Kirli tezgah için kim ne söyledi?

Kirli tezgah için kim ne söyledi?

Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen 'irticayla mücadele planı' adı altındaki kirli tezgâha her kesimden tepki yağıyor. 4 sayfalık 'andıç'ın devamı olup olmadığı araştırılacak.

Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlandığı ileri sürülen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na her kesimden tepki yağıyor. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen belgedeki vahim ifadeler 'dehşet verici' olarak nitelendirildi. 

Geçmişte de buna benzer andıç olaylarının yaşandığını hatırlatan siyasiler, söz konusu belgelerin en fazla TSK'ya zarar verdiğine dikkat çekti. Başbakan Tayyip Erdoğan, 'demokrasiyi koruyup, yaşatacağız' mesajı verirken, DSP'li Hasan Macit, bu tür müdahalelerin en çok askeri yıprattığını söyledi. Eski Devlet Bakanı Fikri Sağlar da hiçbir kurumun fişleme, tuzak kurma, toplumu yönlendirme gibi faaliyetlerde bulunamayacağının altını çizdi. Sivil toplum temsilcileri ise Meclis, hükümet ve Genelkurmay'ı konunun üzerine ciddiyetle gitmeye çağırdı: "Sorumlular cezasız kalmamalı."

Bu tür andıçlar Türkiye'yi yordu

Mehmet OCAKTAN

AK PARTİ BURSA MİLLETVEKİLİ

Doğruysa çok vahim bir olay. AB ile müzakere sürecine girmiş Türkiye'de bu konuların tartışılıyor olması vahimdir. Geçmişte de bu tür olaylar oldu. Bundan Türkiye de, siyaset de, toplum da yoruldu. Geçmişteki bunca örnek herkese zarar verdi. Bu tür çalışmalar geçmişte ülkeye hiçbir şey kazandırmadı, kaybettirdi. En fazla da askeri yıpratmıştı. İlker Başbuğ yönetimindeki askerimizin bu tür bir çalışmaya gireceğine ihtimal vermiyorum.

Gülen aklandı, hukuka saygı duyun

TEVFİK DİKER

ESKİ MİLLETVEKİLİ

Eğer bir sorun varsa demokrasiye sadık kalarak çareyi siyasette aramak gerekir. Genelkurmay'da bazıları bu şekilde hareket ettikleri sürece kazanan AK Parti ve sivil kurumlar olur. Demokrasilerde herkes haddini bilmelidir. AK Parti, Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmadığı gibi Gülen de yargıda aklandı. Bu gerçekler karşısında yapılması gereken tek şey, hukukun üstünlüğüne inanarak halkın sevgisini kazanmaktır. Düşün artık yakamızdan!

Sorumlular mutlaka hesap vermeli

İSMAİL AMASYALI ESKİ DYP MİLLETVEKİLİ

28 Şubat yargılanmadığı sürece sanıklarıyla ve tanıklarıyla, bu süreç devam eder. Yapılan, yanlarına kâr kalır. Postmodern darbe diyen, tankları sokaklarda yürütenler bunun hesabını vermediği sürece bu eylemler sürer. 28 Şubat, somut delilleriyle ortadadır. Bunun sanıkları ve tanıkları yargı önüne çıkartılmadığı sürece Ergenekon dahil, son gelişmeler dahil durmaz. O nedenle buna sebebiyet verenler -başta Büyükanıt da olmak üzere- yargı önüne çıkarılmalı.

Siyaset kurumu sivilleşmelidir

HASİP KAPLAN

DTP ŞIRNAK MİLLETVEKİLİ

Eğer bu iddialar doğruysa burada çok ciddi bir sorun vardır demektir. Bu belge çok yakın tarihe ait bir belge. Bu, çok ciddi bir durumdur. Siyaset kurumu, militarist vesayetten kurtulmadığı sürece böyle şeyler olur. Siyaset kurumunun sivilleşmesi için yöneticilerin daha çok çaba göstermesi gerekir. DTP Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan ise "İddialar çok önemlidir. Eğer böyle bir belge varsa bunun ciddi olarak araştırılması gerekir." dedi.

