McKinsey kararı polemik oldu, Bakanlık 'icra yetkisi yok' dedi
Ekonomide yeni dönem hedeflerini izleyecek mekanizma ABD'li danışmanlık şirketi McKinsey'e emanet edildi. Bu adım "IMF'siz yapılanma formülü" olarak değerlendirildi. Muhalefet "Maliyede yeni kozmik oda vakası" dedi. Hazine Bakanlığı açıklama yaptı: Hiçbir
'IMF'SİZ PROGRAM YAPMIŞ GİBİ DAVRANIYORLAR'
Hazine Bakanı Berat Albayrak, 16 bakanlıktan temsilcilerin yer alacağı Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için "Uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik" dedi. Ofisin hedef ve sonuçları her çeyrekte kontrol edeceğini belirtti. Ekonomi yönetimindeki sürpriz hamle tartışmaları da beraberinde getildi. Eski MB Başkanı Durmuş Yılmaz "IMF'siz program yapmış gibi sorunu çözmeye çalışacaklar" dedi.
'YENİ BİR KOZMİK ODA VAKASI YAŞANMAK ÜZERE'
İYİ Parti lideri Akşener "McKinsey adı altında ülkeyi IMF'ye teslim ettiler" ifadesini kullandı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak da "Maliyede yeni bir kozmik oda vakası yaşanmak üzere" eleştirisini yöneltti. Hazine Bakanlığı ise 'IMF programına dönüldü' iddialarının art niyetli olduğunu kaydetti. Bakanlık açıklamasında "Söz konusu danışmanlığın hiçbir icra fonksiyonu ya da yetkisi olmayacak" denildi.
Ekonomide yeni adımlar atan Türkiye, hedeflerin izlenmesi ve değerlendirmesi için McKinsey'den danışmanlık hizmeti alacak. Daha önce TRT ve ÖİB'e hizmet veren ABD'li firma ile anlaşılması da polemikleri beraberinde getirdi. Muhalefet 'Maliyede yeni kozmik oda vakası' diyerek IMF benzetmesi yaptı. Ekonomistler 'Uluslararası güven verildi' ve 'İyi bir fikir değil' dedi. Maliye Bakanlığı ise şirketin hiçbir icra yetkisinin olmayacağını açıkladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Birleşmiş Milletler (BM) zirvesi için gittiği New York'ta "Ekonomide önemli adımlar atacağız" açıklamasını yaptı. Ekonomi programı bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi'ni işaret eden Albayrak "Uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek" dedi. ABD'li uluslararası yönetim danışmanlık firması olan McKinsey kamu ve özel sektörün ekonomi politikalarını ve kararlarını analiz ederek bu yönde raporlar hazırlıyor. Yönetim danışmanlık hizmeti sunan McKinsey'in faaliyetleri arasında alım satımlara ilişkin ülkelere ya da şirketlere tavsiyede bulunma, şirket satışlarına yönelik yeniden yapılandırma yöntemleri geliştirme, şirket kurma ya da küçültme durumlarına ilişkin stratejiler geliştirme de bulunuyor. 92 yıllık geçmişi olan McKinsey birçok analiste göre dünyanın en prestijli ve hizmetleri en pahalı olan danışmanlık şirketi. McKinsey aynı zamanda kurumsal yönetimlerde en fazla ağırlığı olan şirketlerden biri olarak görülüyor. Ekonomist Liath MacGorman, ABD'li kurum ile yapılan anlaşmanın büyüklüğü ve kapsamıyla ilgili en büyük iş birliğinden biri olduğunu söyledi. İlk kez bir bu şekilde 'toplu danışmanlığa' gidildiğini vurgulayan MacGorman "Türkiye ekonomisin bilançosu ve gelir tablosu bozulmuş durumda. Ekonominin bir 'şirket doktoruna' ihtiyacı olduğu için McKinsey firmasıyla anlaşmaya gidildi" diye konuştu. McKinsey'in bir ABD şirketi olduğunu belirten MacGorman, ülkelerin doğrudan IMF'ye gitmek yerine bu tür aracı şirketlerle anlaşma yoluna gittiğine dikkat çekiyor. Türk bankacılık sisteminin sağlam temeller üzerine kurulduğunu belirten ekonomist MacGorman "Ancak Türkiye ekonomisinin kısa ve orta vadede rahatlayacağını sanmıyorum. Çünkü çok ciddi yapısal sorunları var. Şu durumda atılan adımların meyvesinin kısa vadede alınacağını düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.
