MEB Müsteşarı Kul Hakkı yemek İstemiyorsa...

MEB Müsteşarı Kul Hakkı yemek İstemiyorsa...

FETÖ darbe girişimi nedeniyle Devletin kamuya alma sistemi değişiyor. Eğer hak yemeden adil bir sistem kurmak isteniyorsa sözlü sınav en sona bırakılmamalı

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin geçtiğimiz gün El Cezire'ye verdiği röportajda, öğrencilerin mezuniyet sonrasında staj gördükleri okullarda verilen notlar ile mülakat notlarının öğretmen atamasına esas teşkil edeceği yeni bir sisteme geçileceğinin işaretlerini verdi. 

Müsteşar bey 'hak yenilmesine zemin hazırlayan' bir sistem kurmamalıdır

Ancak Müsteşar bey, kurulan sistemler ile kendisi istemese veya siyasi yöneticiler istemese dahi, hak yenilmesine zemin hazırlayan bir sistem oluşturulduğunun farkına varmalıdır.

Öyle görünüyor ki yeni dönemde sözlü sınavlar giderek yükselen bir eleme sistemi olacaktır.

O halde sözlü sınavın hak yenilmesine imkan vermeyen bir yapıda kurulması gerekmektedir.

Hali hazırdaki sistemde adaylar önce KPSS ve ÖABT'ye girmekte daha sonra belirlenen baraj puanının 3 katı aday sözlü sınava alınmaktadır. Tercih işlemlerinde ise sadece sözlü sınav notu esas alınmaktadır. Ayrıca 5-10 dakika süren iki soruya verilen cevapla adayların geleceği belirleniyor.

300 farklı komisyonun iki soru üzerinden yaptığı değerlendirmenin ne büyük trajediler yarattığını görmek için Müsteşar beyin attığı twet'lere gelen yorumlara bakmak yeterli olacaktır.

Yusuf bey eğer çoluk çabuk sahibi birisi ise 'hak' kavramının dini içeriğinden haberdar ise bu feryatları duymazlıktan gelmemelidir.

Öyleyse ne yapılmalıdır?

Öncelikle sözlü sınavın uygulama sırası değiştirilmelidir. Yani sözlü sınav KPSS sonrasında değil mezuniyet sonrasında adaylara uygulanan bir sınav olmalıdır. Mezuniyet sonrasında ve MEB tarafından uygulanan sınavda, belirlenen baraj puanını aşanlara 'öğretmen olabilir' sertifikası verilmelidir. (Aslında bu sistem üniversitelerce uygulanmalı ancak MEB, üniversitelerin verdiği eğitime güvenmediği için ikinci bir kontrol yapmakta ısrar etmektedir)

"Öğretmen olabilir" sertifikası sadece resmi okullarda değil özel okullarda da geçerli olmalıdır. Hali hazırdaki uygulamada, MEB'in öğretmen olmaya layık görmediği öğretmenlik bölümü mezunları, özel okullarda çalışabilmektedir. Bu büyük bir çelişkidir. Eğer Devletin en önemli Bakanlığı olan Milli Eğitim Bakanlığı, bir mezuna 'sen öğretmen olma yeterliliğine haiz değilsin' diyorsa bu tespit gereğince o kişinin hiçbir yerde öğretmen olmaması gerekir.

Eğer sözlü sınavı KPSS öncesinde çekersek ne olur?

Sözlü sınavı KPSS öncesine çektiğimizde ve 5-10 dakika süren 2 soruya verilen bir uygulama olmaktan çıkardığımızda, bu sınav bir ölüm kalım veya her türlü torpilin aracı kılındığı bir sistem olmaktan çıkacaktır. Sözlü sınav aslına dönecek, komisyon üyeleri dahi adil değerlendirme yapacaktır.

Sadece sözlü sınavdan belirlenen baraj puanını geçenler öğretmen atamalarına başvurabilecek ve adaylar KPSS puan üstünlüğüne göre tercihte bulunacaktır.

Kurulan sistem vebalin aracısı olmamalı!

Kurduğumuz sistemler bir 'günah'ın aracısı olmamalıdır.

Günaha giden yolları kapatmak en başta sistem kuranların sorumluluğundadır.

Dünya, bugünden ibaret değildir, bunu mahşeri de vardır. Yarın mahşer günü hakkı yenen bir adayın feryatlarına muhatap olunmak istenmiyorsa, sistem adil kurulmalıdır.

Kayırmacılığa uygun bir yapı kurmak erdemi de Devleti de çürütür

Kayırmacılığa veya torpile açık bir yapı kurmak insanları torpil arayışına iterek değerleri çürütmektedir. MEB, değerler eğitimi vereceğini söylemekte ve bunu müfredata koyacağını belirtmekte ancak değerleri bozan bir yapı kurmaktadır. Adayların başkasının hakkını yemesine zemin oluşturmaktadır. Değerlendirmeyi yapan komisyon üyeleri dahi, gelen baskılardan dolayı kendi inanç sistemlerine aykırı davranmakta ve komisyona alındığına bazen lanet edebilmektedir.

Bunun yanı sıra, torpile açık sistem, yukarıya en iyiyi çekmez. Devletin iyi, kabiliyetli ve hak edeni yukarı çekemediği sistemler ortada vadede Devleti çürütür. Bir Devlet, ne kadar kabiliyetli ve özverili memuru varsa, o derece daha iyi yönetilir.

Bugün aldığımız öğretmenlere çocuklarımızı emanet edeceğiz. Seçme sistemimiz o kadar adil ve dürüst olmalıdır ki, en hak eden öğretmen olmalıdır. Bunun dışında bir sistem kurulması hem öğrenciye hem veliye hem de Devlete zarardır.

Peki FETÖ'cüleri nasıl sistem dışına iteceğiz?

Daha öncede belirtildiği üzere, 5 kişilik sözlü sınav komisyonlarının FETÖ üyelerini tespit ve eleme gibi bir görevi olmamalıdır. Bu görev Emniyet ve MİT'indir. 5 kişilik bir komisyonunun MİT ve Emniyetten daha iyi bilemeyeceğini, son öğretmen alımlarında gördük. Sözlü sınavı geçip, tercihlere katılan ve yerleşen 18 bini aşkın öğretmenin 300'ün de FETÖ bağlantısı çıkmıştır. Bu kişiler son anda, istihbaratın uyarısı ile atanmamıştır.

Zaten 657 Devlet Memurları Kanununa eklenen maddeyle, alınacak tüm memurlara güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması şartı getirilmiştir. Dolaysıyla istihbaratta kaydı bulunanların zaten ataması yapılmamaktadır.

memurlar.net

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum