Lise sonda rapor krizi

Lise sonda rapor krizi

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin SBS ve LYS için rapor almalarının engellenmesi konusunda il müdürlüklerini uyardı.

Rapor baskısı yapan öğrenciler, doktorlar ve okul müdürleri karşı karşıya kaldı. Uzmanlara göre okulun sınava hazırlaması sağlanmalı. Bu gerçekleşinceye kadar öğrenciler 'idari izin'li sayılmalı

Milli Eğitim Bakanlığı'nın illere gönderdiği yazı tartışmalara neden oldu. Bakanlık, Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)'na girecek öğrencilerin, sağlık raporlarıyla okuldan ayrı kalmamaları konusunda il milli eğitim müdürlüklerini uyardı.

Bakanlık  Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği'ne göre öğrencilerin okula devam etmelerinin zorunlu olduğunu hatırlattı.

Bakanlığın uyarısını değerlendiren uzmanlar sınav öncesi öğrencilere toleranslı davranılması gerektiğini ifade etti.

Sınava okulda hazırlanmaları için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirten uzmanlar, gerekli şartların sağlanmasına kadar öğrencilere sınav öncesi idari izin verilmesinin daha uygun olduğunu söyledi.

USULE AYKIRI İŞLEM ÖĞRETİLİYOR

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Üniversite sınavı öncesi öğrenciler aldıkları raporlarla sağlık sistemini aracı olarak kullanıyor.

Ders çalışmak isteyen öğrenci okulda yapacağı bir şey yoksa raporla özel ders alıyor ya da dershanelerin etütlerine katılıyor. Bu şekilde açığını kapatmaya çalışıyor.

Öğrenciler raporu bir sağlık durumunda istirahat amaçlı değil de idari bir unsuru kapatmak amacıyla alınan bir rapor olarak öğrencilerin algısını olumsuz etkiliyor.

Öğrencinin sıkıştığı durumda rapor alarak sorumluluktan kaçıyor gibi bir algı oluşması bu gençlerin geleceğini de olumsuz etkiler. Çünkü öğrenci bu tutumuna devam ederse, bu yanlış algıyı beynine oturtursa yarın meslek hayatında da sıkıştığı zaman rapor alarak sorumluluktan kaçacaktır.

Bu konuda eğitim sisteminde idari izin sisteminin de oluşturulması lazım. Okullardaki eğitim sistemi öğrenciyi tatmin etmiyorsa, rapor alarak sınava evinde ya da dershanede hazırlanma ihtiyacı duyuyorsa bu durumun sorgulanması gerekiyor.

Raporlarla öğrenciye usule aykırı işler yapmayı öğretiyorsunuz. Usulsüzlükle birlikte çocuklara daha lise yıllarından itibaren sahtecilik yapmalarına göz yumuyorsunuz. Bu durumu değiştirmek için başka yöntemler uygulamak daha yararlı olacaktır.

DOKTORLAR KANDIRILMIŞ OLUYOR

Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli: Rapor müessesesi bir sağlık müessesesidir. Sağlık sorunu varsa evet. Rapor alınmaz, verilir. Kavram olarak da yanlış. Doktorlarda kandırılmış oluyor. Dolayısıyla bu müessese çok sağlıklı çalışmadı, işlemedi. O halde bunun yerine başka türlü yasal tedbirler alınabilir. Mesela, sınav öncesi lise son sınıflarda okullar bir ay erken kapatılabilir.

BAKANLIĞIN SÖYLEDİĞİ YABANA ATILMAZ

Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Özer: Çocuklar okulda alamadığına inandığı bazı bilgileri farklı şekilde alma yoluna gidiyor. Çocuklar 6-7 saat liselerde yoğun bir okul trafiği yaşıyor. Bu saatlik sürede öğrenci bazı derslerin kendisine yararlı olmayacağını düşünüyor. Bütün dersler şüphesiz çocuklar için önemlidir ancak bazı dersler sınav döneminde daha ağırlık kazanıyor.

Sınavda çıkacak sorular açısından öğrenci de bu derslere ağırlık vermek istiyor. Bunu telafi etmek için de farklı yöntemlere başvuruluyor. Raporlar devreye giriyor. Milli Eğitim Bakanlığı da haklı olarak çocukların bu türlü yöntemlere başvurmaması için bir esneklik getirdi.

Bakanlık dedi ki, "Artık bu raporları almayın biz sizin devamsızlık sürelerinizi uzatalım. İkinci yarıda veli iznine tabi olarak devamsızlık sürenizi 45 güne çıkartalım. Hem hastanelerini gereksiz yere meşgul etmeyelim hem de yalancı durumuna düşmüş olmayın." Bakanlık böylelikle eğitim sistemini bir garabetten kurtardı. Ama geldiğimiz noktada Bakanlığın bir tasarrufu oldu. Bakanlık 'öğrencileri okulda tutacağız' diyor. Öğrenci de okulda alacağım bilgi, sınav için bana yeterli olmuyor. Bu nedenle okulda durmamın bir anlamı yok diyor.