İSTANBUL VE ANKARA'DA OFİSİ VAR
McKinsey, uluslararası bir üst düzey yönetim şirketidir. Amerika merkezli bir şirket olan McKinsey'in dünyanın pek çok ülkesinde ve önemli şehirlerinde ofisi bulunuyor. İstanbul ve Ankara da bu şehirlerden bir tanesi. McKinsey daha önce 2001 krizinde bankaların özelleştirilmesi ve kamulaştırılması sürecinde de devlet ile çalışmıştı. 2000'lerin başında, İstanbul Ofisi'nin danışman kadrosu 30 kişiye ulaşmış ve Türkiye'nin otomotiv sektörünün standartlarını iyileştirmekten, Türkiye'nin en karlı bankası için bir genişleme programı yürütülmesine; Türkiye'nin en büyük televizyon üreticisinin yeniden yapılandırılmasından, grup şirketlerin insan kaynaklarının yönetimine ve kurumsal yönetişime uzanan bir proje çeşitliliği sağlanmıştır. Danışmanların %90'ından fazlası, uluslararası çalışma deneyimi olan ve akademik geçmişi başarılarla dolu Türklerden oluşuyor. Yüzde 60'ı ise yurt dışındaki prestijli okullardan master ve doktora derecelerine sahip.
ART NİYETLE PROVAKASYON
Hazine ve Maliye Bakanlığı ise şu açıklamayı yaptı: Ofisin, çalışma yöntemlerinde dünyadaki en başarılı örnekleri analiz edebilmesi için gerek görüldüğünde danışmanlık alması öngörülmüştür. Daha önce kamu ve özel birçok kurumun hizmet aldığı danışmanlık firmalarından birisini gündeme getirmesinin ardından 'ekonominin bu danışmanlık firmasına bırakıldığı' ve 'IMF programına dönüldüğü' gibi akla hayale gelmeyecek, mantıkla bağdaşmayan, tamamen art niyetli ve tek amacı provokasyon olan değerlendirmeler yapılmıştır. Bu değerlendirmelerin gerçeklerle uzaktan yakından alakası yoktur. Danışmanlığın, hiçbir icra fonksiyonu ya da yetkisi olmayacaktır. Çalışma alanı tek taraflı ve dünyadaki en başarılı modellerin Türkiye'ye kazandırılması ile sınırlı olacaktır.
SİYASİLER NE DİYOR?
ANAHTARI ABD'Lİ KAYYUMA VERİYORLAR
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, McKinsey ile çalışma kararına ilişkin "McKinsey adı altında ülkeyi IMF'ye teslim ettiler. Türkiye Cumhuriyeti'nin anahtarlarını Amerikalı kayyuma veriyorlar" dedi. İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, ABD'li şirketle olan anlaşmaya tepki göstererek, şirketin, bilgilerimizi istihbarat yaparak diğer danışmanlık isteyenlere servis edebileceğini söyledi. Yılmaz, hükümetin bu danışmanlık anlaşmasıyla IMF'yi terk etmek istediğini vurguladı. Hükümetin yaşanan krizi yanlış okuduğunu da sözlerine ekleyen Yılmaz, "Türkiye'deki olan biten bir yapısal sorun. Bu yapısal sorunu çözmek için bu tür danışmalıklar yeterli değil" diye konuştu.
'SERMAYE SAĞLAMAZ'
Durmuş Yılmaz "Geçmişte Enron diye Amerika'da bir şirket vardı. Bu şirketi McKinsey denetledi ama çok yanlış işler yaptılar. Nihayetinde Enron şirketi battı, bir sürü yatırımcıyı da mağdur ettiler. Hükümet bankacılık sisteminde test uygulayacaklarını söyledi. Bu uygulanan testin sonunda eğer şirketler kesiminden bankacılık sisteminin üzerine bir yük gelir de bunun yeniden sermayelendirilmesi gerekirse, bu sermaye ihtiyacını Mckinsey yapamaz. McKinsey sonuç olarak bir hizmet satan kuruluş. Madem IMF'siz bir yöntem düşünülüyor, McKinsey'den de sermaye sağlanamaz. O zaman bu sermaye Körfez'den mi gelecek, Çin'den mi gelecek, yoksa Varlık Fonu'nda böyle bir sistem mi kurulacak bilemiyoruz" açıklamasını yaptı.
KOZMİK ODA VAKASI YAŞAMAK ÜZEREYİZ
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak "Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bürokrasisi var. Bu bürokrasi yıllardan beri bu ülkeye hizmet ediyor. Ama bu bürokrasiyi bir yana bırakıyorsunuz. Dışarıdan bir danışmanlık şirketine bu işleri veriyorsunuz. Bu yönetim kurullarına yapılan atamalar. Bakanlığa damadın atanması. Yine bu şirketin getirilip danışman olarak tutulması. Türkiye'nin adeta bir aile şirketi gibi yönetildiğini gösteriyor" dedi. Öztrak, Mckinsey şirketinin devletin mahrem noktalarına kadar inip bilgiler almak isteyeceğini ifade ederek "Ne yapacak Mckinsey şimdi? Hedeflere bakacak, sonuçlara bakacak. Sonuçları yeterli görmeyecek. Devlet hazinesinin en mahrem noktalarına kadar inip bilgi almak isteyecek. Sonra bunları kendi bünyesinde tutup kimseyle paylaşmayacak. AKP iktidarında daha önce orduda bir kozmik oda sorunu yaşamıştık. Şimdi de Türk maliyesinde, Türk hazinesinde bir kozmik oda vakası yaşamak üzereyiz. Kuruma ne kadar para ödeneceği konusunda kamuoyunun bilgilendirilmeli" dedi.
MCKINSEY IMF'DEN BETERDİR
IMF'nin yönetiminde bir türk temsilci bulunduğunu, ancak Mckinsey'de böyle bir durum olmadığını belirten Faik Öztrak şöyle devam etti: "Açıkçası bu Mckinsey IMF'den de beterdir. Mckinsey'in yönetiminde Türkiye yok. IMF'nin yönetiminde Türkiye'den bir temsilcisi vardır. IMF bizim de ortağı olduğumuz bir kuruluş. Ama bu Mckinsey 'Ben beğenmedim bu işi. Bu rakamlarda sorun var' dediği andan itibaren ciddi sıkıntı çıkacaktır. Bu Türk bürokrasisi açısından iyi bir durum değildir. Türk bürokrasisinin yabancı bir kuruluşa denetlendirilmesi, Türk bürokrasisin yapacağı işleri bir yabancı kuruluşa yaptırması, her gün ağızlarından yerlilik ve millilik sözleri düşürmeyen bu yönetimin herhalde her kadar yerli ve milli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu gerçekten Türk ekonomi yönetiminin vesayet altına alınmasıdır."
DAHA ÖNCE NE YAPTI?
DYP VE CHP DÖNEMİNDE DE VARDI
1995 yılının son çeyreğinde Doğru Yol Partisi (DYP)-Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) koalisyonu hükümetinin 7'nci 5 yıllık Kalkınma Planı doğrultusunda gerçekleşen özelleştirme faaliyetlerinde McKinsey'den danışmalık hizmeti alınmıştı. Daha sonra kurulan Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi hükümetinin ekonomik programlarına ABD'li şirketin destek verdiği biliniyor. McKinsey'in danışmalık hizmeti, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile stand-by düzenlemesine ara verildiği döneme denk geliyor.
HALKBANK-PAMUKBANK BİRLEŞMESİNDE ROL ALDI
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilmeden önce Çukurova Holding A.Ş. Grubu'na bağlı olan Pamukbank A.Ş., 1998 yılında "Yükselen Yıldız" projesi kapsamında McKinsey ile anlaştı. Kurumsal, ticari, KOBİ ve bireysel bankacılık birimlerini ayıran Pamukbank, her biri için geliştirme projeleri başlattı. Fakat Pamukbank'ın McKinsey ile yolları, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) 19 Haziran 2002 tarihinde aldığı kararı ile Pamukbank'ın denetimini TMSF'ye devretmesiyle tekrar buluştu. Pamukbank, 2004 yılının ikinci yarısında Halkbank'a devredildi. McKinsey, Halkbank ile Pamukbank'ın birleştirilmesinde bizzat rol aldı.
'ŞİRKET VE ŞAHISLARA YENİ FIRSATLAR BULUYORUZ'
McKinsey çalışma alanını web sitesinde şöyle özetliyor: "Geniş bir yelpazeye yayılan sektörler, servis alanları ve coğrafyalarda gerçekleştirdiğimiz faaliyetler ve edindiğimiz deneyimler sayesinde müşterilerimizle aynı dili konuşabiliyor, iş yapma tarzlarını ve ihtiyaçlarını kavrayabiliyoruz. Şirket ve şahıslara yeni ve benzersiz fırsatları keşfetmek, büyümeyi sürdürmek ve yönetmek, kazanç ve karlarını arttırmak için yardımcı oluyoruz. Bir işletmenin baş etmek durumunda olduğu en zorlu sorunları belirliyor ve çözüyor, müşterimiz olan işletmenin performansı hakkında bağımsız ve nesnel bir bakış açısı oluşturuyoruz. McKinsey'nin hiçbir ofisi ya da ortağı, bir müşteriyle olan ilişkiyi tekelinde tutmaz. Müşterilerimizin yeni fikirlere ihtiyacı var."
SİYASET GÜTMÜYOR PARA KARŞILIĞI İŞİNİ YAPIYOR
1995 yılının son çeyreğinde Doğru Yol Partisi (DYP)-Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) koalisyonu hükümetinin 7'nci 5 yıllık Kalkınma Planı doğrultusunda gerçekleşen özelleştirme faaliyetlerinde McKinsey'den danışmalık hizmeti alınmıştı. Daha sonra kurulan Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi hükümetinin ekonomik programlarına ABD'li şirketin destek verdiği biliniyor. McKinsey'in danışmalık hizmeti, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile stand-by düzenlemesine ara verildiği döneme denk geliyor.
DÜNYA BANKASI 'KOVUN' DEMİŞTİ
McKinsey 1995 yılında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın kurumsal danışmanlığını yapıyordu. Sadece takvim hazırlamak işiyle ilgilenen McKinsey'e 2.5 milyon dolar para ödendiği ileri sürülmüştü. McKinsey'e ödenen bu para o dönemde 300 kişinin çalıştığı ÖİB'de tüm çalışanların maaş giderine eşitti. Dünya Bankası'nın bile 'Bu şirketi kovun' diye yazı yazdığı McKinsey, kovulmadı işine devam etti.
Karar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.