1 Ağustos’da başlayan toplu sözleşme görüşmeleri 21 Ağustos’ta gece yarısında varılan mutabakatla sonuçlandı.

Yetkili Sendika Memur-Sen ve Hükümet adına yetkili Çalışma Bakanlığı arasında sağlanan mutabakat 22 Ağustos sabahı atılan imzalarla resmi boyut kazandı.

Tabii tartışmalar başladı.

20 gün boyunca sürekli gündemde idi memur zammı.

Çünkü, 3 milyonun üzerinde aktif çalışan ile birlikte memur emeklilerini eklediğimizde sayı 5 milyon 100 bindi.

Tartışmak normaldi anlayacağınız.

Ama bizde bir gelenek var ya; ya siyahtır sonuç, ya beyaz.

Ya zaferdir sonuç, ya hezimet.

Çoğu düşünmedi belki yaşananları…

Ben diyorum ki; arkadaş, sonuç her zaman öyle olmuyor.

Her zaman bardağın boş tarafı olduğu gibi, dolu tarafı da vardır.

Şimdi biraz empati yapalım, sağduyulu bir bakış ile değerlendirelim.

ALINABİLECEK EN SON RAKAM!

Bir dinleyelim.

Ne diyor Sayın Ali Yalçın:

“Alınabilecek son rakam zorlanarak, en son rakam görüldükten sonra mutabataka varıldı.

21 Ağustos Gecesi 00.00’da mutabakatı imzalamama kararı almıştık. Çünkü hükümet en son teklifinin üzerine bir ekleme yapamayacağını bildirmişti.

Biz de o günün gündüzünde bu şekliyle imza atılamayacağını, bu rakamın üzerine çıkılması gerektiğini ifade etmiştik”

PEKİ NE OLDU DA 0,5’LİK İLAVE ZAM İLE MUTABAKAT KARARI ALINDI?

İşte işin sırrı ve eleştiri konusu bu soru. Yine cevabını Yalçın veriyor:

“Hükümet ile yapılan son temasta, bize şu mesaj verildi:

“Biz kamu görevlilerini üzmek istemiyoruz, kamu imkânlarını zorluyoruz. Ancak bu rakamın üzerine 0,5’lik bir ilave yapabiliriz.”

Biz de tarafımıza iletilen bu samimi açıklamanın karşısında kayıtsız kalamazdık.

Diğer taraftan imza atmasak, hakem heyetine gidilse ne olur diye düşündük.

Hakem Heyetinin kendi açmazları söz konusu. Geçmişte yaşanan durumlar ortada.

Türkiye 15 Temmuz sürecini yaşadı. Bunu görmezden gelemezdik.

Bayram sürecine girerken, 15 Temmuzun etkilerini yaşarken,  iç ve dış tartışmalar, Türkiye üzerine operasyonlar ortadayken…

Tekrar ortamı germenin anlamı yok dedik.

Art niyetli oturmadık. “

Bu ifadeler karşısında, Toplu Sözleşmede varılan mutabakata bir de bu açıdan bakmak gerekli.

Devam ediyor Ali Yalçın:

“Bizim Memur-Sen ailesi olarak; Ülkemize karşı sevdamız, hassasiyetimiz var.

İçerde-dışarda Coğrafyanın dizayn edilmeye çalışıldığı bir ortamda farklı bir şey yapamazdık.

“Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” dedik.

Yani o gece yaşananlara salt “buçukluk zam” olarak bakmak biraz fazla “insafsızlık” olarak görünüyor.

Sami Aydoğan

memurpostasi.com