Bu şekilde Bakanlıkla öğrencilerin istekleri çatışıyor. Bakanlığın söylediği yabana atılmaz, fakat sınavda sorulacak sorular açısından baktığımızda öğrencilerin kısa sürede ne kadar soru yapabileceği de önemli. Çünkü bir sorunun doğru cevaplanması demek öğrencinin yüzlerce öğrencinin önüne geçmesi demek.

ÖĞRENCİLERE TOLERASLI DAVRANILSIN

Türkiye Gönüllü Eğitimciler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erdoğan: Biz dernek olarak çocukların bu kadar sıkıştırılmasını istemiyoruz. Çocuklarda bir atmosfer değişikliği var. Gelecekleri için bu sınava hazırlanıp en güzel şekilde sınavlarını vermeleri gerekiyor. Bu nedenle de sınav öncesi çocuklara imkan verilmesi taraftarıyız. Çünkü çocukların artık son bir hamleleri, son bir kulaçları kalmış. Yani toleranslı davranmakta fayda var.

VELİLER 'ŞİKAYET EDERİZ' DİYOR

Ankara Tabip Odası Başkanı Özden Şener: Ankara Tabip Odası olarak sağlık çalışanlarından konuyla ilgili çok sayıda şikayet alıyoruz. Veliler çocuklarının üniversite sınavının yaklaştığı dönemlerde rapor almak için doktorlara başvuruyor.

Eğer doktor rapor verme taraftarı değilse bazı veliler doktorları yetkililere şikayet etmekle tehdit ediyor. Bu sorunun önüne geçilmesi için de Milli Eğitim Bakanlığı sınav dönemlerinde okul müdürlerine yetki vererek öğrencilerin idari izinli sayılmasını sağlayabilir.

Eğer bu durum mümkün olmuyorsa bu konuda başka çözümler üretilmelidir. Çünkü sağlık çalışanları üzerinde velilerin ciddi bir baskısı söz konusu oluyor.

OKULDA DERS İŞLENMİYOR

Akyurt Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı Fatih Oymak: Çocuklar, sınav yaklaştıkça okuldan kopuyor.  Son deneme sınavlarına girdikleri içinde bu sınavlara ağırlık veriyor ve okula gitmiyorlar. Okullarda sınıflar boşaldığı için de ders işlenmiyor.

Öğrencilerin bir kısmı rapor alıyor ve derse gelmiyor. Bu süreç öğrencide motivasyon bırakmıyor. Mantıklı olan okulların öğrencilere daha anlayışlı yaklaşım sergilemeleri. Çocuk dershaneye gitmek istiyor, okul izin vermiyor veya rapor alamıyor. Bu sefer de çocukların psikolojileri bozuluyor.

OKULDAN İSTİFADE EDİLMELİ

FEM Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Faruk Ardıç: Eğer rapor alan öğrenci zamanını gerçekten sınav için değerlendiriyorsa bunu makul kabul edebiliriz. Ancak olumlu değerlendirmeyen öğrenciler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Bu öğrenci için dezavantaj olur. Zamanını heba eder.

Özellikle dershaneye devam eden öğrenciler vaktini boşa harcamadığını bizzat dershanede görüyoruz. Ancak buna rağmen öğrenciler birinci kaynak olan okullardan istifade etmesini öneririz.

Kalan zamanda da destek eğitimi olarak dershanelerden faydalanma yoluna gitmeli. Yani 'okulu bıraksın dershaneye gelsin' görüşüne karşıyız.     

YARISI BOŞA RAPOR ALIYOR

Uğur Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Turgay Polat: Öğrencilerin rapor olması Türkiye'de alışılmış bir ritüel haline geldi. Okulda işlenen ders üniversite sınavında çıkıyorsa ki çıkıyor o zaman öğrencinin okula gitmemesi diye bir şey olamaz.

Eğer okul çocukları üniversiteye hazırlıyorsa öğrencilerin okula devam etmesi, okulda olması lazım. Aksi halde burada okul işini yapmıyor düşüncesi hakim olur. Yani öğrenciye izin veren okul kendi kendini reddetmiş oluyor.

Öğrenciye; 'ben bu işi yapamıyorum yapabilen birinden destek al' demek gibi bir şey. Bu da doğru olmaz. Okulun direnmesi öğrencisini vermemesi lazım.

Kaldı ki rapor alan öğrencilerin neredeyse yarısı gerçekten üniversite sınavına hazırlanmıyor. Sen ihtiyacı olmayan bir öğrenciye gezmesi tozması için izin vermiş oluyorsun. 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.