervini güçlendirecek.
Böyle bir dönüş Merkez Bankası’nın döviz rezervine katkıda bulunur bulunmaya da bu öyle dile getirildiği kadar basit olmaz.
Bu biraz karmaşık bir işlem ve bunun nedeni de bankaların Merkez Bankası’ndan olan swap alacakları. Dövizde bir çözülme olursa biz önce Merkez Bankası’nın swap yükümlülüğünde bir azalma görürüz. Yani Merkez Bankası rezervinde artıya geçişe daha çok yol var.
Burada öncelikle açıklığa kavuşturulması gereken konu, rezerve nasıl katkı olacağından çok, bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ve gerçekleşmeyi neyin sağlayacağıdır.
Vatandaş dövizden TL’ye geçmek bir yana, döviz alımını durdurmadı bile. Döviz hesapları gün geçtikçe artıyor. Üstelik bizim gördüklerimiz bankalarda kayıt altında olanlar, yastık altını hiç bilmiyoruz.
VATANDAŞA TL ÇAĞRISI YAPILIYORSA DEMEK Kİ GEREĞİ DE YAPILACAK
Zaman zaman olduğu gibi vatandaşa son günlerde yine birikimlerini döviz cinsinden değil, TL cinsinden tutma çağrıları yapılıyor. Bu çağrıyı yapmak iyi de, bunun gereğini yerine getirmek de kaçınılmaz.
“TL’ye geçin” çağrısının amacına ulaşması, TL’yi cazip kılacak adımları atmayı gerektiriyor. TL’yi cazip kılmanın yolu da belli, kabul edilebilir bir faiz.
Bankacılık sistemi ön aldı, faizi yüzde 16’ya kadar çıkardı. Öyle görünüyor ki bankalar Merkez Bankası’ndan yüzde 15 faizle daha fazla para alamayacaklarını görüyor.
Bu bir hazırlıktır, 24 Aralık’taki Para Politikası Kurulu toplantısına hazırlıktır.
FAİZ YÜZDE 17.5, HATTA YÜZDE 18 OLABİLİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faize bakışı, faize karşı olan tutumu biliniyor. Naci Ağbal başkanlık görevine getirilip ilk toplantıda faizi yüzde 15’e çıkardığında bunun Erdoğan’ın onayıyla alınmış bir karar olduğu ileri sürüldü. Gerçek öyle midir, değil midir, bilemeyiz.
Ama şu algı hala devam ediyor...
Merkez Bankası 24 Aralık’ta faize dokunmazsa "Demek ki, faiz artırma izni bir seferlikmiş" denilecek. Ve bu durumda 7 Kasım’da esmeye başlayan olumlu rüzgar tümüyle tersine dönebilecek, bu risk var.
Kuşkusuz her toplantıda faizi artırmak gerekmez. Ama 24 Aralık öyle sıradan bir toplantı değil. Bizzat Naci Ağbal da dün üretici fiyatlarındaki artıştan, bunun bir şekilde tüketici fiyatlarına yansıyacağından, kur artışının fiyatlar üstündeki etkisinden söz etti.
Yani enflasyon birkaç ay daha yükselmeye devam edecek, en azından bir süre yükselmese bile bu düzeyde yatay gidecek.
İşte bu faiz bu enflasyonu bile karşılamaya yetmiyor.
Dolayısıyla vatandaşın dövizden TL’ye geçmesi isteniyorsa, faizin biraz daha yükselmesini kabullenmek kaçınılmaz.
Bütün bu gerekçelerle bir hafta sonraki toplantıda halen yüzde 15 olan haftalık repo ihale faiz oranının yüzde 17.5 ya da yüzde 18’e yükseltilmesi bekleniyor.
Yarım ya da bir puan gibi artışların sembolik bulunacağı ve bunun ters etki yapabileceği de dile getiriliyor.
MERKEZ BANKASI, BARİ BU YANLIŞI SEN YAPMA!
2021 yılı para ve kur politikası metninin 28’inci maddesinde “Türk lirası, aralık ayı ortası itibarıyla sepet kur karşısında yüzde 40 civarında değer kaybetmiştir” deniliyor. Burada kastedilen dönem, geçen yılın sonundan aralık ayı ortasına kadar olan dönem.
Peki TL’de yüzde 40 civarında olduğu söylenen değer kaybı... Bu oran doğru mu, hayır!
Merkez Bankası ya oranı yanlış hesaplamış ya ifadeyi yanlış yazmış.
Türk parasının, herhangi bir dövize ya da döviz sepetine karşı değer kaybı başka bir kavramdır; o döviz ya da sepetin Türk parasına karşı değer artışı başka bir kavramdır.
Bu genellikle karıştırılır; ama insaf, Merkez Bankası’nın da bunu karıştırma hakkı yoktur.
★★★
Geçen yılın sonunda dolar 5.94, euro 6.65; bir dolar ve bir eurodan oluşan sepet 12.59 düzeyindeydi.
Aralık ayı ortasına geldik; dolar 7.83, euro 9.52, sepet ise 17.35.
Sepetin TL’ye karşı değer artışı (17.35/12.59-1=37.8) yüzde 37.8’dir. (Merkez Bankası’nın yuvarlatıp yüzde 40 dediği oran budur.)
TL’nin değer kaybı ise (12.59/17.35-1=27.4) yüzde 27.4’tür. (Merkez Bankası’nın söylemesi gereken oran da budur.)
Varsayın ki döviz çok daha hızlı değer kazandı ve sepet kur 17.35 değil de 25.18’e çıktı. Bu durumda Merkez Bankası “TL döviz sepeti karşısında (25.18/12.59-1=100) yüzde 100 değer yitirdi” mi diyecekti!
Bir para yüzde 100 değer yitirir mi, olabilir mi böyle bir hesaplama!
Alaattin AKTAŞ - Dünya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.