Topluma nifak tohumları ekiliyor

İBRAHİM YİĞİT

AK PARTİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

Eylem planını, toplumsal barışı hedeflemenin yanı sıra devlet ile millet arasına nifak tohumlarını ekmeye matuf bir çalışma olarak görüyorum. Raporda, Alevi kesiminin provoke edilmesine yönelik planlar da olduğu anlaşılıyor. Planın Ergenekon'un dışarıda kalan kolları tarafından hazırlandığını düşünüyorum. Genelkurmay'ın bunu yaptığını düşünmüyorum. Provokatif bir çalışma, deli saçması. Toplumsal barışı hedef alan bir karakteri var.

Burada hedef, halkın ta kendisidir

BURHAN KAYATÜRK

AK PARTİ ANKARA MİLLETVEKİLİ

Burada söylenecek söz bulamıyorum. Tüm umudumuz, böyle bir şeyin olmamasıdır. Demokrasilerde böyle şeylere yer yoktur. Geçmişte de buna benzer raporlar kamuoyuna sızdı. Genelkurmay bu tür olayların yaşanmasına izin vermemeli. Derhal soruşturma açıp engel olmalı. Bu anlayışların artık terk edilmesi gerekiyor. Burada hedef, demokrasi ve halkın bizzat kendisidir. Anlaşılan o ki çetelerin ortaya çıkması birilerini rahatsız ediyor.

Türk milleti bu oyunu bozar

MUSTAFA DESTİCİ

BBP GENEL SEKRETERİ

Böyle bir planı Türk milletinin kabul etmesi mümkün değil. Milletin birliği ve beraberliği için çalışan insanlar, sanki devleti yıkmak için çalışıyormuş gibi gösteriliyor. Yıllardır irtica korkusuyla milletin birliğine zarar verildi, insanların bireysel haklarını kullanmasının önü kesildi. Her kurum, hukuk içinde kendi alanında kalmalı. Ordunun siyasete ve topluma müdahale etmesine başından beri karşıyız. Ordu, anayasada belirtilen görevini yerine getirsin.

TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ KARATIYORLAR

Ergenekon tutuklusu eski Üsteğmen Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen ve basında geniş yankı bulan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na siyasilerin yanı sıra toplumun değişik kesimlerinden de tepki geldi. Sivil toplum örgütleri yayınlanan belgenin içeriğinin 'dehşet verici' olduğunu vurguladı. Masum insanlara suç isnat ederek, askerî mahkemede yargılama girişiminin kabul edilemeyeceğini ifade etti. Birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, askerin aslî görevinin masum insanları suçlu duruma düşürmek, komplo planları hazırlamak olmadığı üzerinde duruyor: "Askerin görevi, irtica ile mücadele adı altında komplo senaryolarıyla uğraşmak değil, ülke güvenliğini sağlamaktır."

Bu hareketler, ülkenin geleceğini karartıyor

ANKARA TİCARET ODASI MECLİS BAŞKANI

Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı Nuri Gürgür, artık bu tür müdahalelerin gündemden kalkmasının şart olduğunu belirtti. Ülkenin huzur ve istikrara ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Gürgür, "27 Mayıs darbesinden bugüne kadar Türkiye defalarca benzeri zorlamalarla karşı karşıya kaldı. Ülkemize bunlar çok pahalıya mâl oldu. Böyle yapay hareketler Türkiye'nin geleceğini karartır." değerlendirmesinde bulundu. TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Üzülmez de hem kaliteli bir demokrasiye hem de güçlü ekonomiye mecbur olduklarını belirtti. Üzülmez, "Olay ne olursa olsun demokratik rejimden yana olmak mecburiyetindeyiz. Açık ve şeffaf olunması gerekiyor. Önümüzde ölü gibi duran bir küresel kriz var. Asıl gündem maddemiz işsizliğe çözüm ve krizden çıkış olmalı." dedi.

Hukukun bütün ilkeleri ayaklar altına alınmış

AHMET GÜNDOĞDU

MEMUR-SEN BAŞKANI

Her kurumun kendi işini yapması gerekir. Rapor, 10 yılda bir Türkiye'yi darbe sürecine sürükleyen adımların nasıl atıldığının da belgesi aslında. Yayınlanan planda hukukun bütün ilkeleri ayaklar altına alınmış. Sahte şeyhler, müritler bulan anlayış tiryakiliğinden vazgeçmiyor. Eylem planı tam manasıyla paranoyanın göstergesi. Bazı kendini bilmezler, illegal yol keşfetme gayreti içerisine girmiş. İnsanları potansiyel suçlu ilan etme anlayışı var. 'Bu Müslüman ise özgürlükleri kötüye kullanır; suç işler' anlayışı var. Daha fiil gerçekleşmeden onu yaşayacak olanlarla ilgili kararda bulunma paranoyadır. Bu kafaların tedavi edilmesi, ardından yargılanması lazım. İlker Başbuğ'un 'Darbeciler içimizde barınamaz' diyerek soruşturmayı derinleştirmesi lazım. Savcıların harekete geçmesi lazım. Üzeri örtülecek bir durum değil.

Talimat vermek yetmez, yargı süreci işletilmeli

SALİM USLU

HAK-İŞ BAŞKANI

Askerin siyasi parti gibi kullanılmak istenmesi, siyasi zemine çekiliyor olması, siyaset kurumlarına alternatif gibi görülmesi asla kabul edilemez. Sivillere yapılacak müdahaleler hiçbir şekilde akıl alır işler değildir. Ajanları harekete geçirerek çeşitli provokasyon yapılıyor olmasının askerin rutin faaliyetiyle ilgisi olamaz. Askerî savcılığa talimat vermek yetmez, idarî soruşturmanın başlayıp görev yetkilerini aşan, siyasete yönelik manipülasyona yönelenlerin idarî yaptırımlarla karşı karşıya bırakılması gerekir. Demokratik bir ülkede toplumun seçtiklerini beğenip beğenmemek askerin işi değildir. Ayrıca, milletin oylarıyla seçilen hükümeti devre dışı bırakmak için asker proje üretemez. Dehşet verici bir durum. Hukuk sınırlarının dışına çıkanlar askeri de çok yıpratıyor. Sorumlular mutlaka cezalandırılmalı.

ALEVİ ÖNDERLER: TÜRK HALKI TECRÜBE KAZANDI ARTIK OYUNA GELMEZ

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan eski Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk'te ele geçirilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda Alevi düşmanlığını körükleyecek girişimlerin yer alması, bu kesimin önde gelenlerini hayrete düşürdü. Karanlık güçler tarafından geçmişte ortaya konulan çatışmalara dikkat çeken Alevi önderler, bu tarz eylem planlarını 'beyhude uğraş' olarak nitelendiriyor. Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı Metin Tarhan, "Kimse bu kirli tezgâha gelmeyecek; çünkü halkımız bunları iyi tanıyor." diyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Fevzi Gümüş ise, "Karanlık güçlerin bu tür faaliyetleri yeni değil. Karanlık güçler kışkırtmaya devam ediyor." şeklinde konuşuyor.

METİN TARHAN (Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı):

KİRLİ TEZGÂH KURANLAR BEYHUDE UĞRAŞ İÇİNDE

Kirli tezgâhlar peşinde olanlar hâlâ sonuç alacaklarını zannediyor. Ama beyhude uğraş içindeler. Kimseyi oyuna getiremeyecekler. Ülkede birlik beraberlik, barış ve hoşgörüden yana tavır koyan biri olarak bu tür yaklaşımları kesinlikle kabul etmiyorum. Kurum ve kuruluşları birbirine takıştırmak, adeta bir savaş çıkartmak isteyenler, amaçları doğrultusunda her yolu kullanmayı mubah sayıyor. İnsanları birbirine kırdırıp, fitne çıkartmaktan kaçınmıyor. Bu gayri ahlakî bir davranış olup insanlığın tükendiği noktadır. Kesinlikle ülke gündeminden çıkması, çıkarılması gerekiyor. Geçmişte denedikleri girişimlerde belirli bir yol alıp başarı elde etmişlerdi. Bu noktada son derece talihsiz bir durum var. Hâlâ sonuç alacaklarını zannediyorlar. Kimse bunların oyunlarına gelmeyecek. Beyhude bir uğraş içindeler, halkımız bunları artık çok iyi tanıyor.

FEVZİ GÜMÜŞ (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı):

KİRLİ PLANLAR DEMOKRATİKLEŞMEYLE AŞILIR

Kışkırtma çalışmaları yeni değil. Karanlık güçlerin bu tür faaliyetlerde bulunması çok şaşırtıcı bir durum değil. Alevilerle Sünniler kardeşlik ve hoşgörü içerisinde yaşarken değişik tarihlerde tezgâhlanan olaylarla birbiriyle karşı karşıya getirildiği bir gerçektir. Sivas ve Maraş olayları bunun en bariz örneklerindendir. Başbakan Ecevit'in çekmecesinden çıkan resmî bir kurumun raporu da bunu doğrulamaktadır. Bu planlar, birtakım derin güçlerin hâlâ günümüzde aynı planları uygulamak ve halkı birbirine karşı kışkırtmak için çalıştığının bir göstergesi. Bu tür karanlık eylem ve girişimler ancak demokratikleşme ile aşılabilir. Bunu sağlayacak kurum da hükümettir. Bunlar için gerekli önlemi almak zorundadır.

ALİ BALKIZ (Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı):

OYUNUN FARKINDAYIZ, BU PLAN AMACINA ULAŞAMAZ

Türk halkı bu oyunlara gelmeyecek kadar tecrübe sahibi. Ergenekon soruşturması kapsamında iddianamede yer alan veya kamuoyuna yansıyan birçok bilgi ve belgeye toplum şüphe ile baktı. Bunlardan birisi de biz Alevilerdik. Ancak bu değerlendirme bir tarafa, şayet çıkan belge doğru ise Ergenekon ya da adı her neyse karanlık odaklar geçmişte Türkiye'de Kürt-Türk, Alevi-Sünni çatışmalarını çıkartmak istedi. Kısmen başarılı da oldu ama istediği hedefe ulaşamadı. Bundan böyle de amaçlarına ulaşamayacaklar. Bizler farklı inanca ve görüşe sahip olabiliriz. Ama aynı üzüntüyü, aynı sevinci paylaşıyoruz. Geçmişte yaşanan olaylardan da yeteri kadar tecrübemiz var. Yapılacak kışkırtmaları boşa çıkartacak bilgi ve tecrübeye sahibiz. Artık her iki toplum birbirini dinliyor, birbirlerinin sorunlarıyla yakından ilgileniyor. Hükümetin Alevilere yaklaşımı bir kazanımdır. Bu planlar artık amacına ulaşamayacaktır.

Andıçlar, demokrasinin önündeki en büyük engel

Eski Devlet Bakanı Fikri Sağlar, söz konusu andıcı 'vahim bir çalışma' olarak nitelendirdi. Demokratik hukuk devletinde fişleme, tuzaklar kurma, toplumu yönlendirme gibi faaliyetler üstlenen kurumlar olmaması gerektiğini vurgulayan Sağlar, "Bu tür hareketler, demokrasinin ve çağdaşlığın önünde büyük engel teşkil ediyor." dedi. Türkiye'de hâlâ egemenlik tartışması olduğuna dikkat çeken Sağlar, "Egemenlik halkın mı olacak yoksa bürokrasinin mi? Bence bu kavga halkın lehine bitecektir. Ama adı halk olan bazı partiler ortada yok. Türkiye'de muhalefet halkın adına değil, halkın karşısında olanların adına hareket ediyor." diye konuştu.

28 Şubat sürecindeki provokasyonları hatırlatan andıça her kesimden tepki yağdı. Siyasetçiler ve akademisyenler ihanet olarak nitelendirdikleri andıçı hazırlayanların en kısa zamanda yargı önüne çıkartılması gerektiğini dile getirdi.

Taraf gazetesinin ortaya çıkardığı Genelkurmay Psikolojik Harekat Başkanlığı için hazırlanan andıca her kesimden tepki yağıyor. Türk halkına karşı hazırlanan plan ihanet andıcı olarak yorumlandı. Çok ayrıntılı bir psikolojik harekatın hazırlık aşaması olarak değerlendirilen andıçı ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, 'mide bulandırıcı' bulurken, Devlet eski Bakanı Hasan Celal Güzel "Darbe planının ortaya çıktığını" söyledi.

