652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 14 Eylül 2011’de yayınlandığından bugüne yaklaşık 4 ay geçti. Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki bu KHK herkes tarafından büyük şaşkınlıkla karşılandı. İlk şok atlatıldığında aslında bunun büyük bir devrim olduğu düşünüldü ve “mağdur” olan bir kesim dışında geniş kitlelerce destek gördü.

 

Bu konu üzerinde çok yazıldı çizildi o yüzden biz kısaca şu şekilde özetleyelim: ortalık allak bullak oldu.

Zamanının "kaya" gibi bürokratları, il müdürlüklerini bırakıp genel müdür olmuş kişiler, merkez teşkilatı denilince akla gelen adeta kurumsallaşmış kişiler bir anda kendilerini boşlukta buldular.

Kolay değil bu işler. Bir taraftan sendika lobisi, bir taraftan cemaat ağırlığı, diğer taraftan milletvekillerinin referansları. Bakanlıkta bir tane bile üst düzey bürokratın haberi olmadan, hemen hemen herkesin 15 Eylül 2011 tarihinde resmi gazeteden öğrendiği böyle bir KHK çıkarmak çok ciddi bir devrim. Genel kanaat odur ki Sayın Başbakanın haberi olmadan bu çapta bir dönüşüm mümkün olmazdı.

Buraya kadar durumun özeti bu, peki şimdi ne olacak veya ne oluyor?

İşte sorun burada başlıyor.

Çok büyük bir dönüşüm yapıp olaya fırtına gibi girdikten sonra duraksamak, hatta durmak anlaşılır gibi değil.

Fırtınalı ve tipili bir kışın ortasında kapıyı pencereyi söken birinden beklenen şey; derhal, gecikmeksizin, hemen yenilerini yerine monte etmektir. Yoksa ev evlikten çıkar!

Şiddetli akan bir ırmaktan karşıya geçmeye çalışan kişiden beklenen şey; kararlılıkla, yılmadan ve tüm gücüyle konsantre olup duraksamadan karşıya doğru yüzmektir. Yoksa boğulur!

Genel müdürler, genel müdür yardımcıları, il müdürleri havuza alındı. Aradan 4 ay geçti. İnsan Kaynakları Genel müdürü henüz geçen hafta atandı.Hatta yeni genel müdürün görevine başlamadığı bile söyleniyor.

Bunun dışında kadrolu atama yapılmadı. İl müdürleri için fal açılmaya devam ediliyor. Personelmeb.net olarak bize de çeşitli kaynaklardan birçok isim geliyor, birçoğu duyumdan öteye geçmediği için yayınlamıyoruz; ama belirsizlik devam ettikçe kazan da kaynamaya devam edecektir. İl müdürlerinin birçoğu yarın ne olacağını bilmiyor. Takdir edilecektir ki yerinden emin olmayan birinden kısa vadeli ve belki orta vadeli icraatlar beklenebilir ama asla uzun vadeli planlama beklenemez. Bu yönetim biliminin doğasında vardır.

 

Kanun Hükmünde Kararname yayınlanalı 4 ay oldu. Yönetmeliklerin tamamı en azından terminoloji olarak değişikliğe muhtaç durumda. Bunun yanında Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, Taşra Teşkilatı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, Merkez Teşkilatı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği gibi kamuoyu tarafından merakla beklenen birçok yönetmelikten ses yok.

Üzüntü verici ama şu an bakanlıkta bir kaos ortamı hakim. Birimlerde inşaat devam ediyor. Mesaiye kim geliyor kim gelmiyor –hatta kimin gelmesi gerekiyor kimin gelmesi gerekmiyor- belli değil.

3 ay önce illerden görüş sorulan Taşra Teşkilatı Atama Yönetmeliğinin sessiz sedasız sümen altı edilmesinden endişe ediliyor.

Yaklaşık 700 bin kişiyi doğrudan, tüm Türkiye’yi de dolaylı olarak ilgilendiren devasa bir bakanlıkta duraksama çok ciddi neticeler verir. Açıkça ifade etmek lazım ki “Cesur ve gözü kara şekilde hızlı giriş yapan Sayın Bakan, sanıldığı ya da umulduğu kadar planlı değilmiş.” İntibaı giderek ağırlık kazanıyor.

Umarız Sayın Bakan ne yaptığını biliyordur.