MEB'in Tasarruf Tedbirleri "Yaşam Boyu Eğitimi" Vurdu!

MEB'in Tasarruf Tedbirleri "Yaşam Boyu Eğitimi" Vurdu!

Milli Eğitim Bakanlığı, tasarruf tedbirleri kapsamında örgün eğitimde öğrencilerimizin nitelikli eğitim hakkını engellerken aynı zamanda yaygın eğitimde uygulamaya koyduğu kısıtlamalarla yetişkinlerin de eğitim hakkını ortadan kaldırmaktadır.

21. yüzyılın en önemli kavramlarından biri yaşam boyu öğrenmedir. Teknolojinin hızla geliştiği, değişimin baş döndürücü bir şekilde ilerlediği günümüzde bireylerin bilgi toplumuna uyum sağlamaları ve bu toplumda yaşamlarını daha iyi kontrol edebilmeleri için ekonomik ve sosyal hayatın tüm evrelerine aktif bir şekilde katılımları sağlamak sağlıklı bireyler ve sağlıklı işleyen bir toplum için şarttır. Bu da ancak iyi planlanmış ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir yaşam boyu öğrenme ve halk eğitimi politikası ile mümkündür.

Türkiye’de kamusal halk eğitimi Cumhuriyetin getirdiği en önemli kazanımlarından biridir. 1921 savaş koşullarında bile her yaştan yurttaşların eğitimi en önemli gündemlerden biri olmuş ve halk eğitimi faaliyetleri devam etmiştir.

Bugün geldiğimiz noktada tasarruf tedbirleri adı altında halk eğitimi merkezlerinde açılan kurslara sınırlama getirilmesi her yaştan yurttaşların eğitim hakkının engellenmesi anlamına gelmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığına bağlı 998 halk eğitimi merkezinde, geçtiğimiz yıllarda her ay yaklaşık 1 milyon kişi bu kurslardan yararlanmaktaydı. 2023’te halk eğitimi merkezlerinde açılan kurslara 11.587.174 kişi katılmıştır. Bu kurslar bir yandan kişilerin iş bulmalarına yardımcı olacak yeni mesleki beceriler kazandırırken, diğer taraftan da özellikle kadınlar için başta aile içi şiddet olmak üzere şiddetin her türüne karşı güçlendirici dayanışma ve sosyalleşme eğitimi ve imkanları sağlamaktadır. Yine halk eğitim merkezlerinde öğrencilere yönelik açılan destek eğitimi kursları sınav odaklı eğitim sistemi içinde dershanelere gidemeyen yoksul çocuklarımıza sınavlara hazırlanma olanağı sağlamaktadır.

Bugün;

- İşsizlik oranları sürekli artmaktadır,

- Açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalan binlerce insan söz konusudur,

- Başta kadınlara ve çocuklara yönelik toplumsal şiddet hayatı felce uğratmaktadır,

- Uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklar gençlerimizin hayatını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır,

- Sınava dayalı eğitim sistemi öğrencilerimizi dershanelere, özel kurslara mahkum etmektedir.

- Teknolojideki gelişmeler, mesleklerdeki dönüşümler kişilerin kendilerini sürekli geliştirmesini zorunlu kılmaktadır.

Bu ve buna benzer kişisel, mesleki ve toplumsal sorunlarla baş etmenin en etkili yolu güçlü ve etkin, bireylerin ihtiyaçlarını ön planda tutan ve çözüm odaklı bir halk eğitimi politikası ile mümkündür zira halk eğitimi yalnızca kişileri değil toplumu da güçlendirmekle kalmaz ve aynı zamanda ekonomik kalkınmayı da destekler. Bu nedenle tasarruf tedbirleri kapsamında ilk gözden çıkarılanın örgün ve yaygın eğitim faaliyetleri olması kabul edilemez. Bu tasarruf tedbirleri ile bakanlık;

Halk eğitimi merkezlerinde açılacak kursların öncelikli olarak merkezlerde kadrolu öğretmenler tarafından açılmasını ön görmektedir. Ancak Türkiye genelinde 998 halk eğitimi merkezlerinde kadrolu çalışan öğretmen sayısı sadece 5.996’dır ki bu sayının yeterli sayıda kurs açmaya yetmeyeceği aşikardır. Halk eğitimi kursları doğası gereği ağırlıklı olarak usta öğretilerle yürütülmektedir ve talep edilen kursların açılmaması sayıları 200.000 bini bulan usta öğreticileri de mağdur etmektedir.
Halk eğitimi merkezlerinde istihdam garantili kursların açılmasına öncelik verilmesi istenmektedir. Halka ait olan ve kuruluş amacı halkın eğitimi olan merkezlerde açılacak kurslarda halkın taleplerinin ve eğitim ihtiyaçlarının değil sermayenin taleplerinin öncelenmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Sermaye kendi çalışanlarının eğitim programını kendi özkaynakları ile karşılamalı, kamu kaynakları kamucu bir anlayışla tüm toplumun yararına olacak şekilde kullanılmalıdır.

