Kars'tan, Tokat'tan, Artvin'den, Sivas'tan, Edirne'den gelen satıcılar, kendilerini bekleyenlere bayram ettirmek için tutmuşlar büyük şehirlerin yolunu. Bir haftadır kurbanlıklarla aynı çadırda kalıyorlar. Kimi kendi hayvanlarını getirmiş, kimisi çobanlık yapıyor. Mal sahibi olduğunu söyleyenlerin sayısı ise azınlıkta. Kurban pazarında satışlardan memnun olmayan yok gibi. Ekonomideki daralma pazara büyük oranda yansımamış. Satıcılar bu durumu, krizin etkisiyle dengeli mal gelmesine ve fiyatların geçen yıla oranla artış göstermemesine bağlıyor. Ancak, uzun zamandır et fiyatları değişmemesine rağmen kepek, küspe ve arpa fiyatları-nın yüzde yüze yaklaşan oran- da artmasından yakınıyorlar. Hafta içi yapılan satışlardan memnuniyetsizlik olmasa da cumartesi ve pazar günü için umutlar büyük.


Çevre Bakanlığı'ndan belediyelere kurban uyarısı

Çevre ve Orman Bakanlığı, kurban satış ve kesim yerlerinin hazırlanması konusunda belediyeleri bir genelge ile uyardı. Bakan Vey-sel Eroğlu, hayvanlara kötü muamele edilmemesi ve kurban kesimi sonrasında görsel kirlilik oluşmaması için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Genelgede, "Halka açık yerlerde kurban kesimine müsaade edilmesin." denildi.

Pazara, Kars'tan büyükbaş hayvan getiren besicilerden biri Yener Çelik. Dört çocuğuna bu Kurban'da bayram yaptırabilmek için bir senedir elindeki hayvanlara emek verdiğini söylüyor. Söz vermiş Ali, Abdullah, Meryem ve Ayşe'ye: "Bayramın son günü, iki uzaktan kumandalı oyuncak araba, bir tane içinde bebek olan beşik ve iki tekerlekli bisikletle geleceğim diye..." Eşi, 'sen sağ selamet gel' demekle yetinmiş, kocasına kıyıp da sipariş verememiş. Ona da bir pardösü alarak sürpriz yapacak. Öyle karar vermiş. "Onun emeği çok büyük. Beraber yetiştirdik bunları." diyor. Yener Bey, yirmi kurbanlığın tamamını satamazsa geriye kalanları kasaba kilo işi verecek. Geri götürmek masrafı kurtarmıyor çünkü. Yapılan masraf, yol parası ve pazaryerinde kalmanın giderleri zaten elde avuçta bir şey bırakmıyor. Hepsinden önemlisi 'geleceğim dedim bir kere' diye ailesine verdiği sözü hatırlatıyor.

Soğukların bastırmaması kurban pazarlarının havasını da olumlu etkilemiş. Meteoroloji'nin, 'güneşli bir bayram' geçirileceğini duyurması her sohbetin değişmez konusu. Havalar iyi giderse satışların artacağını düşünüyorlar. En büyük sevinçleri çadırların kurulduğu toprak zeminlerin bataklığa dönmeyecek olması. "Çok mu zordur şu alana belediye mıcır ya da beton dökse... Biz de insan gibi muamele görsek, alışverişe gelenler de bata çıka pazarı dolaşmasa." diyerek dert yanıyorlar. İhtiyaç gidermek için cami tuvaletlerine gitmek zorunda kalmak da ayrı bir dert.

Geceleri komşu çadırlar arasında misafirlik geleneği de devam ettiriliyor. Her ne kadar çaylar piknik tüplerde demlense de, 'çobanlığın şanındandır' diye çadır önünde yakılan ateşin karşısında çaylar yudumlanıyor. Yemekler paylaşılıyor. Çadırına soba kuranlar yemeklerini servis ederken, Artvin'den gelmiş 'kete'ler, Gaziantep'ten katmerler ikram ediliyor. Karınlar doyunca da piyasa konuşuluyor. Küresel krizin etkileri tartışılıyor. Uzun zamandır et fiyatlarında değişiklik olmamasına rağmen kepek, arpa, küspe fiyatlarındaki yüzde yüze yaklaşan artıştan yakınıyorlar. 350 kiloluk bir hayvanın 3 bin YTL, 150 kiloluk olanın bin 200 YTL'ye, koyun ve keçilerin 250 ila 450 yeni liradan alıcı bulduğunu hatırlatan Yener Bey, "Kriz halka inmedi, satışlardan belli." diyor. İtirazlar olsa da genel kanı bu yönde.

Saatler gece yarısını vurmadan, çadırların bir köşesinde samanlar üstüne kurdukları yataklarına çekiliyor herkes. Burada hayat, sabah ezanıyla başlıyor. Yarın için düşünce ise ortak; Allah kerim...
zaman