SUÇ ÖRGÜTÜNÜN PLANI

ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı: Bu eylem planı bir ordunun eylem planı olamaz bence. Bu ancak bir suç örgütünün eylem planı olabilir. Ama biliyoruz ki bu eylem planı Harekat Başkanlığı'nda hazırlanmış, Harekat Başkanlığı da Genelkurmay'ın beyni. Beyinde hazırlanan bu planının bünyenin bilmemesi söz konusu değil. Bu planı hazırlayanlar değil bu plandan haberi olan ve haberi olduğu halde hiçbir şey yapmayanlar da suçlu. Bu bir suç eylem planı. Başbuğ ve TSK böylesine bir belgeye sahip çıkıp çıkmadığını açıklamalı. AK Parti'nin de artık bu işlere neşter atması lazım. Bu eylem planı ile TSK içinde birileri vatandaşa tuzak kuruyor. Hükümetin bu ihanet planını Genelkurmay'a sorması lazım "Vatandaşa nasıl tuzak kurarsın' diye. AK Parti daha şeffaf ve tam demokratik bir rejim kurmak için daha fazla gecikmemeli.

DARBE PLANI SU YÜZÜNE ÇIKTI

Devlet eski Bakan Hasan Celal Güzel: Türk milletine ihanet edenlerin darbe planı su yüzüne çıktı. Başbakan Erdoğan'ın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a yazılı emir vererek andıcın üzerine gitmesi gerekir. Sivil yargı da harekete geçmeli. Bu belge TSK içinde hâlâ darbe planlayan unsurların olduğunu gösteriyor. Demek ki TSK içinde gerekli temizlik yapılmadı. Planı hazırlayanlar en ağır şekilde cezalandırılmalı. Andıç Ergenekon soruşturmasına karşı hazırlanmış. Bu andıçtan daha korkunç bir durum. Bir taraftan birileri darbe planları yaptığı için yargılanırken, diğer taraftan başkaları darbe planları yapıyor. Bu plan yeni darbe girişiminin su üstüne çıkışının göstergesidir.

TSK'YA DA ZARAR VERİYOR

AK Parti Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan: Doğruysa çok vahim bir olay. AB ile müzakere sürecine girmiş Türkiye'de bu konuların tartışılıyor olması vahimdir. Geçmişte de bu tür olaylar oldu. Bundan Türkiye de, siyaset de, toplum da yoruldu. Geçmişteki bunca örnek herkese zarar verdi. Bu nedenle askerin böyle bir şey yapacağına inanmıyorum. Bu tür çalışmalar geçmişte ülkeye hiçbir şey kazandırmadı, kaybettirdi. En fazla da askeri yıpratmıştı. Orgeneral İlker Başbuğ, yönetimindeki askerimizin bu tür bir çalışmaya gireceğine ihtimal vermiyorum. Doğru olmadığına inanmak istiyorum.

CHP'DEN SES YOK

Türkiye'yi ayağa kaldıran darbe andıcına CHP'den hiçbir tepki gelmemesi dikkat çekti. İhanet andıcıyla ilgili CHP lideri Deniz Baykal ve parti yöneticileri önceki gün ve dün sessiz kalmayı tercih etti. Baykal'ın Genelkurmay'ın soruşturma başlattığı andıcın belgesini haberi yazan Taraf muhabiri Mehmet Baransu'dan kurmayları aracılığı ile istediği öğrenildi. Haberden sonra konuyla ilgili kurmaylarıyla fikir alışverişinde bulunan Baykal'ın istediği belgeyi Baransu'nun gönderdiği kaydedildi.

Demokratik sistemi yıkmak istiyorlar

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş: Eğer bu belge doğru ise vahim bir durum ile karşı karşıyayız demektir. Ergenekon adı verilen şebekenin Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ve laik yapısını ortadan kaldırmak için devletin en itibarlı kurumlarını kullanarak Türkiye'de kaos ortamı oluşturmak için psikolojik harekatın tüm yöntemlerini kullandığı ve demokratik sistemi ortadan kaldırmak istedikleri görülüyor. Son iki ayda meydana gelen toplumsal olayların hem mitinglere hem de TBMM'de görüşülen bazı kanun teklif ve tasarılarındaki konuşma ve tartışmalara bakıldığı zaman, oluşturulmaya çalışılan olumsuz havanın bu belge bağlamında değerlendirilmesine yönelik insanların kafasında şüphelerin oluşmasına neden oluyor. AK Parti'de sanki bir kopma ve ayrılık olduğu havası oluşturulmaya çalışılıyor. (Yenişafak)

BELGE SAVCI ÖZ'Ü DOĞRULADI

Ümit Kardaş (Emekli Askeri Hakim): Bu belge doğruysa, çok vahim bir durum var. Kurumsal bir problem var. Karargahta albay bunu tek başına yapamaz. Tek başına yapıyorsa bu Genelkurmay'ın ve yöneticilerin karargaha hakim olmadığı anlamına geliyor ki bu çok vahimdir. Haberi dahilinde ise daha da vahimdir. Bu belge Ergenekon Savcısı'nın 'örgüt hala faal' tezini doğruluyor.