İstihdam garantili olmayan mesleki eğitim kursları piyasaya havale edilmekte, halk eğitimi piyasalaştırılmaktadır. Halk eğitimi merkezlerinin açmış olduğu mesleki eğitim kurslarına daha çok yoksul ve alt kesimlerden gelen, iş bulmak ya da işini korumak isteyen yoksul ve alt kesimlerden gelen kişiler, mesleki becerilere yönelik sertifika almak isteyenler başvurmaktadır. Bu kurslar halk eğitimi merkezleri tarafından açılmadığında zaten zor koşullarda hayatta kalmaya çalışan bu insanlar iş bulmak veya işe girmek için gerekli olan bu sertifikaları almak için piyasaya ve özel kurs merkezlerine mecbur bırakılmakta, sertifika piyasası oluşturulmaktadır. Bu yaklaşım, işsiz olanları, bu kurslara verecek parası olmayanları kronik işsizliğe mahkum etmektir. Bir devletin her yaştan vatandaşının ihtiyaç duyduğu eğitim hizmetini sağlamak asli görevlerinden biridir, bunu piyasaya ya da başka kurum ve kuruluşlara havale etmesi söz konusu bile olmamalıdır.

Halk eğitimi merkezlerinde açılan kursların sınırlandırılması özellikle kadınların güçlenme olanaklarını elinden almaktadır. Halk eğitimi kurslarına ağırlıklı olarak kadınlar katılmaktadır. Bu kurslar kadınların okuma yazma öğrenerek, mesleki beceriler kazanarak, kendilerini geliştirerek kamusal hayata katılımında önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda bu kurslar kadınların güçlenmesine, sosyalleşmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle kursların sınırlandırılması kadınları eve kapatmak isteyen zihniyetin bir sonucu olarak görmek mümkündür.

Halk eğitimi merkezlerinde ders dışı eğitim çalışmaları kapsamında yürütülecek kursların sınırlandırılması özellikle yoksul ve alt gelir grubundan öğrencileri ve gençleri seçeneksiz bırakmaktadır. Ders dışı eğitim çalışmaları destekleme kurslarından spor faaliyetlerine kadar geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu kursların açılmaması öğrencilerin sınavlara hazırlanmak için dershanelere, özel kurslara mecbur bırakılması anlamına gelirken aynı zamanda sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerden mahrum kalmaları anlamına gelmektedir. Zaten zor koşullarda eğitime devam eden öğrencilerimizi kötü alışkanlıklardan korumak, onlara kendilerini geliştirebilecek ortamlar sunmak, onları çağın ve teknolojinin gerektirdiği becerilerle donatmak halk eğitimi merkezlerinin temel görevlerinden biri olması gerekirken gençlerin elinden bu imkanları almak onları kendi başlarına bırakmak ve ülkenin geleceğini yok etmek anlamına gelmektedir.

Yetişkin eğitiminin doğası gereği yerelden, yetişkinlerin ihtiyaç ve taleplerine göre planlanması gerekir. Tasarruf tedbirleri kapsamında halk eğitimi merkezlerinin açacağı kurs sayısının, verilecek ders saatinin merkezden planlanması ve onaylanması kabul edilebilir değildir. Her bir halk eğitimi merkezi çevresinde yaşayan insanların eğitim talepleri değişiklik gösterecektir ve bunun planlanması ve uygulaması halk eğitimi merkezlerince yetişkinlerin taleplerine ve ihtiyaçlarına göre yapılmalıdır.

Halk eğitimi bir ülkede haklarını ve sorumluluklarını bilen sağlıklı bireyler yetiştirme, toplumsal gelişim, ekonomik kalkınma, teknolojik gelişmelere ayak uydurma, toplumsal huzur, gençlerin geleceğe hazırlanması gibi birçok alanda en önemli alanlardan biridir. Bu nedenle, eğitimin hiçbir seviyesinden tasarruf kabul edilemez. İşsizlikle, bireysel ve toplumsal şiddetle, piyasalaşmayla, zararlı alışkanlıklarla mücadele etmede halk eğitimi merkezleri önemli bir rol oynamaktadır.

Bakanlığın bir an önce halk eğitimi merkezlerinde halkın talebi ve ihtiyacı olan kursların açılması, bu merkezlerin gerçek amaçlarına uygun olarak ve donanımlı, yetişkin eğitimini bilen personelle etkili bir şekilde çalışmasını sağlamak için gerekli adımları atması şarttır.

EĞİTİM- İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.