MEB'de Ücretli Öğretmenler, Uzman ve Usta Öğreticiler Köle Mi?
Adına “ücretli öğretmenlik” denen kaçak işçi çalıştırma metoduyla yaklaşık 100 bin öğretmeni mağdur eden MEB, uzman ve usta öğreticileri de güvencesiz çalışmaya mecbur bırakmaktadır.
Eğitim-İş tarafından yapılan açıklama:
Adına “ücretli öğretmenlik” denen kaçak işçi çalıştırma metoduyla yaklaşık 100 bin öğretmeni mağdur eden MEB, uzman ve usta öğreticileri de güvencesiz çalışmaya mecbur bırakmaktadır.
Milli Eğitim Temel Kanunu uyarınca örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ve hizmet içi yetiştirme kurs, seminerlerinde geçici veya ek ders görevi ile görevlendirilen uzman ve usta öğreticilerin ekonomik, özlük ve sosyal hakları gasp edilmektedir.
Turizm meslek liselerinin uygulama otellerinde, halk eğitim merkezlerinde, döner sermayesi olan diğer mesleki ve teknik Anadolu liselerinde haftalık 40 saate kadar ücret karşılığı çalışan bu eğitim emekçileri, aylık ortalama asgari ücret tutarında bir geliri ancak sağlarken, birçok angarya işin dayatılmasına da maruz kalmaktadır.
Öyle ki sendikamıza, usta öğretici olarak uygulamalı derslerde atölye öğretmenlerine yardımcı eğitimci personel olarak çalışmaları gerekirken, uygulama otellerinde otel personeli gibi oda temizliği, bulaşıkhane, çamaşırhane vb. gibi eğitim dışı görevlerde çalıştırıldıkları bilgisi dahi gelmiştir.
Sendikamızın bulgularına göre; uzman ve usta öğreticiler, çalışma yaşamlarında şu insanlık dışı sorunları yaşamaktadır:
-Kıdem ve ihbar tazminatları, iş güvenceleri, yıllık izin hakları yoktur.
- Sağlık raporu aldıklarında, mazeret izni kullandıklarında, resmi tatillerde ve dini bayramlarda zaten cüzi olan ek ders ücretleri de kesilmektedir.
- Döner sermayeden yeterli kar ödemesi alamamaktalar ve bu kar paylarının dağıtımında idarenin objektif kriterlere göre değil keyfiyetle davranması, durumu bu emekçiler için daha da zorlaştırmaktadır.
-Dini bayramlarda ve pazar günlerinde çalışmaları halinde bile fazla mesai ödemesi alamamaktalar. Geçmişe dönük ek ödemeleri de keyfiyetle gasp edilebilmektedir.
-İşe alımlarda eşitlik ve adaletten bahsedilemezken işten çıkarılmalarda da keyfiyet söz konusu olabilmektedir.
-İşsizlik fonundan faydalanmaları mümkün kılınmamaktadır.
Sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim emekçilerinin sesi olan Eğitim-İş olarak MEB’e bu utanca son vermesi çağrısında bulunuyor, hastalığı teşhis etmekle kalmayıp reçeteyi de veriyoruz:
- Uzman ve usta öğreticilerin kadrolu statüye geçirilmeleri sağlanmalıdır.
- Yıllık izin kullanmaları halinde ücretlerinin kesilmemesi sağlanmalıdır.
- Döner sermaye kar paylarından objektif kriterlere göre yararlanmaları sağlanmalıdır.
- Fazla mesai uygulaması iş kanununa uygun olarak düzenlenmelidir.
- İşe alımları ve işten çıkarılmaları yasalara uygun yapılmalıdır.
- Kıdem ve ihbar tazminatı hakları tanınmalıdır.
- Eğitimle ilgisi olmayan işlerde çalıştırılmaları önlenmelidir.
- Ek ödemeleri emeklilik işlemlerine yansıtılmalıdır.
- İşe alımlar, işten çıkartmalarda ve terfilerde adil ve eşit davranılmadır.
- Geçmişe dönük haklarının telafi edilmesinin sağlanması.
Eğitim, tüm eğitim emekçilerinin katkı sunduğu bir ekip ürünüdür. Bu bütünselliği, ortak üretimi idrak edemeyerek eğitim emekçilerinin belli bir kesimini ötekileştiren yönetim anlayışı, her şeyden önce eğitimi nitelikli hale getirme fırsatını tepmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.