KABUL EDİLEMEZ VAHİM DURUM

Prof. Dr. Yavuz Atar: Bu belge gerçekse, demokratik bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek çok vahim bir durumdur. Silahlı Kuvvetler, hükümete karşı sorumludur ve hükümeti devirmek için planlar yapamaz. Ergenekonla bir ilgisi var mıdır bunu henüz bilemiyoruz. Belge Ergenekon'un içerisinden de olabilir, tamamen ordunun kendi bünyesindeki bir hareket de olabilir.

BAŞBUĞ SÖZÜNÜ TUTMALI

Alper Görmüş (Gazeteci): Bu 28 Şubat dönemi andıcına benzer bir durum. Her ikisinde de bir tür tezgah kurma var. Olmayan bir şeyi olur hale getirip oyun kurma var burada. Ayrıca belgenin yeni olması çok önemli. Bir çoğumuz 'Böyle şeyler oldu bu ara her halde olmaz' derken en azından Genelkurmay Başkanı'nın demokrasi konuşması bize bu hakkı veriyordu. Gerçek olduğunu kabul ediyorsa eğer, gereğini yapması, hazırlayan kadroyu açığa çıkarması ve gerekli cezaya çarptırması gerekir. Genelkurmay'dan bunu bekliyoruz.

AYDEMİR'DEN BERİ AYNI YÖNTEM

Prof. Dr. Mümtazer Türköne: Vahim durum. Türkiye'de devletin resmi kurumlarında bu tür sapmaların, sapkınlıkların sona ermiş olduğunu umuyorduk. Tezgah kuran, komplo kuran bir devlet, vatandaşı için hiçbir şey ifade etmez. Aslında bu skandal Ergenekon davasının Türkiye için ne kadar önemli ve kritik olduğunu gösteriyor. Sadece derin bir utanç duygusu hissediyoruz bu ülkenin vatandaşı olarak. Talat Aydemir döneminden beri devam edegelen bir yöntem bu. Her halde bizim bağışıklık kazanmamız lazım.

TSK İÇİN VAHİM, DEMOKRASİ İÇİN...

Yrd. Doç. Adnan Küçük: Bu belgeler eğer doğruysa, TSK için vahim, demokrasi için de korkunç bir durumdur. Belgelerin doğruluğu bir anlamda Türk demokrasinin sağlıklı bir rejime oturtulması açısından da çok önemli bir adım olacaktır. Bu noktada Genelkurmay ve hükümetin yapması gereken bir an önce bu belgelerin doğruluğunu ya da sahteliğini kanıtlamalı. Eğer doğruluğu kanıtlanırsa sormluları yargılanmalı.

DEMEK Kİ HALA KARARGAH'TA

Milliyet Yayın Yönetmeni Sedat Ergin: (CNNTÜRK'teki konuşması) Google'da o albayın ismini aradığımızda, 2006-2007 andıçlarında da onun adı çıkıyor. Demek ki o raporları hazırlamış olan kişi, hala Genelkurmay Karargahı'nda. Bu birinci ihtimal, yani belgenin doğru olduğu ihtimali. İkincisi de, bunun düzmece belge olduğu. İkisi de doğruysa da vahim, yanlışsa da. Kamuoyunun böyle bir durumda beklemeye tahammülü yok. Derhal açığa çıkmalı.

