MEB AKADEMİK KARİYERLİ ÖĞRETMEN İSTEMİYOR

MEB AKADEMİK KARİYERLİ ÖĞRETMEN İSTEMİYOR

Son birkaç yıldır yüksek lisans ve doktora yapmış olmanın öğretmenlik mesleğine hiçbir olumlu katkısının kalmamış olması beraberinde öğretmenleri yüksek lisans ve doktoraya yapmaya özendirecek etkenleri de ortadan kaldırmıştır.

Son birkaç yıldır yüksek lisans ve doktora yapmış olmanın öğretmenlik mesleğine hiçbir olumlu katkısının kalmamış olması beraberinde öğretmenleri yüksek lisans ve doktoraya yapmaya özendirecek etkenleri de ortadan kaldırmıştır.

657 sayılı Devlet Memurlar Kanunu’nun 176. Maddesi(ikinci fıkrası) c bendinde alanlarında yüksek lisans yapmış olanlara % 25 ,doktora derecesini almış olan öğretmenlere ise % 40 fazla ek ders ücreti ödenir ifadesi 2006 yılında yapılan bir düzenleme ile kaldırılmış ve yüksek lisans ile doktora mezunu öğretmenlerin ek ders ücretlerinde verilen maddi hakları ellerinden alınmıştır. Bu durum öğretmenlerin kendini geliştirmedeki gayret ve çabalarının azalmasına, bununla birlikte maddi açıdan verilen haklarının ellerinden alınması da öğretmenlerin öğrenimi sırasında harcadıkları masrafın bile karşılığını alamamasına yol açmıştır. Bir milletin geleceğini yetiştiren öğretmenlerin, kendilerini geliştirme istekleri azaltılmış ve yüksek nitelikli öğretmenlerin geleceğimizi oluşturmasının önünde bir teşvik unsuru olan maddi haklarının önüne geçilmiştir. Sayın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK yüksek lisans ve doktora yapmış öğretmenleri sınavsız uzman ve başöğretmen olacağını söylemiş olsa da şu anda daha önce girmek zorunda olmadığımız kariyer basamaklarında yükselme sınavına girmek zorunda bırakılmış, bunun yanında bu sınava girmek için 10 yıl kıdem şartı getirilmiştir. Yani kısacası, Kariyer Basamaklarında Yükselmeye İlişkin Değerlendirmede öğretmenlerin kendilerini geliştirmeleri, niteliği değil; kaç yıl çalıştığı yani nicel özellikleri kıstas alınmaktadır.

Yüksek lisans ve doktora yapmış öğretmenler olarak, öğretmen liseleri, ardından eğitim fakültelerinden mezun olduktan sonra eğitim alanında tezli yüksek lisans ardından doktora eğitimi aldık. Bütün bunlara rağmen MEB tarafından uzman olarak görülmüyoruz. YÖK tarafından uzman olarak görülürken MEB tarafından görülmüyoruz. Hâlbuki çok değil, 4-5 yıl önce ülkemizde işletmeciler, mühendisler, veterinerler, tarihçiler uzman öğretmen oldular. Bizse birer hiçiz. Çünkü eğitim alanında uzmanlaşmak için 10-15 yılımızı feda ettik. Hala da feda etmeye devam ediyoruz.

Yüksek lisans ve doktora yapmanın MEB’de hiçbir olumlu katkısının olmaması yıllardır duyduğumuz “Öğretmen sınıfına girer ve çıkar, maaşını alır.”, “Öğretmenlik, rahat meslek.” düşüncesini doğurmuştur. Çünkü biz çok çalıştık ta ne oldu? Dil öğrendik, bir sürü sınava girdik, kendimize onlarca yan alan seçtik, bunları sınıflarımızda uygulamaya çalıştık, sempozyum-konferans-kurs-kongre-seminer mekik dokuduk, makale yazdık hem de biz bunları çok büyük engellerle rağmen yaptık. Sonuçta hep engellenmeye çalışıldık ve gülünç duruma düştük.

Mesleğimizi yaparken aynı zamanda bin bir zorlukla eğitimimize devam ettik.

Yeri geldi müdürlerimiz iki yarım gün-bir tam gün izin vermedi.

Yeri geldi amirlerimiz, “Eğitimini bırak!” diye tersledi.

Yeri geldi hakkımızda soruşturma açılmak istendi.

Eğitim durumundan ulaşımsız, kuş uçmaz, kervan geçmez köylere atandık.”Hadi burada eğitimine devam et kolaysa.” der gibi.

Çevredeki insanların ve diğer meslektaşlarımızın konuşmaları bir yandan. Harcadığımız emek takdir edilmeye değerken, gülünç duruma düştük. Artık bu soruları duymak istemiyoruz.

“Neden yapıyorsun yüksek lisans /doktorayı?”

“Ne işine yarayacak?”

“Boş yere kendini yoruyorsun…”

Yaşamımızın neredeyse yarısı öğrenimle geçmiş hatta halen geçmekte olan bizler emeklerimize değer verilmesini istiyoruz. Bizleri gülünç duruma düşürmek yerine ellerindeki akademik alanda çalışmalar yapmış, kendini geliştirmiş, yabancı dili iyi derecede bilen genç beyinlerden yararlanmayı bilseler ülkemiz eğitim konusunda çağ atlayacaktır. Eğitim-öğretimin kalitesinin daha da yükseltilmesinin amaçlandığı modern toplumlarda, öğretmeninde mesleki açıdan kendini geliştirmesi bir zorunluluktur. Bu noktada MEB’in öğretmenlerin eğitimini önemsememesi çok üzücüdür. Yabancı ülkelerde lisansüstü öğrenim görmüş öğretmenlerin oranı % 50’nin üzerindeyken, ülkemizde ise bu oran % 7’dir.

Avrupa Komisyonu tarafından desteklenerek, Türkiye dâhil 23 ülkenin katılımıyla Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) Eğitim Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen TALIS in Türkiye Ulusal Raporu’nda, OECD tarafından yapılan Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Araştırması nın (TALIS) Türkiye Ulusal Raporu nda, Yüksek düzeyde eğitimli öğretmen oranının Avusturya da yüzde 59, Belçika da yüzde 84, Polonya da yüzde 94, Slovakya da yüzde 96 olduğu belirtilerek, Türkiye deki öğretmenlerin ise yaklaşık yüzde 7 sinin yüksek lisans mezunu olduğu kaydedildi. Raporda, Türkiye de lisansüstü eğitim derecesine sahip öğretmenlerin oranının oldukça düşük olduğu dikkati çekmektedir ifadesine yer verilmiştir.

MEB’in, yüksek lisans ve doktora yapmış ve yapmakta olan öğretmenleri maddi ve manevi her açıdan desteklemesi, eğitim politikası için yüksek lisans ve doktora yapmış öğretmenlerden yararlanmasının ülkemizde eğitim alanında çok olumlu gelişmelere yön vereceğini ve eğitim alanındaki birçok sorunun çözülmesinde ve eğitimin kalitesinin artmasında büyük bir rol oynayacağı düşüncesindeyiz. Unutmamalıyız ki “En iyi öğretmen, ömür boyu öğrenci kalabilendir”.

Yüksek Lisans ve Doktora Mezunu Öğretmenler adına ;

Kamudanhaber Sitesi

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum