Koncuk, Müfredat Taslağını Değerlendirdi: "Önce Öğretmen" Dedi
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Kanal B’de yayınlanan Güncel programında MEB müfredat taslağını değerlendirdi
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Kanal B’de yayınlanan Güncel programında MEB müfredat taslağını değerlendirdi. Koncuk, müfredat taslağının kamuoyuyla paylaşılmasını doğru bir yaklaşım olduğunu söyleyerek, “Sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, paydaşların görüşlerinin alınması doğru bir yaklaşımdır. Bu görüşler ne derece değerlendirmeye alınacak, bunu zamanla göreceğiz ama usul olarak yapılan doğrudur” dedi.
Şu anda kamuoyunda sanki yeniden müfredat yazılmış gibi bir görüntü var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan beri sanki hiç müfredat yapılmadı! Geçmiş müfredatın dışına çıkılabilecek bir tavır sergilenmesi zaten ilmen de mümkün değil.
Müfredat konusunda MEB’in bir yıldan uzun bir süredir çalışıldığını belirten Koncuk, müfredat taslağının kamuoyuna yansıması ile ilgili bir sunum hatası yapıldığına da dikkat çekti. Müfredat yeniden yazılıyormuş gibi bir görüntü oluştuğunu söyleyen Koncuk, “Taslakta 53 dersin müfredatının değiştirildiğini görüyoruz. Sanki kutupları yeniden keşfediyoruz. Bu algı yaratıldı. Bu algıyı basın mı yarattı, Bakanlık mı yarattı, bilmiyorum. Ama bu algı yanlış. Müfredatlar her yıl ihtiyaçlar doğrultusunda değişebilir, güncellenmeye ihtiyaç duyulan konular olabilir, ders saati sayısına bağlı olarak daraltılması ya da genişletilmesi gereken konular olabilir. Bunlar her zaman tartışılabilecek konulardır. Ama şu anda kamuoyunda sanki yeniden müfredat yazılmış gibi bir görüntü var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan beri sanki hiç müfredat yapılmadı! Geçmiş müfredatın dışına çıkılabilecek bir tavır sergilenmesi zaten ilmen de mümkün değil. Müfredatta revizyon yapabilirsiniz ama bunu bir devrim gibi takdim etmeyi doğru bulmuyorum. 4+4+4 sistemi gibi yeni bir sistem ihdas etmiyoruz; mevcut müfredatı biraz daha farklılaştırarak, yeniden çağımızın gereklerine uygun olarak güncelliyoruz. Bu şekilde denilseydi bu kadar fırtına kopmazdı diye düşünüyorum.” diye konuştu.
İsmet İnönü de, Celal Bayar da, Cemal Gürsel de elbette müfredatta yer almalıdır. Eksikleriyle fazlalarıyla, başarılarıyla, başarısızlıklarıyla takdim edeceksiniz ki, neslimiz bundan ders çıkarabilsin.
MEB’in müfredatta 2. Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin izlediği dış politika ve savaş sırasında Türkiye’de meydana gelen siyasi, ekonomik gelişmeler bölümünden, “İsmet İnönü” başlığının kaldırılmasını da değerlendiren Koncuk şunları söyledi: “Böyle bir tartışmaya ne gerek var? Merhum İsmet İnönü’yü sever ya da sevmezsiniz ama onun tarihteki varlığını yok sayamazsınız. Bu bilimsel bir yaklaşım mıdır? O halde, Osmanlı padişahlarından sevdiklerinizi, başarılı olanları tarih kitaplarına koyun, sevmediklerinizi, başarısız olanları koymayın! Böyle bir tarih yaklaşımı olamaz. Yakın tarihimize de bu mantıkla yaklaşamazsınız. İsmet İnönü de, Celal Bayar da, Cemal Gürsel de elbette müfredatta yer almalıdır. Eksikleriyle fazlalarıyla, başarılarıyla, başarısızlıklarıyla takdim edeceksiniz ki, neslimiz bundan ders çıkarabilsin. İsmet İnönü, o dönemde izlediği politikalarla Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı'na girmemesini sağlamıştı. Bu önemli bir başarıdır, dolayısıyla bu başarıyı anlatmak durumundasınız. Tarihi örterek nereye varabiliriz? Türk tarihi bir bütündür. İslamiyet’ten önceki Türk tarihi, Selçuklu, Osmanlı tarihi, Cumhuriyet tarihi kısacası tüm tarihi dönemlerimizi her ayrıntısıyla yeni nesillere anlatmalıyız. Mehmet Akif Ersoy, ‘Tarih’i tekerrür diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?’ diyor. Ders almak için bütün evlatlarımıza tarihimizi anlatmamız lazım. Atatürk’ü anlatmamız lazım.”
