'Kullanılmayan izinlerin ücreti ödenecek'
Milyonlarca çalışanı ilgilendiren kullanılmayan yıllık izinlerin ücretlerinin ödenmesinde Yargıtay son noktayı koydu.
Milyonlarca çalışanı ilgilendiren kullanılmayan yıllık izinlerin ücretlerinin ödenmesinde Yargıtay noktayı koydu. Yargıtay çalışanların kullanmadıkları yıllık izinlerinin ücretinin ödenmesinin yasal zorunluluk olduğuna değinerek bunun için zamanaşımı süresinin beş yıl olduğunu ifade etti. Ayrıca avukatların davalarda vekaletlerini dosyaya koymaması nedeniyle vekalet ücretini de alamayacağına hükmetti. İşte detaylar...
Yargıtay Hukuk Dairesi iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesiyle kullandırılmayan izinlerin ücretlerinin işçiye ödenmesine hükmetti.
ZAMANAŞIMI SÜRESİ 5 YIL
Yargıtay iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren kullanılmayan yıllık izin ücretleri için zamanaşımı süresinin 10 yıl değil 5 yıl olduğuna değindi. Yargıtay kararında İş Kanunu’nun 32. maddesinin 6. fıkrasına atıfta bulunarak "iş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur " diyerek yine aynı maddenin 8. fıkrasına göre ise, ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıl olduğunu kabul etti.
İşte o karar;
9. Hukuk Dairesi 2021/10834 E. , 2021/14896 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan T.C. Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı T.C. Sağlık Bakanlığının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” başlığını taşıyan 59. maddesine göre, “iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar”. Belirtilen düzenlemede iş sözleşmesinin sona ermesi halinde kullandırılmamış olan yıllık izin sürelerine ait ücretin “ücret” niteliği özellikle vurgulanmıştır.
İş Kanunu’nun 32. maddesinin 6. fıkrasına göre iş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur. Aynı maddenin 8. fıkrasına göre ise, ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126. maddesinin 3. bendine göre, başkalarının maiyetinde çalışan veya müstahdemi olan kimselerin, hizmetçilerin, yevmiyecilerin ve işçilerin ücretleri hakkındaki davaların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmişti. Yargıtay da anılan düzenleme uyarınca yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımına tabi olduğunu kabul etmekteydi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra anılan Kanunda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/3 hükmüne yer verilmediği gerekçesiyle yıllık izin ücretinin Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımına tabi olacağı ileri sürülmüştür. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinin gerekçesinde hizmet sözleşmesi hükümlerine göre çalışanların “dönemsel edimler” niteliğindeki ücret alacaklarının aynı maddenin 1. bendi kapsamına girmesi nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126. maddesinin 3. bendindeki hükmün ayrıca düzenlenmesine gerek görülmediği belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147.maddesinin 1.bendine göre, “Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler” beş yıllık zamanaşımına tabidir. Yıllık ücretli izin dönemsel edim niteliğinde olup, buna ait ücret hakkında da anılan hüküm uygulanmalıdır. Nitekim 12.10.2017 tarih ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15. maddesi ile İş Kanunu’na eklenen ek 3. maddede de yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu açıkça düzenlenmiştir. Buna göre Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih ile İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönemde de yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresi beş yıldır.
Belirtilen ilkeler gözetilmeden; Mahkemece gerekçesinde, yıllık ücretli izin alacağının zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunun açıklanması hatalı ise de; yanılgılı bu kabulün hesaplamaya bir etkisi olmadığı anlaşıldığından ayrıca bozma sebebi yapılmayarak eleştirmekle yetinilmiştir.
3-Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323., Avukatlık Kanunu’nun 169. ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarındandır. Konuya ilişkin 6100 sayılı Kanun'un 329. maddesinin birinci fıkrası bu ilkeye dayanmaktadır. Değinilen Kanun'un 330. maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının taraf lehine kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraf ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Somut uyuşmazlıkta; Av. ... davalı ...Temizlik Tek. Hiz. Gıda Turizm Taş İnş. San Tic. Ltd. şirketinin vekili olduğunu gösterir vekaletnamesinin bulunmadığı, Dairemiz istemi üzerine Mahkemece bu avukata ihtaratlı tebligat yapılarak vekaletnamesini sunması için süre verilmesine karşın vekaletname sunulmadığı, dolayısıyla bu avukat tarafından vekillik görevi gereği temsil ve hukuki yardım faaliyetinde bulunulmadığı anlaşılmakla; reddedilen kısım dolayısıyla hükmedilen vekalet ücretinin sadece davada kendisini vekille temsil ettiren davalı Sağlık Bakanlığı yararına hükmedilmesi gerekirken davalı yan yararına hükmedilmesi hatalıdır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca düzelterek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine dair 8 numaralı bendi çıkartılarak yerine;
"8- Davalı T.C. Sağlık Bakanlığı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.800,00 TL. maktu vekalet ücretinin davacı yandan alınarak davalı T.C. Sağlık Bakanlığı'na verilmesine," bendinin yazılmasına hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.10.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kaynak : SGK Rehberi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.