'Gereği hemen yerine getirilsin'

Ergenekon 2009'un halen aktif olduğunu gösteren belge medyada köşelere ilginç tespitlerle taşındı. İşte o yazılardan bazıları:

Hasan Cemal (Milliyet): Genelkurmay'da hazırlandığı belirtilen yeni bir 'andıç'la karşı karşıyayız. İçler acısı bir belge... (...) Şimdi sormak lazım: Bunların 'askerlik'le ilgisi ne? Bunlar suç değil mi? Genelkurmay'dan yapılan açıklamaya göre, konuyla ilgili soruşturma başlatılmış... Dileriz, bu konuya Erdoğan hükümeti de eğilir, yargı da harekete geçer, medya da gereğini yapar. Yoksa bu ülkede demokrasi de, hukukun üstünlüğü de lafta kalmaya devam eder.

CUNTA FAALİYETİ Mİ, GÖREV İFASI MI

Fehmi Koru(Yeni Şafak): Eldeki belge doğruysa ilk elde öğrenilmesi gereken bir tek ayrıntı var: Bu bir cunta faaliyeti midir, yoksa hiyerarşi içerisinde oluşmuş tepeden verilen emirlerle yerine getirilen bir görevin ifası mı? İki durum da kötüdür, hem de ikisi de birbirinden daha kötü... (...) Hiçbir demokratik ülkede, herhangi bir siyasi kadro, kendisine bağlı bir kurumun, iktidardaki varlığına karşı 'psikolojik savaş' yürütme hazırlığı içerisine girmesini sineye çekemez çünkü.

YA BU SORU SORULURSA

Emre Aköz (Sabah): Psikolojik harekát çalışmaları, tam da Başbuğ konuşurken sürüyordu. Şaşırdık mı? Hayır! 2004 sonbaharında, yani Hilmi Özkök döneminde, sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme planı yapılmıştı. Yaşar Büyükanıt döneminde de ayrıntılı bir toplum mühendisliği planı hazırlanmıştı. Yani GK Başkanı kim olursa olsun, benzeri çalışmalar yapılıyor. Belli ki bu bir kurum kültürü olmuş.Bir sorum var: Mesela uluslararası bir konferansta, 'Kahraman ordunuz niye vergisiyle beslendiği halka karşı psikolojik operasyon yapıyor' diyenlere ne cevap vereceğiz?

HALA DERS ALMADINIZ MI?

Ertuğrul Özkök (Hürriyet): Taraf Gazetesi'nde dün yayımlanan belgeyi okuyunca, içimden gelen ilk ses şu oldu: 'Acaba Bülent Arınç haklı mıydı?' Ne demişti Bülent Arınç?'İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz.'Bu duygularımı, gazetede yayınlanan belge gerçekse kaydıyla söylüyorum.Şu ana kadar sahte olduğu konusunda bir bilgiye ulaşamadım.Genelkurmay İletişim Başkanı dün muğlak bir açıklama yaptı ve 'Konu soruşturuluyor' demekle yetindi. Bu yazıyı şu şartla yazıyorum: 'Eğer bu belge gerçekse...Yeni ve feci bir andıç olayı ile karşı karşıyayız demektir. (...) Eğer bu belge gerçekse; İnsan soruyor: 'Yani miç mi ders almadınız?

Baro Başkanı'ndan şaşırtan savunma

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın: Bence bu belgenin ortaya çıkışı değil, nasıl ortaya çıkarıldığı önemli. Çünkü belgelerin ofisinde bulunan kişi, bu belgelerin kendisine ait olmadığını, belgelerin polis tarafından oraya konulduğunu söyledi. Eğer bunun doğruluğu kanıtlanırsa, işte o zaman yer yerinden oynayacaktır. Bu konunun hemen araştırılması ve bunu kimlerin yaptırdığının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Genelkurmay bu konuda üzerine düşeni yaptı ve hemen bir soruşturma başlattı. Aynı zamanda davayla ilgili gizlilik kararı da çıkarttı ki bence bu çok örnek bir karardır.

Her halukarda büyük bir sorun var

İstanbul Barosu eski Başkanı Kazım Kolcuoğlu: Belgelerin doğru olduğunu kabul edersek buradaki bence en büyük sorun bu belgenin bir bir avukatın ofisinde ne işi olduğudur. Bu belge şahsi olarak hazırlanmışsa ayrı bir sorun, Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde hazırlanmışsa daha da ayrı bir sorundur. Belge gerçek değilse asıl sorun ozaman başlayacaktır. Çünkü bu polis askeri karalamak için belge uydurmuş olacak.

Zaman-Star gazetesi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.