Öğretmenlere kıymet vermeden, öğretmenlerin itibarını artırmadan, öğretmeni kazanmadan hangi müfredatı yaparsanız yapın hiçbir anlam ifade etmez.
MEB’in müfredat taslağının sendikamızın eğitim fakültelerinden akademisyenlerimizin de yer aldığı bir komisyon tarafından incelendiğini de bildiren Koncuk, şöyle konuştu: “MEB, Atatürkçülük konularının muhafaza edildiğini söyledi, hatta sadece T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde değil, diğer derslerde de Atatürk’ün, Cumhuriyetin kazanımlarının işleneceğini ifade etti. Bu açıklama doğrudur. Atatürk ile ilgili konuların daraltıldığına ilişkin iddiaları da komisyonumuz inceliyor. Meseleye iyi niyetle yaklaşmalıyız. MEB’in sunumunda Atatürk’e değer verildiğine dair açıklamaları, o tartışmaları bitirmek adına doğru bir yaklaşım olarak görüyorum.
Burada gözden kaçırdığımız en önemli husus öğretmen meselesidir. Siz hangi müfredatı getirirseniz getirin öğretmen yetiştirme, öğretmeni donanımlı hale getirme konusunda bir verim sağlayamıyorsanız, orada hiçbir müfredatla başarıyı yakalayamazsınız. Öğretmenlere kıymet vermeden, öğretmenlerin itibarını artırmadan, öğretmeni kazanmadan hangi müfredatı yaparsanız yapın hiçbir anlam ifade etmez. Dolayısıyla öğretmen yetiştirme sistemimizi eğitim fakültelerinden başlayarak masaya yatırmamız lazım. Bakınız; öğretmenleri atadıktan sonra hizmet içi eğitim yapıyoruz. 35 yıllık eğitimciyim. 22 yıl fiilen öğretmenlik yaptım. 22 yıl içinde sadece iki defa hizmet içi eğitime tabi tutuldum. Söz konusu hizmet içi eğitimler de sağlıklı, yeterli değildi. Şu anda MEB’de öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinde de sıkıntılar yaşanıyor. Öncelikle bunları çözmemiz lazım. Müfredatı her zaman değiştiririz ama müfredatı öğrencilere aktaracak olan öğretmenlerimizdir. Müfredat abartılan bir konudur. Bizim zaten müfredatımız var. Bunun üzerinde güncellemeler yapılıyordu ama öyle bir sunum yapıldı ki kutupları yeniden keşfeden bir Bakanlık görüntüsü oluştu. Sayın Cumhurbaşkanı’nın eğitim konusunda başarılı olamadık şeklinde bir açıklaması vardı. Herhalde bu açıklamadan sonra MEB, ne yaparız da eğitimde başarıyı sağlarız dedi ve müfredatı değiştirmeye karar verdi. Siz önce öğretmene kıymet verin, okulları yönetecek olan sağlam, liyakatli, kabiliyetli yöneticiler bulun. MEB’i yönetecek sevk ve idare kabiliyeti olan, bilimsel, çağdaş, milli düşünen bürokratlar bulun. Hammadde öğretmendir. Müfredat her zaman düzenlenir. Ama bunu abartılı sunmak bizi doğruya götürmez. Söz konusu müfredatın çıktılarının nasıl olacağını göreceğiz. Fen bilgisi, matematik v.b. müfredatı değiştirdiğinizde PISA sonuçlarının nasıl olacağını göreceğiz.”
Öğretmenin mutlu, verimli olacağına inandığı alan değişikliğini yapmayı dahi bu kadar uzatırsanız, siz hangi müfredat değişikliği ile hangi başarıyı sağlayacaksınız.
Alan değişikliği ile ilgili de açıklama yapan Koncuk, “Öğretmenlerin bir kısmı başarılı olabilecekleri alana geçmek istiyor. Bu konuda bir talep söz konusudur. Müfredatla her şeyi çözeceğini düşünen MEB, aylardır alan değişikliği ile ilgili çalışma yaptıklarını söylüyor. Buradan soruyorum: Neyi bulmaya çalışıyorsunuz? Öğretmenin mutlu, verimli olacağına inandığı alan değişikliğini yapmayı dahi bu kadar uzatırsanız, siz hangi müfredat değişikliği ile hangi başarıyı sağlayacaksınız? Alan değişikliği konusu artık havada kalmamalı, MEB alan değişikliği yapacağını açıklamalıdır. Zira konuştuğumuz üst düzey yetkililer, MEB’in alan değişikliği yapacağını söylüyor ancak bu hala gerçekleştirilmedi. MEB’de alan değişikliğine karşı olanların bulunduğunu da biliyoruz. Neden karşısınız? Çıkın, izah edin. Üstelik alan değişikliği, yönetmelik maddesi olan bir konudur” dedi.
Sayın Bakan Yılmaz, 96 bin net öğretmen açığımız var diyorsa, bu açıklama Bakan’ın öğretmen ataması istediğini göstermektedir.
Şubat atamasının yılan hikayesine döndüğünü söyleyen Koncuk, “Şubat’ta öğretmen atama talebi bulunmaktadır. Bakan İsmet Yılmaz, 96 bin net öğretmen açığı var şeklindeki açıklamayı boşuna yapmamıştır. Sayın Bakan Yılmaz, 96 bin net öğretmen açığım var diyorsa, bu açıklama Bakan’ın öğretmen ataması istediğini göstermektedir. O halde engel kim? Buna engel Maliye Bakanlığı’dır. Naci Ağbal’ın, Şubat ayında öğretmen ataması yapılmayacağını söylediği şeklinde duyumlar gelmektedir. Bu yanlıştır. Bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı, ‘96 bin öğretmen açığımız var’ diyorsa, buna Maliye Bakanı’nın engel olması mümkün değildir. Atama bekleyen 450 bin öğretmen olduğunu hesap ederek, gençlerimizi umutsuzluğa, yokluğa terk etmemek gerektiği kanaatiyle Şubat ayında atama yapılmasını sağlamalıyız. 20 bin, 30 bin ne kadar atayabiliyorsak… Keza Ağustos ayında da atama yapılmalıdır. Haziran’da yeni mezunlar olacaktır. Ağustos ayında atama olmazsa, mezun olacak öğretmenlerimize büyük bir haksızlık olur. Başbakan’ın zorunlu olmadıkça kamuya eleman alınmayacak gibi açıklaması vardı. Bu açıklama Türkiye gerçeklerine uymuyor. Başka yerlerden kısıtlama yapın ama insana yatırımdan vazgeçilemez. 430 bin İİBF, 2 milyon lise mezunu, 1 milyon meslek yüksekokulu mezunu, 300 bin sağlık çalışanı iş arıyorsa, buna devletin bana ne demesi mümkün değildir. Başka yerden kısıtlama yaparsınız ama insana yatırımdan vazgeçemezsiniz. Bu konuda hiçbir gerekçeniz olamaz.”
Çağ atlamaktan bahsediyorsunuz ama öğretmene sahip çıkmıyorsunuz, öğretmeni mutsuz etmek adına her türlü çalışmanın içerisine giriyorsunuz, öğretmenleri daha stajyerliğinin başında öğretmen olduğu için pişman ediyorsunuz.
Genel Başkan İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı’nın il dışı tayinler ve ilçe emre konusunda taleplere kulak verilmesi gerektiğini kaydetti. Koncuk, MEB’in problem üreten bir bakanlık olmaması gerektiğini de bildirdi. Öğretmenlere rotasyon uygulamasının getirilmek istenmesine de dikkat çeken Koncuk, şunları söyledi: “MEB rotasyon konusunu tartışıyor. Rotasyon hayalinden artık vazgeçin. Çağ atlamaktan bahsediyorsunuz ama öğretmene sahip çıkmıyorsunuz, öğretmeni mutsuz etmek adına her türlü çalışmanın içerisine giriyorsunuz, öğretmenleri daha stajyerliğinin başında öğretmen olduğu için pişman ediyorsunuz, öğretmenliği sözleşmeli mülakatlı bir sistem haline getirerek öğretmenlik mesleğini tercih eden gençlerin anasından emdiği sütü burnundan getiriyorsunuz. Peki kiminle? Eğdiğiniz, ezdiğiniz adeta eciş bücüş ettiğiniz, haklarını her gün geriye götürdüğünüz insanlarla çağ atlayamazsınız.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.